Tarihin her döneminde,
anlayışıyla, bilgisiyle, uygulamalarıyla yaşadığı çağın inanç ve
değerlerinin, bilimsel kabullerinin önünde gitmiş filozoflar, din
adamları, bilim adamları, şifacılar vs. olagelmiştir.
Öncül fikirler ve
uygulamalar başlangıçta dışlansa veya çok az bir insan tarafından
benimsense bile pratikteki faydaları görüldükçe, başka insanlar
tarafından da deneyimlendikçe geniş bir kitlenin inanç ve değerleri
haline gelir.
Psişik korunma konusu
da aynen böyle bir tarihçeye sahiptir. Tarihin en eski dönemlerinden
beri küçük bir grup tarafından hep bilinmiş ve uygulanmıştır. Ancak son
yıllarda Reiki gibi şifa tekniklerinin yaygınlaşmasıyla birlikte daha
çok insan tarafından bilinmekte ve uygulanmaktadır.
Bu konu ile ilgili
hiçbir şey bilmiyor olabilirsiniz. Ancak konu kapsamında olan pek çok
doğal hali hemen hemen hepimiz yaşamaktayız. Örneğin zaman zaman şu
cümleleri kullanıyor veya duyuyor olabiliriz.
“ Beni kesinlikle
tüketen bir arkadaşım var. Ne zaman onu görsem hiç enerjim kalmıyor.
Onun yanından tükenmiş bir şekilde ayrılıyorum”
“ Yeni bir eve
taşındım, bu evde kendimi çok rahatsız hissediyorum.”
“ İşyerimdeki
toplantılardan tükenmiş bir şekilde çıkıyorum.”
“Falancalar bizdeydi
onlar gittikten sonra evde bıraktıkları ağır hava içimizi bunalttı.”
“ Bu müşterim yanımdan
ayrıldıktan sonra bir parçasının bana yapıştığını hissediyorum.”
“ Benden nefret eden
bir kişi var ve düşüncelerini sürekli kafamın içinde hissediyorum.”
“Bir ortama girdiğimde
oradaki insanların mutlu mu sinirli mi olduğunu hemen anlıyorum.”
“ Kent dışında
yaşıyorum ve ziyarete geldiğimde kentteki titreşimler beni âdeta
boğuyor.”
“ Yoğun saatlerde
otobüse binmek beni tamamen bitiriyor.”
“Ne zaman bir hastaneye
gitsem bütün enerjimin tükendiğini hissediyorum.”
“Kavga eden insanlara,
sinirli insanlara tahammül edemiyorum.”
Bu ve benzeri
hissedişler enerji ve ortamlara olan doğal duyarlılığımızdan
kaynaklanır.
Her insan bir ölçüde
yerlerin, eşyaların ve insanların enerji alanına duyarlıdır. Kiliseye,
camiye veya kütüphaneye girdiğimizde o mekanların sükûnetini hissederiz.
Kendimizi iyi
hissettiğimiz belirli evleri severken, kötü hissettiğimiz evlerden
kaçınırız. Hassasiyeti çok az olan bir insan bile bir toplantıya veya
bara girdiğinde ortamın dostane mi, gergin mi vs. olduğunu algılar.
Farkında olalım ya da olmayalım ortamlar hepimizin duygu ve davranışını
görülür bir biçimde etkiler.
Sağlığımızı, sinir
sistemimizi olabildiğince korumak ve güçlendirmek için enerjinin doğası
hakkında bilgilenmek gerekir. Kendimizi, işyerimizi, evimizi psişik
saldırılardan korumayı ve temizlik yapmayı öğrenmek gerekir. Psişik
temizlik şifacılık gibi bir enerji çalışmasıdır.
Tüm spritüel
uygulamalarda ve tüm enerji çalışmalarında olduğu gibi psişik korunmayı
öğrenmek için de düzenli ve disiplinli bir çal����şmayı belli bir süre
yapmak gerekir.
Geçmişte pek çok
topluluğun, ortamın enerjilerini değiştirme ve ruhsal koruma sanatını
bilen ve uygulayan uzmanları vardı. Bunlar, şamanlar, şifacılar,
büyücüler, mistik rahipler ve rahibeler vs. idi. Günümüzde de herhangi
bir kişi bu “enerji çalışmasını” yapabilir. Enerji çalışması yapmayı
sağlayan teknikler özel yeteneğe ve alete ihtiyaç duymaz. Yalnızca
inanmayı ve düzenli olarak uygulamayı gerektirir.
Psişik korunma teknikleri şu durumlar için uygulanabilir.
• rahatsız edici ve
gözümüzü korkutucu durumlarda kendimizi koruma
• enerjileri ve
tavırlarıyla bizi etkileyen insanlara ve güçlü kişiliklere karşı
kendimizi koruma
• dışsal müdahalelere
karşı enerji alanımızı koruma
• evimizi ve iş
yerimizi temizleme
• kavgadan veya
konuklardan ya da hoş olmayan bir durumdan sonra, ortamdaki tesirleri
temizleme
• bir cismi veya
ortamı sevgi dolu bir titreşimle yükleme
• içsel hallerimizi dış
tesirlerden minimum düzeyde etkilenecek bir sakinliğe ulaştırma
Enerjinin Doğası
Canlı ve cansız olan
her varlık yoğunlaşmış bir enerjidir ve her varlığın fizik formu dışında
bulunan bir de enerji alanı vardır. Maddesel formu oluşturan her atomun
kendine özgü bir titreşimi bulunur.
Atomlar ve atom altı
parçacıklar çevrelerine yaydıkları enerjetik titreşimlere sahiptir. Bu
titreşimler bulundukları mekan içinde dağılır. Örneğin radyoaktif
elementlerden yayılan ve radyasyon denilen enerji türü çevrelerindeki
diğer atomlara da tesir eder. Sadece atomlara değil o atomların
oluşturduğu moleküllere, hücrelere, dokulara da sinmiş olur.
Gerek maddenin gerekse
insan bedeninden dışarı taşan enerjetik salınımların varlığı 1950’li
yıllardan sonra geliştirilen bazı cihazlarla tespit edilebilmektedir.
Aura ve enerji alanı
ile ilgili somut araştırmaların en önemlilerinden birisi Kirlian
Fotoğrafçılığı”dır. Bu teknikte kullanılan aygıta, Rus mühendis Semyon
Kirlian ve eşi Valentina Kirlian tarafından geliştirildiği için “Kirlian
aygıtı” denmektedir.
Bu teknik; yüksek
voltajlı, yüksek frekanslı elektriksel alan içerisine yerleştirilen bir
cismin yüzeyinden yayılan ışıklı korona deşarjının fotoğraflanmasıdır.
Bu tekniğin insan bedeninin enerji alanının tespit edilmesinde çok
önemli bir yeri vardır.
Kirlian aygıtıyla
sürdürülen araştırmalara göre sadece insanların değil, bitki ve
hayvanların da bir enerji alanı olduğu anlaşılır. Bu alanın sağlık ve
heyecan hallerine bağlı olarak ışıma ve renk değişiklikleri gösterdiği
saptanır.
Kirlian Fotoğrafçılığı
yöntemi günümüzde Rusya’da birçok hastanede hastalıkları teşhis etmek
amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca Batı ülkelerinde de bu konuda hayli
araştırmalar yapılmakta ve birçok alanda bu teknikten
yararlanılmaktadır.
Bu yöntemle tespit
edilen enerji alanına “korona” ismi verilir. Burada fotoğrafı çekilen
şey, yetenekli insanların algılayıp tarif ettikleri anlamda bir “aura”
değildir. İnsan Enerji Alanının fiziğe yakın bir bölümünü temsil etmekle
birlikte yine de kişinin gerek fiziksel sağlığı gerekse psikolojik
durumu hakkında çok açık ve net bazı bilgiler sağlamaktadır.
İnsanın enerji
alanıyla ilgili tanımlamalar tarihin her dönemindeki kültürlerde vardır.
Örneğin Pisagor gibi antik yunan filozoflarının eserlerinde, Amerikan
yerlileri, gülhaç şövalyeleri, Tibet ve Hint öğretilerinde, Hıristiyan-
Yahudi ve islamın mistik veya ezoterik çalışma yapan gruplarının yazılı
ve sözlü geleneklerinde vs. enerji alanı ile ilgili açıklamalar vardır.
Aura, psişik yeteneği
olan insanlar, durugörürler tarafından görülebilir. Bazı insanlar aura
görme yeteneğine doğuştan sahiptir. Bazı insanlar ise spritüel nitelikli
uygulamalar ile aura görme yeteneğine sonradan ulaşabilir. Auraları
görmesek bile her birimiz onun varlığını duyularımız aracılığıyla zaten
algılıyoruz.
Aura düzeyinde temel
gerçeklik enerjidir. Bu enerji örüntülerini yönlendiren ise ruh halimiz
veya şuur halimizdir. İçinde bulunduğumuz haller, yaşadığımız olaylar,
mutluluk veya mutsuzluklarımız, öfkemiz, sinirliliğimiz vs. şuur
hallerimizi yansıtır. Ve bu hallere karşılık gelen enerjiler de
çevremize yayılır.
Bu yansıtma enerji
alanlarımız ile rezonansa girebilen bireyler tarafından da algılanır.
Onun için çoğu kez bir insana neyin var diye sormadan da onun mutlu mu,
mutsuz mu, öfkeli mi, içe dönük mü olduğunu anlarız. Çünkü her birimizin
aurası birbiriyle girişim yapmakta ve bizler bu aura girişimleri
sayesinde de birbirimizle ilişki kurmaktayız. Farkında olmasak da
altıncı bir duyuyu kullanıp çevremizdeki enerjetik titreşimleri de
algılamaktayız.
Örneğin bazı insanların
yanında kendimizi iyi hissederiz çünki onun enerji alanından gelen
titreşimler bizim enerji alanımızı yükseltmiştir. Bazı insanların
yanında ise bitkinlik duyarız. Çünkü o insan farkında olmasa da bizim
enerji alanımızdan bir miktar enerji çekmiştir. Bu tip insanlara
literatürde enerji vampiri denir. İyi bir durugörür enerji vampirlerinin
enerjiyi nasıl ve hangi şakrasıyla soğurduğunu gayet açık bir şekilde
tanımlar.
Psişik korunmanın
anlaşılabilmesi için enerjinin doğasının anlaşılması bu nedenle
önemlidir. Eğer enerji alanımızı güçlendirip koruma altına alırsak hem
dışarıdan gelecek negatif titreşimlere karşı korunmuş oluruz. Hem de
yaydığımız pozitif titreşimlerle çevremizdeki insanların ruh hallerinin
pozitif kalmasına, bulunduğumuz mekanların pozitif titreşimlerle
beslenmesine katkıda bulunabiliriz.
Her Ruh Hali Kendine Özgü bir Enerji Yayar
Her birimiz gün içinde
duygusal olarak halden hale geçeriz. Hiçbirimizde duygu ve düşünce
yayınlarını kontrol altında tutabilme becerisi gelişmemiştir. Duygu ve
düşüncelerini çok özel insanlar, örneğin uzun yıllar disipliner yoga
eğitimi almış kişiler vs. kontrol altında tutabilir. Böyle bir ruhsal
eğitim almadıysak doğal olarak algıladığımız her etkiye otomatik olarak
tepki veririz.
Dışımızdan gelen
çeşitli uyaranlara karşı bir filtre sistemi yani korunma sistemi
geliştirmediysek otomatik tepkilerle yaşar gideriz. Kontrol bizde
değildir. Dış tesirlere göre halden hale savrulur, çoğu kez boşu boşuna
enerji harcayıp halsiz düşeriz. Enerji kaçakları sürekli olmaya başlar
ve yenilenemezse neler olabilir?
-Enerji alanında
zayıflama, aurada yırtılma
-Halsizlik, yorgunluk,
bitkin düşme ve sık sık hastalanma
-Sinirlilik, çabuk
parlama, öfke nöbetleri, saldırgan eğilimler
-Memnuniyetsizlik,
yaşam sevincinde matlaşma, depresif belirtiler.
Tüm bunlar insanın
gerek fizik gerekse zihinsel ve psikolojik yönden yaşam kalitesini
olumsuz etkiler.
Öfkeli ve saldırgan
insanlardan ok gibi fırlayan enerjiler etkilediği aura aracılığıyla
diğer insanın da öfkelenmesine veya saldırganlaşmasına neden olur. Bu
durum grup dinamiklerinde çok rahat gözlenir. Gruptaki bir kişinin
yaşadığı gerilim kısa süre sonra grubun diğer üyelerinde de benzer ruh
hallerini tetikler.
Tam tersine yapıcı,
sevgi dolu birinin varlığı veya konuşmaya başlaması, çok mutlu birinin
gülümseyerek ortalıkta dolaşması grubun haletini pozitif yönde etkiler.
Bu nedenle içinde bulunduğumuz hallere dikkat etmek hem kendi
sağlığımız, hem de çevremizdeki insanların sağlığı için bir
sorumluluktur.
Psişik Korunma İçin Öncül Hazırlık
Her tür enerji
çalışması kişisel bir hazırlık yapmayı, niyet etmeyi ve kendine zaman
ayırmayı gerektirir. ‘Ben her zaman çok yoğunum’ diyenlerin burada
öğreneceği birkaç uygulamayla çok fazla bir kazanç beklememesi gerekir.
Fiziksel olarak ne kadar güçlü ne kadar sağlıklı isek psişik korunma
uygulamalarından o kadar etkili sonuç alınır. Sonuç almak için de belli
egzersizleri bir süre düzenli olarak uygulamak lazım. Birtakım ağrıları,
hastalıkları olan insanlar psişik korunma yapamaz mı diye merak
edilebilir. Elbette ki yapılır. Üstelik bu tip insanların yaptığı enerji
çalışmaları iyileşmelerini de hızlandırabilir.
Gerek enerji
çalışmaları gerekse korunma için öncelikle yapmamız gerekenler
şunlardır.
1. Dengeli ve düzenli
beslenme
2. Düzenli uyku
3. Sık sık duş alma
4. Dedikodu yapmama,
içsel konuşmaları, zihinsel gevezelikleri mümkün olduğunca azaltma
5. Dinlenmeye zaman
ayırma, yoğun iş saatlerinde kısa kısa molalar verme
6. Bedensel ve zihinsel
olarak gevşeme
7. Topraklanma
Bütün bunlar öncelikle
enerji alanlarımızı güçlendirir.
Enerji alanlarımızı
nispeten güçlendirdikten sonra psişik korunma yapmak, oluşturacağımız
korunma imajını enerji ile yükleyip şarj etmek kolaylaşır.
Bedensel ve Zihinsel Gevşeme
Bedensel ve zihinsel
gevşemeyi öğrenmek kendimize çok önemli bir yatırımdır. Zihni
sakinleştirir. Enerji alanını güçlendirir. Sağ beynin aktivitesini
artırdığı için olaylara daha yüksek bir farkındalıkla yaklaşmamızı
sağlar. İmgeleme yeteneğini harekete geçirir ve bütüncül bir görüşle
algılamaya neden olur. İçsel bilgeliğimizin rehberliğini alabilecek hale
getirerek huzur ve mutluluk duygusunu güçlendirir.
Her uygulamada olduğu
gibi bunun için de düzenli ve belli bir süre çalışmak, zaman ayırmak
gerekir. Meditasyon yapmak, Her gün 10 dakika bile olsa sessiz bir odaya
çekilip gözleri kapatmak, derin derin soluk alıp vermek hem bedeni hem
de zihni sakinleştirir.
Topraklanma Nedir?
Doğum sırasında ve
doğumdan sonra bilinç olarak bedene odaklanan ruh varlığı kök şakrasını
açarak dünyanın enerjileriyle bağlantı kurar. Bu süreçte kök şakrasını
açmak ve dünyayla bağlantı kurmak için muazzam bir gayret gösterilir. Bu
bağlantı onun bedende kalması ve yaşamayı seçmesi için gereklidir. Beden
enerjileriyle dünya enerjilerinin bağlantı kurmasına topraklanma denir.
Yetişkin bireylerin de
kök şakraları aracılığıyla, dünya enerjileriyle olan bağlantılarının
güçlü olması hem fizik hem de enerji alanının sağlığı için gereklidir.
Özellikle enerji çalışması yapacak olan bireylerin topraklanma dediğimiz
egzersizle bu bağlantıyı güçlendirmeleri ve kendilerini dünya
enerjilerine çapalamaları işlerini çok kolaylaştırır. Çapalanan beden,
toprağın derinliklerine kök salmış sağlıklı bir ağaç gibi dimdik ayakta
olduğunu hisseder. Yerküre enerjileriyle beslenir ve güçlenir. Aurasının
titreşimleri de artar.
Biyo-Elektro-Manyetik
Enstitüsünün (Reno, Nevada’da) kurucusu olan Dr. John Zimmerman’a göre,
şifacıların topraklanma dedikleri şey yeryüzünün manyetik alanı ile hem
frekans hem de faz bakımından bağlantı kurma eylemidir. Zimmerman
şifacıların, şifa eylemi sırasında Schmann dalgaları ile bağlantı
kurduklarını, beyinlerinin sağ ve sol yarı kürelerinin birbiriyle
dengeli hale geldiğini ve beyin dalgalarının 7,8 – 8 hz’lik alfa ritmi
gösterdiklerini keşfetmiştir. Şifacı hastaya enerji aktarmaya
başladığında hastanın beyin dalgaları da alfa ritmine geçmektedir.
Aslında şifacı, hastayı yeryüzünün manyetik alanının atımlarına
bağlamakta ve böylece şifa için muazzam bir enerji kaynağını da
kullanmaktadır.
Topraklanma egzersizi
her yerde işyerinde, uçakta hatta otobüste bile rahatlıkla yapılabilir.
En fazla birkaç dakika hatta saniyeler içinde yapmak mümkündür. Böylece
beden enerjisi dünyanın enerjisine güçlü ve derin bir şekilde tekrar
bağlanıp çapalanır.
Topraklanma
egzersizi de imajinasyon çalışmasıyla yapılır. İmajinasyon bir düşünceyi
bir hayali zihinde canlandırmaktır. Olmasını istediğimiz şeyi tutkulu
bir istekle, sanki gerçekten de o şey oluyormuş gibi hissederek hayal
etmektir. Bütün enerjiler düşünceyi izler. Farkındalıkla imajine
ettiğimiz her düşünce ve imajinasyon da enerjiyi yönlendirir. Doğrudan
toprakla temas etmek, toprakla uğraşmak da topraklanmayı sağlar.
Topraklanma için
yalınayak toprakta yürümek, toprakla uğraşmak, elleri toprağa
dokundurmak, kırsal alanlarda veya parklarda oturmak vs. iyi bir yoldur.
Toprakla uğraşan çiftçiler, köylüler vs. gayet iyi topraklanmış
durumdadır.
Uykuda ruh ve beden
ilişkisi gevşer. Şuurumuz, farkındalığımız birazcık geri çekilmiştir. Bu
nedenle önce farkındalığı tekrar bedene odaklamak gerekir. Farkındalığı
bedene odaklamak için uyanır uyanmaz yatağınızdan fırlamayın.
Çalışıyorsanız uyanış saatinizi her zamankinden biraz öne alın.
Sırt üstü uzanıp ayak
parmaklarınızı, ayak bileklerinizi hareket ettirin. Bacak ve baldır
kaslarınızı kasıp bırakın. Karın, gövde, yüz, kol kaslarınızı kasıp
bırakın. Bu kasıp gevşeme uygulamasını yaparken şuurunuzun ayak
parmaklarınızdan başlayıp tüm vücudunuza tekrar nüfuz ettiğini düşünün.
Bu çalışma yaklaşık 4 dakikanızı alır.
Ondan sonra kalkın.
İsterseniz başka bir odaya geçin.
Topraklanma için İmgeleme
A. Omurganız dik,
ayak tabanlarınız yere basacak şekilde oturup gözlerinizi kapatın. Her
iki elinizi iç içe koyun ve başparmaklarınızı birbirine değdirin.
Burnunuzdan derin
bir nefes alırken, yerküre enerjilerinin ayak tabanlarınızdan içeri
girdiğini ve göbek çukurunuza kadar yükseldiğini düşünün. Bu nefesi
verirken göbeğinizdeki enerjinin yukarı doğru yükseldiğini ve tepe
şakranızdan çıktığını hayal edin. (3 kere)
Şimdi dikkatinizi
gökyüzüne çevirin. Başınızın üstünde beyaz bir ışık imgeleyin. Nefes
alırken, bu ışığın tepe şakranızdan içeri girdiğini ve göbek çukurunuza
kadar indiğini düşünün. Nefes verirken, bu ışığın bacaklarınızdan
indiğini ve ayak tabanlarınızdan yerküreye doğru aktığını düşünün.
B. Bacaklarınızı
hafifçe açıp ayakta durun veya oturun ve gözlerinizi kapatın.
Beyaz bir ışık
huzmesinin, başınızın üstündeki tepe şakrasından girdiğini, gövdenizden
geçip iki bacak arasından ve ayak tabanlarından yerkürenin
derinliklerine aktığını düşünün. Beyaz ışık yerküreyi delip çıksın ve
yükselip tepe şakranızdan tekrar girsin. Bu imgelemeyi, inanarak 4 veya
5 kez tekrarlayın.
Dinlendirici bir
uykudan sonra topraklandığımızda, psişik korunma için gerekli olan diğer
imgelemeleri yapmak, o imgeleri enerji ile şarj edip güçlendirmek
kolaylaşır. Yaptığımız çalışmadan verim alma şansımız çok artar.
Koruma Baloncuğu Oluşturma
Özellikle büyük
kentlerde oturanlar, her gün kalabalıklara karışanlar pek çok farklı
enerji frekanslarıyla kirlenir. Atmosferimiz, ekolojik çevremiz; sadece
katı, sıvı ve gaz niteliğindeki zararlılarla kirlenmez. Kirliliğin diğer
boyutu enerjetik seviyededir. Her tür negatif duygu ve düşüncenin
enerjisi ortalıkta dolaşıp duran psişik kirleticilerdir. Psişik
kirliliğe karşı koruma baloncuğu oluşturup kendi alanımıza sahip
çıkabiliriz. Koruma baloncuğunu evden çıkmadan önce ve gün içinde
aklımıza geldikçe yapmak çok etkili bir korunma sağlar. Bu uygulamayı
yapmakla kaybedeceğimiz hiçbir şey olmadığına göre denemeye değer.
Sakin ve gevşemiş bir
şekilde oturun veya ayakta durun. Gözlerinizi kapatın. 4 veya 5 kez
yavaş yavaş nefes alıp, yavaş yavaş nefesinizi verin. Topraklandığınızı
hissedin. Bedeninizin tümünü çevreleyen bir balon imgeleyin. Veya
kendinizi kocaman şeffaf bir balonun içinde düşünün. Balonun rengini en
çok sevdiğiniz renkte düşünebilirsiniz. Beyaz, pembe, mavi gibi hoş
tonlarda olabilir. Balonunuz fizik bedeninizden bir metre kadar dışarıda
olabilir. Balonun dışarıdan gelen düşük titreşimli enerjileri
geçirmediğini, pozitif enerjilerin ve sizden yayılan enerjilerin
geçişine izin verdiğini düşün. Balonun içini nefesinizle doldurun.
Kendinizi mutlu, huzurlu ve koruma altında olarak düşünün.
Bu egzersizi ne kadar
sık tekrarlarsak, ne kadar iyi odaklanabilirsek balonumuzun enerjisi o
ölçüde güçlü olur. Belli bir süre düzenli egzersiz yapıp bir süre sonra
imgelemeyi bırakırsak balonun enerjisi ve koruyuculuğu giderek azalır.
Balonun üstüne çeşitli
semboller, sloganlar yerleştirilebilir. Örneğin başın üstünde,
ayakaltında, sağ ve sol tarafta “bana uygun olmayan enerjiler giremez”,
“kötü titreşimlere kapalıdır” gibi yazılar imgelenebilir.
Bu tip koruma
balonlarına çeşitli semboller de yerleştirilebilir. Semboller dinsel
inançlara, kültürel değerlere göre değişir. Örneğin batılılar; Haç,
daire içindeki eşit kollu haç, beş köşeli yıldız, Davut’un yıldızı gibi
sembolleri kullanır. Doğulular Hintlilerin kutsal ses kabul ettikleri om
sesini ve kendi kültürlerindeki çeşitli sembolleri kullanır. Bizim
kültürümüzde nazar boncuğu, at nalı kullanılabilir. İsa, buda gibi dini
şahsiyetlerin imajları da kullanılabilir.
Bir molada, teneffüste,
çay veya kahve arası verdiğiniz zamanlarda niyet edip korunma balonunuzu
düşünün. Gökyüzünden gelen enerjiyle yüklendiğini hayal edin.
Kalbinizden yayılan beyaz veya gül pembesi bir ışığın balonunuzun içini
doldurduğunu ve balonunuzdan taşarak çevrenize sevgi titreşimleri
yaydığını imgeleyin. Bu sevgi titreşimlerinin çevrenizdeki insanlara da
bulaştığını ve huzur içinde çalıştığınızı düşünün.
Kalkanlar
Kalkanlar daha çok bizi
zorlayan insanlarla görüşme yapacaksak veya böyle bir insanla bir süre
birlikte olmak zorundaysak tercih edilir. Örneğin duygusal iniş ve
çıkışları çok sert olan bir yakınınızla ilgilenmek zorundaysanız solak
pleksus şakrası üzerine koruyucu kalkan olarak yukarıda saydığımız
sembollerden birini yerleştirebilirsiniz. Kendinizin yarattığı bir
kalkanı mesela bir ayna sembolünü yerleştirebilirsiniz. Kalkanlarınızın
size doğru gelen enerjiyi geri yansıttığını imgeleyebilirsiniz.
Yüz ifadesinden kötü
kötü düşündüğünü zannettiğiniz biri ile aynı mekânda çalışıyorsanız,
enerjisinden pek hoşlanmadığınız insanlarla bir aradaysanız alın şakrası
ve gözlerinizin önüne kalkan yerleştirebilirsiniz. Veya tüm
şakralarınızın üstüne kalkan koyabilirsiniz.
Hangi korumayı
yaparsanız yapın daima kendinizin ve tüm insanların hayrına olacak
şekilde niyet edin. Size gelmemesini istediğiniz enerjilerin başka
insanlara gitmesini kesinlikle dilemeyin. Gökyüzünde eriyip gittiğini
düşünün. Koruma balonunuzun veya kalkanlarınızın Tanrının sevgisiyle
dolduğunu düşünün. Her kime inanıyorsanız onun yüce enerjisinin sizinle
birlikte olduğunu, sizi koruduğunu hissedin. Sevgi enerjisini düşünün.
Sevgi ile yapılan her eylem aktif eylemdir. Yaptığınız çalışmaya güç
katar.
Evinizi Koruma
Koruma baloncuğu ev
için de uygulanabilir. Evinizi koruyucu bir sevgi çemberi içinde de
düşünebilirsiniz. Ara sıra evin bütün bölümlerini dolaşıp gökyüzünden
gelen koruyucu bir ışık ile dolduklarını da düşünebilirsiniz.
Kapı ve pencere
önlerine çeşitli düşünce formları yerleştirebilirsiniz. Mesela eli
sopalı bir zebani imgesi, bir polis veya bekçi imgesi
oluşturabilirsiniz. Evinizin etrafında yırtıcı köpekbalıklarıyla çevrili
bir nehir düşünebilirsiniz. Kapıya at nalı, koruyuculuğuna inandığınız
çeşitli maskeler asabilirsiniz.
Oluşturduğunuz imge her
ne ise onları her gün enerji ile şarj edin. Enerji ile şarj ettikçe
onların enerjisini giderek güçlendirirsiniz. O formların enerjisi de
çevrelerine yayın yapar. Hırsızların enerji alanları tehlike
sinyallerini alma konusunda çok duyarlıdır. Her an tetikte iş yaptıkları
için bu duyarlılıkları gelişir.
Evde kavga gürültü
olmuşsa pencereleri karşılıklı açın ve havalandırın. Ada çayı veya
kokusunu sevdiğiniz bir tütsüyü yakıp öncelikle kavga edilen odada bir
süre tutun. Sonra evin diğer bölümlerini de tütsüleyin. Duman da psişik
temizlik için çok iyi bir araçtır. Evi temizlemek için mum da
yakabilirsiniz. Sevdiğiniz bir müziği beş dakika kadar yüksek bir sesle
de çalabilirsiniz.
Bir toplantıdan
çıktığınızda veya işten eve geldiğinizde kendinizi gergin veya
başkalarının maddesinin size sinmiş olduğunu hissediyorsanız, bütün
yapmanız gereken şey, eve gelir gelmez üstünüzden çıkardığınız giysileri
olabildiğince hızlı bir şekilde silkelemek ve sarsmaktır. Giysileri
yıkamak da temizlik için iyi bir yoldur. Yıkamak veya sarsmak o
giysilerin atomik yapısına tesir etmiş olan enerjileri onlardan
uzaklaştırır. Böylece dışarıdan gelen psişik kirlilik de evinize nüfuz
etmemiş olur.
Evdeki eşyalara sinmiş
olan tesirler; eşyaların silkelenmesi ile, yıkanması ile giderilebilir.
Duvarlar boya veya badana yapmakla temizlenir. Özellikle yabancıları
ağırladığınız bölüme bir çanak içinde deniz tuzu veya çeşitli kristaller
koyabilirsiniz. Tuz her tür negatif enerjiyi içine alır. Bu tuzu ara
sıra lavaboya döküp yenilemek, kristalleri de ara sıra tuzlu suda
bekleterek temizlemek gerekir.
Bazı mekânlarda veya
evlerde hissettiğimizi sandığımız enerji kendi yaydığımız titreşimler de
olabilir. Bu nedenle makul ve septik olmakta fayda var. Örneğin ev
işlerini istemeye istemeye yapıyorsanız, evdeki sorumluluklarınızı
yüksünüyorsanız, zihinsel olarak veya karşılıklı olarak birileriyle
sürekli kavga ediyorsanız bu duyguların enerjileri de eve tesir eder.
Biriken bu enerjiler
size geri yansıyacağı için sizdeki negatifliği sürekli besler duruma
gelir. Bu nedenle kendinizi gözleyin. Ne haldesiniz? Bu güne kadar evde
kavga oldu mu? Bunları tespit edin ve önce yerleşik enerjileri
temizleyin. Sonra kendinize içsel disiplin uygulamaya gayret edin. Ev
işlerinizi neşe ve sevgi içinde yapın.
Birisinin size negatif
bir duygu gönderdiğini hissediyorsanız veya kavga ettiğiniz, hiç
hoşlanmadığınızı birisi varsa ona nefret, öfke gibi negatif duyguları
yollamayın. Tam tersine sevgi enerjisi gönderin. Bu kesinlikle
ikiyüzlülük değil tam tersine sizi bağışlamanın engin iç görüsüne
götüren bir basamak olabilir. Psikolojik yönden kendinize zarar
vermenizi önleyen aktif bir eylemdir. Üstelik çevrenin psişik yönden
kirlenmesine katkıda bulunmadığınızı için dünyaya yaptığınız pozitif bir
katkıdır.
Başka Birisini Koruma
İnsan doğal olarak
sevdiklerini her zaman korumak ister. Psişik koruma uygulamaları
sevdiğimiz kişiler için de yapılır. Ancak her şeyden önce o kişi
hakkında endişelenmek, başına bir şey gelirse diye korkmak, aşırı
korumacı olmak, o kişiyi korumak değildir. Bu tür düşünceleriniz de
atmosferde yayılacağı için o kişi için iyi sonuçlar doğurmaz.
Topraklanmış ve sakin bir şekilde korumak istediğiniz bireyi düşünün.
Ona sevgi çemberi oluşturun. Allaha emanet ol, koruyucu melekler seni
korusun gibi dualar edin. Ona sevgi gönderin. En iyisi sevdiklerinize de
psişik korunma tekniklerini öğretin. Onların da sorumluluk almasını
sağlayın.
Korunmada Farklı Bir Yaklaşım
Korunma ihtiyacı
korkudan doğar. Korku duygusunun da kendine özgü bir titreşimi vardır.
Bir şeyden korkuyorsak korkunun enerjisini çevremize yayarız. Çevreye
yayılan bu enerji de kendisiyle aynı frekanstaki enerjilerle rezonansa
girerse güçlenerek bize geri döner. Bu döngü, giderek bizi daha çok
korkmaya ve önlem almaya yönlendirir. Bu nedenle her şeyden önce var
olan korkularımızı tespit edip, bu korkuların sebeplerini bulup,
psişemizi rahatlatmak, özgürleştirmek gerekir. Korkacak bir şey yoksa
korunma ihtiyacı da yoktur. Kendimizi ne kadar güçlü ve güvende
hissediyorsak o kadar güven içinde olduğumuzu hissederiz.
Güven Egzersizi
Şimdi gözlerinizi
kapatın. Sevdiğiniz ve yanında kendinizi güvende hissettiğiniz, size
güven duygusu veren, 4 kişiyi veya 4 canlıyı düşünün. Seçtiğiniz kişiler
şu an hayatta olan kişiler olabileceği gibi bazıları yaşamakta olan
bazıları da ölmüş akrabalarınız örneğin dedeniz olabilir. Bu dört
kişiden biri ruhsal rehberiniz olabilir.
Size güven duygusu
veren bir ağaç bir hayvan da olabilir. Bazı kişiler kartal, aslan veya
jaguar gibi bir hayvanın enerjisini kendini güvende hissetmek için
kullanabilir.
Seçtiğiniz bu dört
unsurdan birini önünüze, diğerini arkanıza, bir diğerini sağınıza,
diğerini de solunuza yerleştirin. Siz merkezde durun ve çevrenizdeki o
dört unsurun enerjilerinin bir çember gibi sizi çevrelediğini düşünün.
Onlardan yayılan enerjinin çevrenizdeki çemberi doldurduğunu imgeleyin.
Bu çemberin her zaman ve mekânda sizinle birlikte olacağını hissedin.
Sonuç
Yüce iyiliğin gücü ile
işbirliği halinde olmayı deneyin. O güçle işbirliği yapmak için harekete
geçin. Pasifizmi terk edin. Dışarıdan bir şey beklemeyin. Ne yaparsak
kendimiz yapacağız. O nedenle önce kendinizi yenilemeniz güncellemeniz
lazım. Güncellemek için neler yapılabilir?
Kendinizi gözleyerek,
hoşlanmadığınız, değiştirmek istediğiniz özelliklerinizi tespit edin.
Sonra zararlı olan alışkanlıklarınızı, inançlarınızı terk etmek için
sabırlı ve şuurlu bir çaba sarf edin. Yeni ve faydalı bilgiler edinip
bunların pratikte uygulamalarını yapın. Sabırlı olun. Kendinize süre
verin. Hemen her şeyin tam da sizin istediğiniz gibi olmasını
beklemeyin. Ne yaparsanız yapın sevgiyle ve beklentisiz bir ruh hali
içinde yapıp sürece güvenin. Tanrıya güvenin. Dua edin. Her şeyin en
hayırlısını dileyin. Kendinize değişim için fırsat verin ve yeni bir
kimlik kazanın. Bu kimlik sizin ruhsal kimliğiniz, koruyucu kimliğiniz
olsun.
Kendinizle kavga
ederken veya birisiyle kavga ederken kendinizi yakaladığınızda kendinize
kızmayın. Yanınızda birileri varsa oradan çıkıp sakin bir yere oturun.
Topraklanıp derin derin nefes alıp verin ve tepenizdeki beyaz ışığa
yoğunlaşın. Onun ilahi sevginin titreşimi olduğunu imgeleyip bedeninize
yayıldığını düşünün. Bedeninizdeki bütün organların ve bütün hücrelerin
sevgi enerjisi ile dolduğunu ve çok mutlu olduklarını düşünün. Fiziksel
olarak gülümseyin, gülümseyin. Bir süre bu durumda kalın. Zihinsel ve
bedensel olarak gevşek, güvenli ve güçlü olmak için bildiklerinizi
uygulamaya gayret edin.
Kendini Sevme Egzersizi
Gözlerinizi kapatın ve
başınızın tepesindeki beyaz ışığa odaklanın. Bu ışığın tepe şakranızdan
girerek başınızı, boynunuzu, kollarınızı, gövdenizi ve bacaklarınızı
doldurmasına izin verin. Bırakın tüm hücreleriniz bu ışıkla, yüce
güçlerden size doğru akıp gelen sevgi ve şefkatle dolsun. Şimdi tepe
şakranızdan, sevginin gül pembesi rengini doldurun. Gül pembesi ışığın
kalbinizi doldurmasına ve kalbinizden çevrenize doğru genişleyerek
yayılmasına izin verin. Ellerinizi çapraz olarak omuzlarınıza koyun ve
aferin bana, aferin bana diyerek hissettiğiniz dinginliğin tadını
çıkarın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder