23 Temmuz 2014 Çarşamba

Hologram Makinası ya da matrix makinası

Matrix mi, Hologram Makinası mı?

Uzun zaman Anunnaki ve Anunnaki kalıntılarıyla ilgilendik, öyle ya da böyle, bu gezegende birtakım işleri oldu ve onlardan arta kalanlar da muhtemelen zaman içinde kalkacak. ONlar gelmeden önceki gerçek halimize dönebilir miyiz bilmiyorum. Genlerimizi hayvan seviyesinden bile aşağıya düşürüp (zeka anlamında) insan ırkını ve bu gezegene ait sömürülmesi mümkün olan herşeyi sömürdüler, tükenme, yok olma derecesine geldik. Bundan sonra ne olur, nereye geçilir bilinmiyor. Yeni Çağ, Altın Çağ, sözüm ona diğer üst boyut galaksiler, çok büyük kısmı benzer mantıkla ve benzer teknolojilerle hazırlanmış sistemler. Peki ya gerçek insanlar?
 

Konuyu bilip de ümitsizliğe kapılmamak mümkün değil. Matrix yenilendi, analog iken önce dijital, sonra sibernetik hale getirildi. Yani bizleri dünyaya hapseden sistemin duvarları daha güzel, ama daha sıkı tuğlalarla örülüyor bugünlerde. Ama yine de...
 

Amerikalı bir dost şunları söyledi: "Bizler birbirimizle harmanlanarak gelişiyor isek ve aslında tüm bu olayların olmasına göz yuman Tanrı, insanlık ırkı için gelişimin bu şekilde hızlandırılmasını talep etmiş ise, bu kaçınılmaz. Ama yine de, er ya da geç  herkes kendi şahsi hedefine ulaşacaktır."   Çabuk olmasını dileyebiliyorum sadece..


Matrix bir eşitleme. Ortada sıfır noktası olan bir çizelge formatı. Yatayda elde edilen her bir pozitif değer, otomatik olarak yan tarafta, aşağıdan yukarıya doğru eksi değerleri oluşturuyor. Bir iyiliğe karşı bir kötülük. (ama doğrular tekamül ettirilerek değil, iyilik derinleştikçe, kötülük de otomatik olarak derinleşmek zorunda yani). Hepsi bu kadar basit onlar için. Matrix filmindeki mimar gibi, sadece rakamlarla ilgileniliyor. İnsani his ve düşünceler, birer formülden ibaret ve tabii, tamamen sanal.
Matriks bize hangi durumda ne hissedeceğimizi, ne yapacağımızı söylüyor, görevi bu. Bir hologram makinası. Ona can katanlar ise, bizleriz, biz insanlar. Çünkü hem matriksin insanlardan bağımsız, kendine has bir enerji kaynağı yok, hem de onun içinde çalışanlar "can" sız. Evet bilgi ve güç onlarda ama bu sadece bizlerin kendi gücümüzün elimizden alınması ile ortaya çıkmış bir zayıflık hali. Sonsuza kadar böyle gitmesi düşünülemez.
 

(Pek de kolay değil bu meselenin anlaşılması, bize, kendi dışımızda tuhaf, uçuk kaçık bir şeyin varlığını çağrıştırabilir. Ama matrix hem içimizde, hem dışımızdadır ve gayet nesnel bir şekilde, sinyaller aracılığı ile, "teknomaji" yazısında açıklanan  NSA ve DIGINT sistemlerine benzer elektronik sinyaller toplayarak ve göndererek  çalışır. Neyi nasıl göreceğimizi, rengini, biçimini, neyin tadının nasıl olduğunu vs vs  inanılmaz geniş kapasiteli ve çok çeşitli, hatta sonsuz seçenekler içinde belirler ve HİÇBİRİMİZ ondan bağımsız değiliz. İlgilenenler için söylüyorum, youtube ve internetteki bazı düzgün siteler, teknik açıklamaları ile birlikte gayet detaylı bilgiler sunuyor)
 

Evet, matrix makinası da Anunnaki üst düzey adamları tarafından kurduruldu. Gurur duyuyorlar yaptıkları işlerle, onlara göre makina, mucizevi bir eser. Geçiş döneminde olduğumuzdan, her türlü temsilci şu anda dünyayla bağlantılı, bedenlenenler de çok elbette.  Kim kimi bulur bilinmez, kısa süreli bir ahbaplığım oldu projeyi yapanlarla (evet, dünyada, ve evet, bedenli bir bey). "Mümkün olan her türlü kişilik analizini yapabiliyor artık" diyor ve yeni sibernetik parçaları ile "gerçek Tanrı"dan ayırt etmek mümkün değilmiş. Benim sorum, tabii, neden insanların çoğunu, tekamüllerini çoktan tamamladıkları halde kendi boyutlarına göndermek istemedikleri. Pek de oralı olmadan, sadece "her bilgisayar kendisini hazırlayanın kişilik özelliklerini taşır" dedi. Bu kadar. Bu denli basit onlar için. Bizler de sanalız ya... Yine de, Cennet ve Allah'ın bulunduğu yerin "matrixin dışında" olduklarını da söyledi, birinci elden önemli bir informasyon bu.
 

Her üç dinin ve budizmin anlatmaya çalıştığı "yalan dünya" ve "kahpe felek" kavramlarının ardındaki gerçek, bugünkü teknoloji ve bilgiyle çok daha rahat anlaşılabiliyor, hologram kavramı kullanıldığında. Üç boyutlu (aslında bu teknikle sonsuz boyutlar yaratılabilir) resimde olduğu gibi : aynı yerin üç farklı açıdan çekilmiş resmi üstüste eklendiğinde derinliği olan bir 3. boyut çıkıyor, bir daha eklenince 4 vs....
 

Budist hocalardan Kalu Rinpoche de, bunu şöyle bir örnekle anlatmış: "Düşünün ki rüyanızda size bir kaplan saldırır, sizi parçalar ve yer. Korkar ve dehşete kapılırsınız ama sabah uyandığınızda ortada ne parçalanmış bir beden kalır, ne de kaplan, hayat aynı böyledir".  Hep üzerinde düşündüğüm bir konu olmuştur bu..
 

Makina dünyada, bilemediğimiz güçler tarafından devlet sırrı gibi saklanan gizli-kapaklı yerlerde. Ayrıca, kendi galaksimizle bağlantılı planetlerde yansıtıcı ve manyetik alanlar yaratıcı bölümleri de var. Googlesky'da ilginç kareler yakalamak mümkün, eğer görmek isterseniz, özellikle infrared versiyonunda.
 

Eğitim amacıyla ve varlıklara iyi-kötü çizelgesindeki her türlü kavramı bizzat deneyimleterek öğretmek amacıyla kurulmuş aslında. Simülasyon eğitimi yani, bir tür. Ve herşeyde olduğu gibi, hem iyi, hem de kötü yanları var. Counterattack olarak karşılaştığım soru, o  bey tarafından,  şu oldu : "Gerçekleşmesi mümkün olabilecek her türlü şeyi yaşayabilecekleri başka bir ortamı nasıl hazırlayabilirsin, sen bir öneri getirebiliyor musun?" Bilmiyorum. Dilerim o haklı olsun. Beni rahatsız eden, insan ruhları üzerinde deneyim kazanmak isteyenlerin bu denli çoğalması, dolayısıyla dünyadaki adaletin  zayıflaması. Yaşamak keyif vermiyor artık, çok fazla köleleştik sanki. Gen manipulasyonları sonunda, zaten hormonlu domateslere döndük, içimizde insan geni namına birşey kalmadı. Ve tabii, insanların bırakılmaması. Yoksa, elbette haddim değildir, ağır yargılarda bulunmak.
 

Ama, bundan sonraki yazılarda diğer uzay komşularımızı yazmak istiyorum. Sanki bir tek onlar varmış gibi oldu, bu blogda bir tek Anunnakiler yer aldı bugüne kadar. Ama güzelim Pleiades'liler var, çalışkan, temiz, güzel ahlaklı Lyra'lılar ve bilge Andromeda'lılar da... Veya yamyam Archon'lar..  Dünya gibiymiş uzay da, her türlüsü varmış bu uzaylı tayfasının da... Kendileriyle ilgili konuları, kurdukları dernekler aracılığıyla ya da kendi kanalları vasıtasıyla aktardıklarından,  ve okuduğum bazı kitaplardan edindiğim bilgilerden bir uzaylı serisi hazırlamak istiyorum bundan sonra, dilerim faydası olur insanlara...


kaynak:  http://meleksevil.blogspot.com.tr/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder