PLEİADES ÖĞRETİLERİ 1
UNUTTUĞUNUZ TANRILAR
BARBARA MARCİNİAK,
ÖTESİ YAYINCILIK
1997
2000
2011
www.cennetin-melekleri.web.tr
www.angels-heaven.org
(1)
ZAMAN İÇİNDE ELÇİLER
(2)
İLK YARATICININ YOLCULUĞU
ÜZERİNE
(3)
TANRILARINIZ KİMDİR?
(4)
ÖZGÜR İRADE BÖLGESİNDEKİ
ANILAR
(5)
IŞIK TELİNİ KİM TAŞIR
(6)
TARİHİN KİLİDİNİ AÇMAK
(7)
ÇOK BOYUTLU YAŞAM
(8)
EN BÜYÜK ZORBALIĞIN DIŞINDA
(9)
DERİN YENİ SINIRLAR
(10)
YENİ BİR IŞIK PARADİGMASI
(11)
OYUNUN ADI
(12)
IŞIK TAŞIMAK MÜTHİŞ BİR
GÖREVDİR
(13)
SİZLER KİMİN AMACISINIZ?
(14)
ZAMAN TARİHİNDEKİ GİZ:
DUYGULAR
(15)
BÜTÜNLÜK YOLUYLA DÜNYANIN
İNİSİYASYONU
(16)
ZAMANIN ÖNCÜLERİ
(17)
IŞIK DİLİ
(18)
BİLİNÇ SENFONİLERİ
(19)
İÇ ALEVİ TUTUŞTURMAK
(20)
DAHA YÜKSEK BİLİNCE GİDEN
KÖPRÜ: CİNSELLİK
(21)
ÜÇ BOYUTTA EVRİMLEŞME SÖZÜNÜZ
(22)
IŞIK DALGASININ GALAKTİK
GELGİTİ
(1)
ZAMAN
İÇİNDE ELÇİLER
Buradayız. Pleiades’den gelen kolektif bir enerjiyiz. Uzun bir öykümüz
var. Atalarımız gelişimini tamamlamış başka bir evrenden geldiler. Siz sadece
bir gezegenin gelişimini tamamlaması üzerine çalışıyorsunuz. Bizler size bu
hedefinizde yardım etmek üzere buradayız. Bu gelişim ya da dönüşüm çok uzun
çağlar önce duyruldu. Önemli bir çağda yaşıyoruz. Dünya’da olanlar bütün evreni
etkileyecek.
Bütünlenme, kim olduğunuzu anlamanıza bağlı. Ancak bu şekilde deneyimi
sürdürebilirsiniz. Atalarımız bütünlemesini kendi kendine gerçekleştiren bir
evrenden geldiler. Gelişimin ardındaki gücün İlk Yaratıcı, İlk Neden ya da İlk
Yaratıcının zaman içindeki yolculuğu olduğunu sonradan anladılar. Geldikleri
evren, özünü keşfetmiş bir evrendi. Öz yaratıcılıktı. Özün ne olduğunu
keşfederek bizlerin yaratıcılar olduğunu ortaya çıkardık.
Atalarımızın İlk Yaratıcıya dönerek bu titreşim içinde varolma ya da
tamamlanan her gelişimden sonra olduğu gibi yola devam etme seçeneği vardı.
Sizin, günü gelip bütünlenme sürecine hazır olacağınızı gördükleri için bu
evrene elçi olarak gelmeyi seçtiler. Plei’ye geldiler çünkü bu yıldız sistemi
günün birinde, en zor zamanınızda, İlk Yaratıcı ile yeniden ilişki kurmaya
hazır olacağınız kriz döneminde size yardım edebilecek durumda olacaktı.
Atalarımız, Dünya’nın Özgün Planlamacıları, dünyalar ve uygularlıkların
tohumlarını yaratıcılık ve sevgiyle atan orkestra şefleri arasında yer alıyordu.
Orkestra şeflerinin orkestrayı severek yönetmesi gibi nitelikleri dolayısıyla
atalarımız da dünyaları birbirine uyumlu hale getirmeyi seviyordu. Atalarımız
sizin de atalarınızdır ve size eski ailemiz diye seslenmek istiyoruz çünkü
öylesiniz. Atalarımız DNA’larını Özgün Planlamacılara verdiler. Bu DNA, insan
ırkının DNA’sının bir parçası oldu.
Biz Ple’ler, sizin geleceğinizden geliyoruz. Bizim “şimdi”
olasılıklarımızın birinin içinde bir zorbalık ve karmaşa alanı da bulunuyor.
Dünya’nın aynı zorbalık ve bozulmayı içeren olası geleceklerini gördük. Zaman,
üç boyutlu gerçeklikte son derece yanlış anlaşılıyor. Zamanın dakikalar ya da
derecelerle ölçüldüğünü sanıyorsunuz. Kavrayabildiğinizden çok daha geniştir
zaman. Gerçekten de zaman, onu aynı anda esneterek, çarpıtarak, kıvırıp bükerek
farklı gerçekliklere doğru ilerlemenizi sağlamak üzere bilgiyi şifreler, onunla
oynar. Eliptik bir zaman eğrisi üzerinde hareket ederek, sadece eğri boyunca
ilerleyip ne zamanın ne de gerçekliğin “katı” olduğunu keşfederek birçok
gerçekliği deneyimleyebilirsiniz.
Bütün gerçeklikler “katı”, gelecek de önceden belirlenmiş (gelecek bir
dizi olasılıktan ibarettir) olmadığı için, şu anda Dünya’da daha fazla olumlu
olasılık ekleme imkanı görüyoruz. Bu gezegene ışığı yeniden getirmeyi ve
Dünya’yı özgün amacına uygun bir şekilde onarmayı arzu ediyoruz. Bu amaç,
Dünya’nın galaksiler arası olağanüstü bir bilgi alışveriş merkezi haline
gelmesidir. Böylece, zamanın belli bir bölümünde, çekirdek ya da tohum olarak
adlandırdığımız bir yere değişim getirmek üzere geri geldik. Bu değişim sadece
Dünya’yı etkilemeyecek, sizin geleceğinizi, bizim şimdiki zamanımızı ve bütün
evreni de etkileyecek.
Büyük bir haber bu! Siz Dünya’ya evrimin yakın olduğu bir yer ve zamanda
geldiniz. Sizin de katılacağınız belirleyici bir aşama gerçekleşmek üzere.
Yalnız değilsiniz. Bu gezegeni çevreleyerek gerçek enerji ölçerleri olarak
çalışan ana gemiler var. Sizinle çağlar boyunca birlikte çalışmış olan eski ve
yaşlı yıldız sistemlerinden Yeryüzüne gelen ışınlar var. Bilgi ışınları
gezegenin üzerine gönderiliyor.
Bilgi size ışınlandığında, bedeniniz alıcı, ölçebilen, barındırıcı ve
başkalarına iletici durumda olabilmelidir. Pek çoğunuz bu ana gemilerde,
istediğinizde zengin bir bilgi kaynağına ayarlayabileceğiniz kendi radyo
istasyonlarınıza sahipmişsiniz gibi telepatik iletişim kurabileceksiniz.
Bu, süper bilincin, varlığınızın en yüksek yönünün evrimi. Süper bilince
dönüşmekte korkmanıza gerek yok çünkü siz zaten osunuz, sadece hatırlamanız
gerekiyor. Dünya’yı çevreleyen perdeler harmonic convergence kaldırıldığından
bu yana dış kozmostan gelen bu enerjiyle durmaksızın ışınlanmaktasınız. Siz
onunla yaşamaya alıştıkça da yoğunluğu ve yayılımı sürekli olarak artıyor.
Şimdi öyle bir hızla evrimleşmektesiniz ki, bu on yılın her bir yılı, geçen
yüzyılın on ya da daha fazla yılına karşılık geliyor. Anılar ve başka birçok
şeyin akımına uğrayacaksınız. Pek çoğunuz gemilerle güneş sisteminin çeşitli
bölgelerine doğru yolculuğa çıkacak. Işık Çağı’na geldiğinizde varlığından
habersiz olduğunuz dünyaların kapıları açılacak önünüze. Tunç Çağı, Demir Çağı,
Sanayi, Bilgi Çağı gibi çağlardan geçtiniz. Bu çağlar, tohum ekme, dikme,
yetiştirme ve yaşam gizilgüçlerini üçüncü boyuta getirmeyle ilgiliydi.
Üçüncü boyutun yoğunluğunu azaltarak bedenin şimdiki gibi katı bir durumda
olmayacağı daha yüksek boyutlara geçebilmenizi olanaklı kılacak boyutsal bir
değişiklik gerçekleşmek üzere. Buraya geldiniz çünkü evrim sürecinde ustalaşmak
ve onunla birlikte yaşayabilecek halde olmayı istediniz. Birçok gerçeklikte
birden yaşayabilmeniz anlamına geleceğinden çok heyecan verici olacak bu.
Sizin derinliklerinizde bütün yanıtlar gizli. Yanıtları kendi
varlıklarınızdan alabilmeniz için zihninizin ön planında sorular beliriyor.
Bunu başarabilmek için önce bilginin orada saklı olduğuna inanmanız gerek.
İnsanlık şu sıralarda büyük bir ders alıyor. Bu ders, kuşkusuz,
iyiliğinizin, İlk Yaratıcı ve varolan her şey ile bağlı oluşunuzun farkına
varmanız. Ders, herşeyin birbirine bağlı olduğu sizin de bütünün bir parçası
olduğunuzun bilincine varmak.
Uzayın genişliği boyunca pek çok kültür ve toplum var ve bu toplumlar ta
başından bu yana kesintili olarak bu gezegende oldular. Size eşlik etmeye
gelenler sadece biz Ple’ler değiliz. Biz yalnızca belli bir yıldız sisteminden
bir grubuz. Burada pek çok nedenden ötürü konaklamış diğerleri var. Dünya dışı
varlıkların çoğunun buradaki varlığının nedeni, sizi bulunduğunuz yerden daha
yüksek bir yere getirmek ancak burada başka nedenlerden ötürü bulunanlar da
var.
Tarihiniz çok özel zamanlardan geçiyor. Aranızdan çoğu, Dünya’ya çağlar ve
çağlar önce yıldız enerjisiyle ve daha yüksek dünyalarla uğraşarak geldi.
Dünya’nın, ülkelerin defalarca değişmesi gibi güçlüklerden geçmiş olduğunu
oldukça iyi biliyorsunuz. Bu süreçte Dünya’ya defalarca yardım edildi.
Sizi gelişime doğru harekete geçirmek üzere gelenler tanrılara
dönüştürüldüğünde bilgi çarpıtıldı. Çocukların kendi yapamadıklarını yapanları
ilahlaştırması gibi, toplumunuz aynı yöntemi tanrısallık yaratmada kullandı. Bu
yöntemin ardındaki anlayış, değiştirmek için buraya geldiğiniz inanç
paradigmalarından biri. Olağanüstü sınırlamaların kendi kendilerini
oluşturmasına izin vermesinden ötürü üçüncü boyut dünyası, büyük bir meydan
okuma alanıdır. Bu sınırlamalar yoluyla yapılar ortaya çıktı. Bu süreç
sırasında yaratıyor ve İlk Yaratıcının parçası olduğunuzu, İlk Yaratıcının ise
deneyim yaşamayı arzuladığını öğreniyorsunuz.
Siz, olağanüstü varlıklar, Işık Ailesi’nin bireylerisiniz. Bu zamanda
Dünya’ya, bir değişim yaratmak, bir değişiklik yapmak, geçiş sürecine eşlik
etmek üzere görevli olarak geldiniz. Anahtar sevgidir. Sevgi evreni
oluşturandır. Dünya’da varolan teknoloji ancak bir dereceye kadar
ilerleyecektir çünkü insanlık sevginin gerekli olduğunu henüz anlamış değil.
Enerji yaratıcılığın bütün biçimlerini alabilir ama eğer birisi hırs, nefret ya
da ışığa ulaşma amacı olmayan herhangi bir duygu taşıyorsa ilerlemesine izin
verilmez. Sevgi temel taştır; eğer birisinin sevgisi varsa bütün olanaklar onun
için mevcuttur. Plan, bilgi ve sevgi -ki bu da yaratıcılıktır- olan ışık
anlayışını geri getirmektir. Bu da, çağlar ve çağlar boyunca önceden karanlık
olan bir sisteme gelip onu değiştiren Işık Ailesi gibi özgür ruhlar gerektirir.
Olduğumuz yerde gerçek anlamda özgür ruhlarız biz. Dediğimiz gibi, bizim
kendi sistemimiz değişim gerektiriyor. Kendi sistemimizi değiştirebilmek üzere
çeşitli sistemlerde Işık Ailesi yoluyla bir köprü ya da bağlantı olarak
çalışıyoruz. Sizin bilincinizin sevgi ve sorumlulukla gelişmesi bizi besler,
canlandırır ve gelişimimizi sürdürebilmemizi sağlayacak şekilde bilincimizi
geliştirir. Onun için, biz nasıl sizlerin dostları ve rehberleri isek ve size
yardım ediyorsak siz de bize yardım ediyorsunuz.
Bu dönüşüm sizi nerde içine alacak? Sizi, bilinçli bir şekilde dünyalar
oluşturacak niteliğe gelmiş görmek istiyoruz. Bir çok yeni dünyada tohum ekmeye
ve ekilecek yeni türler olmaya hazırlanıyorsunuz. Dünya’da olanların tarihi
içinizde saklandığı için başkalarına öğretebilecek ve diğer dünyaların da
tutmaları gereken yolda ilerleyebilecek durumda olacaksınız.
Katıldığınız plan, geniş bir plan. Başarabileceğinizden emindiniz. Buraya
gelişinizden önce, çok yardım alacağınız, gelişiminizin farklı dönemeçlerinde
süreci tetiklemek, ateşlemek ve -işinizi sizin yerinize yapmak değil-
hatırlatmak için farklı varlıkların farklı görevlerle gezegeniniz üzerinde
belireceği de size söylendi. Tetiklerden biri de bizleriz, biz katalizörüz. Ple
ismini duyduğunuzda bir bağ hissediyorsunuz çünkü size kendi bilginizi geliştirmenizde
eşlik ediyoruz.
Sizinle çalışırken niyetimiz, en büyük esin kaynağınızı bulabilmeniz için
size kim olduğunuzu hatırlama fırsatı sunmak. Her birinize bir görev ya da bir
oluş tarzı verebilseydik her birinizden bir esine dönüşmesini isterdik. Eğer
böyle bir yetenekle yaşayabilir, karşınıza çıkan her şey için bir esin kaynağı
olabilirseniz ışığınızı yaşayacaksınız ki bu da çok derin birşeydir.
Bizim kendi, sizin kendi nedenlerimizden ötürü ve birlikte evrimleşmek,
yeni bir titreşimsel frekans yaratmak için burada olduğumuzu hatırlayın.
Bireyleri evrimleri boyunca birbirinden ayıran inanç paradigmalarını kırmak
istiyoruz. Daha önceki inançlarınız ne olmuş olursa olsun, sizi varlığınızın en
derininden sarsacak bilgiler vererek bir elçilik, uyum ve işbirliği oyunu
yaratmak istiyoruz.
Biz, sizinle konuşan bu grup, özgeçmişimizi birkaç ilginç deneyimle
zenginleştirmek niyetindeyiz. 1988’de konuşmaya başladığımızda birliğimiz,
tümüyle Ple olan kimi bedenli, kimi bedensiz elli-yetmiş beş arası varlıktan
oluşuyordu. Sayımız arttı ve birliğimiz şimdi birçok farklı sistemden gelen
yüzün üzerinde varlıktan oluşuyor. Artık Ple Plus (Artı) olarak
adlandırılabiliriz. Gerçekliğimizde, sizinle yapmayı planladıklarımızı
gerçekleştirebileceğimize inanmayanlar var. Şansımızı zorladığımızı, fazlasıyla
risk aldığımızı hissediyor, hala koltuklarının ucunda oturmuş, olacakları
bekliyorlar.
Sisteminizde, bizim korku salmak için burada olduğumuza inananlar var ama
bu doğru değil. Hiçbirinizi korkutmak istemiyoruz. İstediğimiz, size bilgi
vermek. Karanlık bir odada oturur sesler işitirseniz bu korkutucu olabilir. Ama
seslerin kaynağını görmek için ışığı yakarsanız artık o kadar korkutucu
olmayacaktır. Uğraşımız konusunda bilgi edinmenizi istiyoruz. Bilgi ışıktır;
bilgisizlik karanlıktır. Aydınlıkta çalışmanızı istiyoruz, karanlıkta değil.
Sizinle birlikte çalışmaya giriştik çünkü bilincimizi daha fazla özgür
irade ve ifade yönünde evrimleştirmek istiyoruz. Tıpkı sizin içinde
bulunduğunuz sistemi değiştirmekle görevli olmanız gibi, biz de içinde
olduğumuz sistemi değiştirmekle görevliyiz. Amaçsız değiliz. Dediğimiz gibi,
sizin geleceğinizden geldik ve belli durumlarda işimiz başımızdan aşkın. Işık
Ailesi’nin üyeleri olarak sizler fiziksel olarak bu gezegende yaşamanız nedeniyle
önümüzdeki yirmi yılda çökecek olan gerçeklikler zincirine yeni bir halka
ekleyebilirsiniz. Bu dönüşüm sizlerin kanalıyla gerçekleşecek. Sizin şimdi
yaptıklarınız ve dünyaya olanlar bizi büyük ölçüde etkiler.
Bizler yardımcı olmak, öğretmek ve bu süreçte birlikte ilerlerken
evrimleşmek için buradayız. Kendi bakış açımızı sadece sizi daha yüksek bir
bilince getirmek için ortaya koyuyoruz. Bu bakış açısının tek bakış açısı
olduğunu söylemek istemiyoruz! Bütün bu öğreti, büyük bir amaçla oluşturuldu. Anlattığımız
öyküler, sizi bilincin daha yüksek boyutlarına taşımak için hazırlandı.
Niyetimiz budur.
Seçtiğimiz sözcük ve konuşma biçimimiz, bedenlerinizin derinliklerinde
saklı olan şifreleri harekete geçirecek tetiklerdir. Bedenleriniz,
içlerinizdeki yanıtlarla titreşime geçebilmeyi bekliyor. Biz sizlerle
konuşurken sizler hatırlayacaksınız, sorularınızın cevaplarını bulacaksınız.
Sizinle konuşurken gerçeğin tanımını genişletmenizi istiyoruz. Bununla
birlikte size söylediğimiz hiç birşeyi sözcük anlamıyla değerlendirmeyin. Her
zaman, size daha büyük resmi görmenizi sağlaması için yaratmak istediğimiz
geniş sarmalı izleyin. Asla bizim tanımladığımız bir düşünceye takılıp kalmayın
çünkü bizim burada oluş nedenimiz, sadece paradigmalarınızı yeniliklere açmak ve
içinizde saklı olan gerçek bilginin harekete geçebilmesi için kafeslerinizi
sarsmak. Siz, bilginin olduğu yersiniz ve biz bunu sizin içinizde uyandırmak
için geldik.
Değerlendirmeniz için ortaya fikirler atmak istiyoruz. Sizi tek bir
düşünceye takılıp kalmamaya yüreklendirmek ve tereddütte olduğunuz ya da
korktuğunuz şeyleri de ele almak istiyoruz. Kendinizin karanlık ya da gölge
yanlar denilen kısımlarıyla yüzleştiğinizde bunun, içine aldığı her şey için
bir özgürleşme fırsatı yarattığını anlayın. İlk ve son ilkeye dayanıyor bu da;
düşünce yaratır. Kendinizi hangi durumda bulursanız bulun, sizi oraya getirmiş
olan, düşüncelerinizin gücüdür. Deneyiminizi ve gezegensel varoluşu
dönüştürecek olan da düşüncenin yaratıcılığına olan inançtır.
Size aşırı ayrıntılı tanımlar getiren ve mutlak şeylerden söz eden herkese
biraz kuşkucu olmanızı öğütleriz. Bir kişinin öyküsünü dinleyin, sonra
doğruluğunu hissedip hissetmediğinize bakın. Sizin kendi çıkarınız ve
yükselişinize hizmet ediyor mu? Size öğretmek istediklerimizden biri de, ne
yapılacağına karar vermenin size bağlı olduğudur. Size bilgi veririz ancak
bununla ne yapacağınıza karar vermek size bağlıdır. Yaşamlarınızdan siz
sorumlusunuz, biz değil.
Öykü anlatıcılığımızla gurur duymak isteriz. Bizim bilgi sunuş şeklimizde
belli bir inandırıcılık ve heyecan uyandırıcılık vardır. Bununla birlikte, size
bir noktada anlattığımız öykü, kesinlikle anlatılabilecek tek öykü değildir.
Söylenecek son söz ve asla yegane gerçek değildir. Daha büyük resmin sadece bir
parçası, küçük bir bölümüdür.
Size bugün anlatacağımız hangi öykü olursa olsun, bundan bir yıl sonra
başka bir öykü anlatacağımızı garanti ederiz çünkü bundan bir yıl sonra daha
geniş bir bakış açınız olacaktır. Böylece hikaye sürekli gelişir. Size düşen,
hikayenin içindeki kimliğinizi ortaya çıkarmak, inanmak istediğinizi ya da size
söyleneni değil, sizin bildiğinizi onun içinde bulmaktır. Bilmek, sizin İlk
Yaratıcı ile aranızdaki bağ olduğu için bilginize güvenmek zorunludur. Her
biriniz, rollerinizi hatırladıkça yaşamınızın anlamını bilir olacaksınız.
Burada olmayı siz seçtiniz. Belleğinizi geliştirmek ve insan varoluşunun
değerini tekrar yaradılışın ön planına geri getirmekle görevlisiniz. Size
ihtiyaç var. Bu görev için yaşamlar boyunca eğitildiniz, hazırlıksız gelmediniz
buraya. Şimdi bütün bilmeniz gereken sizin içinizde. Ve aldığınız eğitimi
anımsamak sizin göreviniz. Bu yaşamınız, yeni bir bilgi alacağınız bir ömür
değil. Daha önce söylediğimiz gibi, zaten bildiğinizi anımsamanın
gerçekleşeceği yaşam. Bizler sadece bunu hatırlatmak için buradayız. Bu,
görevimizin bir parçası.
(2)
İLK
YARATICININ YOLCULUĞU ÜZERİNE
İnsanlık bir deneydir. Yaradılış içinde yer alan her şey gibi insanlık da
tasarlanmıştır. İlk Yaratıcı, daha büyük bir öz-keşif, varlığından zevk alma ve
kendini ifade etme amacıyla çok zaman önce yaradılış ile deneyler yapmaya
başladı. İlk Yaratıcı, evrene kendi uzantısı olan yaşam enerjileri ve özleri
getirdi, kendi uzantılarına, sahip olduğu armağanları bağışladı. Yeteneklerini
isteyerek ve özgürce verdi. Birçok başka evren ve evren tasarım yolları var.
İçinde yer aldığımız bu özel evren, her şeye izin olan bir özgür irade bölgesi
olarak tasarlandı.
İlk Yaratıcı, kendi uzantılarına, “Gidin, yaratın ve her şeyi bana geri
getirin.” dedi. Bu da basit bir görevdi, değil mi? Diğer bir deyişle İlk
Yaratıcı, “Size kendimden bir armağan vereceğim. Siz de gidecek, kendinizi
özgürce armağan edeceksiniz, böylece bu evrende yarattığınız her şey, özünü
benim varlığım olarak bilecek.” dedi.
Ilk Yaratıcının yaratıcı tanrılar olarak adlandıracağımız bu uzantıları,
gittiler ve İlk Yaratıcının içlerinde varolan enerjisiyle deneyler yapmaya
başladılar. Kendi hiyerarşilerini yarattılar, yarattıkları hiyerarşiler
diğerlerini yarattı. Ortaya çıkan her hiyerarşi, varlığına kendi özünü
bağışlayacağı ve bu evrenin gelişimine yardımcı olacak başka bir düzen yarattı.
Sonunda bu galaktik sistemlerin birinde Dünya’yı galaksiler arası bir bilgi
merkezi olarak tasarlayan bir plan oluştu. İnanılmaz bir plandı bu. Dünya,
galaktik sistemlerden birinin kıyısında yer alan, diğer galaksilerden kolayca
ulaşılabilecek güzel bir yerdi. Birçok yola açılan geçide, enerjilerin uzayda
yolculuğu için varolan yollara yakındı.
Galaksilerin hepsi bu gezegende kendi temsilcililiklerini yaratmak için
birbiriyle yarıştı. Yaratıcı tanrılardan bazıları usta genetikçilerdi.
Yarattıkları düzen içinde yaşam yaratmak üzere molekülleri -kimliğin, frekans
ve elektrik yükünün şifrelendiği moleküller- birbirine bağlayabiliyorlardı.
Duyarlı birçok uygarlık, bu gezegende temsil edilmek için DNA’larını verdiler.
Genetik ustaları da, duyarlı uygarlıkların Dünya’nın bilgi değişim merkezi,
ışık merkezi, Yaşayan Kitaplık haline getirilmesine katkı olarak verdiği DNA
çeşitleriyle oynayarak kimi insan, kimi hayvan olan çeşitli türler tasarladı.
Dünya için hazırlanan plan, büyük bir plandı.
Özgün Dünya Planlamacıları, ışık adı verilen bir bilinç için çalışan ve
onun bir yönü olan Işık Ailesi üyeleriydi. Işık bilgidir. Işık Ailesi,
tasarlamış olduğu bilgi merkezini yarattı. Galaksilerin bilgileriyle katkıda
bulunabileceği ve hepsinin kendi belli bilgileri ile katılıp paylaşabilecekleri
bir yer tasarladılar. Dünya, kozmik bir kitaplık, bilginin frekanslar ve
genetik süreçlerle nasıl saklanacağı üzerine deneylerin yapılabileceği
inanılmaz güzellikte bir yer olacaktı.
Zaman yapısı dışında yüz bin yıl, sizin bildiğiniz zaman yapısı içindeki
bir yıl gibidir. Yaratıcı tanrılar sizin bildiğiniz zaman içinde varolmaz.
Birkaç yüz bin ya da milyon yıl onlar için hiçbir şeydir.
Farklı enerjiler yaratıldı. Dünya üzerinde belki beş yüz bin yıl önce çok
ileri uygarlıklar geliştiren insan türleri bulunuyordu. Sizin Lemurya ya da
Atlantis olarak adlandırdığınız uygarlıklardan söz etmiyoruz. Bizim için bu
uygarlıklar çağdaş sayılır. Güneydeki kıta, Antarktika’nın buz dağları altına
gömülü olan eski uygarlıklardan söz ediyoruz.
Dünya üzerindeki Yaşayan Kitaplık tasarısı sonunda kavga konusu haline
geldi. Bu, kimilerini sahiplenmeye itecek kadar çekici bir tasarıydı. Dünya’nın
ilk dönemlerinde bu gezegenin sahipliği için uzayda savaşlar yapıldı. Dünya’ya
kimin sahip olduğunu merak ettiğiniz oldu mu hiç? Gözde bir mülktür dünya.
Uzayda sahipsiz mi kalacağını sanıyorsunuz?
Savaşlar oldu ve Dünya bir ikilem yeri haline geldi. Dünya bir özgür irade
yeri olduğu için, istediğini yapma hakkına sahip olan yaratıcı tanrılardan
bazıları geldi ve duruma el koydu. Biz buna Dünya’nın “yağmalanması” diyoruz.
Wall Street’teki şirket hisselerinin ele geçirilmesi gibiydi. Bu yaratıcı
tanrılar, sizin tarihsel olarak insan uygarlığının başlangıcı olarak
adlandırabileceğiniz bir dönemde yaklaşık üç yüz bin yıl boyunca yağmaladı
Dünya’yı. Bu, sizin şimdiki zamanda uygarlığın başlangıcı olduğunu düşündüğünüz
bir dönemdir. Gerçekteyse sadece daha geç bir dönemin, modern insanlık
döneminin başlangıcıdır.
Savaş olduğunda bazı varlık birimleri uzayda çarpıştı ve Dünya bölgesini
ele geçirdi. Yeni sahipleri, Dünya’daki yerli tür olan insanların olan bitenden
haberdar olmasını istedi. Bilgi sahibi olmazsa türü denetim altında tutmak daha
kolay olacaktı. İşte bunun için ışık bilgi, karanlık ise bilgi yokluğudur. Bu
varlıklar ışığı yendi ve Dünya onların bölgesi haline geldi. Bu size ışık
üzerine yeni bir fikir veriyor, değil mi? Büyük ölçüde radyoaktivite ve nükleer
hareket vardı, Dünya’nın büyük bir bölümü parça parça dağıtılmıştı. Özgün tür
olan insan büyük bir yıkım yaşadı, dağıldı.
Dünya’nın yeni sahipleri olan bu yeni yaratıcı tanrılar da genetik
ustalarıydı. Yaşamın nasıl yaratılacağını biliyorlar, bu bölgeyi kendilerince
nedenlerden ötürü istiyorlardı. Bölgeler yaratıldı ve her şeyde bilinç olduğu
için bazı enerjilerce öyle kalması sağlandı.
Bilinç sürekli olarak iletişim halindedir. Bilinç belli elektromanyetik
frekanslarda titreşir ya da titreştirilebilir. Bilincin elektromanyetik
enerjileri, besin kaynağı yaratmak üzere belirli bir şekilde titreşime
geçirilebilir. Tıpkı elmanın çeşitli şekillerde hazırlanıp yenilebilmesi gibi
bilinç de pek çok şekilde hazırlanıp alınabilir.
Kendi evrim süreçleri içindeki kimi varlıklar, yarattıkları yaşamlara
frekanslarını değiştirdikleri bilinç biçimleri yerleştirdikçe kendilerini
doyurabildiklerini, beslenmelerini sürdürebildiklerini keşfetmeye başladılar.
İlk Yaratıcının kendisini bu şekilde beslediğini anlamaya başladılar. İlk
Yaratıcı dünyaya kendisi için bir besin kaynağı olmak üzere başkalarını bir
bilinç elektromanyetik frekansı yaratmaya gönderdi.
Gezegenin yeni sahiplerinin iştahı ve tercihleri, eski sahiplerininkinden
farklıydı. Yarattıkları karmaşa ve korku bu yeni sahipleri besliyor, harekete
geçiriyor ve güçlerinin sürmesini sağlıyordu.
Üç yüz bin yıl önce gelen yeni sahipler, İnciliniz, Babil ve Sümer
tabletleriniz ile Dünya’nın bütün metinlerinde sözü edilen olağanüstü
varlıklardı. Dünya’ya geldiler, yerli insan türünü yeniden düzenlediler.
Beslenmek ve güçlerini sürdürmek üzere DNA’nızı ancak sınırlı bir dalga boyunca
belli frekansları yaymaya elverişli olacak şekilde değiştirdiler.
Bir dizi duyarlı uygarlığın vermiş olduğu on iki DNA iplikçiğine sahip ilk
insanlar, olağanüstü varlıklardı. Yeni sahipler geldiklerinde laboratuarlarında
çalıştılar ve farklı -iki iplikçikli, çift sarmallı- DNA ile yeni insan
çeşitleri yarattılar. İnsan türünün özgün DNA’sını alıp çözdüler. Özgün DNA
kalıbı insan hücrelerinde kaldı ama işlevini yitirmişti artık, aslından
ayrılmış, koparılmıştı. cennetin-melekleri.web.tr
İnsan hücreleri içinde ışığın şifrelendiği iplikçikler, bilgiyi taşıyan
enerji hatlarından oluşan çok ince bir ağ bulunmaktadır. Ağı oluşturan bu
hatlar -fiber optik benzeri- bir kablo gibi çalıştığında DNA’nızın sarmalını
oluşturur. Yapınız yeniden düzenlendiğinde çifte sarmalla bırakıldınız. Hayatta
kalmanız için gerekli olmayan ve sizi bilgi sahibi tutacak her şey kaynağından
koparıldı. Geride sadece sizi denetim altında tutulabilir ve müdahale
edilebilir frekanslarda tutsak edecek bir çifte sarmal bırakıldı.
İnsanların frekanslarıyla oynayıp değiştirmek, denetim altında tutmak
üzere gezegenin çevresine elektrikli tellere benzer bir frekans perdesi
yerleştirildi. Zaman geçtikçe frekans perdesi, ışık -bilgi- frekanslarının
geçişini çok zorlaştırdı. Işık frekansları kontrol perdesini geçebildiğinde
onları alacak kimse yoktu. İnsanların DNA’sı kaynaktan koparılmış, ışık şifreli
iplikçiklerin düzeni bozulmuştu, yaratıcı kozmik ışınlar bağlanacakları,
alınacakları hiçbir şey bulamıyordu karşısında.
Bu öyküde sizin rolünüz nedir? Sizler Işık Ailesi’nin üyelerisiniz. Sadece
bu kitabı okuyor olmanız bile Işık Ailesi’nden olduğunuzu gösteriyor. Bazılarınız
için bu bir düş yalnızca. Size, derinliklerinizde bildiğiniz şeyi
anımsatıyoruz. Bu gezegene hafıza bankalarınızı harekete geçirmeye; kendi
gerçekliğinizi yaratmanız, gezegenin frekansını değiştirmeniz, kendi kendiniz
ve bu bölgenin sahipliğini haklı olarak talep etmek üzere kim olduğunuzu
hatırlamaya başlamanız için insan ırkını ışığın dalga boyu ile esinlemeye
geldik.
Ple’ler olarak bizler, zaman içinde -belki geçmişimiz olarak
adlandırılabilecek bir şeye- ışığın temsilcilerinin izinde geri geliyoruz.
Yeniden düzenlenen insan ırkının DNA’sını değiştirmek üzere her birinizin
taşımayı kabul ettiği bir frekansı sizinle paylaşmak için geri geliyoruz.
Biliyor musunuz, büyük bir haber bu! Manşet bile olabilir.
Özgün Planlamacılar bölgeyi kolay kolay bırakmayacaklar. Bu kadar çabuk mu
pes edeceklerini sanıyorsunuz? Özgün Planlamacılar, bir bir bedenlenerek ışığı,
yaratıcı kozmik ışınlar yoluyla akan bilgi olarak, kaybedildiği yere geri
getirmesi için Işık Ailesi’ne çağrıda bulunmaya başladı. Işık Ailesi, ışıktan
ve bilgiden yoksun kalmış bir sisteme gelerek buradaki görevine başladı.
İnsanlık yasalarını değiştiren bu yaratıcı kozmik ışınlar birey birey ve sonra
da grup grup insanların bedenlerine işlemeye başladı. Çağlar boyunca bilgi
frekansları, gezegene çok küçük miktarlarda taşınmıştı. Kendisini her zaman
ifade etmek istemiş olan ışık ya da bilgiyi insanlardan uzak tutmak için zaman
zaman büyük savaşlar yapıldı. Özgün Planlamacılar bunun kendi tasarılarını
ellerinden alan yaratıcı tanrıları anlama konusunda bir ders olduğunun
farkındaydı.
Özgün Planlamacılar, Dünya’nın frekansının değişeceği bir zamanda kendi
planlarını uygulamak için gerekli düzenlemeyi yaptı. Kendi frekanslarını
dünyanın frekansının değişeceği bu zamana uyarlayamayan sahipler ise yok olup
gideceklerdi. Duygular besin kaynağıdır. Besin kaynağı sevgi olanlar da vardır.
Özgün Planlamacılar, Dünya’nın frekansını sevgiye göre değiştirmeyi istiyorlar.
Şimdiki sahiplerin besin kaynağı olan korku, endişe, karmaşa, açlık ve
ümitsizlik ortadan kaldırılmalı.
Bilin bakalım bu besin kaynağını ortadan kaldıracak olan kim? Sizsiniz!
Işık Ailesi’ni bireyleri olarak özgür iradeye sahipsiniz. Sizler sistemi yok
edecek olanlarsınız. Kendi korkularınız üzerine zafer kazanmak ve gezegenin
geri kalanına korkulacak hiçbirşey olmadığını göstermek üzere buradasınız.
Başınızı belaya sokmayı ve bela yaratmayı seviyorsunuz. Sizler Işık Ailesi’nin
dallarısınız. Gerçeklik sistemlerine girmek, frekansı değiştirmek ve böylece
bilgiyi getirmekle tanınıyorsunuz. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak başkalarını
kendi inancınıza çevirmek sizin göreviniz değil. Siz sadece sistemlere girer ve
alıcı olarak hareket edersiniz. Yaratıcı kozmik ışınları insan varlıkları
olarak işgal ettiğiniz bedenlerinizle alırsınız içinize. İnsan kılığına
girmişsiniz ve bir sürece gerçekleşme izni veriyorsunuz.
Şifrelenmiş durumdasınız. Hafızanız güçlendikçe frekansı değiştirmek üzere
buraya gelişinizi kararlaştıran plana cevap verir olacaksınız. Belli bir
frekansı alacak, tutacak, koruyacak ve sonra da yaşayacaksınız. Frekans olarak
kimliğiniz, elektronik titreşimler yayan bedensel, zihinsel, duygusal ve ruhsal
bedenlerinizin toplamıdır. Kendi frekansınızı yaşadıkça, herkesi, gittiğiniz
her yeri etkilersiniz. Şu anda yaptığınız da bu. Görevinin ne olduğunu anlamış
ve hafızası yeni yeni canlanmaya başlamış olan birçok kişi var.
İnsan türünü etkileyen frekansı değiştirme planı, DNA ve ışığın
şifrelendiği iplikçiklerin yeniden düzenlenmesini gerektirir. Plan, bu zamanda
inanılmaz bir özellik taşıyor. Dünya kendi yolunda evrenin evrimine eşlik
ediyor. Dünya, olayların gerçekleştiği sahne, varolunacak yerdir. Planın çiçek
açmaya başladığı yer burasıdır ve Dünya’da olup bitenler pek çok gezegeni de
etkileyecektir.
Işık Ailesi’nin üyeleri olarak kuralları öğrenmek, girdiğiniz kişiliği
anlamak ve alıştırmalar yapmak için Dünya’ya birçok rol ve farklı zaman
dilimlerinde gelmeyi kabul ettiniz. Frekans değişikliğinin başlayacağı ve
hepinizin planı uygulamak için büyük sayılarda bedenleneceğiniz zaman için
Dünya deneyimine ihtiyacınız vardı.
Her yere yayılmış olan Işık Ailesi bir araya gelmeye başlıyor. Hepiniz
dikkatlerinizi ortak olmayan değil, ortak olan yanlarınıza çevirmek
zorundasınız. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak kendi büyümenizi harekete geçirmek
için bilgiyi gezegene yansız bir şekilde getiriyorsunuz. Kendi gelişiminiz
gezegenin gelişimini etkilediği için bunu yapmanız gerekiyor.
DNA’nız, çifte sarmaldan on iki sarmala evrimleşecek. Bu on iki sarmal,
bedeninizin içindeki ve dışındaki enerji merkezleri ya da çakralara karşılık
geliyor. Gezegen üzerinde yaşayan milyonlarca insan bununla görevli. Görevi
yerine getirmek üzere kusursuz bir hale geliyor ve bu pek az kişi başkalarını
etkiliyor. Yakında, kim olduğunuz ve görevinizin ne olduğu konuları zihninizde büyük
bir açıklık kazanmaya başlayacak.
Bu inanılmaz ölçüde evrimsel bir süreçtir. Bireyin deneyimleyebileceği bu
süreç gelecek yirmi yılda hızlandırılmış bir şekilde gerçekleşecektir. DNA’sı
şimdiden on ikili olarak düzenlenmiş insanlar vardır aranızda, on ikili sarmal
halinde. DNA’nın bu on iki sarmalı, bedenin içinde ve dışında birbiriyle
etkileşim halindedir. On iki iplikçiğin bağlantısı, on iki enerji ya da bilgi
merkezinin işlev görmeye başlayabileceği ve birbirleriyle bilgi alışverişine
girebilecekleri anlamına gelir.
Geleneksel olarak bu merkezlerin yedi tanesi bedende, beş tanesi de beden
dışında konumlanmıştır. Yaygın isimleri çakra merkezleridir ve bu zamanda güneş
sisteminiz içinde tanıdığınız on iki göksel cismin dönüşüyle bağlantı
halindedir. Bu on iki göksel cisim bilgi ile döner. Evrenin sonuna kadar giden
çakra sistemleri ile birlikte döner. Bedeninizin içinde dönen DNA ile birlikte
hareket eder.
İnsan DNA’sı on ikili sarmal halinde yeniden düzenlendiği ve bu bilgi
üzerinde etki yapmaya başladığında açığa inanılmaz bir güç çıkacak. Bireyler,
sadece bir araya gelip istedikleri şeye birlikte niyetlenerek -kozmosun her
yanından gelen enerjilere ortak bir telepatik alıcı oluşturarak- evrenin
çehresini değiştirecek.
DNA’nızın yeniden düzenlenmesi sürecine mutasyon ya da dönüşüm adını
veriyoruz. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak bu mutasyonu bedenlerinizde
içselleştirebilecek hale geldiğinizde on iki bilgi merkezinizi de
bütünleştirebilecek durumda olacaksınız. Deneyimlerinizi sizin yarattığınızı anlamaya
başlayacak ve bilinçli yaratıcılar olmayı öğreneceksiniz. Bundan da ötesi,
gerçek kimliğinizi bilinçli hatırlayanlar haline geleceksiniz.
Onuncu, on birinci ve on ikinci çakralarınız kendiliğinden açılmaya
başladığında yaşamlarınızda pek çok gezegen dışı enerji belirecek. Bu
enerjiler, aranızda yüksek frekansları yakalayabilenler arttıkça gezegen
üzerinde etkisini gösterecek. Onuncu çakra güneş sistemiyle, on birinci
galaksi, on ikinci ise evrende bir yerle bağlantılıdır. Bu frekansları aldıkça
dünyanın büyük kısmını şoke edecek kadar şaşırtıcı bilgiyi gezegene
getireceksiniz.
Kimlikler, kültürler birleşecek, birçok “yeni dünya düzeni” birbirinin
içine geçecek, büyük bir kaos ve karmaşa yaşanacak. Işık Ailesi’nin üyeleri
olarak, kaos ve karmaşanın ışıkla yeniden kurulmak üzere düzeni çökertmek üzere
gerekli olduğunu bilerek olanları izleyebilirsiniz. Işık Ailesi’nin üyeleri
olarak, evrimsel bir sürecin gerçekleşmekte olduğunu ve frekans değişikliğine
bütünüyle uyum sağlayabilenlerin evrimleştiğini anlayabilirsiniz. Dünya bu
zamanda varolmak için son derece heyecan verici bir yer. İyi bir plan bu, değil
mi?
(3)
TANRILARINIZ
KİMDİR?
Tanrının kimliği üzerine birçok yanlış inanç var. Evren, zaman içinde
kendilerini yaratıcı bir şekilde ifade etme gereksinimini karşılamak içim
evrimleşip her türlü yetenek ve işlev geliştirmiş olan zeki varlıklarla
doludur. Varoluş ve bilincin ardındaki önemli olan şey yaratıcılıktır,
yaratıcılık da birçok biçim alır.
Çağlar önce Dünya, varoluşun yeni biçimlerini yaratmayı kendilerine amaç
edinen büyük varlıkların zihnindeki bir düşünceden ibaretti. Bu varlıkların
çoğu, bu evrenin yaradılışını etkiledi. Tanrı ismini verdiniz onlara. Gerçekte
İlk Yaratıcıdan çok uzaklaşmış, dünya dışı, ışık taşıyıcı enerjilerdi. Biz,
büyük harfli Tanrı kavramını ender olarak kullanırız. Terimi kullandığımızda da
anlatmak istediğimiz, İlk Yaratıcı olarak bildiğimiz varlıktır. Kendi içindeki
sevgiyle İlk Yaratıcı her şeye bilinç bağışladı. İlk Yaratıcı’nın yolculuğunda
her şey İlk Yaratıcıdır.
Bizler kendimizi İlk Yaratıcı’nın uzantıları olarak görürüz. Sürekli bilgi
toplarız, serüvenlere atılırız ve İlk Yaratıcı’nın beslenmesi için
yaşamlarımızı daha ilginç ve zorlu kılacak ne gerekiyorsa yaparız.
Tasarılarımız ve çabalarımızla İlk Yaratıcıyı besledikçe ona yeni yaratıları
hayata geçirmesini sağlayacak daha fazla enerji vermiş oluyoruz.
İlk Yaratıcının varlığına hiçbir zaman yaklaşamadık. Aramızda en yüksek
ışık titreşiminde olanlar bile evrimimizin bu aşamasında İlk Yaratıcının yakınında
olma yeteneğine sahip değil. Onun ışığının yoğunluğu ile yaşamaya hazır değiliz
yeterince. Evrimimizin bir anında İlk Yaratıcının varlığını da olsa görebilmeyi
ya da onunla bir süreliğine bir olmayı arzu ediyoruz.
İlk Yaratıcıya yaklaşmayı mümkün kılan, bilinç evrimi ve bilgiyi
barındırmaktır. Dünya’da birçok kişi Tanrı ile bir olduğunu hissetmiştir. İlk
Yaratıcının, o andaki titreşimlerine uyan bir kısmı ile bir olmuş olabilirler.
İlk Yaratıcının toplam titreşimi, bu kadar çok bilgiyi barındıramayacağı için
fiziksel aracı bir anda yok eder. Sizin için “Tanrı”yı temsil edenler, İlk
Yaratıcının tek bir anlık bölümüdür.
İlk Yaratıcı bile daha büyük birşeyin parçasıdır. İlk Yaratıcı, başka bir
yaradılışın çocuğu olduğunu, kesintisiz bir öz-keşif ve farkındalık sürecinde
bulunduğunu keşfetmektedir sürekli. Hatırlayın, bilinç her şeydedir ve hiçbir
zaman icat edilmemiş, sadece olmuştur. Bilinç bilmektir ve bilişiniz sizin İlk
Yaratıcıya en yakın yerinizdir. Bildiğinize güvenirseniz içinizdeki Tanrıyı
harekete geçirirsiniz.
Şu sıralarda dünyanın gerçekte ne kadar büyük olduğuna ve hem dünyayı hem
de kozmosu içine alan bu oyunda kimin kim olduğuna ilişkin büyük bir
farkındalık gezegeni sanıyor.
Siz farkında olun ya da olmayın, Dünya üzerinde düzenler, hiyerarşiler
olduğu gibi kozmosta da düzenler vardır. Belli bir bölgede yaşayabilir ve
burada bir düzen olduğunu fark etmeyebilirsiniz. Toprağınızı işleyebilir,
vergilerinizi öder, oy kullanmamaya karar verebilir ve herhangi bürokratik,
siyasal bir düzenin varlığını unutabilirsiniz. Benzer bir şekilde Dünya da
evrende geçerli olan bürokratik siyasal yapıyı unutuyor.
Bürokrasilerin, hiyerarşilerin varolduğunu ve bu örgütlerin sizinkinden
farklı zaman deneyimleri bulunduğunu bilmeniz önemlidir. Başkaları, bildiğiniz
şekliyle bu zaman yapısında yaşamazlar. Sizin bir yıl dediğiniz başkaları için
belki de sadece günün küçük bir bölümüdür. Bunu gerçekten kavramaya
başlayabilirseniz, bu gezegenin geçmiş birkaç bin yıl boyunca neden görünürde
kendi haline terk edilmiş olduğunu da anlayabilirsiniz. Şimdi gökler yeniden
hareketlenmeye başlıyor; sizler yeni bilgiyi paradigmalarınıza, inanç
sistemlerinize katma gereği ile yüz yüzesiniz. Gezegeni bir kültür şoku, büyük
bir sürpriz bekliyor.
Buraya bu zamanda belli bir amaç için geldiniz. İnsan ırkını yeniden
düzenleyecek yaratıcı tanrılar geri dönüyor. Bazıları geldi bile. Gezegen
defalarca ziyaret edildi. İnsan varlığının tohumu bir dizi deney sırasında
buraya ekildi. Tarihin Dünya’daki akışını yaratan birçok etkileyici faktör
oldu. Bu gezegen üzerinde milyonlarca yıl varolup da iz bırakmadan gelip giden
uygarlıklar vardı. Bu uygarlıklardan her biri, sizin Tanrı diye
adlandırabilecekleriniz tarafından etkilendi.
Tarihiniz, Tanrı olarak adlandırdığınız bir dizi ışık varlığı tarafından
etkilendi. İncil’de bu varlıkların çoğu, gerçekte tek bir varlık değil de son
derece güçlü dünya dışı ışık varlıkları iken tek bir varlığı temsil etmek üzere
birleştirildi. Bizim açımızdan bunlar gerçekten de müthiş enerjilerdi; neden
yüceltilip tapınıldıklarını anlamak zor değil.
Dünya üzerinde bu varlıkların gerçek resimleri hiç çizilmedi. Bütün bu
tanrılar, yaratıcılık, bilinç ve enerjiyle çalışarak öğrenmek ve kendi
gelişimlerini ilerletmek için buraya geldiler. Kimi çok başarılı oldu, derslerinde
ustalaştı, kimi de oldukça yıkıcı yanlışlar yaptı.
Kimlerdi bu eski zaman tanrıları? Gerçeği etkileyebilen ve doğa ruhlarına
iradeleri önünde boyun eğmelerini buyurabilen varlıklardı. İnsanlar geleneksel
olarak insan ırkının yapamadığı şeyleri yapabilenlere Tanrı demiştir.
Bu varlıklar birçok toplumun kültüründe kanatlı yaratıklar ve ışık topları
halinde resmedildi. Dünya, tanrılarınızın kimler olduğuna ilişkin imalar,
ipuçları ve sanat eserleriyle doludur. Bununla birlikte, insanları dilediği
gibi kullanmak isteyenler, sizi denetlemelerini sağlayacak bir paradigma
yaratmak üzere kendi öykülerini uydurdular. Size bu varlıkların gerçekten
tanrılar olduğu, tapınmanız, boyun eğmeniz gerektiği söylendi. Bu paradigma
şimdi büyük bir değişimin eşiğinde. Gerçek ortaya çıkacak. Dünya’ya bakışınızı
bütünüyle değiştirecek bir gerçek bu. Görmek istemeyenlerin vay haline! Şokun
yansımaları bütün dünyayı saracak.
Bu gezegeni yönetmiş olan yaratıcı tanrılar, çoğunlukla başka boyutlarda
varolmakla birlikte fiziksel bir görünüm de alabilirler. Kendilerini beslemek
için duygusal travma yaratırken Dünya’yı belirli bir titreşimsel frekansta
tutarlar. Kimi varlıklar her şeyden önce yaşamı kutsuyor, kimi de yaşamı
kutsamıyor ve onunla bağlantılarını anlamıyor.
Bilinç bilinci besler. Sizin için bunu anlaması zor çünkü sizler yiyecekle
besleniyorsunuz. Bazı varlıklar için besin bilinçtir. İster kızartın, ister
haşlayın ya da bahçeden toplayın, bütün besinler kendi gelişimlerinin belli bir
noktasında bilinç içerir. Beslenmek için içinize alırsınız onları. Sizin
duygularınız başkalarının besinidir. Zarar vermek ve çılgınlık yaratmak üzere
hareketlendiğinizde, bu şekilde beslenen başkalarını doyuran bir titreşimsel
frekans yaratıyorsunuz.
Sevgi titreşimi ile yaşayanlar var ve bu grup, gezegende sevgi besinini
yeniden yapılandırmak istiyor. Gidip başka dünyaların tohumunu atabilme
fırsatını elde edebilmek için evreni sevgi frekansına çevirmek istiyorlar.
Sizler özgür iradeli ışık grubunu temsil ediyorsunuz. Gezegene geri
gelmeyi kabul ettiniz. Görevlisiniz. Fiziksel bedenlerde doğuyor, onlara egemen
oluyor ve ruhsal kimliğinizin gücüyle fiziksel bedeni değiştirmeye
çalışıyorsunuz. Hepiniz, bütün bu işlere girişmenize en uygun genetik
özellikleri özenle seçtiniz. Her biriniz, içinde Işık Ailesi’nin geçtiği
genetik bir hikaye seçti. cennetin-melekleri.web.tr
İnsanlar, hakları olan alanda yaşayıp birçok gerçekliği anlayabildiğinde
çok boyutlu olma ve tanrılarla bir ve onlara eşit olma yeteneğine sahiptiler.
Bu kimliği içinizde uyandırmaya başlıyorsunuz.
Tanrılar bu yeteneğinize el koydu. Parası olan birinin şirket hisselerini
alıp şirketi geçirmesi gibi, gezegenin fonları da bu tanrılar baskın geldiğinde
o kadar boldu. Sizi büyük harfli Tanrı olduklarına inandırmak üzere genetik
yapınızı yeniden düzenlediler.
Işık Ailesi dağılıp gezegenden gittiğinde ve bilgisizlikle hareket eden
karanlık takım geldiğinde bu böyleydi. Bedenleriniz, bu tanrıların temsil edip
sizden uzak tuttuğu bilginin korkusunu ve bu bilgiye ulaşma çabasının anısını
taşıyor. Bunu yapan tanrılar olağanüstü uzay yaratıklarıdır. Manipülasyonun bir
çok çeşidini bilir, pek çok yöntemle gerçeklileri farklı gösterebilirler.
Bilgisizlikleri içinde insanlar, bu uzay yaratıklarına büyük harfli Tanrı
demeye başladılar.
Büyük harfli Tanrı, bu gezegeni hiçbir zaman bir varlık olarak ziyaret
etmedi. Büyük harfli Tanrı her şeydedir. Sizin sadece, tapınılmak ve kafanızı
karıştırmak isteyen ve Dünya’yı bir prenslik, bu özgür irade evreninin galaktik
sınırında sahip oldukları bir yer olarak gören küçük harfli tanrılarla işiniz
oldu.
Baskından önce olağanüstü yetenekleriniz vardı. İnsanın özgün biyogenetik
örneği inanılmaz bir bilgi kaynağıydı. Boyutlar arası bir nitelikteydi ve pek
çok şey yapabilecek durumdaydı. Yaratıcı tanrılar baskına geldiklerinde yerli
türün çok fazla bilgi sahibi olduğunu düşündü. Yerli ırk, kendilerini Tanrı
yerine koyanların yeteneklerine fazlasıyla benzeyen yeteneklere sahipti.
Biyogenetik bir müdahale yapıldı ve büyük bir yıkım oldu. Özgün veri
tabanları dağıtılmış ama yok edilmemiş deneysel tür örnekleri getirildi
gezegene. Bir zamanlar DNA’nız eksiksizdi. Bilginin olduğu gibi
sınıflandırıldığı ve birbiriyle ilişkilendirildiği, aradığınız herhangi bir
şeyi anında bulabildiğiniz güzel bir kitaplık gibiydi. Bilginin kaynağından
koparılması amacıyla biyogenetik değişiklik yapıldığında biri gelip referans
sistemini saklamış, hiçbir düzen kalmamacasına bütün kitapları raflardan çekip
yere yığmış gibi oldu. DNA’nız çok zaman önce yağmacılar tarafından işte böyle
dağıtılıp karıştırıldı.
Olanların kesinlikle bir öyküsü var ve şimdi size bunu anlatıyoruz.
Mantıklı zihninize değil, bu öyküyü hatırlamaya başlayabilmeniz için hafıza
bankanıza sesleniyoruz. Bu şekilde ne olduğunu ve süreç içinde kim olduğunuzu
anlamaya başlayacaksınız.
Genetik bilginiz bütünüyle dağıtılmıştı. Bir düzeni yoktu ama hücre içinde
bırakıldı. Üzerinde oynayabileceğiniz ve sizi işler durumda tutacak şekilde
size kalan tek bilgi, çifte sarmaldı. Çifte sarmal boyunca yer alan birçok veri
tabanı susturuldu, kapatıldı. Böylece pek az bir veri ile hareket eder oldunuz.
Yönlendirilmeniz ve bilincin kendisini büyük harfli Tanrı yerine koyanlar
tarafından denetlenmeniz son derece kolay bir hale geldi.
Bu varlıklar varolan türü aldı -gerçekten de görkemli bir türdü bu- ve
kendi ihtiyaçlarına göre yeniden işledi. Bu varlıklar insanın içindeki bilgi
frekansını kesintiye uğrattı, DNA’sını değiştirdi ve bilgisizlik içinde
bırakılmanız için size çifte sarmalı verdi. Erişim frekansınız kapatıldı, kendi
radyonuzun istasyon düğmesini çeviremez oldunuz.
Yaratıcı tanrılar, insan bedenindeki zeka, tasarı ve şifre demek olan
DNA’yı değiştirdiler. Eğer bir şifre, içinde işlerlik kazanacağı bir yere sahip
değilse kendisini varlık alanına geçiremez. Daracık, küçük bir odaya
kapatılırsanız ve büyümeniz için alan bırakılmazsa kendinizi asla ifade
edemezsiniz. Sizin şifreniz çok sınırlı bir DNA’nın içine girmeye zorlandı.
Bu zamanda Dünya’da olmanın en heyecan verici yönlerinden birisi de
DNA’nızda gerçekleşmekte olan yeniden düzenlenme. Gezegenin üzerine kozmik
ışınlar geliyor, böylelikle bedenlerinizin içinde bir değişiklik yayılıyor,
yeniden düzenleme gerçekleşiyor. İçinde tarihi ve Yaşayan Kitaplığın
farkındalığını barından dağıtılmış bilgi toparlanıyor.
DNA evrimleşiyor. Işık şifreli iplikçikler şeklinde biçimlenen yeni
sarmallar bir araya geliyor. Dağıtılmış bilgi, İlk Yaratıcıdan gelen
elektromanyetik enerjilerle bedeninizin içinde bir araya getiriliyor. Biz,
sizin bu sürecinizi izlemek, yardımcı olmak ve kendimiz de evrimleşmek için
buradayız.
Bir araya gelme ya da yeniden düzenleme sürdükçe bilincinize doğru
kendiliğinden hareket edecek çok daha fazla bilgiye yolu açan daha gelişkin bir
sinir sistemine sahip olacaksınız. Uyur durumdaki birçok beyin hücresini
uyandıracaksınız, fiziksel bedeninizi şimdiye dek kullandığınız düşük yüzdeye
karşılık bütünüyle kullanabilir hale geleceksiniz.
Gezegenin üzerindeki her yer bu değişimden, farkındalıktan etkileniyor.
Aranızdan Işığın Bekçileri olanlar ve şimdiki gerçekliği bütünüyle değiştirmek,
farklı seçenekler getirmek isteyenler frekansa güçlü bir biçimde bağlanıyor.
Böyle olmaz ve anlaşılmazsa, süreç karmaşa yaratabilir. Yaratacaktır. İşte bu
nedenle topraklanmalısınız.
Gereği gibi kullanılırsa kaos bir yeniden düzenleme için yolu açar. Zaman
çöküyor ve enerji çoğaldıkta çoğalıyor. Buraya enerjiyi ilk kullananlar olmak
üzere geldiniz. Enerjiyi bedenlerinize çektikçe bilince giden yollar açılacak,
sizin geçtiğiniz yollardan geçmelerine gerek kalmayacak şekilde başkalarına
yardım edeceksiniz.
Çoğu insan, bu enerjiyi hiçbir hazırlığı olmaksızın birdenbire hissetmeye
başlayacak. Hepiniz veri ve bilgi demek olan ışığı gezegene çekiyor ve bunu
yaptıkça da tek bir sözcük bile etmeksizin bilincin keşfedilmesine yeni yollar
açıyorsunuz.
Bilincin yeni yolları, yeni gerçeklikler, yeni seçenekler, yeni yaşama ve
varoluş biçimleri yaratır. İşte bu nedenle de toplumunuzun çöküş yaşaması
kaçınılmazdır. Toplumunuz ışığı barındırmıyor, çok boyutlu olanakları
barındırmıyor, sizi sınırlar içinde tutuyor ve artık bundan bıktınız.
Yaratıcı tanrılar, uzayda kendi evleri olan uzay varlıklarıdır. Onlar da
evrimleşiyor. Bazıları var ki, yarattıkları yaşama değer vermediklerini
hissettikleri için onları “yaratıcı tanrılar kulübünden” kovmak istiyor.
Yaklaşık üç yüz bin yıl önceki el değişikliğinden önce, bilgiyi getirmede ve
birçok galaktik sistemi birbirine bağlamada kullanılacak olan bu büyük bilgi
merkezini gerçekleştirmek için özgün ekibin çoğu burada çalıştı. Sonra yaratıcı
tanrılar arasında büyük bir savaş oldu. Savaşı, gezegenin en eski metinlerinde
öyküleri anlatılan uzay varlıkları kazandı. Buraya gelmişlerdi çünkü
kendilerince birçok nedenden ötürü burayı ele geçirmek istiyorlardı. Burada,
İlk Yaratıcının evreninde her şeye izin vardır. Her şeye izin olduğu için
birçok ders öğrenildi.
Yaratıcı tanrıların kimileri evlendi ve soylarını birleştirdi, tıpkı
Avrupa kıtasında çeşitli kralların ve kraliyet ailelerinin evlenmesi ve
krallıklarını birleştirmesi gibi. Yaratıcı tanrılar, ne yaratabileceklerini
görmek için bir türü diğer bir türle birleştirecekti. Hatırlayın, genetikten
anlıyorlardı ve her şey yaşam gücünün tezahürü, kullanımı ve yaşam gücünün
nasıl çalıştığının anlaşılması ile yaratılır. Projenin çapı, sizin şu andaki anlayışınızın
ötesinde.
Gelip Dünya’nın özgün planını parça parça eden bu varlıklar kim? Bizim
kimi zaman Kara Fanilalılar adını verdiğimiz uzay varlıkları kimler? Karanlığın
güçlerinden söz ettiğinizde nazik olun. Kötü varlıklarmış gibi söz etmeyin
onlardan. Sadece bilgisiz olduklarını ve olması gerekenin bu olduğuna
inandıkları için bilgisiz sistemler yarattıklarını anlayın. Biz kez
savaştıkları ve kendi kendilerini bilgiden ayırdıkları için şimdi umutsuzca
varolan bilgilerine ve var ettikleri şekliyle yaşama asılıyorlar. Bu korku
temelli bir yaşam; bu, diğer yaşamları saymayan, başka yaşamları kullanan bir
yaşam. Kim bu varlıklar? Bunlar sürüngen.
Bu uzay varlıkları yarı insan yarı sürüngen. Çok fazla ciddiye alıp
üzülmemeniz için işi duygulardan biraz arındırmak, mizah katmak üzere onlara
Kertenkeleler diyoruz. Bizler sizi korkutmak için gelmedik, sizi bilgilendirmek
için geldik. Bütün bunları derinliklerinizde biliyorsunuz. Kim olduğunuzun
tarihini açmaya başladığınızda aranızdan bazıları sürüngen anılarına erişim
kazanmaya başlayacak. Her zaman insan bedeni içinde bedenlendiğinize
inanırsanız yanılgı içinde olursunuz. Yaradılışı deneyimlemek için
bedenlenirsiniz, bilgi toplamak ve bunu toplu olarak anlamak için. Kuşkusuz tek
bir deneyim geçirmiyorsunuz. Bu, yaşam boyu aynı lokantada yemek yemek, sonra
da “Yiyecekler üzerine her şeyi biliyorum” demeye benzerdi. Budalalık!
Sınırlarınızı genişletmeye başlayın ve pek çok şey deneyimlemeniz gerektiğini
bilin. Bütün yaşamın içinde deha vardır.
Yaratıcı tanrılar birçok biçim alır, hepsi de Kertenkele değildir. Böcek
biçimli yaratıcı tanrılar da vardır. Biz Pleiades’liler kuş benzeri ve sürüngen
yaratıcı tanrılarla birlikte çalışıyoruz. Bunlar uzaydan gelip pek çok farklı
kültürde kuşların enerjisiyle çalıştılar. Mısır, Güney Amerika ve Kuzey
Amerika’daki kadim kültürlerin resimlerine bakarsanız kuş ve sürüngenlerin
işaretlerini göreceksiniz. Kuşlarla sürüngenler kimi zaman birlikte çalıştı,
kimi zaman savaştılar. Siz daha fazlasını kavradıkça hikaye daha da ilerleyecek.
Tarihinizi anımsamaya başlayacaksınız.
Yaratıcı tanrılar size çok bağlıdır. Ana baba olmaya karar verdiğinizde
çocuklarınızdan öğrenmeyi, onların mutluluğundan sorumlu olmayı, onlara
kendilerinden sorumlu olmayı öğretmeyi kabul edersiniz. Aynı şey yaratıcı
tanrılar için de geçerlidir. Sizin büyümenizi izleyerek yaşam ve yarattıkları
şey hakkında bilgi sahibi oluyorlar. İyi anne baba olmayı öğreniyorlar.
Yaratıcı tanrıların kimileri, sadece bakımını üstlenmek ya da
gereksinimlerini karşılamak için yaşam yarattı. Duygularınızın önünü kestiler.
Tür olarak sizden saklanan büyük gizlerden biri de duyguların zenginliği ve
bolluğudur. Duygularını keşfetmekten alıkoyuldunuz çünkü duygular yoluyla
birçok şeyi anlayabilirsiniz. Duygularınız sizi ruhsal bedeninize bağlar.
Ruhsal beden elbette fiziksel değildir ve çok boyutlu alana varolur.
Frekans değişikliğinin çapı artık değişti, dışarıdan gelen enerjiler
gezegeni değiştirmek için çalışıyor. Bu enerjilerin size ihtiyacı var. Gezegeni
dışarıdan değiştiremezler, gezegen içeriden değiştirilmek zorundadır. Enerjiler
sadece bedenlerinize işleyen yaratıcı kozmik ışınları getirir ve bedenleriniz
içinde evrimsel bir sıçrama yaratır. Duyguların nasıl doğru kullanılacağını
anladıktan ve kendi frekansınızı denetlemeye başladıktan sonra bu ışınları
yayabilir hale geleceksiniz. O zaman da bu varlık düzleminde korku frekansını
beslemeyeceksiniz.
Gezegen üzerindeki korku frekansı düşmeye başladığında korku frekansıyla
yaşayanlar besinlerini, yiyeceklerini kaybedeceğinden, korkuyu çoğaltan birçok
hareket yaygınlaşacak. Beslenmelerini sevginin yeni frekansı ile değiştirmemek
için korku frekansını yeniden yerleştirme girişiminde bulunacaklar.
Kertenkeleler, Dünyaya gezegendeki duygusal karmaşayı yayıp çoğaltacak düzenler
kurdu. Bu karmaşa onlara geri dönüyor ve varlıklarını bir şekilde ayakta
tutuyor.
Bir gezegene ulaşmak için bir kapı ya da yolunuzun olması zorunludur.
Uzayda, diyelim Jüpiter’e uçabilirsiniz ama gezegendeki yaşamın zaman
çerçevesine girmenizi sağlayacak kapıyı bulamazsanız terk edilmiş ve yaşam
barındırmıyor gibi görünen bir yere inebilirsiniz. Kapılar, gezegenin yaşamın
varolduğu boyutlarına girmenizi sağlar. Bu kapılar zaman koridorlarına açılır
ve çok boyutlu deneyim alanları olarak çalışır.
Dünya üzerinde farklı türlerin, uzaydan gelen yaratıcı tanrıların girişini
sağlayan çeşitli kapılar vardır. Dev kapılardan biri de uğruna savaş verilmekte
olan Ortadoğu kapısıdır. Dünya tarihinde gerilere doğru gidecek olursanız bu
kapıdan ne kadar çok din ve uygarlığın geçtiğini göreceksiniz. Çapı yaklaşık
bin mil olan dev bir kapıdır bu. Ortadoğu’da bu kadar çok hareket olmasının
nedeni bu kapıdır. Kertenkeleler bunu kullandı.
Kertenkeleler bu kapıyı denetim altında tuttu. Bu bölgeyi çalışmalarını
yürütecekleri bir yer altı üsleri ve mağaralarını yaratmak için kullandılar.
Dicle ve Fırat ırmakları arasında yer alan eski Mezopotamya uygarlığı, belli
bir uygarlığın giriş yaptığı bir uzay kolonisiydi. Kuveyt bu bölgenin ağzında
bulunuyor. Bu, insan ırkının başkalarının gereksinmesine hizmet üzere
yönlendirildiği bir kapıdır.
Kertenkeleler arasında iyi ve kötü niyetli olanlar bulunur. Neden size
bütün bunları anlatıyoruz? Neden bilmeniz gerekiyor bunu? Bilmeniz gerekiyor
çünkü Kertenkeleler yeniden geliyor ve sizin boyutunuzla birleşiyor. Bilinçteki
evrimsel sıçrama, sadece sevgi ve ışığa doğru hareket edip her Allahın günü
baklava börek yemekten ibaret değildir. Gerçeğin ne kadar karmaşık olduğunu, ne
kadar farklı çeşitlerinin bulunduğunu ve hepinizin nasıl varolduğunu kavramak
zorundasınız. Onlarla barış yapmak ve ruhunuzun bütünleşmesine odaklanmak üzere
birleşmek zorundasınız. Bu şekilde İlk Yaratıcıya geri gelebilirsiniz.
Pek çok şeyi yargılama ve kötü olarak etiketleme fırsatı ile karşı karşıya
gelmek üzeresiniz. Ama yargılayıp etiketlediğinizde yeni gerçeklikleri
deneyimleyip hissedemeyeceksiniz. Bunun bir özgür irade alanı olduğunu ve son
plan, oynanacak son kart olan bir Tanrısal Plan bulunduğunu her zaman göz
önünde bulundurun. Hepinizin bu son kartın bir as olacağını hatırlaması
gerekiyor.
Gezegende yaşanan dramın doğası hayli ilginç. Ne zaman varolan sistemde
bir frekans değişikliği olsa bu sistemden dışarı doğru hareket eden belli bir
çekim gücü olur. Bu çekim gücü, sisteme giren her enerjiyi onun da evrim ya da
sürecin parçası olabilmesi için sisteme çeker. Deneyimlediğiniz şeyleri,
hissedebilmek için kendinize çekersiniz.
Tanrısal Plan nedeniyle kadim zamanların yaratıcı tanrıları bu zamanda
yeniden buraya çekiliyor. Sürece katılmak ve frekanslarının değişeceğini
anlamak zorundalar. Pek çok insan gibi onlar da değişime direniyor ama yine de
kendi gerçekliklerini yaratıyorlar. Son üç yüz bin yılın bu yaratıcı tanrıları
kendilerini kimin yarattığını unuttu. Yani kendi tanrılarını unuttular.
Işık Ailesi’nin üyeleri olarak siz unutmadınız. Göreviniz kavramak.
Enerjiyi kararlı bir hale getirip yaratma gücünü harekete geçirecek kavrayış ve
anlayışı gezegene getirmek. Bu gezegende ışık azımsanıyor, yaratıcı tanrılar da
sizi anımsıyor. Kendi dehaları içinde bile kör noktaları var. Öylesine güç
aşığılar ki birbirleriyle savaşıyorlar.
Yaratıcı tanrılar kendilerinden bir parçayı verdiler ve kendi
tasarımlarının bir parçası haline geldiler. Onların kullanılabilir güçlerinin
uzantısı olduğunuz için bu varlıklara bağlısınız. Gerçeği sadece dışarından
değil, içeriden de değiştirmek için buradasınız. Hatırlamaya niyet ettiğiniz
şey bu.
Yaratıcı tanrılar üzerinize yeniden baskı kurmak için geliyor çünkü yok
olmak istemiyorlar. Sizin kanalınızla bir “sistem çökmesi” yaşandığını görüyorlar,
daha büyük bir zarar ve korku vermek, bölge için bir kez daha savaşmak üzere
buradalar. Besin kaynakları onlar için önemli. Gezegenin denetimini yitiriyor,
korku ve karmaşa yaratmak için yerin altında yuvalarının bulunduğu, ilk
kapıları Ortadoğu’ya doğru çekiliyorlar.
Özgün Planlamacılar, frekansa ilişkin olarak seçme özgürlüğünü gezegene
geri getirmek istiyor. Evrimin son döneminden sorumlu olan tanrılar frekans
değişimini kullanarak seçme özgürlüğüne izin vermiyor. Size hayal
edebileceğiniz her yolla yanlış bir gerçeklik resmi çizerek psişik enerjinizi
çalıyorlar. Biz bu tanrıların kötü olduğunu söylemiyoruz. Size sadece meydana
gelen olaylar ve bu olaylara nasıl da masumca karıştığınız konusunda bilgi
veriyoruz. Bu durumların sizin belli bir şekilde düşünmenizi ya da hissetmenizi
ve belli bir bilinçle titreşmenizi sağlayacak düzenlemeler olduğunu
anlamıyorsunuz.
Biz de aynı oyunu oynarız. Ne yaptığımızı görmek için geriye baktığınızda,
sizin için bir frekans değişikliği planı yapmadık mı? Sizi tuzağa düşürüp
aklınızı çelip özgür iradenizin varlığına, bu şekilde belli bir frekansta
titreşmeyi seçebileceğinize inandırmadık mı?
En iyisi, sizin hepinizin Noel Baba’nın eski tanımlarından vazgeçmeniz.
Noel Baba ve benzeri karakterler hakkında gerçeği nasıl keşfettiyseniz tanrı
olarak tapındığınız bu enerjilerin de etrafında bir örtü, öykü,
idealleştirilmiş bir bakış olduğunu da öyle ortaya çıkaracaksınız.
Gezegende egemen olan enerji, inanç sistemlerinizi kendi iradesine göre
kendine çekiyor. İnanılmaz enerji akımlarını dışarıya akıtıyor ve bu enerji
canlı. Size bütün düşüncelerinizin bir dünya yarattığı söylendi. Düşünceleriniz
gerçek, gittikleri bir yer var. Tam şu anda altı milyar insan düşünmekte. Dünya
üzerinde bu kadar enerji canlı. Bu enerjideki hakim duygu ne? Ve bu enerji
kendini ifade etmeye ikna edilebilecek ya da zorlanabilecek olsa ortaya ne
çıkardı?
Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu, düzen içinde kimin kim olduğunu
söylemeye gelmedik. Biz sadece yanılsamalarınızı yıkmak, inandırıldığınız
şeylerin balonlarını patlatmak istiyoruz. Bunun yanlış olduğu değil söylemek
istediğimiz, yalnızca daha büyük düşünmenizi önermek.
Aranızdan giderek daha çoğu bu plana göre titreşmedikçe hakim enerjinin
uğrayacağı kayda değer kaybı hissedin. Frekans değişikliği ya da mantıklı
zihninizin ısrarının üstesinden geldiğinizde ve mükemmel bir şekilde bir
Frekans Bekçisi kadar temiz olduğunuzda yapabileceklerinizi düşünün. Frekans
olarak kimliğin, fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal bedenlerinizin
elektromanyetik dalgalar halinde yaydığı toplam enerji olduğunu hatırlayın.
Birisinin sizden çekip aldığı bir şeye kendi iradeniz doğrultusunda sahip çıkıp
onu geliştirmeye başladığınız zaman gezegendeki titreşimi değiştirirsiniz.
Sistemi çökertenler olarak son derece usta olduğunuz şeylerden biri de
budur. Sizin şimdiye dek araç olarak kullandıklarınızı küçümsemek ya da
hesaptan düşmek değil niyetimiz. Bizim istediğimiz yalnızca eski araçlarınızı
aşmanız. Beslediğiniz saygı ve bağılılıklarınızın bir kısmı, zamanı gelip de
her biriniz size bu zamanda yolunu gösterdiğimiz adımların ötesine geçtikçe
size daha fazla hizmet etmeyecek olan inançlara yönelikti. Başka bir enerji
size, “pekala” diyebilecek, “Eğer Pleiades’liler size bunu gösterdiyse çok iyi
yapmışlar. Size yol gösterdiler. Bırakın sizi daha ileri götürelim.” Gezegene
gerçekte nihai noktayı temsil edecek hiçbir şey verilmediği için evrimin sonu
yoktur.
Sürüngen geçmişinizin tarihini andıkça tarihin ataerkil sistemindeki pek
çok iz bırakmış karakterin sürüngen ailesinin bir parçası olduğunu
göreceksiniz. İnsanların kötü olmaması gibi sürüngenler de kötü değildir.
Sizden daha az İlk Yaratıcının parçası değildir onlar. Yüzleri ve fizyolojileri
daha az değerli değildir. Genetik ustaları pek çok farklı biçim alabilir.
Yalıtılmış bir türle çalışmanın güçlüğü, anlaşılıyor ki gerçeğin olanca
çıplaklığıyla ortaya konmasının yaratabileceği şoktur.
Birçok başka yaratıcı tanrı var, bunlardan yalnız bazıları insan
biçiminde. Şu andaki huzursuzluğunuz ya da rahatsızlığınızın en önemli kısmı,
size en yabancı görünmelerinden ötürü sürüngen türü varlıklardan geliyor.
Tanrılarınızın kimler olduğuna ilişkin görüşlerinizi genişletmek istiyoruz
çünkü bu tanrılar Dünya’ya geri dönecek. Gezegenin geçirmekte olduğu böylesine
büyük karmaşanın nedeni de bu. Yaratıcı kozmik ışınlardan gelen frekansları
almayı öğrendikçe bu tanrılarla karşılaşmaya hazır hale geleceksiniz. Dediğimiz
gibi, bir kısmı geldi bile. Sokaklarınızda yürüyor, akademilerinize,
hükümetlerinize ve iş yerlerinize giriyorlar. İzlemek ve enerjiyi yönlendirmek
için buradalar. Kimi önemli bir yardım, kimi de öğrenmek ve evrimleşmek için
geliyor. Kimi yüce olmaktan uzak niyetler besliyor.
Dünya dışı enerjileri nasıl ayırt edeceğinizi anlamak zorundasınız. Bir
özgür irade evreni bu, onun için yaşamın bütün biçimlerine izin var. Eğer bir
enerji sizi korkutmaya, dilediği gibi yönlendirmeye çalışıyorsa birlikte
çalışmanın çıkarınıza olmayacağı bir enerjidir. Kiminle çalışacağınızı seçme
olanağınız var. Birisinin sadece olağanüstü ve görünürde sihirli yetenekler
geliştirmiş olması, bu varlığın ruhsal olarak mutlaka evrimleştiği anlamına
gelmez. Ayırt etmeyi öğrenin.
Enerjinin canlı hale geldiği son derece önemli bir zamanda yaşıyorsunuz.
Hissettikleriniz bütünüyle, saklı potansiyelinizin harekete geçirilip
uyandırılmasının sonucu. Rüzgar şiddetle esiyor ve size ortalıkta heyecan
verici bir şeyler olduğunu gösteriyor. Tanrılar burada. Sizsiniz bu tanrılar.
Bilinciniz tarihinize açıldıkça eski gözlerinizi açmayı öğreneceksiniz.
Bunlar, bir insanın değil, tanrının bakış açısından gören Horus’un gözleridir.
Birçok gerçekliği görebildiği ve resmi, tarihi bütünüyle bir araya
getirebildiği için eski gözler varolan her şeydeki karşılıklı bağlılığı ve
anlamlılığı görür. İçinizdeki eski gözleri açtığınızda kişisel tarihinizin
bütünüyle ilişki kurabilecek hale gelmekle kalmayacak, gezegenin, galaksinin ve
evrenin tarihi ile de ilişkinizi kurabileceksiniz. İşte o zaman gerçekten,
tanrılarınızın kimler olduğunu ortaya çıkaracaksınız.
(4)
ÖZGÜR
İRADE BÖLGESİNDEKİ ANILAR
Bir varmış bir yokmuş, bir şeyler yaratmak isteyen varlıklar varmış.
İstediklerini gerçekleştirmeleri için yaradılışın bir bölümünü çok ince
düzeylerde değiştirmeleri gerekiyormuş. Bu varlıklar, bilincin ışık adı verilen
bir yönü için, onunla birlikte ve onu özenle koruyarak çalışıyorlarmış. Çeşitli
zamanlarda bu Işık Bekçileri karşılaşır, birlikte çalışır ve yolları gerçeğin
farklı boyutlarında çakışırmış. Planları, yarattıkları modelleri birbirleriyle
paylaşır ve planlarının yürürlüğe gireceği bir zamanı tasarlarlarmış.
Işık ekibinin kimi üyeleri İlk Yaratıcıya özgü olasılıkları ortaya
çıkarmıştı; İlk Yaratıcı ne yapardı, İlk Yaratıcı nerede hareket ederdi, İlk
Yaratıcı nasıl uyarılabilirdi? Bu varlıklar ışıkla neler yapılabileceğini
anlamışlardı, planları son derece büyük bir özenle hazırlanmıştı. Yüzlerce bin
yıl boyunca ışık varlıkları planı uygulama çalışmaları yaptı. Bu planın bir
kısmı da, zamanı geldiğinde İlk Yaratıcıdan geleceğini öngördükleri sarsıntıya
hazır olmaktı.
Temel çalışma gerçekleştirilip egzersizler başladığında büyük bir bağlılık
ve hazırlık vardı. Plan son derece cüretkar olduğundan uygulamaya geçmeden önce
öğrenilecek çok şey bulunuyordu. Işık Bekçilerinin amacı ışık ya da bilgiyi
ışığın hoş karşılanmadığı ve varolana uymadığı bir gerçekliğe getirmekti.
Uymayan bir papucu ayağınıza geçirmek gibiydi.
Işığın uyacağı zaman için bir plan hazırlamaları gerekiyordu bu
varlıkların. Bu varlıklar sizlersiniz, zamansa şimdi. Zaman özenle ayarlandı ve
her biriniz varlığınızın en derininde buraya bir amaçla geldiğini biliyor. Sizi
şimdiye dek kendi gerçeğinizle sınırlayan, çelik teller gibi ince bağlarla
bağlayan ve kendiniz ve kozmosla ilişkinize ilişkin fikirlere hapseden her şeyi
serbest bırakacağınız hayati bir anı başlatmak için geldiniz.
Planı harekete geçirmek ve ışık bilinciyle çalışmak üzere bedenleriniz
için zaman şimdidir. Eyleminiz bu andan kaynaklanıyor. Bütün yapmanız gereken,
bu enerjinin bedeninize girmesine izin vermeye başlamak. Bu enerjiyle birlikte
titreşmek, benliğinizin geçitlerini, kendilerini fiziksel bedeninize hapseden
duygusal enerjileri temizlemek. Benliğinizi incelemeye başladığınızda bilincin
iç yolları ya da iç sinir sisteminde gezilecek bir çok benlik olduğunu
göreceksiniz.
Toplumunuzun, sizi kendinizin bu en derin, ödüllendirici ve heyecan verici
bölümünü keşfetmekten çok zekice alıkoyacak şekilde tasarlanmış olduğunu
göreceksiniz. Işık Bekçileri olarak gerçeklik seçenekleri yaratacak, bunları
gezegenin kitle bilincine getireceksiniz. Bunu, kim olduğunuzun, hayatta bütün
yaptıklarınızın, hayatta size yapılan her şeyin kabulü ile bir iç barış ve iç
sevgi yaratarak önce kendiniz için yapacaksınız. Sizi, ışığı temellendirdiğiniz
bu son aşamaya getirmede tam olarak gereken durumlar olduğu için bunları kabul
edecek ve bütününüze katacaksınız.
Eski bir öykü bu ve bedeninizde saklı. Sizden istediğimiz, size
hatırlattığımız şeylerin bir kısmı da bu tarihi hazine odasını açmanız, bir iç
arkeolog olmanız. Bilincin amaçlılığı konusunda bir fikir edinmeye başlamak
üzere bu yaşam ve birçok başka yaşamlar boyu hafızanın yollarında yolculuk
etmeye istekli olmanız.
Kendi bilincinizin amacına ilişkin bir fikir edinmeye başlayıp yolculuk
ettiğiniz zekice yolları, kullandığınız pek çok kılığı, katıldığınız pek çok
eylemi keşfettikçe varlığınızın bütününü kabul etmeyi öğreneceksiniz. Davranışı
yüceltmeyen tavrı, kendi cinsel kimliğinizi, yaşamlar boyu hayatı nasıl
değerlendirdiğinizi ya da değerlendirmediğinizi kabul eder hale geldikçe
bedeninizde timüs bezi yakınlarında, dört ve beşinci çakralar arasında yer alan
bir çakra merkezi açılacak. Sinir sistemi olasılıkla buradan açılmaya ve bilgi
akmaya başlayacak, buradan hareketle bedeniniz canlanacak ve koşulsuz sevgiye
doğru ilerleyecek.
Katıldığınız süreci kabul edip araştırdıkça şu anda gezegende olanlar
üzerine daha büyük bir anlayış sahibi olacaksınız. O zaman da başkalarının bu
zamanda en iyi öğrendikleri melodi ile dans etmelerine izin vereceksiniz.
Gezegende bazı hayli karışık melodiler işitiliyor ama hepsinin bir amacı var.
Amaç, benliği gerçek hakkında bütünüyle bilgi sahibi olabilecek kadar
güçlendirmek. Gerçek yoluyla benlik, ruhun ya da sizin kişisel yolunuzun ne
olacağına açıklıkla karar verebilir.
Dünya için yapılan özgün plan, bütün çeşitli galaktik sistemlerin bilgi
değişim merkezi olmasıydı. Özgün Planlamacılar bu tasarıdan vazgeçmedi. Işık
Ailesi’nin üyeleriydi onlar. Aranızdan bazıları Özgün Planlamacılarla çok
yakındınız. Bir an için bunu hissedin.
Anılarınızı uyandırmak istiyoruz. Rahatça, bilerek ve bilgiyle hareket
edebilmeniz için bu gezegende türünüzün başına gelenlerin çapını anlamaya
başlamanızı istiyoruz. Özgün Planlamacılar farklı dersler ve farklı
gerçekliklerin yapısını anlayacak yetenektedir.
Değindiğimiz gibi, bir özgür irade evreninde İlk Yaratıcı tarafından her
şeye izin vardır. Bundan ötürü, zaman sizin bildiğiniz şekliyle yerel bölgeniz
dışında varolmadığında, olaylar kendiliğinden olmaya bırakılır. Böylece siz
insanlara, Dünyada herhangi bir kozmik gezegensel hareketin gerçekleşmesinden
bu yana uzun bir zaman geçmiş gibi görünür. Evrimin daha geniş planında o kadar
uzun sürmemiştir, ama sizler Dünyanın zaman çerçevesine tutsak olduğunuz için
uzun bir zamanmış gibi hissedersiniz.
Işık bilgi verir, karanlık bilgiyi saklar. Böylece, gelecek zamanlara üç
boyutlu gerçeklik alanının dışına yolculuk ettikçe sizin için kimin kim, neyin
ne olduğunu ayırt etmek kolay bir hale gelecek. Ayrımını yapmanız gereken tek
şey, bir şeyin ışık mı olduğu, size bilgi verilip verilmediği ya da karanlık mı
olduğu, bilginin sizden bütünüyle gizlenip gizlenmediğidir.
Karanlık ve ışık, gidip isteklerini yerine getirmek üzere sayısız yaratıcı
tanrı yaratan aynı yaratıcıdan, İlk Yaratıcıdan gelir. Bütün bu yaratıcı
tanrılara dünyalar oluşturma özgürlüğü verilmiştir; yaşamın nasıl
yaratıldığının keşfi, yaşamın sorumluluk sahibi ağırlayıcılarının nasıl
olunacağı, yarattıkları galaktik sistemlerde nasıl gezegenlerin anne babası
haline geleceklerinin keşfi özgürlüğü. İyi bir anne baba olmayı öğrenmek, sürekli
devam eden bir süreç olmuştur.
Yaratıcı tanrılar kendilerini aldı, kendilerini yarattı ve dünyalarını
kendileriyle beslediler. Mısır’da dünyayı mastürbasyon yaparak yaratan bir
tanrı hikayesi vardır. Tanrı kendini aldı, yarattığının dışında değil içinde
olabilmek için kendinden küçük parçalar yaptı.
Yaratıcı tanrıların parçası olan hafızaya hepinizin erişmesi gerek. Kim bu
tanrılar? Bu tanrılarla savaşan tanrılar kimler? Bazı tanrılar, buraya gelip
sizi denetleyenler kimler? Görevinizin bir bölümü hafızanıza ulaşmak. universe-people.com
Bu varlıklar Dünyaya döndüğünde birçoğunuz onlara dönüp, “Evet, olağanüstü
tanrılar bunlar” diyecek; “Onları harika buluyorum. Öyle olağanüstüler ki.
Bakın yapabildiklerine.” Bu tanrıların bazısı dünyanızı onarıp kurtarıyor gibi
görünecek. Daha geniş bir bakış açısını kaybetme tehlikesi de işte burada.
Dünyanızı onarıp kurtarmaya gelmiş gibi görünecekler, gerçekteyse yapacakları
sadece yeni bir otorite ve denetim biçimi yaratmak. Söylemek istediğimiz, öyle
kişilerin bu varlıklar üzerine bir inanç sistemi, bir paradigma kuracağı.
Varlıkların burada bulunuşunu size satmak için büyük bir pazarlama programı
oluşturulacak. Program sürmekte.
Işık Ailesi’nin üyeleri olduğunuz için sizler dünya üzerindeki kitlelere
benzemiyor, başkalarının bilmediği şeyler biliyorsunuz. Bu varlıkların ışıktan
olmadığını bilebilirsiniz, bunu benliğinizin derinliklerinde bilebilirsiniz.
Bunu bilmeyen bir toplum sizi hasta edebilir. Mucizeler gerçekleştiriyor, dünya
tarihinin en önemli olayı oluyormuş gibi göründüğü için pek çok insan bu
varlıklara tapınacaktır. İnsanlığa yepyeni bir fırsat, yepyeni bir çağ
veriliyor gibi görünebilir. Sonraysa çok büyük bir sürpriz olacak ve insanlar
zorbalıkların hiç olmadığı kadar büyüdüğünü görecekler.
Amaç, kuşkusuz, her birey için bağımsızlaşmak ve gezegen için
birleşmektir. Sıçramayı herkes gerçekleştirmeyecek. Herkes uyum içinde çalışmak
isteyen frekansta titreşmiyor bu zamanda. Yeni, daha yüksek bir otorite, yeni
bir paradigma, hayvan tanrılar ya da her ne ise, olduğunu düşündükleri şeyi
bulduklarında kendilerini vecd halinde hissedecekler var dünyada. Böylece, Işık
Ailesi gezegene sızdığında, girdiğinde kendi gezegensel küresini, kendi
Dünyasını yaratacak.
Hepiniz otoriteyi öğreniyorsunuz. Şimdi burada bulunan varlıkların patronu
kim? Kim onların tanrıları? Bağlı oldukları otorite kim? Bu otorite şimdi
Dünyaya dönüyor. Dünya için alınacak bir ders var bunda. Ne ruhsal olarak bilgi
sahibi olan, ne de ruhsal yollara dayanmış bu varlıklar ruhsal bir gücün
varlığını yadsıyor. Ruhsallığın yasalarını etkileyen bilimsel ilkeler,
teknolojiler geliştirdiler.
Ruhsal dünyaların varlığını anladığınız ya da inandığınız için
evrimleştikçe herkesin bu bilgiyi doğallıkla kucaklayacağını düşünebilirsiniz.
Öyle değil. Ruhsal bağlantıları anlamaksızın madde ve gerçeklikle oynayan
parlak bir usta haline gelmek mümkündür. Bunu öğrenmeniz çok önemli.
Gezegene yıldızlardan gelenler olacak. Dünya üzerindeki insanların kitle
bilincine inanılmaz gelen becerileri olacak. Ama herhangi bir ruhsal arayışa
bağlı olmadıkları için bu varlıklar hissetmeyecek. Araştırma, ruhsal benliği
uyandırma seçimi elbette bu gezegende ve bütün bu evrendeki herkese açıktır.
Ama herkes kullanmayacak bu seçimi.
Tıpkı gezegende sizin kendi his merkezleriyle -duygusal ve ruhsal
bilinçle- bağlantıları olmayan çok güçlü bireyler yetiştirmeniz gibi, uzayda da
ruhsallıkla hiçbir ilişkisi olmayan son derece güçlü uzay kralları ya da uzay
varlıkları vardır. Yoğun güçlere sahiptirler. Bu güçlerle karşılaşırsanız
kendinizi Golyat’la karşılaşan Davud gibi hissedersiniz. İşte bundan ötürü
sizin hepinizin frekans titreşimleri arasında dans edebileceğiniz ya da
deneyimlemek istediğiniz dünya istasyonuna geçivereceğiniz şekilde
gerçekliğinizi değiştirmeyi öğrenmeniz önem taşıyor.
Tapınılacak bir şeylere sahip olmayı istemek Dünyadaki kontrol
frekansıdır. Gezegen, yeni birisi ya da bir şeye tapınmaya doğru gidiyor. Bu da
olası holografik bir eklenmedir -tapınılacak yeni bir tanrı. Yaratıcı tanrılar,
sürüngenler planlarının başarısızlığa uğradığını biliyor. Niyetleri şimdi yeni
bir plan, yeni bir saptırma, gücü elinizden alacakları yeni bir yol yaratmak.
Onun için, her şeyden önce kendinizi dinleyin, onunla dans etmeye başlayın,
onunla dostlar edinin. Siz, kendiniz gerçeği kendi içinizde keşfetmeyi ve
yaşamanızı bu şekilde yönlendirmeyi amaçladınız. Bu gerçekten özgür irade
alanında verilen bir armağandır.
Bir özgür irade alanındaki çelişki ya da dengelemenin bir bölümü de her
şeye, hatta zorbalıklara bile iznin olmasıdır. Özgür irade alanında herkese
kendi gerçekliğini yaratma potansiyeli bağışlanmıştır. Gerçeği sizin için
yaratacak birisinin olması bir özgür irade seçimidir. Dünyadaki insanların
çoğu, başkalarına gerçeklerini yaratıp kendilerine dayatma izni veriyor.
Frekans kontrolü yoluyla yanıtları dışınızda aramaya yönlendirildiniz. Yeni
tanrılar ortaya çıktığında onlara tapınmaya hazırsınız. Bu böyle sürüp gidiyor.
Frekansı bu şekilde kontrol edenler aynı şeyin içinde yiterler. Onların
aynaları sizsiniz.
Kendi rehberliğiniz ve cesaretiniz doğrultusunda yaşamaya başladığınızda
her şey bütünüyle değişir. Birçok yerde olan da bu. Düşünce Dünyada nasıl
dolaşıyorsa, evrende de düşüncenin yönlendirilebileceği yollar var. Izgara
yapılar ve yaratıcı kozmik ışınlar, sizin inancınızı başka varoluş alanlarına
taşıyan bir galaksiler arası sistemin parçaları. Böylece bugün bile sizler bir
frekans olarak başka sistemleri besleyen yaşayan ilham kaynaklarısınız.
Başka sistemlerden sizin sisteminize enerji çekişimize benzer bir şekilde
siz de başka sistemlere enerji göndererek onları etkiliyor ve bilmiyorsunuz
bütün bu olup biteni. Sistemleri etkilemedeki gücünüzün farkına varmanızı
istiyoruz. Ne denli güçlü olduğunuzu bile bilmiyorsunuz. İşte bu nedenle
tehlikeli olabilirsiniz. Bu dönüştürücü enerjiden inanılmaz miktarlarda
aldınız. Ne yapacaksınız bununla? Nasıl yönlendireceksiniz? Kendinizi seviyor
musunuz?
Özgün Planlamacılar buradaki belirli alanın çok daha ötesinin peşindeler.
Evrensel DNA’da bir sıçramanın peşindeler. Bütün evrenin bilinçte yeni bir
senfoni seslendirmesini istiyorlar. Amaçları sadece Dünyanın frekans
açıklığının yeniden yapılandırılması değil bundan çok daha büyük oynuyorlar;
bütün bu evrenin titreşimsel değerini yeniden yapılandırmak istiyorlar. Bunu,
anahtar bölgelere sızıp eşzamanlı bir içe çöküş yaratarak gerçekleştiriyorlar.
Bu, çeşitli merkezlerde bütün evrenin zamanı geldiğinde kendi frekansını
değiştireceği şekilde evrensel bir uyanış olacak.
Özgün Planlamacılar İlk Yaratıcının çıkarı için çalıştı. İlk Yaratıcı
varolan her şeyden ders alır, çünkü odur her şey olan. Sizin kendi
derslerinize, kendiniz için ortaya koyduğunuz şeylere saygı duymanız gibi, İlk
Yaratıcı da bütün yaradılışı onurlandırır. İlk Yaratıcı bırakır yaradılışı
olsun ve bilge bir annenin çocuklarından çok şey öğrenmesi gibi doğurduğunu
seyrederek kendi potansiyelini öğrenir. İlk Yaratıcının deneyimleyip
evrimleşebilmesi için sizin gidip en yeni buluşları getirmenize ihtiyacı
vardır.
İlk Yaratıcı, enerjisini bu özgür irade alanına yöneltti, çünkü
geleceğinizde, geniş bir bakış açısından kendi haline bırakılacak olursa bu
deneyimin nereye gideceği görüldü. Enerji alır yürür ve başka enerjilere sahip
olur. Bu evrensel sistemde yüzlerce, binlerce yıllık bir diktatörlüğün kurulması
çok büyük bir olasılık olarak var. Uzak gelecekte bir yerden bu deneyim elden
geçirildi. Asıl enerjisi değiştirildi, dönüştürüldü ve bilinciniz uyandı.
Sistemin derinliklerine giren sizler de çeşitli görünümlerde bu dönüşümün
parçasısınız.
Sizin insan kısmınız kimin iyi, kimin kötü ve uzay hiyerarşisinde kimin
kim olduğunun tanımını yaptı. Bu konuda muazzam bir edebiyat birikimi var,
hepsini de satın aldınız. Yıkın bütün bu düşünceleri. Bizim kim olduğumuz
düşüncesi de dahil yıkın her birini.
Gelecek yıllarda gökten gelenler Işık Ailesi’nin üyeleri olmayabilir.
Gezegendekilere ayna tutacak gelenler. Size, dersinizin otorite olduğunu
söylemiştik; kendi kendinizin otoritesi haline gelmek ve karar sürecinizi
hükümettekilere, ebeveynlerinize, öğretmenleriniz ya da tanrılara bırakmaya son
vermek olduğunu. Dünya halkının özerk olmasının zamanı gelmiştir.
İnsanlar uyanmadan önce kendilerine bir numara yapılmasına gereksinecek.
Çoğunuz kendinizi büyük bir düş kırıklığına uğramış bulabilir. Sizler,
başkalarının görmediği şeyleri göreceksiniz. Gezegen üzerinde kitle
histerisinin oluştuğunu görecek, bununla birlikte yaşayamayacaksınız.
Kitlelerin budalalıktan ibaret sahte bir tanrıya doğru gittiğini göreceksiniz.
Neyin olabileceğini hissetmeye başladınız. Işık taşımak müthiş bir
görevdir. Bir kez bedeninize aldığınızda bir daha durduramazsınız. “Işık
ekibini terk ediyorum. Işık Ailesi’nin üyesi olarak tanınmak istemiyorum.”
diyemezsiniz. Bazılarınız kimi zaman bunu ister ama ışık bir kez gelmişse
gelmiştir artık.
Gezegenin üzerinde çevresinde sizin “kötü çocuklar” olarak hissettiğiniz,
hükümet güçlerinizin iş yaptığı uzay varlıklarının da sizinle aynı konularla
ilgilendiğini görmenizi isteriz. Onlar, size inançlarınızı ve canlandırdığınız
dramayı yansıtan varlıklar. UFO araştırma örgütleri tarafından tiksindirici
tavırlar sergilemekle, mutasyon yapmakla suçlandılar.
Şimdi, bu varlıklar size kendi dünyanızı yansıtan bir ayna gibi hareket
ediyor. Neye boyun eğdiğinizi, liderlerinizin bütün dünyada neler yapmasını
kabullendiğinizi gösteriyorlar. Hükümet ve medya karşısındaki boyun eğici
tavrınız, kullanılış biçiminiz dünya dışı varlıklar tarafından mutasyona
uğratılan bir inekten çok mu farklı? Buraya gelen dünya dışı varlıklar kendi
türünüzün yaptığından farklı hiçbir şey yapmıyor. Kitleler liderlerine kendi
adına istedikleri şeyi yapmasına izin veriyor çünkü ayağa kalkıp, “Hey! Bunu
onaylamıyorum!” demiyor. Dünyada bir kendinden hoşnutluk söz konusu.
Gezegendeki bilinç, “Bunu benim için sen yap. Ben sorumlu olmak istemiyorum.
Sen benim hükümet görevlim ol. Sen benim öğretmenim ol. Sen benim patronum ol.
Birisi bana ne yapmam gerektiğini söylesin.” bilinci.
Dünya dışı varlıkların size yansıttıkları tavrınız bu. Televizyonda
gösterilen Ziyaretçiler filmini hatırlıyor musunuz? Film size uzaydan gelen
kimi varlıkların hinliği ve kurnazlığı üzerine bir fikir veriyor. Gerçekten de
onlara tapınacak, son derece güçlü ustalar olduğuna inanacak insanlar olacak.
Bu senaryoların gerçekliğinin kanıtlanacağını söylüyoruz. İnsan bilinciyle
gezegendeki dünya dışı varlıklar arasında henüz sonuca varmamış bir birleşme
var, size hızlı bir şekilde pazarlanmakta olan bir birleşme.
Sezgilerini inceleyip kullanan çoğunuz, insan ırkının geri kalanının
aptallığı ve uzaydan gelip sizinkilere benzeyen bedenleri olmasa da kendilerini
sizin yaratıcılarınız olarak sunan kimi varlıkları ideolojik olarak
yüceltmeleri karşısında hayretten donakalacaklar. Bu varlıklar pek çok şey
yapabilecek durumda olacak ve birçok teknolojiyi paylaşacak. Gezegendeki bilim
insanlarınıza, mikrop savaşını öğreterek önce yaratılmasına yardım ettikleri
kimi hastalıkları iyileştirecekler belki.
Toplum tiksinti uyandıracak içinizde çünkü yeni tanrılara uymayacaksınız
ve kendi köşenize çekileceksiniz. Yeni tanrıların kertenkeleler olabileceğini
anlıyor musunuz? Sıkı durun çünkü neyin gerçekleşeceği üzerine hiçbir fikriniz
yok. Size bütün olacakları söyleyecek olsaydık çoktan dağılır giderdiniz.
İki taraflı ajan olduğu için her iki grupta da oynayanlar var. Son derece
karmaşık bir konu bu ve anlamanızın zamanı geldi. Paradigmalarınızı bir yana
itiyor, kimliğinizi genişletiyoruz çünkü sizleri birşeye hazırlıyoruz. Hazır
olduğunuzda bir kimlik içinde dimdik ayakta durabilecek hale gelecek, orada
olduğunu düşündüğünüz şey tarafından ezilmeyeceksiniz.
Ah, sevgili insanlar, bir serüvenin içindesiniz ve ancak sizler
gerçekleştirebilirsiniz bu serüveni. Beden dışı dünyalar sizi sürekli
destekliyor. Işık Ailesi üyeleri her zaman çevrenizde ve sizlerle. Yine de
sizinle paylaştığımız yasalarda ustalaşmak, onları gezegende temellendirmek
size bağlı.
Eğer size öğrettiklerimizle (kimliğinize inanmak, eşzamanlığa inanmak,
planın bir parçası olduğunuza inanmak) birlikte yaşamaya başlarsanız büyük
felaketin, inanılmaz tuhaflıkların orta yerinde bile insanlık yasalarına meydan
okuyabilir durumda olduğunuzu göreceksiniz.
Yaratıcı tanrıların ona doğru evrimleştiği kendi tanrıları vardır.
Yaratıcı tanrılarla onların tanrıları arasındaki bilinç sapması, mutlaka
türlerin değil de dünyalar ve evrenlerin manipülasyonu bağlamında gerçekleşti.
Tür olarak siz, pek çok gerçeklik dahilinde maniple ediliyorsunuz. Göreviniz,
kaç gerçeğin içinde varolduğunuzu ortaya çıkarmak. Yaratıcı tanrılar gerçeklik
hokkabazlarıdır. Peki onların gerçeklikleriyle hokkabazlık eden ve onları
yaratmalarıyla bütün bu dünyalarda ilk sıraya yerleştiren kim?
Bütün bunların hissedilmesi gerek. Bırakın beyin hücreleriniz, akılcı,
bilinçli zihniniz şeyleri dakik bir şekilde tanımlamak istemeksizin varlığın
kapısını tıklatsın. Bu deneyim içinizde bir duygunun büyümesini içerir. Sonra
günün birinde, bir anda, bir öğleden sonra, içinizi kaplayan bir bilme
duygusuyla, binlerce sayfalık bir kompozisyon beş saniyelik tanrısal bir vecd
halinde canlanıverir.
(5)
IŞIK
TELİNİ KİM TAŞIR
Evrenin tarihini fiziksel bedeninizde taşıyorsunuz. Gezegende şu anda
olmakta olan, bu bilgiyi barındıracak bir bilgisayar, olacağı noktaya kadar
evrimleşmesine izin vermenizden ötürü, fiziksel bedeninizin tam anlamıyla
geçirmekte olduğu dönüşüm.
Bu, sizinle gerçekten bir ilgisi olmayan biyogenetik mühendisliği
sayesinde olacak. Elbette, bu süreci işbirliğine girmeyi isteyerek
kolaylaştırabilirsiniz. Tür olarak sizler, sizi yaratan ve tarihinizin
periyodik dönüm noktalarında DNA’nızı yeniden tasarlayan varlıklar tarafından
biyogenetik olarak değiştiriliyorsunuz.
Bu zaman periyodu, geri dönmeleri, burayı geri alıp özgün planına
döndürmeleri için, özgün yaratıcı tanrılar ya da tasarının yaratıcıları
tarafından tasarlandı. Tasarıya katılmaları için milyonlarca varlık çağrıldı.
Milyonlarca varlık, “Evet” dedi, “bizler özgür ruhlarınız. Gidelim, geri alalım
tasarıyı ve görelim bakalım olması gereken hale getirebilir miyiz. Yıkıntıları
yeniden ayağa kaldıracak, bir araya getireceğiz.”
Böylece planlar çizildi, tasarımlar yapıldı, içlerinde hangilerinin
resesif gen ve ışık iplikçiği taşıdığının anlaşılması için genler incelendi.
Açık seçik bir şekilde, soyaçekimsel olarak, ışığın şifrelendiği evrimleşme
potansiyeli taşıyan iplikçik birleşimlerine bütünüyle ulaşmanızı sağlayan soyu
seçtiniz.
Bedenlenmeden önce hepiniz, şifre ya da planınızı ateşleyecek,
hafızalarınızı harekete geçirecek olayların tasarlanmasına izin verdiniz. Sonra
bedenlendiniz ve unuttunuz. Parçası olduğunuz tanrısal bir amaç ya da Tanrısal
Plan olduğunu anladığınız için hepiniz plan ve şifrelerinizi bir ölçüde
ateşlediniz. Şifrelerin ve benliğinizin gerçekleştirilmesinin ateşlenmesi son
derece yoğun bir hale gelecek. Bunun nedeni, evrimleşen DNA. On iki sarmallı
DNA’nız yerine yerleştirildiğinde bu sarmallar on ikili çakra sistemine
bağlanmaya başlayacak.
On iki çakra, çevirebilecek durumda olmanızın gerektiği bilgiye doğru
girdap merkezidir. Gezegende olmadığınızda bile evrimleşiyor, benliğinizin
diğer kimlikleriyle belki de daha hızlı ilişki içinde oluyorsunuz. Bundan
ötürü, evrimleşmek için, mümkün olanın tavanı ya da sınırı olarak belirlenenin
ötesine geçip büyümenizi gerektiren özellikle zorlu durumlar seçiyorsunuz.
Girdiğiniz gerçeklik ne olursa olsun, olağanüstü varlıklar haline gelmeniz gerekiyor
çünkü Işık Ailesi’nin üyeleri, özgür ruhların dalları olarak sizin güçlü
olduğunuz yan bu. Sorun ya da ahenksizlik yaratacak bir karşıtlık değil, uyumlu
bir karşı koyuş yaratacak bir şekilde karşıt konumda olabileceğiniz zorlu
durumlarla yüzleşmek için bu gezegene bilerek geldiniz. Ahenginizle eski
titreşimsel frekansa karşı çıkıyorsunuz.
Başkalarıyla aranızda hissettiğiniz sürtüşme, kısmen sizin bu evrimleşme
ve atılım yolunda olmanızdan kaynaklanıyor. Başkaları bundan hoşlanmıyor çünkü
sizin gibi cevap verecek biçimde kodlanmadılar bu zamanda. Bazıları bunun için
hiç kodlanmadı. Kimisi planı biliyordu, buraya bu zamanda izleyici olmak üzere
geldi. Bazı çekingen varlıklar buraya geldiler, çünkü planetin planı
gerçekleştirilirken gezegene adım atacak cesareti bulurlarsa, bunun bir şekilde
onların kendi bilinçli yolculuklarının onaylanması olacağını, dönüşüme
katılımları sadece burada olmakla sınırlı bile olsa, bunun onları daha yüksek
bilinç durumlarına fırlatacağını biliyorlardı.
Böyle bir etkinliğin sadece çevresinde olmak bile güçlendiricidir. Onun
için, bu zamanda gezegende olup da bu büyük frekans değişikliğine katılma
kararı alan herkese hak ettiği değeri verin. Gezegende ne kadar çok frekans
olursa eski frekansı değiştirecek o kadar çok enerji bulunmuş olur. Kendisini
ışığa açanların bedenleri tam anlamıyla yeniden düzenleniyor. Bedenin bu
yeniden düzenlenmesi, DNA’nın yeniden yapılandırılmasıdır.
DNA’nız bir iplikçiktir. Bir bilim insanı bunu bağlayıcı iplikçik olarak
tanımlayabilir. Bu noktada yapabileceklerinin en iyisini yapan bilim insanları,
DNA’nın belli kısımları üzerinde belli şifreler buldu. DNA’nın gereksiz
kısımlarını da buldular. Başka bir deyişle, çözemedikleri, anlayamadıkları
kısımlar var, bunların öylesine varolduklarını düşünüyor ve “Artık DNA” adını
takıyorlar. İzi kaybediyorlar.
Yaratıcı tanrılar tarafından hepinizin nasıl yaratılmış olduğunuzdan söz
etmiştik. Gelecekte genişletilecek ya da mekan eklenecek evler gibi inşa
edildiniz. Şimdi, sizi tasarlayanların kimliğinize eklemeler yaptığı bir dönüm
noktasında bulunuyorsunuz. Bilim insanlarının “Artık DNA” adını verdiği,
bedeninizde uzun zamandır uyur durumda bulunan bir şeydi ve artık harekete
geçiriliyor. Öğretilerimizde oksijenlenmenin önemini her zaman vurguluyoruz
çünkü oksijen şifreleri besliyor, bedenlerinizdeki artık (aslında kuşkusuz
artık olmayan) DNA’yı uyandırıyor.
Bilim insanlarının “Artık” diye nitelendirdiği, bedeninizin
derinliklerinde, bütün bir alıcı, bir dördüncü boyut varlığı olmanızı
sağlayacak algıları barındırıyor. Uyandırılan bu DNA, görme, işitme
duyularınızı değiştirmenizi, ömrünüzü uzatmanızı vb sağlayacak. DNA’nızın bilim
insanlarını şaşırtan uyur durumdaki parçası şimdi hayata geçiyor.
Öylesine hızlı bir dönüşüm geçiriyorsunuz ki, kimi bilim insanları süreci
hastalık olarak adlandırıyor. Bazıları bu durumdan ötürü çok kaygılı. Hükümeti
DNA araştırmalarına milyarlarca dolar yatırım yapmaya ikna ettiler. Bedeninizde
olmakta olan kesinlikle bir hastalık değil. Doğal bir şekilde dönüştürülmekte,
yeniden düzenlenmektesiniz. Bu dönüşüm, çoğunlukla siz uykudayken yapılıyor.
Böylece, sabahları uyandığınızda bedeninizde bir şeyleri farklı
hissedebilirsiniz. Bu değişimlerin kendilerini göstermesini, yeni yetenekler
geliştirmeyi bekleyebilirsiniz. Kendiliğinden birçok şey bileceksiniz.
İnsan bedeninin özgün tasarımcıları iyi niyetli varlıklardı. Bu özgün
yaratıcı tanrılar, size biyogenetik olarak müthiş bir ruhsal canlılık ve müthiş
bir yetenek zenginliği bağışlamada çok cömert davrandılar. Bilginin çoğu,
bedeninizde dağıtılıp şimdi yeniden düzenlenen ışık şifreli iplikçiklerde
saklıdır. Kemikleriniz ve iskelet biçiminiz bu bilgiye uyar. İskelet biçiminiz
düzenlendiği, kutsal güç alanlarının enerjisi serbest kaldığı, kozmik ışınların
bedeninize çekildiği ve hücrelerinizin içinde ışığın şifrelendiği iplikçikler
kendi kendilerini yeniden düzenlemeye başladığında değişim içinde olduğunuzu
göreceksiniz. Baktığınız her şey size değişimi yansıtacak.
Sizi bir dizi boyut ya da frekansa yükseltmek üzere yaratıcı tanrılar tarafından
tasarlanmış olan şimdiki evrimsel sistem, yedisi bedeninizin içinde, beşi
dışında olmak üzere on iki çakra merkezine karşılık gelen on iki sarmalın
evrimine dayanır. Sistem bu şekilde devreye girer. İnsan bedenindeki sarmallara
ilişkin olarak en düşük frekanslı olan istasyonlara bile ulaşılabilecek ortak
bir frekans yakalanmalıdır.
On iki sarmalın ötesine geçebilecek insanlar da vardır. Ancak, genellikle
insanlığın bilinç durumu bu tür bir hızlandırmayı başarabilecek durumda
değildir. İnsanlar için çifte sarmala dayalı bir sistemden on iki sarmallı
sisteme geçiş yeterince büyük bir aşamadır.
Bazı kişiler kısa bir süre sonra on iki sarmalla çalışacakken gezegendeki
diğerleri on yılın sonlarına dek bu değişimi almayacaklardır. Bunun nedeni, her
bir bireyin ancak bütünleyebilecek hale geldiğinde frekansı alacak biçimde
şifrelenmiş olmasıdır. Planın bu erken aşamasında bile birçok kişi
değişiklikleri bütünlemede zorluk çekmekte. Yeryüzündeki insanların büyük bir
çoğunluğu kendisini sadece tek bir gerçeğin varolduğuna, bunun dışında bir şey
olmadığına inandırmış. Bu insan ırkının çöküşü olabilir.
Bir kişide sarmallar bütün güçlerine ulaştığında o kişinin düşüncesini
aşan iç bilgisinde bir uyanış olur. Bu iç bilgi, kendini bilmedir, fiziksel
dünyadan çok daha fazlasının olduğunu söyleyen bilgidir. İnanın ona. Bilin.
Anlayın.
Fiziksel dünya ruhsal dünyanın izidir. Ruhun ve benlik evriminin dünyası
bir bilgi patlamasının eşiğinde bulunuyor; ucuz enerji, serbest enerji -her şey
verilecek size. Bunların hepsi ışık şifreli iplikçiklere bağlı.
Öyküyü size anlatırken, baskına gelip duruma el koyan yaratıcı tanrıların
sizi denetim altında tutmak için belli bir şekilde hareket etmeleri
gerekiyordu. Zekanızı kaynağından koparmaları gerekiyordu, onlar da DNA’nızdaki
sarmalları oluşturan ışık şifreli iplikçikleri dağıtıp kopararak bunu yaptılar.
Bu iplikçikler şimdi yeniden sarmallar halinde bir araya gelmeye başlıyor. On
ikili sarmallar haline gelene kadar üçlü gruplar halinde evrimleşecekler.
Birçok ışık şifreli iplikçiğin oluşturduğu bu on iki sarmal beden içinde
titreşmeye başladığında sarmalların her biri bir çakra merkezine karşılık
gelecek.
Birçok çakra merkezi ve oluşturabilecekleri olası sarmallar var. Şu anda,
insanlığın kendisini yok etmeksizin başa çıkabileceği sarmal ve çakralara
ilişkin ortak payda on ikidir. Böylece şu anda -daha önce belirttiğimiz gibi
yedisi bedende, beşi beden dışında olmak üzere- on iki çakraya bağlanacak on
iki sarmalın gelişimi üzerinde çalışıyoruz. Kendinize hissetme izni verdiğinizde
fiziksel olarak dokunup yerini saptayabileceğiniz için bedendeki yedi çakrayla
çalışmak fazla zor değildir. Bunların ilk üçü, hayatta kalma, cinsellik ve
algısal hissetme çakralarıdır. Dördüncüsü, şefkat ve her şeye bağlı oluş
merkezi olan kalp çakrasıdır. Beşincisi gırtlak çakrasıdır ve konuşmayla
ilgilidir. Altıncısı üçüncü göz, vizyon gözüdür. Yedincisi taç çakradır,
insanın kimliğinin fiziksel biçimin ötesine uzandığı bilgisine açılır. Bedenin
dışındaki beş çakraya geçtiğinizde gerçekliğinden emin bile olmadığınız bir
şeyde olup biteni anlamak için yeni yollar aramaya başlamak zorundasınızdır.
Sekizinci çakra sizin hareket alanınızda yer alır. Başınızın on iki ya da
daha fazla inç üzerinde salınmaktadır. Çoğu insan sekizinci çakra merkezini
fiziksel bedenin yakında tutar. Dokuzunca çakra da yakındır, bedenin birkaç fit
uzağında bulunur. Dokuz sarmal oluştuğunda bu çakra Dünyanın atmosferine
ilerleyerek ağa bağlanacak, daha çok bir Dünya çakrası haline gelecektir.
Dokuzuncu çakra bir bağlantıdır.
Onuncu, on birinci ve on ikinci çakralar çok daha uzaktadır. Hatta girip
bağlandığında onuncu çakra güneş sisteminizde olacaktır. On birinci çakra
galaktik sisteminizde gidecek, on ikinci çakra ise bu evrende bir yerde
bulunacak ve temellenecektir.
Tıpkı diğer kişisel çakralarınızın ortak merkezler olması gibi, onlar da
ortak merkezler olduğu için bu kişisel merkezlerden de bilgi alacaksınız. Çakra
deneyimlerinin dilini çözmeyi öğrendiğinizde yaşamın artık eskisi gibi
olmadığını göreceksiniz.
Hepiniz bu özel zamana yanıt vermek üzere kodlandığınız için şu anda
gezegendeki herkes geçmeyecek bu değişimlerden. Her biriniz, ne zaman, nerede
ve nasıl en iyi şekilde hareket edeceğinizi gösteren bir harita, belli bir
düzenle geldiniz. Çoğunuz, size yüce benliğinizin keşfinde rehberlik edecek bu
planı nasıl izleyeceğini öğreniyor. Bunu bir kez öğrendiğinizde ışığın bir
aracı haline geleceğiniz ve sadece eyleme niyetlenerek bu harekete
geçirileceğiniz için yaşam oldukça çabasız bir hale gelecek.
Farklı insanlar bu değişimlere farklı zamanlarda maruz kalacak çünkü
herkes bir anda yaşamayacak bunu. Bu, belli bir düzenin gerektiği bir zamanda
kaosa yol açardı. Bir birey değişimlerden geçer, deneyimlerinin dilini çözerken
kendisine yardımcı olması için bu değişimlerden geçmiş birisine başvurabilir.
Başlangıç kişileri olanlarınız için süreç çok güç olabilir. Sizler yol
göstericilersiniz. Değişimlerden geçebilecek hale geldiğinizde yolu açıp
diğerlerine gösterebilirsiniz. Zamanın örgü yapısına bağlanmak isterseniz olabilecek
bazı olayları gösteren yol haritaları vardır. Kendi evriminiz için sürekli
olarak ne kadar çalışırsanız, evrimleşecek en son kişi için de değişimler o
kadar hızlı gelecektir.
Bir zamanlar insan ırkı daha yüksek boyutsal frekanslardaydı, gerçeklikler
arasında hareket etme ve maddeyi değiştirme yeteneğiniz vardı. Bu yeteneklerin
çoğu, gerçekliğinizden sorumlu olan varlıklar tarafından kasıtlı olarak
dağıtıldı. Her gerçekliğin kendi koruyucuları olduğunu ve farklı zamanlarda
farklı hizmetler ve koruyucuları bulunduğunu anlamanız gerekir.
Koruyucu deyimini yansız bir şekilde kullanıyoruz. Siz koruyucu sözcüğünü
koruyan birisi için kullanırsınız. Biz, bir koruyucunun gerçeklikten sorumlu
olduğunu ve belki de onu başkalarından koruduğunu, başkalarının gelip gerçekliği
değiştirmesine izin vermediğini söyleyeceğiz. Koruyucular, onlara değindiğimiz
anlamda mutlaka iyi niyetli, yükseltici varlıklar olmak zorunda değildir.
Gerçekliğinizi koruyan varlıklar sizi özgürleştirecek varlıkları uzak
tutabilirler.
Yeniden işlendiğiniz, doğuştan getirdiğiniz pek çok yeteneğiniz
dağıtıldığı, kaynaktan koparılarak çalışmaz hale getirildiği için bu kadar
fazla şey unuttunuz. Toplumunuzda kontrol yukarıdan zihinlere geliyor.
Bilgilerden bazılarına ulaşmaya yeltenecek olursanız elinizde bu gerçeklikleri
anlamlandırmanızı sağlayacak araçlar ya da birikim olmadığı için Dünyanın
çevresinde koruma perdeleri bulunuyor.
Şu anda gezegen bütünüyle gerçekliklerin genişletilmesine gömülmüş
durumda. Bu başka gerçekliklere girebilmek için önce kendi gerçekliğinizi son
derece derinlemesine keşfetmek zorundasınız. Yirmi yıllık bir psikanaliz
sürecine vakit yok. Kendi duygusal evriminiz içinde yirmi otuz yıllık bir
yolculuğa çıkmanızı sağlayacak beceri ve yetenekleri birkaç saat içinde geliştirmek
durumundasınız. Duygusal otoyolda yolculuğa çıkacaksınız çünkü insan bedeni
kendisini duygularla ifade eder. Bu da türünüzün eşsizliği ve ona bahşedilmiş
armağandır.
Duygusal otoyolları önce bu özel yaşam süresinde kendinizden gizlemiş
olduğunuz alanlara açmanız gerekecek. Bilgi içinizde düzene kavuştukça anılar
sel gibi akabilir. Yaşandığı zamanlar size güç gelen ya da belki anlamlı bir
çerçeve bulamamış olduğunuz anıların akımına uğrayabilirsiniz. Bazılarınız
çocukken hepinizin yaşamış olduğu dünya dışı varlıklarla temas olaylarını
anımsayabilir. İster etkin, ister edilgen katılımcılar olun yaşarken anlamamış
olduğunuz cinsel ifadeleri hatırlayabilir bazılarınız. Böyle şeyler insanın
duygusal bedeni tarafından gizlenebilir çünkü duygusal beden yargıya karşı çok
duyarlıdır, zihinsel beden ise muazzam yargılarda bulunur. Ruhsal bedene bağlı
olan duygusal beden bundan sakınır.
Hepiniz kim olduğunuzu bildiğinizi düşünüyorsunuz. Bu yaşam süresince
büyümeniz sırasında anımsadıklarınıza dayalı öyküleriniz var -kim olduğunuza
ilişkin. Size iletmek istediğimiz anıları sizinkilerden farklı olan bir dizi
paralel ve geçerli varoluşunuz olduğu. Duygusal bedeniniz işleyemeyeceği için
bu anılara ket vuruyor ya da ilgili olaylara odaklanmıyorsunuz.
Bağlantı kuracağınız şeyin çoğu, anlamamış olduğunuz ve hedefini anlamak
üzere içine girmeniz gereken bir bölümünüz olduğu için cinselliğinizle ilgili.
Nedir cinsellik? Uygun olan ve olmayan ifadelerini belirleyen kurallarını kim
koymuştur? Çoğunuz daha gençken size öğretmek için sürekli olarak çevrenizde
olan temas ve enerjilerin farkına varmak da sizi bekleyen şeylerden biri
olacak. Onların gerçekten olmakta olduğuna inanmanız için size destek
verilmemiş olduğundan bu olayların önünü tıkadınız.
Bu çok boyutlu keşfe başladığınızda kendinizden gizlemiş olduğunuz anılar
öne çıkacak. Özellikle on iki yaşında küçükken geçirdiğiniz olayları ve
yaşamınızdan kocaman parçaları bütünüyle unutabilmiş olmanıza şaşıracaksınız.
Sinir sistemini keşfederken, zihin işleyecek durumda değilse bilgi akışını
kesme ustalığı sizi hayrete düşürecek. Ama yine de kayıtlar burada, yeniden
gösterebileceksiniz. Artık yansız olmayı, katıldığınız şeyi yargılamamayı
öğrendiğiniz için bu şeylerin çoğunu işleme beceriniz olacak.
Şimdiki bedeninizi, kimlik ve yaşamınızı araştırırken çabuk olun.
Yıllarınız yok incelemeye ayıracak. DNA’nızdaki bilgi yeniden işlenip devreye
sokulduğunda bu yaşamdaki olayların yaşadığınız pek çok farklı yer, girdiğiniz
pek çok farklı kimlikle nasıl bağlantılı olduğunu, geliştiğini ve amaçlılık
sergilediğini hissedebilecek hale geleceksiniz.
İdeal durumda yargılamaktan uzaklaşacak, böylece de burada gerçekten ne
yaşanmış olduğunun ilk elden, hücre hafızası yoluyla deneyimlediğiniz öyküsünü
yakalayabilecek durumda olacaksınız. Daha yüksek frekansa geçip gezegendeki
yaşamlarınızın geleceğini belirlemenin biricik yolu süreçteki katılımını
yargılamamaktır. Son derece karmaşık, son derece önemli bir şeydir bu; sadece
söylediğimizi hissedin. Bu süreç, varolan paradigmanın yıkımını ve gerçekten
ayrılmayı gerektiriyor. Meşru, gerçek bir varoluşun sizden saklandığını
anlamaya başlayacaksınız. Kim olduğunuzu hatırlamaya başlamanız şart.
Yalnız değilsiniz. Bunu tek başınıza yapamazsınız. Size ruhunuzun sancak
taşıyıcısı olduğunuzu söylesek de sizin öyküyü anlayan ve bütün gerçeklikleri
etkileyebilecek olan bu enerji girdabını yaratmak üzere geri gelen başka
yönleriniz var. Bu zamanların önemini, siz değişmeye razı oldukça getirdikleri
heyecan ve sevinci ne kadar vurgulasak azdır.
Değişmeye, tutunduklarınızı bırakmaya razı olmazsanız pek sevinç kaynağı
olmayan deneyimlerden geçeceksiniz. Hepinizin vazgeçmek istemeyebileceği bazı
şeyleri olacak. Sıkı sıkı sarılıp tutunduğunuz bir alan olduğundan hepiniz için
zorluk oluşturacak bu. Ama yine de, her biriniz buraya bir şey yapmak üzere
geldiniz, onun için yolculuklarınızda, ruhunuzun deneyimlemek için yanıp
tutuştuğu şeyle ilgilenebilirsiniz. Burada bitmemiş bir işiniz olmasına benzer
bu. Perde çoğunuz için öyle sıkıca çekilmiş ki, uçup gidemiyor ve “Ne işim var
ki burada yine? Buralı değilim ben!” diyor.
Daha yüksek boyutları anlayanlarınız kendini çoğu zaman çok yalnız
hissetti bu gezegende. Şimdi milyonlarca var sizin gibi, müthiş bir destek
grubu oluşturuyorlar. Karşılaşıp birbirinizi bulmak, ince bir ipek ipliği başka
bir ipek ipliğe ekler gibi bilinçlerinizi bir araya getirmek üzeresiniz. En
güzel oluşumun büyük bir çaba gerektirmeksizin ortaya çıktığını göreceksiniz,
çünkü bir planın parçası bu ve bazı şeyleri yapmak üzere harekete geçiriliyorsunuz.
Gezegen bütünüyle öyle bir kontrol altında tutuldu ki, buraya ilk
geldiğinizden bu yana kendi gerçekliğiniz üzerinde denetim sahibi olmadığınız
düşüncesiyle eğitildiniz. Size her şeyin ikincil olduğu, her şeyin söz
hakkınızın olmadığı bir şeye bağlı olduğu öğretildi. Bu yanlıştır! DNA’sını
kontrol eden sizsiniz.
Her şey üzerinde bütünüyle kontrol sahibisiniz. Bunu keşfedip inanana dek
bu özgür irade alanında kim ne yapmanızı isterse ona bağlı olursunuz.
Masumiyetiniz içinde DNA’nızın, zekanızın ve başka birçok şeyin kontrol
edilmesine yol açan şeylere maruz kaldınız.
(6)
TARİHİN
KİLİDİNİ AÇMAK
Genetik malzeme ve sarmalları ışık şifreli, fiber optik sistemler gibi
bilgi taşıyan incecik iplikçiklerden oluştuğu için DNA kodlamanın
taşıyıcısıdır. Harekete geçmek ve bilgiyi bedeninize getirmek için
kullandığınız ışık sütunu da ışığın şifrelendiği iplikçiklerden oluşur. Işık
şifreli bu iplikçikler büyük miktarlarda veri ve bilgi taşır, bedeniniz onlarla
doludur. Belli bir düzen içinde bir araya getirilip yerleştirildiklerinde ışık
şifreli iplikçikler birlikte çalışır ve taşıdıkları tarihe anlam kazandıran
bilgileri serbest bırakırlar.
Bedeninizin içindeki ışık kodlu iplikçikler, evreninizin tarihini
barındıracak kadar devasa büyük bir kitaplığa benzer. Dünya tarihi boyunca
burada yaşayan pek çok tür oldu. Siz kendinizi insanlığın bu gezegenin yerel
türü olduğuna inandırdınız. İnsanlar buraya yerleştirildi. Çok kısa bir zaman
içinde insanları bir şok bekliyor çünkü çok farklı yaratıkların iskeletlerini
ortaya çıkaracaklar. Bunların bazıları, bulvar basınına konu olmak ve şaka
olarak kabul edilmek ya da korkuyla gizlenmekle birlikte özellikle Güney
Amerika’da meydana çıkarıldı bile. İnsanlığın bilinç frekansı alıcılığa
yükseldiğinde ve kitle ruhunun sinir sistemi paradigmada bir sıçrama
yapabileceğiniz noktaya kadar dengelendiğinde, Dünyanın kendisi, meteorolojik
şablonlar, Dünyadaki değişiklikler, ruhsal keşifler vb bir dizi olayla gizini
açıklayacak. Yepyeni bir tarih çıkaracaksınız ortaya.
Önünüzdeki görev, DNA’nızın evrimleşmesini bilinçli bir şekilde istemeniz,
buna niyet etmeniz, rıza göstermenizdir. İstemek, arzu etmek, birçok kimliğe
girip çıkmanızı gerektirdiği için kolay değildir. Çok boyutlu varoluşunuz,
özünüz ya da ruhunuzun tarihsel açısından her çeşit karaktere büründünüz,
bunların kimileri acı doluydu. Size meydan okuyan zorlu deneyimlerdi.
Zaman, zorluklardan geçip ışık şifreli iplikçiklerde yeniden bir araya
gelerek yeni sarmallar oluşturma, kendinize ise, DNA’daki bu yeni bilginin içinizde
nereye bağlandığını algılama izni vererek, bedeninizin içindeki tarihin
kilidini açma zamanıdır. Mantıklı zihniniz için her zaman anlamlı olmayacaktır
bu. Mantıklı zihninizin, bir yeri, işlevi ve amacı olduğunu ama bunun sizin
kimliğinizi oluşturmadığını öğreneceksiniz. Ve eğer onu aşırı ve kötüye
kullanırsanız bedeninizde gerilim yaratırsınız. Deneyimlediğinizi her zaman
mantıklı olarak anlamanız gerekmez. Kendinize bakın; mizah duygunuzu her zaman
koruyun; evrimleşmekte olduğunuz fikrini koruyun.
Birçok şeyden geçeceksiniz çünkü çakra sisteminizden oluşan bir kimlik
merdivenine tırmanmaktasınız. Çakralar, sizin kendinizi herhangi bir alanda
harekete geçirdiğiniz ya da ifade ettiğiniz yaşamlara göre ayarlanmış enerji
bilgi merkezleridir. Gelecekteki birkaç yıl içinde kimliğinizi ortaya
çıkarmanız şarttır.
Işık şifreli iplikçikler bir ışık aracı, ışığın parçası ve ifadesidir. Bir
suretleri bedeninizin dışındayken bu ışık şifreli iplikçikler hücrelerinizin
içinde milyonlarca ince, tülümsü iplikçik olarak bulunur. Işık şifreli
iplikçikler, sizin kim olduğunuzun öykülerini barındıran Işık Dili geometrisini
taşır. Işık şifreli iplikçikler gezegene daha önceden gelmemiştir çünkü onları
uzak tutan karanlık ekip tarafından yaratılan bir kirlilik söz konusuydu.
Işık şifreli iplikçikler dilin geometrik bir biçimini tutan ışınlar
gibidir. Size kozmik bir veri tabanından gelir ve bilgi taşırlar. Çoğunuz,
bedeninize verilecek bir şifaya gereksinmeyecek durumdasınız. Sizin, bedeninize
yerleştirilecek anlık bir eğitim ya da aşılamaya ihtiyacınız var. Gelecek
birkaç yılda olacak olan da bu.
Gezegendeki bazı kişiler, özellikle de kristallerle çalışanlar başka
bedenleri bu iplikçiklerle doldurup harekete geçirmeyi öğrenecekler. Bu
deneyimi yaşamak isteyenlerin bedenlerinde anında bilgi ve anında bilme
verilmesi için iplikçikler harekete geçirilecek. Eğitim işte bu yöne doğru
evrimleşiyor. Tüm bunlar sırasında yanınızda bulunacak varlıklar olacak. Bu
varlıkları ve çevrenizde varolan diğer gerçeklikleri fark edebilecek duruma
geleceksiniz.
Işık şifreli iplikçiklerdeki bilgi dağıtıldığında kitaplıklar yanıp
tükenmedi, sadece kitaplar raflardan devrildi ve odanın ortasında öylece kaldı.
Canlandırın gözünüzde; dev bir stadyum büyüklüğündeki bir mekana giriyorsunuz,
bütün kitaplar ya da onlarla dolu bilgi, raflardan çekilip alınmış, ortalıkta
öylece bırakılmış. Şans bir yana, nasıl bulabilirdiniz aradığınız herhangi bir
şeyi? İnsanlar şansın düzenine inanmadığı için içlerindeki düzeni hiçbir zaman
izlememişlerdir.
İplikçiklerdeki bilgi içinizde bırakıldı ama onları anlamlı bir hale
getirmenin mantıklı bir yolu yok. Böyleyken, şu anda nasıl bulacaksınız
bilgiyi? Bilgi size kendisini sunacak. Süreç bu. Gidip aramanıza gerek yok
çünkü bu keşif sizin mirasınız ve kim olduğunuz. DNA yeni sarmal biçimleri
oluşturmaya başladıkça bu yeni sarmallar bedende şu sıra geliştirilmekte olan
bir sinir sistemi boyunca hareket edecek ve anılar bilincinize akın edecekler.
Bu sinir sistemini geliştirmek, ışığı bedeninize çekmek, sisteminizi oksijenle
beslemek, enerji hızlandırmalarında nasıl hareket edileceğini öğrenmek ve
bedeninize daha fazla fikir ve deneyim çekmek için çalışmak zorundasınız. Bu
süreç büyümeye ve kendi kendisini bedeninizde beslemeye başladığında -nasıl
erişeceğinizi bilmek isteyeceğiniz için- sadece gözlemleyin onu. Dramalarınıza
takılı kalmak, kitaplarınızdan birini diğer kitaplardaki bilginin toplanmasına
izin vermeksizin yeniden ve yeniden okumak gibidir. Fazlası var; bütün bir
hikaye var.
Bütün bu hikaye sizin ruhunuzun tümüyle ilgili. Işık Ailesi üyeleri olarak
fiziksel bedenlerinizde bütün varoluşlarınızın bilinçli farkındalığını
barındırmayı kabul ediyorsunuz. Bütün bu varoluşlarda yaptıklarınızı,
oynadığınız rolleri kabullenmeyi ve farklı gerçekliklere akın ederek onları Işık
Ailesi’nin bir temsilcisi olarak yaptığınız anlaşmaya göre değiştirmeyi kabul
ediyorsunuz. Bu anlaşma içinde elbette özgür iradeniz var.
Üçlü sarmal sizi hissetme merkezine getirir. Hissetme merkezi duygu, duygu
ise sizin ruhsal benliğinize bilet, yol ya da köprüdür. İnsanlar duygusal
benliklerini yadsırlarsa ruhsal boyutlara gidemezler. İsa bir keresinde,
“Kendini bil!” demiştir. Kendini bil! İşte aynı şey bu. Bu mesaj gezegene uzun
zaman önce verildi ama çarpıtıldı ve insanlar gerçekten ne kadar büyük
olduklarını, yapmaları gereken tek şeyin kendilerini yeniden düzene sokmaktan
ibaret olduğunu anlayamadılar.
Çalışma her zaman içseldir. Gezegende bir değişikliğin nasıl yapılacağını
bilmek isterseniz size her zaman söylediğimiz, “kendinizi ele alın”dır.
Kendinizi geliştirin. Benlik sınırlarının ötesine geçin. Çok boyutlu olmayı,
astral dünyada varolmayı, fiziksel bedenin ötesine yolculuk yapmayı öğrenin.
Bedeni “burada” sona eriş olarak tanımlamaktan vazgeçin; denetim altında
tutulmanız için toplumun sizi benimsemeye yüreklendirdiği şeydir bu. Bir özgür
irade alanında birisi sorumluluğu almak isteyeceğinden kontrol oyunun
parçasıdır. Sizler Işık Ailesi’nin üyelerisiniz. Hangi düzene ve hangi
tanrılara cevap veriyorsunuz?
DNA gerçek ve yaşamın yaşayan tarihidir. Kişi eğer bu tarihle
bütünleşebilecek durumdaysa videolar, kaset ya da kitaplar olmaksızın
gerçekliklere girebilir. Deneyimleyebilir. Çoğu yerli kültür, gezegende
bırakılan Yaşayan Kitaplık kalıntılarını bulacak şekilde eğitilmiştir. Bu da
onların Dünya ve hayvanlara duydukları saygıyı ve her şeyde kendini gösteren
işbirliği anlayışlarını açıklar. Yerli kültürler, zamanı geldiğinde bir eğitim
alanı ve hafızanın olası bir harekete geçirilişinde yer alması için gezegene
bilerek getirilmişlerdir.
DNA şifreyi saklar. Kimlik şablonunu, varoluş planını, evrenin ve bu özel
yerdeki yaşamın tarihini saklar. Bu da insanların hücrelerinde depolanmıştır.
Gezegenin hizmetkarları olan insan sakinlerin özgün DNA’sı on iki sayısı
üzerine temellenen bir genetik şablona sahipti. Bu nedenle genetik malzemenin
on iki sarmalı, her birinin on iki sayısı bulunan pek çok diğer temsilci ya da
bilgi kaynağına bağlıdır. Bilginin on iki sarmalı, insanı -dünya sakinlerini-
bedenin içi ve dışındaki ilgili bilgi merkezlerine bağlar.
Dünya şimdi, Özgün Planlamacıların, Dünya sakinlerinin on iki sarmalını
yeniden harekete geçirmek ve Dünyayı yeniden rayına oturtmak üzere geri dönüş
amaçlarıyla birleşiyor ya da bir hizaya geliyor. Çağlar ve çağlar önce
biyolojik kitaplık tasarlandığında bu canlı kitaplıkta depolanan verinin
kilidini açacak anahtarı gezegenin hizmetkarlarının saklaması
kararlaştırılmıştı.
Bunun on iki bilgi merkezi ile bağlantısı nasıl kuruluyor? İnsanın çakra
sistemleri bağlanıp açıldığı ve harekete geçirildiğinde bilgi kendini ifade
yolunu arar ve erişilir hale gelir. Kendisini ifade etmeye başlamasını sağlamak
üzere bu bilgiyi yaşamın ön planına getirerek şifreleyen ya da tetikleyen belli
şeyler vardır. Yedisi bedeninizin içinde, beşi dışında olan bilgi merkezlerine
bağlandığınızda başka bir on ikili bilgi merkezi grubundan enerji almaya hazır
hale gelirsiniz. Kendi on iki çakranızı harekete geçirdiğinizde on ikili
paralel merkez gruplarında biriktirilmiş ve sizin sürecinize etkinlik
kazandırmaya devam edecek enerjiye bağlanırsınız. Bu da beyni er geç eksiksiz,
bütün ve bilgisayar benzeri işleyişine getirecektir.
On iki paralel gerçeklik, gizlenen bilginin kilidini açma yolları sunar.
Bilgiyi açmanın birçok adımı vardır. Bunu, nihai bilgi parçasına ulaşmak için
çeşitli düzeylerde parmak izi ve diğer izleri kullanan hükümetin gizli
güvenliğine benzetebilirsiniz. Eğer çok gizli bir şey gözlerden uzağa
saklanmışsa şeylerin bağlanması gereken birçok farklı yol vardır.
On iki DNA sarmalının harekete geçirilmesi, on iki bilgi merkezinin -on
iki çakra ya da eterik çemberin- dönmesi, hareketi ve açılması ile çakışır. Bu,
on ikinin dönmesiyle bağlantıya geçmenin başlangıcıdır. Enerjinin bu düzeni
gerçekleştiğinde enerjiyi güneş sisteminizin on iki gök cismine getirir ve çeker.
Gök cisimleri de enerjiyi geriye, Dünya’ya yansıtır. Dünyanın biyogenetik
olarak canlanması için tuttukları enerjiyi serbest bırakarak kendilerini
harekete geçirirler. Bu on ikili gruplar giderek çoğalıyor –sözgelimi on iki
dönen evren. On iki merkezin dönmesiyle yeni bilincin kaosu yaşanmaya
başlayacak çünkü on iki enerji merkezi -özellikle de dışarıda yer alan beş
tanesi- geri dönüp gezegene bağlandığında inanılmaz bir enerji akımı olacak.
On iki sarmalın dizilimi tür olarak sizin bilgiye bütünüyle sahip
olacağınız anlamına gelmiyor. Bunun anlamı, insan ırkını daha yüksek bir
bilince fırlatmak üzere yeni bir işlem standardı yaratmak için
gerçekleştirilmesi gereken en fazla ve en az mutasyondur. Mutasyon, herkesin
kendine göre etkileneceği yeni bir frekans düzeyi getirecektir. Süreç,
atmosferinize doğan yeni bir güneşe benzetilebilir. On iki sarmal, ışık şifreli
iplikçiklerdeki bilginin bütününü içermez kuşkusuz. Bununla birlikte, on iki
sarmalın biçimlenmesi tür olarak size pek çok şey, kim olduğunuza ilişkin çok
daha geniş bir fikir verecektir.
Işık Ailesi üyesi olarak kim olduğunuzu biliyorsunuz. Ancak, insan
kimliğine girdiğiniz için kimi zaman kendinizi, kim olduğunuzu bilmediğiniz
düşüncesiyle aldatıyorsunuz. Varlığınızın ebedi yanında Işık Ailesi’nin bir
üyesi olduğunuzu biliyorsunuz.
Bir kitaplığın neye benzediğini bildiğiniz için Dünyaya Yaşayan Kitaplık
adını veriyoruz. Kitaplık, bilginin biriktirildiği ve erişilir olduğu yerdir.
Gittiğiniz her yerde bir kitaplıkta olduğunuz imgesini canlandırmak istediğimiz
için bu benzetmeyi kullanıyoruz. Ancak henüz, bilgiyi nasıl çözeceğinizi ya da
kitaplıkta yerinizi bilmiyorsunuz.
Herkesin canlandırmaya başlamasını istediğimiz bir imge bu. Dünyayı daha
fazla sevmeyi, burada herkes için bağlı olunabilecek bir şey olduğunu daha
yoğun bir şekilde düşünmeyi sağlayacak. İnsanlarla iletişim kurmaya çalışan
zeki bir yaşam olduğunu ortaya çıkarınca artık kimsenin yalnız olmasına gerek
kalmayacak. Kişiyi on iki bilgi merkezine bağlayan on iki sarmal formüle edildiğinde
kitaplık aktif hale geçecek.
İnsanlar, Yaşayan Kitaplık bilgisine erişim anahtarı olarak
tasarlanmıştır. Konuya değineceğimiz birçok öykü var. Milyonlarca yıl önce,
özellikle kocaman hayvanların gezegenin koruyucusu olarak çalıştığı dinozorlar
döneminde ve belirli enerjiler burada veri yüklenmesi için oluşturulduğunda,
yaşam bu gezegende bütün türleriyle birlikte hüküm sürüyordu. Bu, milyonlarca
yıl boyunca böyle devam etti.
Şu anda on iki, bağlantıya geçilen sistemdir ve çevrenize bakacak
olursanız bunu her yerde görürsünüz. Nedeni, günün birinde sizi başka bir yerde
başka bir şeye bağladığını görmenizi sağlamak olan simgesel bir eklemeydi bu.
Doğal ritminiz değil, on iki enerjisini gerçekliğin birçok başka sisteminde
kullanmak üzere yapılan bir grup anlaşması. Şifreli bir formül. Mantıklı zihin
için hiçbir anlam ifade etmeyen çoğu şey, ışık şifreli iplikçikler ve giderek
daha duyarlı hale gelen beden için muazzam bir anlam ifade ediyor.
Bunun çok etkisiz bir sistem olduğunu, doğal bir akış olmadığını
söyleyenler çıkacaktır. Ama on ikili sistem, gezegenin ona göre ayarlandığı
akıştır. Gerçekte, bakacak olursanız siz on üçlü bir sistemsiniz. Ay bir yıl
içinde kaç kez dolunay haline gelir? On üç. On üçlü sistem gelecek. Geçmiş
zamana doğru hareket edeceğiniz için yakında buna açılacaksınız. On üç enerjisi
mantığın ve dayatılan sistemin ötesine geçer.
Söylediğimiz gibi, Özgün Planlamacılardan enerji almak üzere Işık Ailesi
gezegene geldi. Bu enerji genetik bir değişim yaratacak ve ışık şifreli
iplikçikleri harekete geçirecek, yeniden düzenleyecek. İplikçikler, bedeni
harekete geçirecek on iki sarmal sistemini oluşturacak. Bu da, Dünyada
depolanan veriye erişim sağlamak üzere kullanılmaya hazır olacağından insanları
çok değerli kılacak.
Bu kadar önemli olan veri nedir? Böcek, çiçek, domuz ve eşek kuyruğu,
tavşan kulağı ve her türlü şey biçimine girmiş, sizin onu keşfetmenizi
bekliyor. Bilginin on iki kitaplığa farklı düzemlerde yüklenmiş olduğunu
vurgulamak isteriz. Kitaplıklara geldiğinizde çeşitli izin şifreleri
bulunuyordu. Başka bir deyişle, kitaplıklara girmenin çok çeşitli yolu vardı.
Elinizi kolunuzu sallayarak girip “Bütün bu bilgiye erişim iznim var”
diyemezdiniz. Tıpkı şimdi yönetiminiz için geçiş izni olması gibi, bilgiyi
barındıran kitaplıkların da güvenlik sistemleri vardı.
O zamanlar zorbalığın nabzı atmakta olduğundan kitaplıkları öncelikli
olarak oluşturmak gerekiyordu. Kimi enerjiler, Zaman Bekçileri, bilginin yanlış
ellere düşmesinden endişeleniyordu. Böylece, engin bir oyun duygusu içinde
kitaplıklar çok çeşitli biçimlerde tasarlandı. Diğer kitaplıklar ya da dünyalar
hiç sizin dünyanız gibi değil. Zaman Bekçilerinin görevi, bilincin
evrimleşmesini, bilgi sahibi olmasını ve bilgiye erişim sağlamada
kullanılmasını olanaklı kılacak bir tasarı oluşturmaktı.
Başlangıçta insanın kitaplığın yol göstericisi olma rolü büyük bir onurdu.
İnsan olmaksızın kitaplığa ulaşılamıyordu ve insanla ne kadar uyum içine
girilirse kitaplığa erişim de o kadar artıyordu. İnsan, bilgiyi her şeyde
bulacak şekilde gereğince serbest, gereğince de bağlı olmaktan gurur duyuyordu.
İnsanlara kitaplığın kartları denilecek olursa kimileri diğerlerinden daha
iyi kitaplık kartlarıydı. Kitaplık kartı olmak için eğitim veriliyordu.
Gezegende bilgi bulmak isteyen varlıklar geldiğinde belli şifrelere cevap
verecek şekilde şifrelenmiş insanla birleşmeleri gerekiyordu. Düşük şifreli
birisi bir şeyin ancak belli bir miktarını görebilirdi. Gelenlerin her biri
belli bir bilgiye ulaşmak amacındaydı. Bilgi birisinden saklandığı için değil,
onların biyolojik yapısına elektromanyetik olarak uyum sağlamadığı için uzak
tutuluyordu.
Veri bireyin inanç sistemine girebilmelidir. Aksi taktirde, birey,
sevgiyle yoğun bir şekilde yumuşatılmayan enerjinin akınına uğradığında havaya
uçabilir. Herhangi bir şey sevgiyle yoğun bir şekilde yumuşatıldığında kişiyi
savrulup gitmekten korur, çok geniş ufuklu bir anlayışı algılamaya
odaklanmasını sürdürmesini sağlar. Geniş ufuklu anlayışların gezegene
uyarlanmış biçimidir bu; sevgi frekansını kullanılır.
Duygusuyla bağlantılı olmadığı için ışık frekansı geniş ufuklu anlayışları
taşıyamaz. Sevgi frekansı duyguyla bağlantılıdır. Kişi kendisi hakkında
genişletilmiş bir anlayış yarattığında bireye amaç veren bir sevgi olmalıdır.
Sevgi olmaksızın kişi, amaç olduğunu hissedemez, oysa şeylerin ne kadar engin
olduğunu anlamak için her zaman amaca bağlı olması gerekir.
Günün birinde cinselliğin sürecin parçası olduğunu keşfedeceksiniz. Kendi
cinselliğinize sahip çıktığınızda onu ifade etme fırsatlarını görecek, bu yollarla
ifade etmek isteyip istemediğinize karar vereceksiniz. Ulaşılır hale
geldiğinizde ve başkaları sizi kitaplığı keşfetmede kullandığında yıllar
geçtikçe çok ilginç karşılaşmalar yaşayabilirsiniz. Geri gidip yazıları ve
kadim metinleri incelerseniz tanrıların aşağı inip insan varlıkların kızlarıyla
birleştiğini anlayacaksınız.
Cinsellik, kitaplık kartının ateşlenmesinde kullanıldı. Ancak burada büyük
bir tehlike vardı çünkü kötüye kullanıldı. İşte bu nedenle de cinselliğinize
sahip çıkmak ve onu kiminle paylaşacağınızdan son derece emin olmak çok önemli.
Hiçbirinizin satın alınmasını ya da kandırılmasını istemeyiz. Size, bakmanız ve
başkalarını dürüstçe ve bütünlük içinde mi deneyimlediğiniz yoksa sizi
pohpohladıklarını mı görmeniz öneriliyor. Gücün hizmetkarları haline
geliyorsunuz.
Geleneğe bağlı olup da bizim, gözetim olmaksızın erişilebilir çok fazla
bilgi ürettiğimizi hissedenler var. Biz, dünyanın büyük bir çarpışmayla yüz
yüze olduğunu ve kimsenin engellenmediğini söylüyoruz. Diğer birçoğu gibi gezegeni,
anımsama fırsatlarının akınına uğratıyoruz. Böylece bu bilgiyi ve becerileri
toplamaya başladığınızda sizin aracılığınızla erişebilecekleri şey nedeniyle
size doğru çekilen başkaları da olacak.
Birisiyle cinsel ilişki kurduğunuzda başka kitaplıklara ulaşan bir bulvar
açılmış gibi olur. Çok, pek çok şeyle ilintilidir bu. Sizden istediklerimizin
biri de bedenlerinizi onurlandırıp sevmeniz, kendinizi sevmeniz ve sizi
gerçekten seven birisiyle cinsel ilişki kurduğunuzdan emin olmanızdır. Onunla
evleneceğiniz anlamına gelmez. Ama kiminle ilişki kurduğunuzu bilmeniz için
sevginin olması gerekir. Bu şekilde, yaptığınız keşifler ikinizin arasında
hareket eder. Sizi bilgilendirdiğimiz ölçüde uyarmıyoruz. Güçleri konusunda
dikkatli olmayanların başına gelenleri göreceksiniz.
Başka bir deyişle cinsellik, oyun değildir. Birçok yol açmanın aracıdır.
Kişi eğer ona dikkatle yaklaşmazsa partneri olmasa bile enerjileri kendine
çekebilir. Kişi eğer, cinselliği bilgiyi harekete geçirmede kullanıyorsa yanlış
enerjileri davet edebilir. Onun için cinselliğin frekansına dikkat edin çünkü
duyguları yüzeye getirir, duygularsa Yaşayan Kitaplıkta depolanan veriye
erişimin anahtarıdır.
(7)
ÇOK
BOYUTLU YAŞAM
Yaşam olayına katılımdan yararlanmaktasınız. Sadece fiziksellik içinde
olarak bile başka hiçbir yerde toplayamayacağınız kadar deneyim ve özellik
topluyorsunuz. Bu özel zaman ve son birkaç yüz bin yıl içinde Dünyadaki
fizikselliğin parçası olmak gerçekten çok güçlü bir olay çünkü sizin,
karanlığın hüküm sürmüş olduğu bir yere geldiğiniz anlamını taşıyor.
Gözlerinizi bir şekilde açmaya ve sevinç ile yükselişin farkına varmaya
çalışmanız gerekti. Çağdaş tarihi düşünürseniz yaşamları yükseltmeleri gereken
insanlar için bunun gerçekten çok ender bir olay olduğunu göreceksiniz. Bu
nedenle yükselişi kendiniz için gerçekleştirmek ve kendinizi bunu
yapabileceğinize inandırmak zorundasınız.
Dünyadaki varoluşun doğası çağlar boyunca ışık ve karanlık arasındaki
savaşım oldu. Kimileri bunu iyi ve kötü ya da yücelme ve şer arasındaki savaşım
olarak adlandıracaktır. Biz bunun sadece, belli yasa ve kuralların geçerli
olduğu bir olay ve yer olduğunu ve kuşkusuz Dünyanın, varoluşta bu tür
zorluklarla baş etmek zorunda olan yegane yer olmadığını söyleyeceğiz.
İçinde hareket ettiğiniz biyolojik yapının düşleyebileceğinizden çok daha
büyük bir kapasiteye sahip oluşuyla eşsizsiniz. Potansiyelinizden ancak düşük
bir oranda yararlanabileceğinize inandırılmış olduğunuz için sizi savaşım
içinde izlemek çok ilginç. Gerçekten sizler, tanıların imgesinde tasarlanmış
büyük yaratıklarsınız. Hatta bu tanrı vergisi inanılmaz potansiyele sahipken
öylesine kontrol altında tutuldunuz ki, potansiyeliniz kendi varlığını yadsıdı.
İnsanların çoğu yeteneklerinin yüzde üç ya da dördünü kullanır. Daha ileri bir
aşamada olanlar yeteneklerinin yüzde 12-15’ini kullanır. Nerede ayrılıyor
insanların çoğu? Geri kalan yüzde 80-90 nerede? Yeteneklerin yüzde 90’ı ile ne
yapılabilir? İşte bu yüzde 90 şimdi uyanıyor ve eski gözler, benliğin nelere
yetenekli olduğunu anımsayıp görmeye başlıyor. Eski gözler açıldığında ve
gerçek potansiyelinizi gördüğünüzde kendinizle kavga etmeye bir son
vereceksiniz. Sınırlamalar için kavga etmeye son verecek ve kendinizi geride
tutmak için kullanmakta direndiğiniz şeyleri aşmaya başlayacaksınız.
Eski Mısır’da, din okullarında eğitilen inisiyelerin gözlerini başka
gerçekliklere bütünüyle açmak birçok yaşam boyunca sürüyordu. Belli aileler
içinde bedenlenip kim olduklarını anımsama konusunda eğitiliyorlardı.
Düşlerinde gördükleri için anne babalar kimin dünyaya geleceğini anlardı. Daha
birleşme gerçekleşmeden önce bedenlerine kimin geleceğini bilirlerdi. Gözler
çok daha açıktı ve birçok farklı gerçekliği görebilirlerdi. Uyanıklık dünyası,
uyku dünyası, ölüm dünyası ve düş dünyası gibi birçok farklı dünyaya
bakabildikleri için Horus’un gözleri denirdi onlara.
Eski gözlerini açmak isteyen ve uyanmakta olan ustalar olan sizler pek çok
başka yaşam boyunca eğitilmeyi deneyimlediniz. Aldığınız eğitimi tapınak
yaşamıyla hiçbir ilgisi olmayan bir beden ve sistemle -size yeteneklerinizden
dolayı bir şans vermeyi düşünmeyen bir şeyle- bütünleştirme zamanı şimdi. Özgür
ruhlarsınız siz, onun için toplumunuz Eski Mısır’da olduğu gibi tanrı vergisi
armağanlarınızı ön plana çıkarmanızı beklemiyor. Resmiyet içinde bu yetenekleri
ortaya koyacak hiçbir yer, toplum içinde hiçbir mezhep yok. Konu sizin nasıl
yaşadığınız değil. Beden, ruh ve zihnin yeteneklerinizin kullanımına uygun
sayılacağı bir tempoda ilerleyeceksiniz.
Kendinizi egonuzun uygun gördüğü oranda hızlanmadığınız için
cezalandırmayın. Egonun sizin bir yanınızı gören gözleri vardır. Ruh ya da
sizin aracılığınızla bakan Horus’un gözlerinin neyin uygun olduğuna ilişkin
görüşü bütünüyle farklıdır. Gereksinimlerinizi, yapınızı, planınızı bilerek
sağlam kalmanızı sağlayacak bir tempoda çalışacaksınız. Akıl hastaneleri eski
gözlerini açıp da buna bir anlam veremeyen ya da ne olduğunu anlamayan
insanlarla doludur; evlerinin durağını bulamazlar. Bağlanacağı bir yer olmazsa
sinir sisteminin hassas dengesi altüst olur.
Sinir sistemlerinizi hızla geliştiriyorsunuz ve bunu fark etmenin yolları
var. Arada bir, sizi bildiğiniz şekliyle fiziksel gerçekliğin -üçüncü boyut
kimliği olan frekansın- dışına çıkaran itkiyi alabilir duruma geliyorsunuz. O
zaman da başka bir titreşime geçip alışılmışın dışında bir şeyin -olağanüstü
bir şeyin- olmakta olduğunu görüyor, hissediyor, fark ediyorsunuz. Normal
olarak yadsıma o zaman geliyor çünkü eğer mantıklı zihin olanı açıklayamaz ya
da duruma hakim olamazsa deneyimi yadsır ya da anısına ket vurursunuz.
Sizin için en iyisi sezgilerinizden ayrılmamak, hissettiğinize güvenmek,
mantıklı zihniniz için anlam ifade etmese de güvenle hareket etmektir. Bir
yerlere girmeniz gerektiğini hissettiğiniz için sabırsızlık çoğunuz için bir
tuzaktır. Çok yavaş hareket eden, içe dönmek için duran ve gözlemleyen, yere
yakın olan ve çok iyi gören kaplumbağanın niteliklerini yadsımayın.
Eski gözlerin bu açılışında hızlandırılmak istiyorsanız, bağlılığınızı
ifade edin. Düşünce vardır. Düşünce yaratır. Düşünceniz eğer en büyük gelişim
ve beceri ile bir hızlandırmaya doğru hareket etmekse yapacağınız budur.
Kuşkunun da bir düşünce olduğundan kuşkulanacak olursanız o da kendisini
yaratacaktır. Size gelenin ince doğasını yadsıyacağınız için kuşku doğduğunda
gelişim sürecini durdurur.
Bizim “adlandırılmamış on yıl” olarak etiketlediğimiz 1990’ları
bitirdiniz. Dünya üzerindeki bütün büyük olayların gerçekleşmeye başlayacağı
zaman bu zamandı. Birçok olay gerçekleşmiş durumda ancak bunlara resmiyet
tarafından küçük parçalar halinde el konuldu. Eski giysileri resmiyete artık
dar geliyor, sınırlarına sığamıyor çünkü gerçekliği hakikatte evrimleştiği
şekliyle içine almıyor.
Aranızda eski -uyanan ustalar- olanlarınızın uyanırken eski gözlerden
bakacak hale gelmenizi ve bildiğiniz, anımsadığınız, derinliklerinizde yer alan
bir şeyi uyandırmanızı istiyoruz. Kendinize inanmanız, kendinize güvenmeniz
gerekecek. Görebilmeye, gördüğünüzü anlamaya ve başkalarına bu daha geniş
görüşü ifade etmeye gereksiniyorsunuz. Sizi her zaman kim olmuş olduğunuzun
bilgisine götürecek olan bir anlayışa ya da bilincin yoğun iç patlayışına
ulaşacaksınız.
Kilitleri açıp kendinize ilerleme izni vermek size, yalnızca size bağlı.
İnançlarınızdan ve düşüncenin öneminden söz ettik. Düşüncenizin sonucu
olduğunuzu, düşüncenin olduğunu ve anlayışın, manipülasyonun, dünyanızda
çalışmanın özünün bu olduğunu tekrar tekrar vurguluyoruz. Bu süreci
entelektinizden alıp bedeninize yerleştirmeye ve yaşamınızı bu şekilde yaşamayı
vaat etmeye başladığınızda eski gözler gerçekten görmeye başlayacak.
Ruhunuzun tarihini görmeye başladığınızda bu belli bedendeki kimliğiniz
-şu “ben”- çok önemsiz görünebilir. Kendini çok eski zamanlarda bu gezegende
ifade eden muhteşem bir özünüz vardı ve şu anda algıladığınızdan çok daha
fazlası devam etmekte. Varoluş bir metre kalınlığında bir kitapmış da siz Yeni
Çağ’ın uyanışı ile bu gezegende kitabın ilk birkaç sayfasındaymışsınız gibi bir
şey bu. Yaşamlarınız boyu bütün bu kitaptan geçiyorsunuz.
Bütün bu bilgiyi işledikçe, sizin ve uygarlığınızın nerede varolduğuna,
nereden geldiğine ilişkin düşüncenizin sınırlarını aşmaya başladıkça öykü
bilincinize akacak. Kimliğinizi çözmeye başladığınızda siz olan bir dizi
kimliğe kol kanat gerin, onurlandırın, sevin aralarından hiçbirinin önemsiz
olduğunu hissetmeyin. İster tarlalarda çilek toplayın, ister sokak köşelerinde
izmarit arayın, her birini onurlandırın. Benliğin ilk ateşi taşıyan yönünün
kendini sizin aracılığınızla ifade etmesine izin verin. “Ben” olmak uygun
düştüğü zaman hala “ben” olabilirsiniz. Enerjinin büyüklüğü, gerçeği yerine
getirmek üzere, planın bir parçası olarak fiziksel aracınızı kullanmak
istediğinde “ben” yok edilmez. Bunun yerine “ben” sürece dahil edilir; çok
boyutlu hale gelmektir bu. Hareket edebilir halde olmaktır.
Oldukça derin bir zaman dilimi içinde burada olduğunuzu hepiniz
biliyorsunuz. Üzerine yazılan, fısıldanan, konuşulan çağ, sizin çağınız. Bu,
insanlığın gözünüzün önünde dönüşüme uğradığı ve kısa bir süre önce olmadığı
bir şeye tam anlamıyla dönüştüğü çağ. İnsanlar neye dönüşüyor? Yanıt oldukça
basit; insanlar çok boyutlu varlıklara dönüşüyor.
Büyük bir sözcük bu, büyük bir kavram. Bununla birlikte, sizin için
pabuçlarınızı bağlamak kadar da tanıdık bir şey. Çok boyutlu insanlar aynı anda
birçok farklı yerde bilinçli olarak varolan insanlardır. İnsanlar, bir durumdan
öbürüne geçme yeteneği olan, kim olduklarının büyüklüğünü, ten ömürlerinin sona
erdiği yerde sona ermeyeceklerini anlayan varlıklara dönüşüyor ya da
evrimleşiyor. İnsanlar aura ya da eterik bedenin bittiği yerde bitmez; birçok
farklı gerçeklikte varolurlar.
Bu, çok boyutlu benlik çağı; birçok farklı gerçeklikte farkındalıkla
hareket edebilen benlik; er geç iki yerde birden olup kaybolabilen benliğin;
dört boyutlu bilinçte hareket edebilen benliğin -düşünürün değil sezgileyenin.
Benliğin düşünen kısmının çok önemli olduğunu ama fiziksel bedenin genel müdürü
olamayacağını, danışmanı olacağını anlayan benliğin çağı.
Sezgi, bir bilinç evliliğine ulaşmak üzere eğitilmek için rehberlik aldığınız
geniş bir yoldur. Mantıksal olan erkek yön ile hissetmek olan dişi yönün
evliliğidir bu. Sezgi, onları bir olmak üzere bir araya getiriyor.
Harekete geçme zamanı şimdi. Son derece önemli bir noktadasınız; dev bir
değişim, dev bir aşama, vazgeçme, serbest bırakma zamanı.
Şimdi ışık ve ruha varoluşunuz boyunca sizi etkileme izni verme, kendinizi
benliğin varlığından haberdar olmadığınız çok boyutlu yönleriyle ve
bölümleriyle bir olmaya bırakma zamanı. Benliğin bu yönleri gerçekten de var.
Bu yönleriniz size bağlı ve ruhunuzun bayraktarı, evrende bu zamanda ışığın
hareketi için bir araç olarak sizi kullanıyor.
Grubumuz içinde İlk Yaratıcının olasılıklarının planını çıkaranlar, zaman
içinde yolculuk ve öngörülerinde büyük ölçüde haklı çıktılar. Gerçekten de İlk
Yaratıcı varoluşun bu bölgesine, bilincin bu özgür alanına bir titreşim
değişimi gönderiyor. Eylem burada, Dünyada ve şimdi gerçekleşmekte. Burada,
galaksinizin bu köşesinde, kenarında, evrenin bu ucunda başlıyor.
Büyük bir deneyim bu, her biriniz katılmak için büyük bir coşku ile
geldiniz. Cesaret. Üzerinde ne kadar dursak azdır; cesaret. İç rehberliğinizi
izleyin ve kendinize güvenin. Enerjiyi fiziksel bedenlerinize çağırın ve
kullanın. Karşı koyun insanlık yasalarına çünkü buraya bunun için geldiniz.
Sizler özgür ruhlarsınız, bizler de özgür ruhlarız.
Bu bilinç yolunda yolculuk yapamayanlar var, sorun değil. Bilincinizi
geçirdiğimiz yol, kolay bir yol değil. Savaşlar sonucunda gelebilse de bu yol
size ruhunuzun aradığı ödülleri verecek. Bilinçte yol açarak ilerleyen
öncülerseniz görüş açınızın geniş olduğu bir yere ulaşacaksınız, bu gezegenin
içinde ve dışında gidebileceğiniz yerlere ilişkin yepyeni seçenekleriniz
olacak. Sizinle ilişkisi olanlar da yeni seçeneklerinin olduğunu görecekler. Bu
zamanda gezegene çekilen bütün bilinçler evrenin yapısını değiştirecek bir
evrim kıvılcımını tutuşturacaklar. Büyük düşünün. Gerçekten büyük düşünün ve o
doğrultuda harekete geçin.
Kim bu çok boyutlu benlikler? Birçok kez, benliğinizin sizden çok daha
büyük olan, sizden çok daha fazla bilen bölümleri olduğuna inanmaya sevk
edildiniz. Bir ölçüde doğruydu bu, bir ölçüde hala da doğru. Bununla birlikte,
ruhunuzun bayraktarı olarak bedeninizde depolanmış olan ve bütün tarihinizi
taşıyan bilgiyi harekete geçirmeye başlayacağınızı göreceksiniz.
Benliğin bu diğer bölümlerinin kendilerini göstermeye başladığını nereden
bileceksiniz? Son derece ince bir düzlemde gerçekleşebilir ya da kafanıza
kalasla vurulmuş gibi olabilir. Benliğe bağlıdır nasıl olacağı. Bir gün oturmaktayken
göz açıp kapayıncaya dek bir anda kendinizi başka bir odada oturur
bulabilirsiniz. Kafanıza kalasla vurulması budur. Daha ince bir düzlemde,
sokakta yürür, bir vitrine bakarken bir manken ya da bir resim birden içinizde
bir şeyi harekete geçirebilir; bir anlığına kayar ve sizinle eşzamanlı var olan
bir kimliğinizin açık seçik imgesini yakalarsınız.
Benliğinizin fiziksel olarak varolmayan ya da gerçek uzay yaratıkları
olarak uzayda çalışan yönlerini keşfetmeye başlayacaksınız. Ruh uyanmak üzere.
Her bir yönünü tanıyacak, ruh benliğinin her bir yönü de bütününü bir anda
bilecek.
Titreşim hızıyla birlikte hareket etmeyi öğrenip dört boyutlu hale
geldiğinizde farkındalığınız bütün gerçekliklere bir anda açılacak. Bu yetiyi
üç ya da dört gerçekliği dengelemekle geliştirmeye başlayacak, sonra beş altı
gerçekliği ele alacak ve bu şekilde ilerleyeceksiniz. İlk Yaratıcının
yetilerini uyandırıyorsunuz ve kendi İlk Yaratıcınız haline geleceksiniz. Bu
evreni ve bütün diğer evrenleri yaratırken İlk Yaratıcının amacı, kendinin
bütün her şeyde (bilinci her şeydedir, biliyorsunuz), her şeyin ilişkili olduğu
her olayda bilincinde olacak, bütün bunları hesaplayacak ve aklını kaçırmayacak
ölçüde kendisini geliştirmek ve çok boyutlu birçok açık bilgi kanalına sahip olmaktı.
Bu yetiyi kendinizde geliştirmektesiniz. Aslında şu anda geçtiğiniz
bölümünüz, gerçekten varolduğu konusunda kuşku ve merak duyduğunuz için en katı
bölümdür. Beden bir şey söyler, zihin başka bir şey. Bilgi artıyor, içinizde
uyanmakta olanın bilgisidir bu.
Amacınıza her zaman bağlı kalmalısınız. Bu armağan ve yetenekler sizin
için ilk elden yaşanan deneyimler haline geldiğinde, ne olursa olsun üzerinde
çalışmak zorundasınız. Tanrısal bir rehberlik aldığınızı ve yaşamınızda nasıl
bir kargaşaya neden oluyor görünürse görünsün, olan her şeyin size yükselişiniz
için çekildiğini bilin. Bu olaylar sizi eninde sonunda daha zengin kılacak.
Şimdiki durumunuz, arka bahçenize altın dolu fıçılar atıldığında “Allah
kahretsin! Altın çimleri mahvetti!” demeye benziyor. Onca altın oraya atıldığı
için çimenlerinizin artık eskisi kadar güzel olmadığını düşünüyorsunuz.
Ne zaman bir deneyimle karşılaşırsanız karşılaşın, katılmayı öğrenin ona,
fiziksel bedeniniz içinde eksiksiz bir katılımcı olun. Tadını çıkarın, güzel
bir zaman geçirin ve aynı anda deneyiminizi, bıraktığı izi, deneyiminizin
başkaları ve sizin üzerindeki etkisini, bütün deneyimlerinizden çıkardığınız
sonuçları nasıl gözlemleyebileceğinizi öğrenin. O zaman, başınıza alışılmadık
nitelikte bir şeyin geldiği her sefer kendinize, “Aman ne hoş! Bak yine geldi.
Ne öğrenebilirim bundan?” diyebilirsiniz.
Deneyiminiz olmadığında hayal etmeye, yaşamınızın sorumluluğunu üstlenmeye
ve gelecek sefer yaşamınıza gizlice sokulduğunda bu deneyimlere hükmedebiliyor
ya da etkileyebiliyormuşçasına hareket etmeye başlayın. Bunu, kötü adamların
sizi yakalayamayacağı ya da tam kırık not alacakken teneffüs zilini
çaldırabileceğiniz, bir şekilde uyanmayı öğrenmiş olabileceğiniz bir düştekine
benzer bir biçimde yapabilirsiniz. Bireyler ve tür olarak yaşamın bütün
deneyimlerine ilişkin bu inanç ya da niyeti geliştirmek zorundasınız.
Bu gezegende benliklerinizin bir araya getirilmesi gerçekleşmek üzere.
Karşılaşacağınız benlikler evrenin her yanından geliyor. Düşündüğünüzde yüreğinizi
yerinden oynatacak benlikler var, baktığınızda kalbinizin duracağı benlikler.
Siz olan benlikler var.
Dünya bu zamanda bir inisiyasyon geçiriyor. Dünyanın bir parçası olduğunuz
ve kendinizi bu sistemden ayıramayacağınız için siz bir inisiyasyon geçiriyorsunuz.
Dünya kendisini dönüştürüyor ve güneş sisteminiz için bir domino taşı olmaya
niyetleniyor. Pek çok dünyayı bütün bu dünyaların varoluşunu sağlayabilecek
kadar iyi temellenmiş tek bir dünyada birleştirmeyi ve deneyimi anlaşılır
kılmayı istiyor. İşte bu dünyanın yaptığı. Böylece aynı zamanda elbette
hepinizin de yapması gereken.
Üç boyutlu dünya bir boyutlar çarpışmasına doğru ilerliyor -bir dünyalar
çarpışmasına değil, boyutlar çarpışmasına doğru. Birçok boyut birbiriyle
çarpışmak üzere. Bu boyutların bazısı korkunç ve çok korkutucu görünüyor.
Sınav, inisiyasyon (inisiyasyon her zaman fethedilip dönüştürülecek olan başka
bir gerçeklikten geçmektir), inanılmaz karanlıkta görünen ve siz oldukları için
sizinle birleşmeye gelen bu enerji ve varlıklarla yüzleşmektir. Onlar sizin
için çok boyutlu benliğinizin bir bölümü, siz ise bayraktarsınız ve siz
ışıksınız. Karanlığa ışık gelecek. Son derece duru bir halde olun onlarla
uğraşırken. Eğer bir şey hakkında duraksamanız varsa yapmayın. Saf ve temiz
olun.
Işığı bilginin tanıtımı, dağıtılması ve paylaşılması olarak tanımlıyoruz.
Karanlık ise bilginin denetimi ve saklanmasıdır. Bunu düşünün ve hissedin. Bu
gezegene ışık taşımanın ve muazzam bir gezegensel dönüşüm yaratmanın şifreli
planı ile; ruhunuzun, önderliği üstlenecek olan bölümünün bayraktarı olmak
üzere geldiniz. Ruhunuzun bu bölümü, “Hızı ben belirlerim. Burada hızın ölçüsü
ise ışık ve bilgi, artık karanlıkta olmamaktır” diyor.
Işığı sizin aracılığınız dışında nasıl bulacağını bilmeden karanlıkta olan
yanlarınız olduğunu hiç düşündünüz mü? Onlar da ışık istiyor. Çözümler ve
yanıtlar istiyor. Hissedeceğiniz şey mutlaka karanlık gücün niyeti değil,
duygusal maskesi -bilgi eksikliğiyle titreşen korku- olabilir. Benliğinizin
bilgisiz kısımları bilgilenmek için size geliyor. Onları nasıl bilgi sahibi
yapacaksınız? Işık dökerek, ışığı paylaşarak. “Bütün diğer benliklerimin bu
yolculukta beraber olmasını ve onlar için de ışık istiyorum” deyin. Oldukça
basit.
Işık ve karanlık arasındaki savaşın size gerçekten yararı olmaz. Sizi
karmaşa içinde tutan ayrım hikayesinin parçasıdır bu. Gerçekte sadece
birbirleriyle çatışma içinde olan değişik biçimlere bölünmüş bireysel ruhlar
vardır. Kendinizle savaşıyorsunuz. Işık ve karanlık ile iyi ve kötü arasındaki
savaş yalnızca sizin parçalarınız arasında. Bu parçalar, sizin birey olarak bir
bölümünü oluşturduğunuz aynı enerji birliğinin çok boyutlu uzantıları ya da
yeniden bedenlenmeleri. Bir şeyden onu anlamadığınız için korkarsınız. İlk
Yaratıcının oyununun bir parçası olan bilincin ayrı bölümleri olarak sizler,
ikilemlerden oluşan bir evrende varoluyorsunuz. İlk Yaratıcı bu evreni özgür
irade unsurlarıyla yarattı ki özgür irade kaosa, sonra da enerjilerin yeniden
düzenlenişi ve Yaratıcının her şeyde gerçekleşmesine yol açabilsin.
Özgür irade ile her şeye izin vardır, karşıtlıklar gerçekleşir. İlk
Yaratıcının her şeyde olması ve her şeye olma izni vermesi gibi karşıtlıklar da
benlikten kopar. Karşılaştığınız, korktuğunuz şeyler sizsiniz. İyi ve kötü
hikayesine yoğunlaşıyor ve anlamak istiyorsanız bütün yapacağınız, sizin bakış
açınızdan top oynamanızı sağlayan başka bir yanınızla top oynamakta olduğunuzun
farkına varmak.
Kötü denilen şey önemli bir amaca hizmet ediyor. Sadece kötü göründüğü
için yargılıyorsunuz onu. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak, başka yerlerde
varolduğunuzda kendinizin çeşitli yönlerine girer ve mükemmelliğin parçalarını
oynarsınız. Buraya geldiğinizde gezegenin yoğunluğuna girdiniz ve güç bela
işleyen çifte sarmalla çalıştınız, böylece birçok şeyi unuttunuz. Şimdi, uyanıp
ne olabileceğinizin farkına varırken düşmanınızın siz olduğunun bilincine
varmaya doğru ilerliyorsunuz.
Işık Ailesi’nin üyeleri olarak başkalarının sahip olmadığı muazzam bir
anlayışa ulaşabilirsiniz. Bu anlayışa birlikte geldiniz, size varlığı
anımsatıldı, şimdi öğreniyor ve kabul ediyorsunuz. Görevinizin bir bölümü de,
kendinize düşmanınız ve sizden ayrı gibi görünen benliklerinizle birleşme
iznini vermek. Bu benlikleriniz varoluşun bütün çeşitlemeleri içinde yer
alıyor. Bir göreviniz de ruhunuzun bir araya getirilişi boyunca yaratıcılık,
ışık ve bilginin frekansı olan sevgi frekansını taşımak. Ruh olarak deneyim
toplamak ve İlk Yaratıcıyı zenginleştirmek için bir araya geliyorsunuz.
Ayrıldığınızda gider, uygun bilgiyi toplamak, kendinizi bütünlüğe getirmek
üzere, özgür iradeyle nasıl bir seçim yaptıysanız, yargıda bulunmaksızın o
şekilde hareket edersiniz.
Bu iyi-kötü hikayesi, eğer aşmazsanız sizi tuzağa düşürebilir. Siz, birçok
farklı sistemde bedenlenen inanılmaz bir kişilik bolluğunun toplamısınız. Işık
Ailesi’nin üyeleri olarak bu gerçekliğe bilgi getirmek için geldiniz, aynı şeyi
birçok farklı sistemde de yapıyorsunuz. Sizin aynı şeyi kertenkele, böcek ya da
kuş kolonilerinde yapan çeşitlemeleriniz var. Siz bir kişilikler toplamısınız.
Işık Ailesi’nin üyeleri olarak, kendinizin yeniden bedenlenmeye ilişkin
deneyiminiz olan insan dışı biçimleri de içeriyor.
Işık Ailesi üyelerinin paylaştığı bir özellik, duyarlı ya da karma
gerçekliğin birçok çeşitlemesine katılımdır. İçine bedenlenmeyi seçtiğiniz
birçok biçim size çok yabancı ve çok korkutucu gelebilir ama ruhunuzu böyle
evrimleştirdiniz. Tek bir türe büründüğünüz gibi kertenkele ya da başka bir şey
biçimine de bürünebilirsiniz. Görünürde hiçbir ortak yanı olmayan bir dizi tür
kanalıyla İlk Yaratıcının özünü anlamak üzere kendinizi toparlayabilmek için
yapıyorsunuz bunu.
Işık Ailesi’nin üyeleri olarak işin içyüzünü biliyorsunuz. Gerçeklikleri
birleştirmek ve ilgili herkesin korkularını bırakıp indirgemeden yaşayabilmesi
için, kendi içinizde daha fazla bilgi sahibi olmak üzere elçiler olarak
geldiniz. İşinizin bir bölümü de bu diğer benliklerle karşılaşmak, birleşmek ve
bunun nasıl bir şey olduğunu hissetmektir. Olabileceğin en iyisi, çok boyutlu
gezginler haline gelmeniz ve gücünüzü bedeninizden alabilmektir. Bir tarlada
çalışıyor olabilirsiniz, belki bahçıvanlık yapıyor ya da birisiyle sohbet
ediyor, çilek topluyorsunuz ve bir şey çalınıyor kulağınıza, bir ses. Özür
diliyor, “Beni çağırıyorlar. Geri geleceğim” diyorsunuz. Gidiyor, oturuyor ve o
anki Dünya kişiliğini bırakıyorsunuz gitsin. Sonra da bilinçli farkındalıkla o
kişiliği bu gerçeklikte Işık Ailesi’nin yeteneğine nerede katılması gerekiyorsa
oraya götürüyorsunuz. Bunu bileceksiniz.
Çok boyutlu oyuncular haline geleceksiniz hepiniz. Aranızdan birisi sesi
duyup çağrıldığında diğerlerinden özür dilediği zaman bunlardan hiçbirini
düşünmeyeceksiniz. Bilinçli farkındalıkla yolculuk yapacaksınız, eğlenceyse
kendiliğinden gelecek. Bunları yaşayacağınız için kitap okumaya, bant dinlemeye,
sinemaya gitmeye çalışmayacaksınız. Gezegene Işık Ailesi’nin becerilerini
getirdikçe, tanrılarına uymayacağınız için başkaları sizin burada olmanızı
istemeyecek.
Özgür olmayı herkes istemez. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak sizler özgür
olacak yeni bir dünya yaratacaksınız. Özgür olmak istemeyenlerin de Dünyaları
var. Bir bölünme ve ayrılma zamanı olacak. Işık Ailesi’nin üyeleri hiçbir şeyi
zorlamaya gerek olmadığını bilir. Birlikte uyum içinde çalışmanız, birbirinizi
desteklemeniz, yaptıklarınızdan bazıları son derece alışılmadık olacağı için,
kendinizi işinizde daha rahat hissetmek üzere birbirinizi aramanız yeterlidir.
Her biriniz buraya bu zamanda bir frekansın taşıyıcısı olmak üzere gönüllü
olarak geldiniz. Şu sıra bu frekans ışık ama er geç sevgi frekansının nasıl
taşınacağını öğreneceksiniz. Büyük çoğunluğunuzun sevgi frekansının ne
olabileceği üzerine en ufak bir fikri yok. Sevgi ve ışıktan söz ediyorsunuz ama
onların çeşitleri ve gerçek anlamlarını bilmiyorsunuz. Işık bilgi, sevgi
yaratılıştır. Yaratabilmekten önce bilgi sahibi olmanız gerekir. Bunu anlıyor
musunuz?
Gelişip kavrayışın bu yüksek boyutlarına ulaştıkça benliğinizin sizi
yükselmekten alıkoyan, çimento blokları gibi hissettiğiniz katmanlarını
aşacaksınız. İnsan deneyini sınırlayan frekansı bir radyo istasyonu gibi
düşünün. İnsan deneyi üç yüz bin yıl boyunca bir radyo istasyonu dinledi. Hep o
aynı eski şarkıları! İnsan deneyi düğmeyi çevirip başka bir kanal
dinleyebilecek durumda değildi, böylece aynı frekans yayınlandı durdu. Bu da
karantinaya, gezegenin mühürlenmesine yol açtı.
İlk Yaratıcı ve Özgün Planlamacılar tarafından gönderilen yaratıcı ışınlar
bu frekans kalkanını deliyor, Dünyayı bombardımana tutuyor. Bununla birlikte
birilerinin onları algılaması gerek. Alıcı olmaksızın yaratıcı kozmik ışınlar
kaos ve karmaşa yaratır. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak sizler bu sisteme
yaratıcı kozmik ışınları almak üzere geliyorsunuz. Bütün gezegeni değiştirmek
için insanların geri kalanı arasında bilgiyi, yeni yaşam biçimini ve yeni frekansı
yayacaksınız.
Işık Ailesi’nin üyeleri olarak frekansı oturtmak ve gezegen için de
erişilebilir kılmak üzere, dönüşüm sürecinin bedenlerinizin içinde
gerçekleşmesi için buradasınız. Bu süreci yaşıyor ve gezegene yayınlıyorsunuz.
Ne anlama geliyor bu? Gerçekliğinizin er geç değişeceği ve gerçekliği ele alış
biçiminizin de değişeceği anlamına geliyor. Bildiğiniz siz olmayı bırakıp,
bilinçte bir sıçrama yapacak, bu siz gibi bekleyen bütün diğer sizlerle daha
derin bir bağ içinde olacaksınız!
Bu süreç, çok boyutlu benliğin tanınması, birleşmesi ve kullanılmasını
gerektiriyor. Daha yüksek bilgilere eriştikçe yalnız olmadığınızı, birçok
benlik olduğunu göreceksiniz; bunu anlamaya zorlanacaksınız. Çok boyutlu
benlikten geçilmeksizin daha yüksek bilgiye ulaşılamaz. Bu da, zaman ve mekanın
ötesinde, sürekli genişleyen şimdide varolan ortak bir zekanın bütünüyle
bilincine varmak, deneyimlemek, karşılaşmak ve bir olmak anlamına geliyor. himmels-engel.de
Görevli olarak gönderilen birisi çalışma alanına yollanmadan önce nasıl
uzun bir süre eğitime tabi tutulursa, gezegende sürmüş olan tarihsel
manipülasyon üzerine sizlerin de tıpkı o şekilde, Işık Ailesi’nin üyeleri
olarak geniş bir araştırma yaptığınızı söylediğimizde bize inanın. Her biriniz
eğitildi, içinizde bu bilgiye sahipsiniz. Bize düşen, tellere dokunmak ve
hazırlandığınız melodi, şarkı ya da dansı gerçekleştirebilmeniz için
bilincinizden eyleme doğru ses getirmek. Bilginiz içinizde, onu keşfetmeye razı
olduğunuzda, derin, daha derin düzeylerde uyanacak. Buna razı olanlarınız son
derece kendine yeterli bir hale gelecek. Korktuğu için durmayanlarınız
inanılmaz ölçüde bilgili hale gelecek.
Kendinize, çok dürüst bir şekilde korkunun evrim sürecinizde her zaman rol
oynayacağını, buna alışmanız gerektiğini söyleyeceksiniz. Korkunun kötü
olduğunu hissetmeyin. Korkunuza yenik düşüp eline geçtiğinizde onu aşabilmek
için çevrimi tamamlayıp bütün hissettiklerinizi deneyimlemek zorunda olursunuz.
“Bu korkuyu dönüştüreceğim. Planın parçası olduğunu anlayacağım. Bana hizmet
edebileceğini anlayacağım.”, demeye başlayın. Anımsayın, gücünüz ve iradenizle
gerçekliği yaratma yetiniz korkunuzun başladığı yerde biter. Size yaşamın
korkuyla karşılaşmak olduğunu söyleyeceğiz. Yaşamınızdaki olaylara ve onları
nasıl yarattığınıza bakmaya başlayın. Onları her zaman size hizmet etmek için
yarattığınızı anlayın. Bunun için eğitildiniz. Bunun için şifrelendiniz.
(8)
EN BÜYÜK
ZORBALIĞIN DIŞINDA
Bir toplumdaki en büyük zorbalık sıkı yönetimin denetimi değildir.
Bilincin psikolojik olarak yönlendirilmesiyle uygulanan denetimdir. Bilinç
psikolojik olarak öyle bir şekilde yönlendirilir ki gerçeklik, onun içinde
varolanların tutsak olduklarını bile fark edemeyecekleri bir biçimde
tanımlanır. Yaşadıkları yerin dışında bir şey olduğunun bile farkına varmazlar.
Biz, sizlerin varolduğunu düşündüğünüz şeyin dışında olanı temsil ediyoruz. Bu,
sizin kimi zaman göze aldığınız, bizimse sizin oturmanızı istediğimiz yer;
toplumun size yaşayabileceğinizi söylediği yerin dışı.
Size sahip olduklarını düşünenler tarafından -hükümetten Dünya Yönetim
Ekibine, uzaydakilere kadar- ağıldaki koyunlar gibi güdüldünüz. Frekans
kontrolüyle bilgiden yoksun bırakıldınız. Frekansı istediğiniz istasyona
ayarlayabileceğiniz bireysel bir alıcı verici olarak düşünün. Zekanın
taşıyıcısı olan dalgaların yayınıdır bu. Frekans yayılımı sınırsızdır, iletilen
zeki madde yelpazesi de sınırsızdır.
Frekans kontrolü, ulaşabileceğiniz istasyonların sayısını kısıtlar. Işık
Ailesi’nin üyeleri olarak statik kaos yoluyla yeni frekanslar yakalamak ve
fiziksel boyuta getirmek zorundasınız. Bu gezegendeki erişim menzili, umutsuz
bir şekilde farkındalığınızın açılmasına gereksindiğiniz birçok şeyden ötürü
uzun bir süre boyunca son derece kısıtlıydı. Siz kendi kişisel tarihinizi ve artık
bırakıp değiştirmek zorunda olduğunuz etkisiz davranış kalıplarını öğrendikçe
gezegenin nabzı da kendi davranış kalıplarına göre atar. Bir gezegen olarak
tarihi son derece dramatik bir şekilde tekrarlamak üzeresiniz.
Sınırlama frekansını değiştirip kaldıracak, yerine bilgi frekansını
getireceksiniz. Bilgilendirildiğinizde korku içinde olma gereğini aşarsınız.
Kendinizi bilgisiz ve kontrol dışı hissettiğinizde bütünü anlayamazsınız. Her
biriniz içinizdeki, varlığınızın -DNA’nızın- şifresindeki bir şeyi uyandırmaya
geldiniz ve şimdi ona cevap veriyorsunuz. İşte bunun için yaşamınızın her
alanında arayış içindesiniz.
Siz ve pek çok başkaları gezegendeki dönüşüm sürecine başladı.
Elektromanyetik olarak değiştikçe frekansınızı ya da yayınladığınız melodiyi
değiştirirsiniz. Sizi gelişmekten alıkoyan, kaos ve karmaşa ile sürekli zarar
veren frekansı er geç bırakacaksınız. Kendi frekansınızı değiştirir, taşır ve
korursanız er geç farklı bir biçimde titreşir, bu nedenle de çevrenizdeki
herkesi etkilersiniz. Çevrenizdekiler frekans değişiminin ulaşılabilir olduğunu
hissederler, değişim de o zaman bir dalga gibi gezegenin çevresini dolaşır.
Gezegen, ulaşmak için çok çalıştığınız bu yeni frekansı kabul ettiğinde domino
zincirinin ucundakiler de alacaklar onu. Bu yeni frekansın adı bilgi ve ışık.
Kölelikten kurtuluş. Bilgisizlik ve yanlış bilgiden kurtuluyor,
bilgilendiriliyorsunuz; ışığa çıkıyorsunuz.
Hepiniz bilgilenmek ve gezegene frekans değişikliği getirmekle
görevlendirildiğiniz için Frekans Bekçileri olmayı öğrenmek zorundasınız. Belli
bir bilgi alanına yükselip sürekli olarak orada kalmalısınız. Bunu hareket ya
da dinlenme halinde isteyebilmek için de bedeninize hükmedebilir hale
gelmelisiniz. Kendi içinize dönebilmeli, duygusal ve fiziksel olarak iyileştirilmesi
gerekeni iyileştirmelisiniz. Başkalarına yolu gösterebilmek için benlik
cangılından ayrılmaya, açıklığa çıkmaya başlamak zorundasınız. Kimi zaman
başkalarına yolu konuşarak değil, sadece kendi frekansınızı koruyarak,
işleyerek ve bunu yapma cesaretine sahip olara göstereceksiniz.
Sistem bozucular ve olası Frekans Bekçileri olarak uzmanlıklarınıza en çok
gerek duyulan alanlara gideceksiniz. Işık Ailesi üyeleri olarak bedenlenen
varlıkların çoğu Birleşik Devletler’e geldi çünkü burası en büyük gelişmeyi
yapabileceğiniz ülkedir. İnkaların da yaygın olduğu bir ülke haline geliyor.
Özgürlüğün ülkesi, gözü pekliğin yuvasında yaşadığınıza inanıyorsunuz, oysa
gezegenin en sıkı denetlenen deneysel toplumunda yaşıyorsunuz. Buradaki
zorbalığı izlemek ilginç çünkü duvarsız bir zorbalık bu. Bir ülke ve ortak bir
bilinç alanı olarak Birleşik Devletler, bir şeylerin doğru olmadığının
farkındalığına henüz ulaşmadı. Gerçekte Birleşik Devletler çevresi, kontrolün
açık olduğu eski Sovyetler Birliği’nden çok daha sıkı bir denetim altında.
Birleşik Devletler’deki sistemden vazgeçmekten herkes korktuğu için
vazgeçmek zorunda bırakılacaklar. Sistem yozlaşmış, çalışmıyor, yaşamı
onurlandırmıyor, Dünyayı onurlandırmıyor. En önemli şey bu. Bir şey eğer
yaşamı, Dünyayı onurlandırmıyorsa çökeceğine dair iddiaya girebilirsiniz,
olacaklar büyük yankı uyandıracak.
Bilinç değişmek zorundadır. Bu, Tanrısal Planın bir parçası ve bu fırsat
kaçırılmayacak. Çevrenizde maddi dünyaya aşırı dalış, metafizik dünya konusunda
ise büyük bir anlayış eksikliği vardı, bunun için hayatta ön sırayı neyin
aldığına ilişkin yeni bir öncelikler sıralaması olacak. Her şeye sahipken
ayaklanacaklarını asla düşünmeyenler her şeylerini yitirdiklerinde ayağa
kalkacak. İnsanlar inanılmaz potansiyellerinin bilincine varacak.
Gelecek bir iki yıl içinde bir bağlılık ve komünal işbirliği hareketi ülke
çapında yayılacak. Siyasal ideolojiye ilişkin bölünmeye son vereceksiniz.
Tasarlanmış bir bölünmedir bu. Bir halk ne zaman bölünse ve dikkatini ortak
olmayan noktalara ya da kendisini diğerlerinden farklı olarak etiketlendirmeye
yoğunlaştırsa, ortak noktaların keşfi en iyi biçimde saklanmış olur. Bölünme,
insanları bir araya gelip çok güçlenmekten alıkoyar.
Özellikle Birleşik Devletler’de süren siyasal oyunların çoğu sizi bölmek
için tasarlanmıştır. Yeni Çağa bakın. Yeni Çağın ne kadar bölünmüş olduğunu
görüyor musunuz? Sizi ortak noktalarınızı görmekten alıkoyan her türlü şey
söylendi. İnsanlar bunun farkına vardıklarında öfkelenmeye başlayacaklar. Size
denetim ve bölme yöntemleri açıklandıkça öfke oluşacak Birleşik Devletler’de.
Ülke bölünüyormuş gibi görünen olaylar gerçekleşecek, ancak insanların bir
araya getirilmesi amacına hizmet edecek bu olaylar. Yeni bir gurur, yeni bir
bütünlük anlayışı gelecek, çünkü bu zamanlar için tasarlanan bu.
Maddi alan, herkesin bağlı bulunduğu bir alandır. Birleşik Devletler’deki
yaşam, cebinizde ne kadar para olduğu, hükümetin cebinizdeki paranın ne
kadarını istediğiyle ölçülüyor. Bu da, vergi hepiniz için ortak nokta olduğu
için hem en büyük zarara, hem de en yoğun bir araya gelişe yol açıyor. Hepiniz
aynı Tanrıya tapınmayabilirsiniz ama hepiniz vergi ödüyorsunuz.
Ortadoğu krizi, akıllıca bir hareketle hükümetinizin istediğini elde
etmesini, sizden izin isteme sorunuyla yüzleşmeksizin akaryakıt vergisini
arttırmasını sağladı. Bütün bunların nasıl akıllıca düzenlendiğini görüyor
musunuz? Biraz daha fazla verginin yığılmasıyla insanlar yaşamlarının
niteliğini sorgulamaya başlayacaklar. Bu ülkede büyük bir öfke göreceksiniz
çünkü insanlar kendilerini güçsüz hissedecek. İnsanlar sürmekte olan
yönlendirmeyi en sonunda anladıklarında ve duygularıyla ilişkiye geçmeye
başladıklarında öfke ilk gerçekleşen duygulardan birisi olur.
Çağdaş teknoloji, frekans kontrolünün en büyük silahlarından biridir. Size
eğlence ve rahata ulaşmanın yöntemleri benimsetildi, tümü de frekans kontrolüne
ilişkindi. Televizyonunuzdan kurtulmanızı hararetle öneririz. Bilincinizi
gündelik olarak manipüle etmenin temel aracıdır televizyon. Deney öyle ince
düzeyde ayarlanmıştır ki, televizyon kanalıyla yaratılan rahatsızlığa
bilinçaltı olarak cevap verirsiniz. Kendisini televizyon seyrederek öldüren -ve
bu sırada doktorları zengin eden- bütün bir kuşak var.
Kimi zaman özgürleştirici bilgi de yayınlanıyor -hatta belki bir Yeni Çağ
gösterisinde bile olabiliyor bu. Yine de, ne kadar yükselebileceğinize,
sınırsız olabileceğinize ilişkin bir televizyon gösterisini izlerken,
bilinçaltı bir düzlemde sizi özgün düşünceden alıkoyan bir frekansa maruz
kalıyorsunuz. Bu bilinçaltı etki, sizi hareketsiz ve bir “hayatta kal, dakik
ol, sessiz ol, işe git” toplumuna bağlı kılıyor. Televizyon hareketsiz,
oturulup aşırı yiyerek geçirilen bir yaşamın propagandasını yapıyor. Çevrenize
bakın. Uyanın insanlar!
Televizyondaki bilinçaltı etkilerin çoğu, gezegen dışı varlıklarla
bağlantı halinde geliştirilmiş bir teknolojinin ürünüdür. İnsanın bilincini
bilinçaltı etkiyle bozmak dünya çapında bir program haline gelmiştir. İki, üç,
dört televizyonu olan evleri düşünürseniz bunun son derece başarılı olmuş bir
olan bir pazarlama programı olduğunu kabul edersiniz. Televizyondaki bilinçaltı
etkilerden haberdar olan bazıları buna karşı bağışık olduklarını hissediyor.
Bununla birlikte, televizyonun etkileri öylesine derin işleyen güçtedir ki, siz
ne kadar açıkça bildiğinizi söyleseniz de teknolojinin titreşimsel frekansınıza
yaptıklarını dengeleyemezsiniz.
Duygusal bedenlerinizden beslenen varlıklar olduğunu söylemiştik.
Televizyonun onlar için ne kadar zekice bir araç olduğunu düşünün. Dünyanın her
yerinden milyarlarca insan, beyaz camda seyrettiklerinden kaynaklanan duygusal
besin salıyorlar atmosfere. Sinirlerinizi bozmak için o kadar çok savaş
çıkarmalarına gerek yok artık -bunun yerine film yapmaları yeter!
Televizyon seyretmeye gereksinen insanlar zihinlerindeki bilgi bolluğuna
ulaşmıyor ve çevrelerindeki her şeyin ele geçirebileceği bir hale geliyorlar.
Aslında, evrimleşmeyi gerçekten istiyorsanız gazete okumayın, radyo dinlemeyin,
televizyon seyretmeyin. Eğer belli süreler için medyadan özgürleşir, kaos,
endişe, stres, hay huy ve ihtiyacınız olmayan her tür baştan çıkarıcılık
frekansından ayrılırsanız durulmaya başlar içiniz. İçinizde neler olup
bittiğini dinlemeye başlar, dünyada içinde kaybolmaksızın yaşarsınız.
Temizlenirsiniz. Bunun ne kadar üzerinde dursak azdır!
Elektronik gereçler de frekansınızı bozar. Özel olarak frekansınızı bozmak
için tasarlanmamış olsalar bile kimi zaman bir şeyin elektronik frekansıyla
aranızda uyumsuzluk olur. Üstelik, dediğimiz gibi çoğu da, sizi belli bir
frekans açılımında tutarak, güvenli, zararsız, etkisiz, üretken sığırlara
dönüştürecek statiği yaratmak üzere tasarlanmıştır.
Ya bilgisayarlar? Birleşik Devletler’de piyasaya ikinci derecede hakim
ürünü bilgisayarlar oluşturmaktadır. Kaçınız bilgisayar başında çalışıyor ve
özellikle de büyük şirketlerin ana bilgisayarlarına bağlandıklarında baş
ağrıları ediniyor? Büyük şirketler zihin denetiminin içindedir; kendileri için
enerji elde etmek üzere sizin zihinlerinizi kullanırlar. Kişisel bilgisayarlar
o denli güçlü değildir.
Önümüzdeki yıllarda bazı yeni icatlar çıkacak ortaya -piyasada reklamın
yapılması için asla patent verilmeyeceği için yeraltı icatlar. Takasa dayalı
bütün bir ekonomi olacak, bazı icatların ticareti insanlar arasında yapılacak.
Frekans kontrolünün büyük bir bölümüne karşı atağa geçecek teknolojiler olacak.
Bu teknolojiler havanızın ve suyunuzun niteliğini değiştirebilir, evinizi
temizleyip kapatabilir, bu şekilde bir enerji bütünü haline gelebilirsiniz ve
sizi hiçbir şey yaylım ateşine tutamaz. Olağanüstü şeyler başaran teknolojiler
var. Teknolojinin size karşı nasıl kullanıldığını anlıyor musunuz? Sizin için
kullanılmadı. Televizyon kendi başına mutlaka kötü değil ama kötü amaçla
kullanıldı. Teknolojide yanlış bir şey yok. Önemli olan, teknolojinin nasıl
kullanıldığı. Fark burada.
cennetin-melekleri.web.tr
Kontrol altında olduğunuz diğer bir alan eğitim sistemi. Öğrettiğiniz
şeylerin çoğu içtenlikten uzak. Çok çalışıyor, borç alıyor, özellikle bilim,
matematik, psikoloji ve tıp araştırmaları alanında siz ayağınızı kapıdan içeri
atmadan önce tarih olan bir şeyi öğrenmek için para ödüyorsunuz.
Sizi diplomanızdan ötürü ödüllendiren bir toplumda yaşarken ne yaparsınız?
İşe şöyle söyleyerek başlayın: “Dünyamı ifade ettiğime inanıyorum. Varoluşumu
tanımlamak için bu kimlik belgelerine gereksinmediğime inanıyorum. Kendi içimde
eşsiz, bağımsız olabilirim.” Dünyayı dereceler olmaksızın keşfetmenin yöntemini
ya da yolunu bulun. Eğitim, gerçekte bilginin peşinde olmaktır, bilgiyse çölde
bir yürüyüşle de gelebilir. Bir kitabın sayfalarını karıştırarak edinilmesi
gerekmez. Okulu biraz araştırmanın zararı yok ama size öğretilenin doğru olduğu
fikrine rağbet etmeyin.
Duygularınızın temelinde çatışan konularla denetlenip bölünüyorsunuz.
Çocuk aldırma-aldırmama konusu küresel değil milli bir konu. Bazen masum
kurbanlar görünüşte kendileriyle hiçbir ilgisi olmayan olayların altında
eziliyor ya da çil yavrusu gibi dağılıyor gibi görünebilirler. Kuşkusuz size
öğretilen budur -güçsüzsünüzdür ve ancak tanrıların canı isterse
kurtulabilirsiniz ama bu hiçbir zaman olmamıştır. Yaşamları bir kaza ya da
şiddet sonunda ellerinden alınanlar bunu seçer.
Çocuk aldırmama-aldırma konusu Birleşik Devletler’de uyumsuzluk yaratmak
üzere hükümet içindeki gruplar tarafından kasıtlı olarak ortaya atıldı. Böl ve
ele geçir, insanlara sahip ol. Eğer insanların seçmesine, özgürlüğüne ve
yaşamlarını sürekli olarak iyileştirme yeteneklerine izin verirsen onlara sahip
olamazsın. Konu kürtaj bile olsa insanlar insanlara karşı çıktığında, bundan
kontrolü elde tutanlar yararlanır.
Nasıl yararlanırlar? Burada, Birleşik Devletler’de kadınları kendi
aralarında birleşmekten alıkoyarlar, erkeklerin birleşmesine izin vermezler.
Korku içinde bırakırlar insanları. Bu konuları sürekli önünüze getirerek sizi
bir kadının bedeninin doğurma süreci üzerinde hiçbir denetimi olmadığına
inandırırlar. Kürtaja ihtiyacınız yok; eğer bunu istemiyorsanız hamile
kalmanıza gerek olmaz. Nasıl mı? İradeyle. Bir kadın kendisine, “Şu sıra bir
çocuk sahibi olmaya hazır değilim” diyebilir. Ya da diğer seçenek olarak, “Bir
çocuğu kabul durumundayım” diyebilir. Kendinize sahip çıktığınızda kendi
beninizle ne yapabileceğiniz konusunda hükümetin iznine gereksinmeniz
olmayacaktır.
Büyük kentlerin sokaklarında şiddet, kontrolün başka bir incelikli
yoludur. Birleşik Devletler’deki büyük kentler -Los Angeles, New York,
Washington D.C. vb- enerjinin Kuzey Amerika kıtasına geldiği ya da şimdiye
kadar gelmiş olduğu enerji kovaları ya da çukurlarıdır. Bu kentlerdeki şiddette
artış oldu. Çünkü bilinmektedir ki huzursuzluğun sürdürülüp haber konusu
yapılması bütün bir ulusu yönlendirmede uygun bir araç olabilir. Böyle şeyler
fiziksel düzlemde kasten harekete geçiriliyor, eterik düzlemden de yardım
görüyor çünkü ne kadar çok korku doğarsa sorumlular o kadar beslenir bundan.
Ailesiyle birlikte dışarı çıkan bir kadın saldırıya uğrar, görünürde masum
bir kurban olan genç oğlu saldırganlarla dövüşür, bıçaklanır ve tatilinin
ortasında hiç beklenmedik bir şekilde ölürse birçok insan arasında yayılan
korku pek çoklarını besler. Ortadoğu’daki savaşın getirdiği korku
olağanüstüydü.
Yaşam gücünüz elinizden alındı. İnsan ırkının bireyleri olarak ortak bir
noktanız varsa o da duygularınızdan ötürü uğradığınız saldırıdır. Başkaları
duygularınızla araçlarmış gibi oynadı, duygularınızla sahip olduğunuz gücü
öğrenmenize hiçbir zaman izin vermediler.
Bütün bu öykü her zaman dönüp dolaşıp duygulara geliyor. Duygular sizi bir
yerlere götürüp bağlantıya geçiren biletler gibidir. İnanılmaz ölçüde zenginsiniz.
Duygulardan yana ne kadar varsıl olduğunuzun bir farkına varsaydınız. Düşük
titreşimli varlıklar -onlara böyle diyebilirsek eğer- korku, kaos ve şiddete
dayalı çok düşük frekanslı duygularla varolur.
İnsan iradesini insan zihni üzerinde kullanma yeteneği sizin son çareniz.
Bedene iradeniz doğrultusunda hakim olma yeteneği tam da gezegenden sorumlu
olan kişilerin anlamanızı istemedikleri şey. Bağımsızlaşıp kendi frekansını
sahiplenenler çoğaldıkça burada yeni frekansı istemeyenler kaos, karmaşa ve
karşıtlık yaratmak için karşıt bir frekans getirecekler. Bir toplumun büyük bir
sıçrama ya da değişim eşiğinde olduğu her zaman tam karşıtı hareketler olur.
Bir konuya her zaman daha geniş bir açıdan bakın ki yansız kalabilin çünkü
açı sürekli genişleyecektir. Gezegen bazı varlıklarla büyük bir yüzleşmeye
doğru ilerliyor. Biz sadece buna işaret ediyoruz; biz korku yaymak için burada
değiliz. Korku öbür takımın hissetmenizi istediği şey. Biz sizin değiştirmek
istediğiniz her şeyi değiştirebileceğinizi anlamanızı istiyoruz. Bu, gelecekte
bir sayı oyununa dönüşecek çünkü erk sahibi olacağınız bir yere gelmek için
birlikte çalışacaksınız.
Işık Ailesi üyeleri olarak insanların, ışık sütununu imgeleyip, enerji
yükleyerek, bedenin içine çekmek yoluyla, bütünüyle işler hale gelmesini
istiyoruz. İsteyin. Her gün bir ışık kordonu ile çalışmaya niyet edin, ışık
frekansları sizi bağlantıya geçirir, koruma ve bilgi ile doldurur. Işığın
belkemiğinizin köküne, bedeninize ve Dünyaya ilerlediğini, solar pleksus (Güneş
sinir ağı, Göbek şakrası ve çevresi. Ç.N.) bölgesinden bir çeşme gibi dışarı
akarak ışıktan bir altın kalkan oluşturduğunu hissedin. Olanları belirlemek
için solar pleksus bölgesini kullandıkça hissetmek yoluyla kavramayı
öğreneceksiniz.
Dünyanın sahipleri, insanların duygularının buğday gibi hasat edilebilir
bir ürün olduğunu anlamalarını istemiyorlar. Kendi hasadınızın bir ürün
olduğunu anlamalarını istemiyorlar. Kendi hasadınızın sorumluluğunu
üstlenirseniz buna siz karar vermedikçe başkaları sizden çıkar sağlayamaz, sizi
kullanamaz. Belli bir frekans ve bağımsızlık içinde hareket ederseniz sizi
kontrol etmek isteyenler sizinle ilgilenmez. Onların istediği, beslenmelerini
sağlayan korku dolu, karmakarışık bir frekanstır. Gezegende korku ve kaos
egemen oldu, o varlıklar çıkardı bu duyguları ortaya. Bu frekansı yaratmak için
her yeri böldü ve ele geçirdi. Barış, sevgi ve bilgi ile hareket ederseniz bu
yerin yapısını temelden değiştirir, frekans seçme özgürlüğünü gezegene geri
getirirsiniz.
(9)
DERİN
YENİ SINIRLAR
Frekans kontrolü altında bir toplum olduğunuz için insanlığın teknoloji
yaratma becerisi sınırlıdır. Daha ileri ya da uzayda daha geniş yolculuk yapma
olanaklarına sahip, sistemler arası etkileşim oranı daha yüksek olan, daha az
denetlenen bir toplumda teknolojik ilerlemeler oldukça şaşırtıcı ve
yücelticidir. Gezegene dışarıdan gelen çoğu armağan ya da etki ört bas
edilmiştir. Elbette kimi bilgiler gezegene çeşitli yollardan verilmiş ve bunun
sonucu olan teknolojiler yaşama biçiminde büyük değişikliklere yol açmıştır.
Bu yüzyılda yaşama biçiminde gerçekleşen değişikliklerden biri de
filmlerin gelişidir. Sinema endüstrisi yoluyla yepyeni bir etki yaratma yolu
gelmiştir gezegene. Bu gezegende bir sinema endüstrisinin varoluşu gibi uzayda
bir holografik endüstriye sahip gezegenler vardır.
Bunlar, holografik eklentiler, gerçeğinden ayırt edilemeyecek dramalar
yapar ve giriş kapılarından sizin gerçekliğinize sokarlar. Bu uzay varlıkları
yüzlerce bin yıldır varolduğu ve insanlığın frekansları da denetlendiğinden
insanları aldatmak oldukça kolaydır.
Holografik eklentiler, Dünya üzerinde bilinci yönlendirmede, denetim
altında tutmada ve bilginin tarihini bilgisizliğin -sınırlı sayıda bilginin-
tarihine çevirmede kullanıldılar. Gördüğümüz kadarıyla holografik eklentileri
kullananların amacı her zaman insanlara ışık, bilgi ya da yücelmeyi getirmek
değildir. Işık gibi gösterilebilse de gizli amaçları vardır.
Holografik deneyimler, özellikle de gökyüzündeki görüntüler çok sayıda
insanı aynı anda etkilemek üzere oluşturulur. Hepsi olmasa da UFO
görüntülerinin çoğu holografik eklentilerdir. Bir kişinin çeşitli şekillerde
tasarlanıp aynı anda birçok farklı kültürde gösterildiği holografik eklentiler
olmuştur. Bazı Dünya dinsel öykülerinin Dünya’nın bir köşesinden onunla hiçbir
fiziksel teması olmamış başka bir köşesine kadar birbirleriyle benzerlikler
taşımasının nedeni budur.
Holografik eklentiler tıpkı üç boyutlu gerçeklik gibi görünürler. Ardışık
bir hareketin parçasıymış gibi görünmeleri için üretilen ve sizin
gerçekliğinize sokulan yaratılmış olaylardır. Gözlemcilerin zihinlerini
etkilemede kullanılırlar ve farkına varılmaları çok zordur. Ortadoğu ve
gezegenin diğer bölgelerinde birçok dünya dışı etkinliğin bütünüyle gündeme
geldiği ve yayınlanmaya başladığı gelecekteki birkaç yıl içinde bunu bol
miktarda deneyimleyeceksiniz. Büyük olayların kimisi son derece gerçek,
kimisiyse insanlığın bilincinin denetleneceği bir dünya düzenine götürmek üzere
tasarlanmış olan eklentiler olacaktır.
Holografik eklentilerin enerji alanları vardır ve taranabilirler. Enerji
alanları farklı olduğu ve inanılmaz bir hızla titreştiği için tarama çubukları
bu eklentiler üzerinde farklı bir biçimde hareket eder. Aralarına girip
katılabilirsiniz. İnsanlar aralarına girip gerçek olduklarına yemin
edebilirler. Ancak, insanların zihinlerini etkilemek için düzenlenmiş olan
olaylardır bunlar. Holografik eklentiler bilgi vermek için değil, kontrol
amacıyla oluşturulurlar. Varolan teknolojinin bir yönüdürler.
Tıpkı filmler gibi gerçeklikler de yaratılıp sahneye çıkarılabilirler.
Sinema, televizyon sizin gerçeklik yaratma biçiminizdir. Gerçeklikleri öylesine
zekice “gerçek” bir şekilde yaratan başka, son derece ileri varlıklar vardır ki
aradaki farkı söyleyemezsiniz. Işın gibidirler. Projektör ışıklarının geceye
yayılması gibi holografik eklentiler de giriş kapılarından gezegene yansıtılır.
Sürecin, boyutların birleştirilmesini gerektirmesinden ötürü muazzam bir
enerjiye ihtiyaç vardır. Bunun gerektirdiği teknoloji üçüncü boyutta değil,
başka boyutlarda bulunur, bu nedenle boyutsal bileşim gerekir.
Boyutlar arasındaki fark nedir? Bir boyut bir diğeri için neden önem
taşır? Çünkü her boyutun farklı bir moleküler titreşim değeri ya da biçimi
bulunmaktadır. Holografik eklentiler boyutların birleşmelerini tamamladığı
yerlere gereksinirler, çünkü buraya girebilmek için başka boyutlardan geçerek
oynamaları gerekir.
Bilginin bağlanamadığı gelişmemiş sarmallar yüzünden insanlığın gözü
defalarca kapatıldı ve aldatıldı. Işık Ailesi bütün bunları değiştirmek için
geldi. Gezegende yeni bir frekansın taşıyıcılığını yapmak ve gezegenin geri
kalanının da aynı frekansta titreşmeye başlayabilmesi için bu yeni frekansı
bedenlerinizde korumak üzere buradasınız. Bu frekans, gezegendeki iki sarmallı
DNA temelindeki yapılarda bir kesinti yaratacaktır. Yapılacak bir şey yok;
zaman evrim zamanıdır. Dünya bu evrim için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdır.
İnsanlar enerji okumayı öğrenmek zorunda. Gerçekliği algılamak için
gözlerinin, kulaklarının, burunlarının, ağızlarının vb sağladığı algılardan
fazlasını kullanmak zorundalar. Gözlerin, kulakların, burun, ağız ve dokunma
duyusunun gerçeklik aldatıcıları olduğunu söylemiştik. Gerçekliği kilit altına
alır onlar. Siz gerçekliği bu duyular aracılığıyla algıladığınızı sanırken gerçekte
onlar sizin gerçeklik algılayışınızı sınırlandırıyor. Çocukluğunuzdan beri
deneyimi yorumlamak için gözlerinize, kulaklarınıza, burnunuz, ağzınız ve
dokunma duyunuza güvenecek şekilde eğitildiniz. Artık deneyimi belirlemek için
algılamanın başka biçimlerine ihtiyacınız olacak. Sizin hesaba katmadığınız
biçimlerden biri de hissetmek. Hissetmenin -bilişiniz, sezgisel, psişik
benliğinizin- yolu gezegendeki frekans kontrolüyle hiçbirinizin ulaşamayacağı
şekilde tıkandı. Kendi bilginizi ve size özgü sezgi yolunu bulsaydınız kontrol
edilemezdiniz.
Neyin denetlendiğini, neyin denetlenmediğini nereden bilirsiniz? Buradaki
deneyiminizin bir bölümü de bunu öğrenmek, biraz sıcak olan suyun içine girip
ne zaman dışarı fırlayacağınızı bilmektir. Varlığınızın en derin yerinde
keşfedebileceğiniz ve oradan hareketle yaşayabileceğiniz bir bütünlük var. Bu,
yaşamı ve öncelikle sizi ama en önemlisi, sorumlu olduğunu yaşamı onurlandıran
bir bütünlüktür. Siz sizden sorumlusunuz ve size verilen ve güvence altına
alınan armağan, ışığınızı, bedeninizi, becerinizin elverdiği en iyi deneyimi
onurlandırmaktır.
Bütünlüğünüzü korumaya, geliştirmeye, mucizeleriyle potansiyelini
keşfetmeye başladığınızda size oraya buraya taşıdığınız bir yük gibi görünmüş
olan bedeninizin gerçekten paha biçilmez olduğunu anlayacaksınız. Sizin için
işitilmemiş bir zenginlik kaynağıdır o. Fiziksel bedenlerinizle sizler birer
milyardersiniz. Hissetme merkezini kullanmayı, içinizdeki bilgiyi harekete
geçirip onunla hareket etmeyi, ona güvenmeyi öğrenmek zorundasınız.
Işık Ailesi’nin üyeleri olarak boyutları birleştirmeye niyetleniyorsunuz.
Göreviniz, başka gerçeklikleri bu gerçekliğe çekmek, sinir sisteminizin farklı
moleküler dalgalanmaları işlemden geçirmesi ve her şeyi yoluna koyabilir halde
olmasını sağlamaktır. Hissetme merkezinizi kullanarak algılamayı ve başkalarına
bunu nasıl yapabileceklerini göstermeyi öğreniyorsunuz. Sizler yol
göstericilersiniz.
Holografik eklentileri hissederek ayırt edeceksiniz. Doğru gelmeyecekler
hislerinize, inandırıcı olmayan, tuhaf bir şeylerin varlığını hissedeceksiniz.
Holografik eklentiler gerçekliğinize sokulduğunda doğru olmayan bir şeyler
vardır. Işık Ailesi üyeleri olarak, holografik eklentilerle karşılaştığınızda,
bunlar sizi yüceltmekten çok denetlemede kullanıldığı için şifreleriniz ve
iplikçikleriniz kendilerini iyi hissetmeyecektir. Bu eklentiler,
duygularınızdan başkalarını besleyecek bir noktaya kadar yararlanmada ve sizi
belli bir yeni işlerlik düzeyine getirmede kullanılırlar.
Gelecek on yıl içinde bu teknolojiler daha fazla kullanılacak. İşte bu
nedenle insanlığın gerçekten, gerçek olan konusunda köklü bir uyanışın eşiğinde
olduğunu söylüyoruz. Gerçeğin sınırları oldukça derindir.
Ortadoğu’nun kimi enerjiler için uygarlık aramak üzere kullanılan boyutsal
bir giriş kapısı ya da yolu olduğundan söz etmiştik. Gezegensel bir alanı terk
edip uzaya gittiğiniz, belli bir takım bilinç kuşaklarını aştığınız zaman,
hedeflediğiniz belirli zaman dilimi ya da koridorunda gezegene dönüşünüzü
olanaklı kılacak girişi bulmak zorunda olduğunuzu anımsayın. Sistemler bu
şekilde kapalı ve dokunulmamış bir halde tutulur, akınlardan ve ele
geçirilmekten korunur. Güney Amerika kıtası, Kuzey Amerika kıtası, Asya, Çin ve
dünyanın her yerinde giriş kapıları vardır. Tartışmakta olduğumuz muazzam
kapıysa Ortadoğu’da bulunmaktadır. Dev boyutlarda bir kapıdır bu.
Halkın zihin ve inançlarını etkilemek üzere pek çok holografik eklenti ya
da drama bu kapıdan içeri sokulmuştur. Kapı şimdi bir bunalımın ortasında
olmasından dolayı holografik eklentiler için olduğu kadar karmaşa içindeki bu
dünyayı değiştirecek, herkesin farklı yönlerde ilerlemesini sağlayacak bir
inanç sistemi için de önde gelen adaydır. Gezegende bu tür olayların
gerçekleşmeye başladığında hissetme merkezlerinizin farkına olun.
Ortadoğu birçok boyutun buluştuğu ve başka boyutlardan varlıkların
gezegene girebileceği bir kapıdır. Hassas bir nokta. Yakın zamanlarda, son kırk
elli bin yıl içinde birçok uygarlık ortaya Ortadoğu’dan çıktı, pek çok dinsel
drama burada başladı. Film üretiminin California’da daha kolay olması gibi,
holografik eklentilerin bu bölgede üretilmesi girdap nedeniyle daha kolaydır.
Bu kapıdan sokulacak olası bir holografik eklenti, dünya dışı varlıkların
uzaydan gelişidir. Ya da Mesih’in gelişi. Ya da bir tanrının geri dönüşü, bir
kurtarıcı, herkesin belli bir düşünce yolu izlemeye başlaması için yaratılan
bir neden. Gördüğümüz gibi, bu kez ışığın gelişi değil. Geçmişte tarihin
akışını değiştirmek üzere gezegene sokulan holografik eklentilerin bir örneği,
İsa’nın çarmıha gerilişidir. Size tarihsel olarak oynatılan drama, Çarmıha
Gerilenin oynamaya geldiği gerçeklik değildir. Bu varlığın yaşam
versiyonlarından biri, gerçekmiş gibi eklenecek ve oynanacak şekilde holografik
bir gösteri olarak biçimlendirilip tasarlanmıştır.
İsa belli bir süre bir varlıklar komitesi olarak geldi. Size anlatılan
öykü dramlaştırılmış, pazarlanmış bir versiyondur -bu varlığın geçmişte ve
şimdi kim olduğunun sıkı bir şekilde denetlenen bir versiyonu. Size öğretilen
İsa dramasının bir kısmı holografik bir eklentiydi. İsa hakkında gelecekte
ortaya çıkaracağınız şeyin bir kısmı da başka bir potansiyel holografik
eklentidir. O halde uyanık olun. Çoğu insan bizim dine küfrettiğimizi, bu
sözlerin şeytandan gelme olduğunu söyleyecektir. İncil’in söylediğini nasıl
sorgulayabiliriz? Bütün bunları nasıl sorgulayabiliriz? Bunların hepsi ataerkil
örgütler tarafından söylenip yapıldığı için kendi propagandalarını
yapmışlardır. Hepsi böyleydi. Gezegene denetimi geri getirmede kullanıldılar.
Gerçekte İsa, bir sistem bozucu, Işık Ailesi’nin bir üyesi olarak ışığı
Ortadoğu kapısından getirmek üzere gönderildi. Bu da birçoğuna içeri girip
insanlığın bilincini, olayların nasıl gelişeceğine bağlı olarak gelecek
yaklaşık yirmi yıl içinde tamamlanacak bir döngüye hazırlayacak olan
gerçekliğin tohumlarını atmanın yolunu açtı. İsa’ya “Çarmıha Gerilen” de denir.
Çarmıha gerilen tek bir varlık değil, insanları insanlığın karanlık zamanında,
insanların gizemlerini anlayabilecekleri bir zamanda etkisi altına alan bir
dizi varlık olarak geldi. Size, gerçeğe pek bağlı kalınarak söylenmeyen
şeylerden biri de İsa’nın büyük bir kabul gördüğüdür. Çarmıha Gerilen
varlıkların gezegene getirdiği enerji çok iyi bir şekilde kabul edilmişti.
İsa varlığıyla ilgili bir dizi drama, özgün bir plan vardır; Çarmıha
Gerilenler komitesinin Dünyaya gelme, ışık ya da bilgi dağıtma, insanlara insan
bedeninin neler yapabileceğini gösterme planı. Sonra, “Bu konuda ne yapacağız?
Bizim kapımıza geliyor, bizse bu kapıyı kontrol altında tutmak istiyoruz. Bu
enerjiyi nasıl kullanabileceğiz? Bu bir özgür irade evreni, istediğimizi
yapabiliriz”, diyen varlıklar vardır. Böylece, başka birisinin niyetlerinden
korku ve duygu yaratmak ve bilinci aslında hiç de amaçlanmadığı bir yola sokmak
üzere İsa dramasının holografik bir eklentisini yarattılar. Bu da, bir özgür
irade evreninde, özellikle kapı bölgelerinde bir grup tanrı için başka bir
grubun öyküsüne baskın yapıp, kendi versiyonlarının eklentisini sokmanın mümkün
olduğu anlamına geliyor. Belki bu, zamanında çok fazla insanı etkilemez ancak
zaman içinde holografik eklentinin etkisi er geç kendisini hissettirecektir.
Bunun çoğunuz için düş kırıklığı yarattığını biliyoruz. Ancak, bizim bu
bilgiyi sizinle paylaşarak yaptığımız, sizi harekete geçirmek, hissetmenizi,
hatırlamanızı ve bu kadar çok düşünmemenizi sağlamak. Bu bir mantıklı düşünce
süreci değil, bir hissetme süreci. Bedeninizde neler oluyor? Sorun kendinize,
“Kimliğim ne benim? Bu nasıl olabilir? Onun içindeki ben kimdir?” O zaman
kendiniz için kim olageldiyseniz özelliklerinizin çoğunu bırakmaya başlayacak
ve birçok şeyi anlayabilir hale geleceksiniz.
Sistemi bozmak için neden buraya geldiğinizi anlıyor musunuz? Frekans
kontrolünün ne kadar karmaşık olduğunu anlıyor musunuz? Gerçeğin ne kadar
hassas ve ince olduğunu anlıyor musunuz? Birbirleriyle uyum içinde oldukları ve
zihinleriyle her şeye sahiplermiş, her şeye inanabilir, her şeyi
yaratabilirlermiş gibi hareket ettikleri taktirde insanların gerçeklik
denetimini nasıl ele geçirebileceklerini anlıyor musunuz?
Bir zaman önce ışığın bu gezegende azımsandığını söylemiştik. Gerçekten bu
böyle. Ne kadar çok insanın kendi düşünceleri ve yaşamları üzerinde söz hakkı
kazandığı, kaçının bu bağımsızlığı ve yaşama biçimini başkalarına da öğretmek
üzere yaydığı bilinse sorumlular bu konuda bir şeyler yapmak için oldukça çabuk
harekete geçerdi. Işık azımsanıyor, iyi bir şey, çünkü ışık hepinizi özgürlüğe
kavuşturacak.
Heyecan verici bir göreviniz var -gıpta edilecek bir işiniz- ve hepiniz,
ödevinizi yerine getirmek için gereksinim duyacağınız yardımı alıyorsunuz. Şu
anda aracı ya da belki gerçek anlamda enerji dönüştürücü olarak hareket eden
varlıklar ve ana gemilerden oluşan muazzam bir akın var gezegene. Gezegene
gelen ışınlar, çağlar boyunca Dünya ile birlikte çalışmış olan eski ve yaşlı
yıldız sistemlerinden geliyor. Astronomlarınız tarafından çoğuna sadece sayı
verilmişken, bazıları da Sirius, Arcturus, Orion, Plieades takımyıldızları gibi
tanıdığınız isimler taşıyor. Işık ışınları Dünya çevresindeki bir dizi ana gemi
tarafından bütünüyle farklı bir sistemle süzüldükten sonra gezegene
gönderiliyor. Çoğunuzun içinde bu iletişime cevap verecek ve frekansınızı
kapatan, sizi bu bilgiyi almaktan alıkoyan psikotronik savaşı sayesinde
atlatacağınız aşılanmış parçalar var. Bu aşılamalar negatif değil.
Kaçırılmadınız, bunları iradeniz dışında almak üzere incelenmediniz. Bunlar,
gezegen dışı enerjileri almak için kendinize çektiğiniz eterik aşılamalar.
Şimdi aktif hale geliyorlar. Çoğunuz farklı hissettiğinizi düşünüyor. Günün
değişik zamanlarında, özellikle uykudan önce çeşitli sesler duyuyor ya da
bedeninizde bir tür elektriksel titreşim hissediyorsunuz.
Bilgi size ışınlandığında olabilmesi için bedeninizin belli bir durumda
olması gerekir. Bilgi bir akım gibidir, akımı kullanmazsa bedeniniz rahatsız
bir duruma geçer. Dünya insanları bu zaman için programlandılar, gezegende
bedenlenip de bir yanlış yaptıklarını, burada olacakları bilmediklerini
söyleyecek hiç kimse yoktur. İçlerinde bu frekansları barındırma yeteneğine
ayarlanabilecek bir mekanizma olmaksızın hiç kimse doğmamıştır bu gezegene.
Çoğunuzu mantıksal zihinden uzaklaşmaya yüreklendirdik çünkü mantıksal
zihin, bu bilgi ve elektronik enerjiyle çatışma içine girecektir. Gelecek
birkaç yıl içinde anlayışınız ve size gelen bu frekanslarla titreşiminiz kendi
radyonuzun düğmesini çevirmek gibi olacak. Size yayın yapan ana gemilerle
doğrudan bir telepatik bağlantı kuracaksınız. Bilgiye kendi bağlantı hattınız
olacağı için zaman gelecek, bir kanal bilgisi toplantısına gitmek aklınıza bile
gelmeyecek. Size gelecek bilgi zenginliği büyük bir güvence olacak; sizi
olanlara ilişkin bilgilendirmek üzere yayınlanacak.
Daha güvenli bir hale geldikçe, fiziksel olarak gelip size öğretmeye
başlayan bir ışık varlığı görünür hale getirme yeteneğine sahip olacaksınız.
Kanal bilgisi ya da bilginin başka bir varlık kanalıyla getirilme süreci, her
biriniz kendi varlığını size ders vermesi için tam olarak tezahür ettirdikçe
ilkel bir yöntem haline gelecek. Bu arada bizler size öğretmek, kim olduğunuzu
anımsatmak ve kendinize neyi çekebileceğinize ilişkin bir fikir vermek üzere
buradayız. Bizim her şeyden çok istediğimiz, Işık Ailesi’nin üyeleri olarak
insanların özgürlüğe kavuşturulmasında size yardımcı olmak. Dikkatinizi kendi
dansınızda yoğunlaştırın. Hangi melodiyle dans edecek, hangi sihirle hareket
edeceksiniz, ona olanakların yeni bir tanımını sunmak üzere bilincinizi hangi
yüksekliğe itmeye hazırsınız?
(10)
YENİ BİR
IŞIK PARADİGMASI
Şafağı Getirenler kimdir, rolleri nedir? Şafağı Getirenler, güneş
ışınlarını taşıyan ve ışık ile bilgi getirenlerdir. Belli bir yıldız sisteminde
belli bir çalışmayı sürdürmelerini sağlayan eski bir organizasyonları, eski bir
toplumları, eski bir ruhsal birlikleri vardır. Sizler Şafağı Getirenlersiniz;
eğer olmasaydınız bu kitap sizi kendisine çekmezdi. Bu seçkin örgütün üyeleri
işlerini yapmak üzere farklı zamanlarda Dünyaya gelirler. Bu, bir döngü
ayarlandığında ve olaylar, kozmostan ve Dünyadan gelen enerjilerin kendi
bedenlerinde birleşmesini olanaklı kılacak bir kusursuzluk içinde gerçekleştiği
zaman olur.
Kozmos enerjileri her zaman dünyaya gelir, Dünya enerjileri ise her zaman
kozmosa doğru yükselir. İnsanlık Dünya ve gökyüzü arasında, kimilerinin
gökkuşağı köprüsü olarak adlandırdığı kutsal bir köprü yarattı. Şafağı
Getirenler, şafak ya da ışığın içlerinde uyanması için bu enerjilerin
birleşmesini sağlar. Sonra da bu şafağı uygarlıklara getirir. İşte siz busunuz.
İşte bu yaptığınız şey. Sizler Şafağı Getirenlersiniz.
Şafağı getirenler olarak yaptığınız anlaşmayı kolaylaştıracak bir tavır
var. Bu tavır, hoşgörü ve deneyimlerinizi hesaba katmayı sağlamak, bu fikirden
hareket etmektir. Şafağı Getirenler için, nasıl kurulmuş, gücü ve zayıflıkları
neler, oynadığı rol ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun, her bağlantı
bütünü oluşturur. Güç, zayıflık ya da etki birbirleriyle kıyaslanmak zorunda
değildir mutlaka; bunlar sadece bilincin kendi gerçeklik dansında odaklanmayı
seçtiği tavırlardır.
Size kendiniz hakkında ders veriyor, dışınızda değil içinizde olanın
kilidini çözmenizde yardımcı oluyoruz. Şafağı Getirenler olarak şafağın
sökmesinden önceki en karanlık saatinizde, ışığın olup olamayacağını kendinize
sorduğunuz zamanda bulunuyorsunuz. İşte o zaman, neredeyse bir anda görünmeye başlar
ışık. Nereden gelecek? Düşüncenizi nasıl değiştirecek? Varoluş, nasıl bir an
olduğu kadar karanlık olur da an sonra ışık vardır? Şafağı Getirenler olarak
şafağı siz söktüreceksiniz. Bunun için eğitildiniz. İşiniz bu.
Işık Ailesi olarak da bilinen siz Şafağı Getirenler, kendinizi evrimleşmiş
varlıklar durumuna yükseltmek için dönüşüm sürecinden geçmeyi istediniz ve
bilinçli bir şekilde kabul ettiniz. Gezegene ışığı geri getiriyorsunuz,
insanlığın yeni evrimini getiriyor ve frekansı önce kendi bedenlerinizde
temellendirip yaşayarak farkındalık ve zekadaki kozmik evrimsel sıçramayı
olanaklı kılıyorsunuz.
Işık Ailesi bir işlem merkezinden -bu evren içinde yer alan, verici
istasyon olarak çalışan bir kaynaktan- geliyor. Sizin galaktik sisteminiz
içinde merkez güneşler, bu evrenin içindeyse merkez bir güneş var. Mayalar bu
güneşi Alcyone olarak adlandırmışlardı. Başkaları başka isimlerle. Güneşin
ışığı vardır, ışığınsa bilgisi. Bunu çok basit bir şekilde anlatmak gerekirse,
Işık Ailesi’nin üyeleri evrenin ana bilgi deposundan geliyorlar.
Bu merkez güneşten bir daire ya da spiral hareketiyle geliyor, buradan
aldığınız bilgiyi bu evrendeki çeşitli sistemler arasında taşıyorsunuz; planı
çiziyor, hazırlıyor ve yolculuğa çıkıyorsunuz. Bu açıdan eşsizsiniz, biliyorsunuz
bunu. İnsanlara baktığınızda çok farklı olduğunuzu görüyorsunuz. Kalabalığı
uyandırmayı seviyorsunuz, sistemleri açıkça bozmayı seviyorsunuz. Birisi
“geçmek yasak” dediğinde bu başka herkes için geçerli olur ama sizin için
değil. Kapının kapalı olduğu, açamayacağınız yere gidersiniz. Kendinizi çok
boyutlu kimliklere ayırıp değiştirmek üzere sistemlere girerek çalışırsınız.
Kimi zaman bu sistemlere, sistemleri bozmak için çağrılacağınız zaman için
hazırlanmak üzere yüz binlerce yıl süren bir hazırlık boyunca bedenlenirsiniz.
Sizi destekleyen bir özgeçmişiniz var. Örneğin, Dünyaya defalarca geldiniz.
Böylece, dünyanın değişim geçireceği, paradigmanın değişeceği çağrısını
alırsanız şöyle diyebilirsiniz: “Burada çeşitli şekillerde 247 kez bulundum, bir
zamanlar bedenimi yükseltebiliyordum. Şunu, şunu, şunu yaptım. Bir sistem bozma
oyununun planı için gidecek olursam anılarımı tazeleyebileceğime, ortaya
çıkaracağıma, yasalara meydan okuyacağıma ve görevi yerine getireceğime
eminim.”
Kimi zaman olmaz, herhangi bir nedenden ötürü bırakılmak zorunda kalır
plan. Bu sizin için büyük bir düş kırıklığı yaratan bir deneyimdir. Bununla
birlikte, her şey plana uygun olarak işler ve sistemi bozup yeni bir ışık
paradigması yaratmayı başarırsanız bu sizin için kozmik bir orgazm gibi bir
şeydir.
Şafağı Getirenler ya da Işık Ailesi üyeleri gruplar halinde çalışır.
Sistemlere yalnız gitmezsiniz. Frekansı tek başınıza taşıyamayacağınız için bu
işi yapabilmek için birbirinize ihtiyacınız var. Sistemlere gruplar halinde girerek
planı başarıyla gerçekleştirme olasılığını yükseltirsiniz. Sizler son derece
zeki olan merkezi güneşin ışınları, ışık sarmalları gibisiniz. Rehberiniz,
merkez güneşin içindeki büyük zeka.
Bilincin kralıdır ışık, varoluşta bir amacı vardır. Bugün size
anlatacağımız öykü, anlayabileceğiniz bir öykü. İnsanlara seslendiğimiz, sizin
giderek daha fazla anladığınız her sefer size daha fazlasını veriyoruz. Işığın
herhangi başka bir şeyden daha soylu olduğunu düşünmenizi istemiyoruz.
Ruhunuzun özünde bir şey sizi bu ışık kaynağına bağlıyor, bu mesleğe çekiyor
ama bu, yaptığınız işi herhangi diğer bir işten daha iyi kılmaz. Farklı
kaynakları olan, farklı niyetlerle sarmallanan başkaları da var; top oyununu
mümkün kılan da bu. Bunu öğreniyorsunuz.
Size bunların hepsini İlk Yaratıcının yarattığını ve her şeye kendisini
bağışladığını anımsatıyoruz. Öz farkındalık arayışına girdiğinizde İlk Yaratıcı
buna da hükmeder. Her şeyin içinde olan kendisinin farkında olmaya çalışır ve
şeyleri, İlk Yaratıcının onların içinde ve varlığının farkında olduğu
bilinciyle donatır. Farkındalık, İlk Yaratıcı ve yerde sürünen en küçük böceğe,
karıncaya kadar bütün yaratılış arasında gidip gelen bir ayna gibidir. İlk
Yaratıcının ışıkta olması için sözüm ona kötü de ışıktadır, “kötünün” de kutsal
bir hedefi vardır.
Bilincin pek çok krallığı vardır. “Bilinç krallıkları” anlamanızı
istediğimiz bir kavram için bulduğumuz düşsel sözcükler. Bilinç krallıklarında
enerji benzerliği vardır, bilincin pek çok krallık çeşidi bulunur. Işık Ailesi
belirli bir bilinç krallığından geliyor.
Bilinciniz yaratılış yasalarını, yönlendirmeyi ve gerçeklik yönetimini
öğrendiğinde sizin için seçeceğiniz herhangi bir biçimde görünür olmak oldukça
kolaydır. Şaman ve yerli kültürlerine ilişkin anılarını canlandırmış
olanlarınız, yerli kültür öğretilerinin bir bölümünün de çeşitli gerçekliklere
nasıl girileceği ve biçim değiştirmekten oluştuğunu iyi bilir. Bazı kültürlerde
şamanlar bu nedenle saygı görürdü. Genetik şifreleri taşıyorlardı ve gezegen
üzerinde yaşayanlara kıyasla sayıca çok azdılar. Büyü ve giz ellerindeydi,
sürekli canlı tutuyorlardı. Hayvan biçiminde ve diğer şekil ve kılıklarda
dolaşabiliyorlardı. Gerçekten de oldukça derin bir ilimdi bu.
Bu ilim gezegende olduğu için elbette gezegen dışında da vardır. Dünya şu
anda bir “olay” yeri, hassas bir noktadır. Kendi devrimini -bir yaşam biçimini
değiştirme devrimi gibisinden bir devrim değil, Dünya çevresindeki bütün uzayı
değiştirecek olan bir boyut değişimi- başlatmak üzere kodlanmıştır. all-the-world-downloads.org
Yaşam biçimlerini öğrenmek isteyen birçok dünya dışı varlık moleküler
yapılarını nasıl yeniden düzenleyeceklerini bilir ve dünyaya insan görünümünde
gelir. Boyutların birleşme ve çarpışma potansiyelini taşıdığı fırtınalı değişim
zamanlarında büyük gösteriye katılmak üzere gelen olağanüstü bir enerji
birikimi olur.
Büyük gösteri yalnız üç boyutta değil, birçok düzlemde gerçekleşir.
Varoluş ve bilincin bütün boyutlarında bir zincirleme tepkime olur. Bazı
varlıklar kendilerini insan biçiminde Dünyaya ışınlar ya da olay sırasında
burada olmak için bu gerçekliğe bir bilet fırsatı yakalayarak bedenlenirler.
Belki aralarından bazılarının gezegenden olmadığını, sistem bozucular olarak
değil, gözlemlemek, katılmak ve bilgiyi sürekli evrimleşen kendi sistemlerine
götürmek üzere anlamak için burada bulunduklarını sezinliyorsunuz.
Onlar insan görünümüne girebilen ve rollerini kusursuz bir şekilde oynayan
zeki varlıklardır. Anıları kimi zaman açık, kimi zaman örtülüdür. Frekans
kontrolü yüzünden bu varlıklar için buraya başka yerde kim olduklarının
bütünüyle bilinçli anısıyla gelmek her zaman kolay değildir. Işık Ailesi’nin
insan görünümündeki üyeleri olduğunuzun farkındalığı gelecek birkaç yıl içinde
büyüyecek. İnsan türünün planlanan evrimi ve insan DNA’sının planlanan yeniden
düzenlenişinin bir kısmı da her birey için bir hafıza bankası açmak ve kim
olduklarının hatırlanmasıdır.
Elbette gerçekliğin farklı boyutlarında farklı deneyimler, farklı yasalar
vardır. İnsan ırkı olarak uzun zamandır kapalı kaldığınız üçüncü boyutta
deneyimleyebileceğiniz şeylere ilişkin bir sınırlama vardır. Üçüncü boyut, bir
seferinde tek bir gerçekliğe yoğunlaşmayı olanaklı kılacak şekilde
tasarlanmıştır. Frekans, sinir atışı ve frekansların beden içindeki sinirlerin
nabzını düzenleme değerine göre bu şekilde düzenlenmiştir.
Siz manyetik ve biyogenetik olarak ayarlanıp tasarlandınız. Işık
Ailesi’nin üyeleri insandan çok daha ötedir. Ayırıcı özelliğiniz, çok boyutlu
alemin üstün tamamlayıcıları olmanız. Çok boyutlu alemde Işık Ailesi üyeliği
için başvuransınız.
Işık Ailesi üyeleri olarak kendinizi çalışmanıza hazırlamak için Dünyaya
bedenlendiniz. Çalışmanız ne? Oldukça yalın; ışık bilgi olduğu için ışık
frekansını kısıtlayan sistemlere frekans taşımak. Bu soğuk bir bilgisayar
verisi değil; bilincin elektromanyetik yayını ile biyolojik olarak iletilen
bilgi. İşte sizin uzmanlık alanınız. Kimliğinizin anısı bütünüyle uyandığında
bir kartvizit bastıracak olsaydınız üzerinde şöyle bir şey yazardı: “Özgür
ruhlu Işık Ailesi üyesi. Sistem çökertici. Özgür irade evreni sınırları içinde
bilinç sistemlerini değiştirme alanında çalışmaya hazır.”
Hedefiniz bu! Yaptığınız bu. Bu, kimliğinizin hepinizin ortak noktası olan
bir yönü. Şu anda milyonlarcanız burada. Burada öncelikle kim olduğunuzu
anımsamak, sistem içinde çok boyutlu olarak çalışmak ve insanlara -buranın uzun
zamandır frekans kontrolü altında bulunan yerlilerine- yeni bir sistem öğretmek
üzere bulunuyorsunuz. İnsan görünümündesiniz. Bunu kavramaya başlar başlamaz kendinizi
insanlık draması ve insanın frekans kontrolü çıkmazından kurtaracaksınız.
Frekans kontrolünün üç yüz bin yıl önce, akıncı bir grup yaratıcı tanrı
tarafından oluşturulmasından önce yerli tür oldukça zekiydi. Çok gelişmiş bir
bilgi alma sistemleri vardı, doğrudan uzay temaslarıyla gezegene bilgi
çekebiliyorlardı. Aldıkları bilgiyi çok çeşitli yollarla yayıyorlardı. Bilginin
yayılması bu zamanda teknoloji temellidir- sizin dışınızda bir şeye dayanır.
Size kontrol yönünde satılmış ürünlerin bir başka zekice faturasıdır bu da. Çok
zaman önce, bu gezegende iletişim, insanlar arasında içsel mekanizmaların
kullanılmasıyla sağlanan temas yoluyla gerçekleşiyordu, dışınızdaki teknoloji
yoluyla değil.
Çoğu insan, tarihlerinin birkaç bin yıldan öteye gittiğini kavrayamaz.
Siz, gezegenin milyonlarca yıllık bir tarihi olduğunu öğrenecek, hatırlayacak
ve öğreteceksiniz. Önce, gezegen tarihinin geçen üç yüz bin yıllık bölümünün
üzerindeki perdeyi kaldıracak ve bilincinizle bütünleştireceksiniz, bu şekilde
insanın çıkmazı üzerine daha geniş bir fikre sahip olursunuz. Hatırlayın, tarih
bütünüyle içinizde, dışınızda değil. Şimdiki teknolojinizde ışık şifreli
iplikçikler, zekanın fiber optik üzerinden iletiminin temsili gibi simgesel bir
biçim içinde bedeninizin dışında yaratılıyor. İnsan ırkı, içinde öğrenmesi
gerekeni dışında yaratıyor. Bu, ışık ustalığının bir bölümüdür.
Varlığınızın büyük kitaplığı kaos içine girdiğinde geride bir parça bilgi
bırakıldı. Bunun amacı, insan ırkını denetlenebilir, çalışabilir, yönetilebilir,
yine de kendi kendine işlev görebilir, görevlerini yerine getirebilir ve belli
bir frekansı, korkuyu üreten bir yaşam, bilinç biçimi şeklinde güdülenebilir
halde tutmaktı. Bu korku, düşünebileceğiniz her biçim altında denetlenen bir
madde olarak gezegende geçen üç yüz bin yıl boyunca yayıldı.
İnsanlar elektromanyetik olarak titreşip korku frekansını yaydıklarında
bir bilinç iletimi gerçekleşir. Korku nereye gider? Düşünceleriniz nereye
gidiyor? Ortak bilincin besin ürettiğini söylemiştik. Sistem bozucular olarak
besin kaynağını söküp atmak ya da besin kaynağını korku ve kaostan başka bir
şeye değiştirmek için geldiniz. Bu kaynaktan beslenenlerin ya beslenme
tarzlarını değiştirmelerini ya da gezegeni terk etmeleri gerekecek. Siz,
bilgiyi, ışığı, değişim potansiyelinin ve ışıkla işbirliği yapıp titreşecek bir
besin kaynağının varolduğu anlayışını getirmek için buradasınız. Yaptığınız ve
tamamlanmaktan sorumlu olduğunuz şey bu.
Bazılarınızın bunun nasıl başarılacağı, yaşamlarınıza kusursuzluk durumunu
nasıl getireceğiniz konusunda şaşkınlık içinde oluşlarını anlıyoruz. Hepinizden
bu andan başlayarak istediğimiz, gelecekteki hiçbir deneyiminizi geçmişinize
dayandırmamanızdır. Geçmişi gelecekte olacakların özrü olarak bu ana
sürüklemeyi hepiniz seviyorsunuz. Bununla ünlenmişsiniz. Ama daha yeni
ışınlanmışsınız gibi ve bir bebek kadar masummuşsunuz gibi, gündelik
yaşamınızın gerekleri içinde ilerlemek zorundasınız. Her sabah uyanıp her gün
ileriye doğru adım attığınızda o gün ne deneyimlemek istediğinize açıklıkla
niyet edin. Eğer bunu yapmayacak ya da yapma alışkanlığını geliştirmeyecek
olursanız buradan gitseniz daha iyi olur! Gerçeklik bu şekilde tasarlanır. Daha
önce söylediğimiz gibi, insan ırkından saklı tutulan büyük sır, düşüncenizin
deneyim yarattığı ve düşüncenin gerçeklik yarattığıdır. Bütün gerçeklik düşünce
tarafından yaratılır. Bu bütünüyle öznel bir deneyimdir. Ama elektromanyetik
olarak, deneyimleri belirli bir gerçeklik yelpazesinde yaratacak şekilde
kontrol edilmektesiniz.
Işık Ailesi üyeleri olarak sizler hayli yolculuk ettiniz ve yeni
frekanslar getirme olanağına oldukça iyi bir biçimde uyum sağladınız. Uzaydan
size ışınlanan ve bedeninizdeki yeni oluş kalıbını harekete geçirecek yeni
frekansları yakalamak için buraya geldiniz. Amacınızın bu olduğunu bilmeye
başladıkça hedefinizi de bilinçle tasarlamaya, hangi alanda olursa olsun, ne
istediğinizi ve deneyimleyeceğinizi açıkça bilmeye başlayacaksınız.
Hepiniz kendince seviyor oyun oynamayı. “Malzeme” olmasa sıkılıyorsunuz.
İşte bunun için bu planı, bu baskını oluşturdunuz. Aslında bu gerçeklik ya da
dünya, gerçekliğin baskına uğramasından çok önce Işık Ailesi’nin varlıkları
tarafından kuruldu. Işık Ailesi’nin üyeleri olarak sizler Özgün
Planlamacılardınız. Burada, bağlanmaya ve kullanılmaya hazır, zengin bilinç
kaynakları vardı. Sizin “karanlık” olarak adlandırdığınız başka ailelerden
varlıklar gezegene el koyduklarında ışığı uzak tutmakla çok iyi bir iş
yaptılar. Işık ancak sizin şimdiki paradigmanızın elverdiği büyüklükte ama
orada başka gruplar ve bilinç krallıkları da var. Şimdilik sadece ışık ve
karanlıkla çalışacağız. Karanlık grup ışığı uzun zaman uzak tutmakla çok iyi
bir iş yaptı. Ancak zaman doldu!
Sizler ışığın özgün ruhlarısınız. Geri gelmeye ve bilincin başka bir
akınını sahnelemeye karar verdiniz -bu kez milyonlarcanız- çünkü İlk
Yaratıcı’nın enerjisiyle çalışırken herkesin büyük bir bilinç zenginliği elde
etme olasılığının çok yüksek olduğunu biliyordunuz. Bu ışığı bedenleriniz ve
gezegene çekmeye başladığınızda dramayı, oyun oynamayı seven pek çok insan
bundan etkilenebilir. Işık içlerine nüfuz edebilir, bir reaksiyon
oluşturabilirler çünkü ne kadar ışık getirirseniz o kadar hızlı yayılacaktır.
Siz yerli tür olduğunuzu, dünyanızı baskıncılardan geri almak için burada Özgün
Planlamacılarla yakın ilişki içinde çalıştığınızı anımsadıkça gezegende ışık
kesinlikle artar.
(11)
OYUNUN
ADI
Gelecek zamanlarda hayatta kalmak için düşüncenin belirmesi ya da süper
bilinç fikrini benimsemek şarttır. Süper bilinç sizin için şu anda bir
sözcükten ibaret. Henüz içinizde yer etmiş bir kavram değil çünkü henüz
varoluşu uyum içinde ve bu kadar bilgiyle dolmuş bir şekilde kavrayamıyorsunuz.
Ama evrimleştikçe bu yöne doğru ilerleyeceksiniz. Bu bilinç anının gezegeni
kaplamaya başlayabileceğinin son derece farkında olanlar var ama bunun
olmamasına bel bağlıyorlar. Oysa gerçekleşti bile. Sizi bu konuda temin etmek
üzere geçmişinize geri döndük.
Önce düşünce gelir. Deneyim her zaman ikincildir. Asla tersi değil.
Deneyiminiz her zaman düşüncenizin yansımasıdır. En önemlisi açıklık ve
gücünüzün farkında olmaktır. Her zaman düşünceleriniz dünyanızı oluşturur.
Bunca frekans kontrolü titreşimi ile bombardımana tutulduğunuz için inip
çıkıyorsunuz. Bu sizi berraklıktan alıkoyuyor. Irk olarak son derece berrak,
merkezlenmiş olmaya ve kendinizi her zaman yaşanan ana getirmeye kararlı olmak
zorundasınız. Gelecek ya da geçmişte yaşamaya son verin, şimdinizde yaşayın.
Kendinize, “Ben ne istiyorum?” deyin “Kişisel evrimimi hızlandırmak istiyorum.
Ruhun artan bir kapasite için bana yardım etmesini istiyorum. Bedenimin kendi
kendisini iyileştirmesini istiyorum. Sağlık dolu olmak istiyorum. Zorluktan
vazgeçmeyi, böylece insanlığın ne olacağının canlı bir örneği olmayı arzu
ediyorum.” Bu düşünce şeklidir sizin için her şeyi hızlandıracak olan.
Davranış kalıplarınıza göz atın. Kendinizi, deneyiminizin bir parçasını
yarattığınızı yadsırken ve onu sizin yarattığınız bir şey olarak sahiplenmeyi
istemiyor bulursanız sadece izleyin. Şöyle söyleyin: “İlginç değil mi? Sürekli
böyle yapıyorum. Yarattığımı sahiplenmek istemiyorum. Hoşuma gitmezse başkasını
suçluyorum. Bakalım bu davranışı daha ne kadar sürdürecek ve başka bir davranış
biçimi geliştirmek için bir çözüm bulma iznimi kendime ne zaman vereceğim.”
Kendinizi yargılamayın. Kendinize, “İlişkili olduğum her şeyde
sorumluluğumu kabul edeceğim. Bana olan her şeyde sorumluluğumu kabul edeceğim.
Başıma gelenden hoşlanmıyorsam kendime hoşuma gitmeyen şeyleri neden
yarattığımı soracağım. Belki de bunun nedeni, değiştirebilmemi sağlamak üzere
benim için gerçekten yolunda olmadığını göremediğim bir şeye dikkatimi
çekmektir.”
Yaptığınız her şeyin kusursuz bir amacı varmışçasına hareket edin -her
zaman. En yüksek çıkarınız ve ulaşabileceğiniz en büyük fırsat, içinde
olduğunuz her olayı işlemekle ilintiliymiş gibi davranın. Her zaman bu şekilde
hareket edin. Sokakta yürürken birisi, “Silahım sırtına dayalı, çık bakalım
paraları!” derse büyümenizi en yüksek noktaya götürme fırsatı verilmiş gibi
davranın. Bu şekilde hareket ettiğinizde sonuçların ne olacağını asla
bilemezsiniz. “Mış” gibi davrandığınızda bilmeden ve beklentisiz bir şekilde
hareket edersiniz. Bir tavırdır bu. Hepiniz bu tavrı benimseyip, her olay sizi
büyümeniz ve farkındalığınızda daha ileri götürmek için tasarlanmış gibi
hareket etseniz, o zaman döner dolaşır, silahını sırtınıza dayayan kişinin
sizin bir suretiniz ya da parçanız olduğunu görebilirsiniz. Bir şeyi
iyileştirebilecek durumda olabilirsiniz; korktuğunuz bir şey yapma fırsatı
verilmiş olabilir size bu deneyimle.
Yarattığınızdan korkmayın. Yarattığınıza güvenin. Onda sizin için her
zaman bir şeyler olduğuna güvenin. Kirli, eski, korkunç şeylermiş de onları bir
daha asla görmek istemiyormuşsunuz gibi dramalarınızı halının altına
süpürmeyin. Bitirin işinizi bu dramalarla. Döngülerine girip kendinizi
kaybetmeye bir son verin. Bununla birlikte, anneniz, kardeşiniz, sevgilinizle
yaşadığınız dramanın yirmi yıl sonra yepyeni bir keşfe ulaşmak üzere
kullanabileceğiniz bir şey olduğunu da anlayın. Onun için bırakın bu yaşam
dramaları sizin için bir törpü olsun. Bitirin işinizi onlarla, yapabildiğiniz
kadar çözümleyin, barışın, size düşen payı kabul edin, sonra bırakın,
bilinciniz yoluyla size bir şey öğretmek üzere geri dönsün çember. Bırakın
sizin için aşılmasını istediğiniz engellerden çok sürüp giden deneyim
hazineleri olsun. Bunlara duygu bağlıdır, anımsayın, duygu sizi başka
hareketlerin alanına götürebilir.
Gerçekliğinizi yalnızca belirli alanlarda yaratıp başka alanlarda etkisiz
olduğunuza mı inanıyorsunuz? Yaşamınızın bazı alanları üzerinde hiçbir
kontrolünüzün olmadığını mı iddia ediyorsunuz? Toplum size sahip
olamayacağınızı söylediği için doğal olarak sizin olandan mı vazgeçiyorsunuz?
Olayların birden bire olmadığını göreceksiniz. Bazılarınız sizin kendi gerçekliğinizi
yarattığınızı, başkalarınınsa -özellikle başına her şeyin gelebileceği küçük
bebekler ya da tacize uğrayan çocuklar- kendilerininkini yaratmadığını
düşünüyor. Görünürde çaresiz çocuklar ya da açlıktan ölenlerin de kendi
gerçekliklerini yaratması çoğunuz için anlaşılması zor bir kavram olabilir.
Kurban zihniyetini paylaştığınız her zaman insanlara güçsüz oldukları ve bu
olasılığı sizin için ortak bir hale getirdiğiniz mesajını verirsiniz.
Başkalarının drama ve derslerini onurlandırmayı öğrenmek zorundasınız.
Gazetelerin size, belli bir senaryoya katılan herkes için varolan değişim
olanağını anlatmayacağının farkına varın; çünkü gazeteler olayları bu şekilde
anlatmaz ya da izlemez. Olayların altında yatan eşzamanlılıkları
anlamıyorsunuz. Medyanız yalnızca -sözüm ona- dışsal olguları ortaya koyar,
insan dramaları ve derslerine eşlik eden duygusal anlamın zengin ırmak yatağını
ise görmezden gelir.
Birisinin kurban gibi göründüğü dramalara karışanlar normal olarak
duygularından o denli kopukturlar ki hissettikleriyle düşüncelerini
birleştiremezler. Kurbanlar kurbanları bulur. Zafer kazananlar zafer
kazananları. Onun için lütfen, insanların umutsuz kurbanlarmış gibi göründüğü
herhangi bir gazetecilik olayında ya da dünya dramasında, onları ve kendi dramalarını
yaratmalarını selamlayan kendinizi onurlandırın. Bir şeyler öğrenmenizi
gerektirecek bir gerçeklik olmayabilir ya da katılma ihtiyacı hissedeceğiniz
bir şey olabilir. Başkalarının ışığa ulaşmak için yoğun alemlerden geçmeleri
gerektiğini anlamak zorundasınız. Kimi zaman aydınlanmaların en büyüğü en büyük
felaketlerde, en büyük zorluklarda yatar.
Bir restorana gidip istediğiniz bir şeyin siparişini verdiğinizde aşçıbaşı
hazırlar, garson size getirir. Siparişi siz verirsiniz ama siz hazırlamazsınız.
Hazırlayan aşçılar ya da ruhsal enerjidir ama siz de önünüze konulmasını
seçersiniz. Siz restorana gidip önünüze getirilmesini istemedikçe konulmaz.
Böylece bundan sorumlu olur, bedelini ödersiniz.
Yaşam da böyledir; bir restoran gibidir yaşam. Restoranda nasıl
yapıyorsanız hayatta da nasıl sipariş verildiğini öğrenin, sonra da siparişi
verdiğiniz için önünüze getirileceğine inanın. Bir restorana gittiğinizde
mönüdekilerin her biri için tasalanmaz, kendi kendinize bunu hak edip
etmediğinizi sormazsınız. Pekala, bazen sorarsınız. Bazen kendinize, “Bunu hak
etmiyorum. Fiyatı elli dolar. Bütün verebileceğim yedi dolar” diyebilirsiniz.
Restoranlarda nasıl davrandığınız, hayatta da nasıl hareket edeceğinizin
harika bir göstergesidir. Anlaşılması gereken inanılmaz bir öğretidir. Bir
restorana gittiğinizde sadece siparişi verir, “İstediğim bu,” der ve geleceğine
inanır mısınız, yoksa işi berbat edeceklerinden tasalanır mısınız? Sipariş
alınır alınmaz mutfağa giden garsonun peşine düşer, “Ay, taze marulları yoktur
herhalde. Soğanları adam gibi sote etmezler şimdi, tanrı bilir istediğim
mantarlardan da bulunmaz” mı dersiniz? Hayır. Tıpkı sipariş ettiğiniz gibi
sunacaklarına inanır ve işi kendi haline bırakırsınız. Sunulduğunda “Teşekkür
ederim” dersiniz. Doğru gelmemişse doğrusunu istersiniz.
Restoranda bir şeyler ısmarlarken gösterdiğiniz ilahi soğukkanlılığa
bakın. İşte yaşamda da böyle istemeniz gerekir. Ne istediğiniz konusuna açıklık
kazandırın, isteyin ve bırakın olsun. Siparişin alınıp alınmadığını sorgulamak
ya da nasıl yerine getirileceğine ilişkin öğütler vermek için Ruhu hattın öbür
ucunda tutmayın. Siparişinizi verdiniz. Geleceğine güvenin.
Düşüncelerinizin sonucusunuz. Bu gezegende öğreneceğiniz başka bir şey
olmasa bile bu gerçeklik ve başka birçok gerçeklikte kuralın bu olduğunu
öğreneceksiniz. Düşünce deneyimi yaratır. Neden kendinize bu armağanı sunup
varlığınızı olağanüstü, muhteşem, yüceltici bir yetenek içinde düşünmeye
başlamayasınız. Toplumun geri kalanının sizinle aynı fikirde olmasına ihtiyaç duymaktan
kurtulun. Kendi kendinizi onaylayın. Bazılarınız için çok güç bu.
Alışkanlığınız yoksa kendinizi nasıl onaylayacaksınız?
Sözcükleriniz ya güç verici ya da güçsüzleştiricidir. Kendi ışığınızı
yaşama yürekliliğine sahip olmanızı istiyoruz. Onun için de düşüncelerinizin
dünyanızı oluşturduğunu, olabilecek her yoldan vurgulamak ve inandırmak
istiyoruz sizi. Dağarcığınızdan olmalı ve çalışmak sözcüklerini çıkarın. Bu
sözcükleri sarf ettiğiniz her zaman para ödeyecek olsanız borcunuz boyunuzu
aşardı. Yüklü bir güçsüzlük borcu içindesiniz. Olmalı, sizin başka birinin
boyunduruğu altında hareket ettiğinizi gösteriyor. Kendinize ilişkin söz
hakkının size ait olduğunu anımsatmak isteriz.
Eğer birisi bir gazete çıkarmaya ya da davranış kalıplarını değiştirmeye
çalışırsa hayatının sonuna kadar çalışabilir. Çalışmak, yapmak değildir.
Çalışmak sözcüğünü her kullanışınızda ortaya hiçbir şey çıkarmayacaksınız
demektir, çünkü çalışmak bir özürdür. “Yapmaya çalıştım. Çalıştım. Çalıştım.”
Kendi yaşamınızda “yaratıyorum”, “yapıyorum”, “ortaya çıkarıyorum”, “niyet
ediyorum” ve “oluşturuyorum” sözcüklerini kullanın. “Çalışıyorum”u unutun.
Bir icracı haline gelir ve yaşamda istediğinizi ortaya çıkarırsanız birçok
insana ayna tutarsınız. Her şeyin sınırlı olduğuna ve ya birinin ya öbürünün
icracı ya da oluşturucu olabileceğine ilişkin bir inanç vardır. Gerçekliğin
yasalarını eğip bükebileceğinizi göstermeye başladığınızda, elinizde onların
istediği bir şey olduğunu ve siz buna sahip oldukça kendilerinin elde
edemeyeceğini düşündükleri için başkaları kimi zaman bundan hoşlanmaz.
Başkalarından sonra geldiğinize inanır, yeterli olmadığı için başkalarında
olmayan bir şeye sahip olmaktan korkarsınız, tanrısal ilkelerin bedeninizde
işlemesine ve gezegende yapılanmalarına izin verdiğinizi, ışığın yaşayan örneği
olduğunuzu anlamıyorsunuz demektir. Işığın temel amacının sizin kanalınızdan
hareket etmesine izin veriyor, başkalarının neler yapabileceğinin yaşayan
örneği haline geliyorsunuz. Bu hepinize öğretmek istediğimiz yüksek titreşimdir.
Sınırlama olmadığını anlamanızı istiyoruz.
Gezegenin bütününde sınırlama diye bir şey yoktur. Her birey, gezegenin
bütününde varoluşla işbirliği yapabilir ve eşsiz bir şekilde hareket edebilir.
Yolunuza ruhsal ya da maddi ne tür bir armağan çıkarsa çıksın başkalarından
daha talihli olduğunuzu düşünmeyin. Bunun yerine sadece, tanrısal ilkelerin
fiziksel bedeninizde işleyebileceğini ve bunun nasıl olduğunu başkalarına da
gösterebileceğinizi anlayın. “Dinleyin, işe yarıyor. Ben bunu başarabildim. Siz
de yapabilirsiniz” diyebilirsiniz.
İnsanlara oluşturmaktan korkmamalarını öğretmek için saatler harcıyoruz.
Size, “Ancak olmasına çalıştığın şeyin bir değeri vardır. Çok çalışmazsan bir
şey elde edemezsin” diyen bir ahlak anlayışıyla büyüdüğünüz için hepiniz
korkuyorsunuz. Her birinizin, bu çok çalışmak fikrinin nereden geldiğini gözden
geçirmesi şarttır. Ana babalarınıza, onların inanç sistemlerine bakın. Her şeyi
çabasızca nasıl başaracağını öğrenen yeni bir insan ırkını temsil eden bir
bilincin doğumundan söz ediyoruz.
Eğer bir şey çabasızca elde edilmemişse unutun gitsin. Çok fazla çaba
gerektirmiş gibi görünüyorsa bir şeyler size doğru yolda olunmadığını
gösteriyor demektir. Bir şey ancak kimsenin çok fazla çalışmasına gerek
kalmaksızın çabasızca oluyor ve yerini dolduruveriyorsa doğrudur. Hepiniz bu
şekilde yaşamaya başlayacak olsanız bilinç türünün yaşama yaklaşımı bütünüyle
değişecektir. Sorumsuzluk ya da işten kaçma değil, tuğlaları bir yerden bir
yere taşımanın yeni bir yoludur bu.
Bir seferinde bir grup insanla büyük bir tuğla yığını üzerine
konuşuyorduk. “Tuğlaları nasıl taşıyorsunuz?” diye sorduk. “Birer birer”, diye
yanıtladı hepsi. “Bunu yapacak başka birini tutmak hiçbirinizin aklına gelmedi
mi?” dedik.
Göreviniz tuğlaları buradan oraya taşımaksa nasıl yaparsınız bunu? İlk
yanıtınız “Taşırım. Toplarım” olabilir. Ama birisini çağırıp “Bu tuğlaları
benim için taşı” diyebilirsiniz. Böyle yaparsanız hala görevinizi yerine
getirmektesinizdir. Yapılması gerekeni yapıyorsunuz. İşi kendiniz yapmazsanız
cezalandıracağımızı mı sanıyorsunuz? Hayır. İşi yapıyorsunuz. Farkı görüyor
musunuz?
Para herkesin üzerinde durduğu bir konu gibi görünüyor. Hepinizin paranın
size nasıl geldiğine ilişkin inançları var. Para için çok çalışmak gerektiğine
inandıkça işiniz de o kadar çok olacak. Çoğunuz, para için çok çalışmanın doğal
olduğuna, uğruna yeterince çalışılmamış paranın “kirli” olduğuna inanıyor. Size
çabasız sözcüğünü hatırlatmamıza izin verin ve dağarcığınıza ekleyin.
Kendinize, “Şunun gerçekleşmesine çabasızca niyet ediyorum”, deyin. Çabasız
olmak, gerçekliğe kendisini size başka deneyimde harcanacak bol enerjiye yer
açacak şekilde sunma komutunu vermektir.
Hatırlayın, gerçekliğiniz düşüncelerinizin sonucudur. Eğer güçlüklere
inanırsanız yarattığınız ne olur? Çoğunuz, çıtayı yükselten bireyler olduğuna
inandığınız ve sizin için belli bir çalışma ahlakıyla değer sistemini temsil
eden aile ya da toplum bireylerini onurlandırıp saymakla geçirdi yaşamını. Bu
çalışma ahlakı ve değer sistemini sorgulamayı ya da başka herhangi başka bir
yol olup olmadığını düşünmediniz. Böylelikle de para kazanmak için büyük bir
enerji sarf etmeniz ya da parayı size verecek birisi tarafından işe alınmanız
gerektiğine inanıyorsunuz. Bu düşünceler bütünüyle yanlış. Ne kadar üzerinde dursak
azdır. Siz izin verdiğinizde Ruh sizi türlü beklenmedik yolla karşılar. Bunun
daha önce olmamasının yegane nedeni mümkün olduğuna inanmamış olmanızdır.
Şeylerin olabilirliğine inandığınızda gerçeklik değişir.
Zihinsel durum buradaki oyunun kuralıdır. Size bunu ne kadar söylesek az;
gerçekliği nasıl hissettiğiniz ve nasıl programladığınız, ona cevap verme
şekliniz ya da onun kendisini size sunuş şeklidir. İşte bunun için “Yola
koyulun!” diyoruz size. “Şaşırtıcı olun! Size heyecan veren şeyi yapın!” İmkansızı
yapın!” Yapabilirsiniz. İstediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Dünya ne durumda
olursa olsun dünyanızı dönüştürebilirsiniz.
Hatırlayın, oyunun kurallarını -düşüncelerinizin sonucu olduğunuzu, bunun
evreninizde geçerli bir yasa olduğunu- öğrendiğinizde bütün yapmanız gereken,
nasıl olmak istediğinizi düşünmektir; öyle de olacaksınız. Bunu bir kez
kavradığınızda kendi kendinize hareket geçer, gücü kendiniz üretir ve
kendinizden alır olacağınız için bedeninizi, yaşınızı belirleyebilir kendinize
ilişkin her şeyi onarabilirsiniz.
(12)
IŞIK
TAŞIMAK MÜTHİŞ BİR GÖREVDİR
Hepiniz için kendi kimliklerinizi çok daha geniş bir anlamda yeniden
tanımlamanın zamanıdır. Kozmosta sizin ve hatta siyasetçilerinizin çoğunun hiç
bilmediği olaylar oluyor. Tanrıları tanımlamanıza ilişkin saçmalıklara
-tanrıların bu gezegene uzaydan gelen, özel yetenek ve becerilere sahip, ruhsal
nitelikli varlıklar olduğu düşüncesine- bir son vermek zorundasınız. Gelecek
birkaç yıl içinde tür olarak bazı son derece rahatsız edici düşünceleri ortaya
çıkaracaksınız. Sizleri Işık Ailesi’nin kararıyla seçeneklerinizi anlayabilme
ve bilgilenmeye hazırlıyoruz.
Sizinle çok boyutluluk düşüncesini -pek çok yerde olabileceğiniz ve
bilincinizi değiştirebileceğiniz anlayışını- vurguladık. Bu Dünya dışında
yaratılmış bir dizi dünya olacağı fikrini paylaştık sizinle. Zaman gelecek,
sizinle paylaştığımız her şeyden kuşkuya düşeceksiniz. Sisteminiz sarsılacak ve
bilgisiz olduğunuz boyuta inanmak istemeyecek, böylece verdiğimiz bilginin
geçerliğini bir süre yadsıyacaksınız.
Size ancak kendi hızlanmanız temelinde bilgi sunabiliriz. Kendinizi
geliştirmek ve bilgi istemeyi akıl etmek zorundasınız çünkü müdahaleye ilişkin
tanrısal bir yasa bulunuyor. Yasayı çiğneyip Dünyaya müdahale eden pek çoğu
var. Atalarımızın dünyasında bile bunu yaptılar. Buranın bir özgür irade evreni
ve özgür irade bölgesi olduğunu, elbette bunun altında yatanın da her şeye izin
olduğunu yeterince tekrarladık. Bundan dolayı her zaman diğerlerinin üzerinde
efendi, usta ve otorite olmak isteyenler bulunacaktır. Burada ne kadar çok
varlığın diğerlerini kontrol ettiğini fazla basite indirgediniz.
Işık Ailesi, ışınlar boyunca her yöne doğru müthiş bir hareketin olduğu
toplumlar yaratma merakı ya da tercihiyle tanınmıştır. Bu ne demek? Işık
bilgidir, onun için de Işık Ailesi bilgi ailesidir. Sizin zaman anlayışınızda
belki milyarlarca yılı bilinç denetimini araştırmak ve yaymakla geçiren
bilinçler -savaş aileleri- vardır. Zaman sınırlamasının dışında varolan bir
evrende özgür irade alanındaki bütün senaryolar sahnelenir.
Bu sizin için, kendinize ilişkin görüşlerinizi kökten değiştirip sınırları
aşma zamanı. Sizin için bu, gündelik yaşam dramaları ve olaylarının
önemsizliğini geride bırakıp gerçekleşmekte olan daha yüksek dramayla kozmik
bir düzlemde bağlantıya geçme zamanı. Bu şekilde kendi niyetleriniz amaçlarınız
ve dramanız hakkında daha iyi bilgi sahibi olabilirsiniz. Hem kendi
kimliğinizi, hem de kimliğinizle seçtiğiniz herhangi bir dünyaya gitme yeteneğinizi
anlayacak durumda olmak zorundasınız.
Işık Ailesi ya da bizim adlandırdığımız şekliyle “Beyaz Fanilalıların
Dönüşü”nün bu öyküsü sizin kim olduğunuzdur. Belli bir görevi yerine getirme,
görevli olma ve buraya yapmaya geldiğinizi anımsayıp yerine getirme sözü
verdiniz. Size dünyalarınız ve içlerindeki kimliğinizin temelden değişeceğini,
bu zamanların yaklaştığını söyledik. Çoğunuz değişti. Döner, bir yıl önce kim
olduğunuza bakarsanız şimdi çok daha güçlenmiş olduğunuzu hepiniz göreceksiniz.
En iyi durumda hepiniz, her an kendi gerçekliğinizi yaratmakta olduğunuzu,
kullanılın, kullanılmayın, deneyimlediğiniz her durumun kendi tasarımınız
olduğunu hissetmeye başlıyorsunuz. Bu zamanda, her biriniz düşüncenizi
gerçekleştirme yeteneğine sahipsiniz, çünkü şimdi bilginin gezegene yönelik
vericileri haline gelebilmeniz için kozmik bilgi ağını bedenlerinize çekme
zamanı. Bu, bedeninizin dışındaki ışık şifreli iplikçikler tarafından harekete
geçirilen ağdır.
Göklerden kimlerin geldiğini çok daha iyi ayırt etmek zorundasınız çünkü
aldatılacak, kandırılacak ve bunu anlamayacaksınız. Sizi aldatıp kandırmanın ne
kadar kolay olduğunu biz bildiğimiz için bunu görüyoruz. Bazen sizi harekete
geçirmek için bunu yapıyoruz. Sizinle birçok numaraya başvurduğumuzu söylemiştik.
Gerekliydi; size bütün gerçeği söyleyecek olsak çoğunuz çoktan arkasını döndüğü
gibi kaçar giderdi.
Size yavaş yavaş güven telkin ettik. Size ayrıca bu sistemin -sizin
kendinizi yarattığınız, gerçekliğinizi düşüncelerinizle yarattığınız anlayışı-
temel yapı taşlarını alabilmeniz ve Işık Ailesi tarafından tasarlanan bir
dünyayı ifade edebilmeniz için yeni bir ek bilgi verdik. Bu şekilde, yepyeni
bir olasılığın ileri atılabileceği bir plan ve yeni bir ağ bu Dünyanın bir
kısmına yayılabilir. Siz ve yeni olasılık olmaksızın Dünyada bir zaman büyük
bir kozmik savaşın gerçekleşme olasılığı var.
Hissetme merkezinize uzanın ve olanlara ilişkin bu dünyaya yayılan
karmaşayı hissedin. Bu gezegen, çok düşük bir frekansta, hayatta kalma,
güçsüzleşme temelli bir frekansta işledi. Kimliğiniz, kendinizin dışında
toplayabilecekleriniz üzerine oluştu. On iki sarmal, iki sarmalın temsil ettiği
ve çevresindeki her şeyi konu dışı bırakacak. Biriktirilen bütün para, sahip
olunan mal mülkün -size kimlik sağlayan iki sarmala dayalı bütün güvenliğin-
gezegenin evrimiyle hiçbir ilgisi yoktur.
İnsanlar, yaşamlarını belirleme yollarının şimdi çökmekte olduğunu
anlamaya başladıkça, bir korku ve belirsizlik içine girdi. Bunu hissedin.
Işığın bu çöküşün suçlusu olduğunu, Işık Ailesi’nin ve Frekans Bekçilerinin
üyeleri olarak sizlerin de, yeni frekansı gezegene yayınlayan elektromanyetik
yükleri taşıyarak bu çöküşe neden olduğunuzu görün. Yeni bilincin bu
karmaşasının yaratılmasına yardım ediyorsunuz.
Dönün, kendi yaşamlarınızın son bir ya da iki yılını gözden geçirin ve
sizin de inanılmaz bir bilinç karmaşası yaşamış olduğunuzu ayrımsayın. Kim
olduğunuz, nerede yaşamak istediğiniz, kiminle birlikte olacağınız, birisiyle
birlikte olmaya devam etmek, çocuk sahibi olmak, ana baba olarak kalmak ve pek
çok başka şeyi isteyip istemediğiniz konusunda karar alma karmaşası
içindeydiniz.
Düşüncenizi içinde bulunduğunuz topluluklara çevirin ve insanların
yaşamlarını bir temele oturtma tarzlarının nasıl yavaşça moloz yığını olmaya
doğru kaydığını hissedin. Gerçekliğin küresel kavranışı gitti gidecek. Temel
kayıyor, kayışı şu anda göremeyenler var. Kaymanın en anlamlı nedeni, eski
bilgiyi ilkel ve yıpranmış kılan erişilebilir yeni bilgi, bunun da sorumlusu
sizlersiniz. Dolayısıyla, bir ölçüde kendinizi bu yoldan geçerek
evrimleştirmekten, kendi esin biçimleriniz olmak, başkaları için yaşayan
örnekler olmaktan sorumlusunuz.
Son derece etkin bir rol oynuyorsunuz. Işık, karşılaştığı her titreşimsel
frekansı değiştirmekle tanındığı için, “Ah, olamaz, ışık geliyor!” diyen çok
insan var. Işık bilgi taşır, bilgiyse sistemleri eski sistemlerin artık
varolamayacağı kadar genişletir. Böylece ışık yok etmek üzere hareket ettikçe
geride bıraktığıyla yeni sistemlere hayat verir. Yeni bir düzen kurulur.
Kimileriniz kendisini yıkıcı olarak düşünmekte zorluk çekiyor çünkü
yıkıcılığa ilişkin bir inanç sisteminiz var. Bir paradigma bu. Ve bu titreşime
sıkışır kalır, böylece düşünceleri yok etmezseniz gerçekliğin deneyimlenmesinde
çok sınırlı bir hale gelirsiniz. Evet, kesinlikle yok edicilersiniz sizler.
Karanlık ve bilgisizliğin egemen olduğu sistemleri yok ediyorsunuz. Bütün bu
sistemleri yok etmek üzere içlerine giriyor ışık. Yıkımın deneyimi ise,
bilincin, yok edilene ne kadar kuvvet ya da nasıl bir tutkuyla asıldığına
bağlı.
Olaylar şiddetlendikçe kim kurtaracak sizi? Nerede kurtarma ekibi?
Kurtarıcı sizsiniz. Dönüşümün gerçekleşmesi için oluşturmanız gerekeni
kullanmak zorundasınız. Her türlü alemden inanılmaz bir yardım alıyorsunuz.
Ancak yine de her şey size bağlı, bize değil. Frekansı yalnızca bağlılık,
kararlılık ve irade gücüyle değiştireceksiniz.
Fiziksel bedeninizde kim olduğunuzu keşfedin çünkü o sizin gücünüzün
uzantısı. Işığı bedeninize taşıyarak frekansı gezegene getiriyorsunuz ve bu
frekansta bilgi var. Işık frekansı, kimliğinizin ve size özgü bilincin tarihini
içeriyor. Dediğimiz gibi, sizin tanrılarınız olmak üzere gelenler, onlarla aynı
becerilere sahip olmanız halinde sizi denetleyemeyecekleri için bu bilinci veri
tabanınız ya da hücre yapınızda dağıttılar. Adına “Düşüş” denilen biyogenetik
deney ve dönüşümü gerçekleştirdiler. İnsan türünün cehaletinin egemen olduğu
zamandaydı bu. Çok uzun bir zaman dilimi boyunca süren pek çok deney yaptılar.
Işık, dağıtılmış olanı bir araya getirmeye temsil eder. Bu görevi yerine
getirmek için bütün yapmanız gereken olmaktır. Sadece varolduğunuzda, kendinizi
evrimleştirip kişisel yaşamınızı geliştirdiğinizde gerçekten de ışığın bütün
diğer üyelerinin sizin gibi evrimleşeceğine kesin gözüyle bakmanız gerekir.
Bizim size her zaman “buradayız” diye söylediğimiz gibi, varlığınızın burada
olduğunu telepatik olarak yayınlarsınız. Biz de Işık Ailesi’nin üyeleriyiz,
bilgiyi getiriyor ve her yere yayınlıyoruz.
Hepinizin çevrenize koyduğunuz sınırları incelemeniz gerek.
Evrimleştiğinize, geniş bir bakış açısına sahip olduğunuza, birçok şeyi
gördüğünüze inanıyorsunuz. Yola nereden çıktığınız düşünülürse gerçekten de
ilerleme kaydettiniz. Bununla birlikte ne yapabilip yapamayacağınıza olan
inancınızı sınırladığınızı görmediğiniz konusunda size güvence veririz. Onlar,
sizi bu gerçeklik frekansına bağlayan ipler.
Bu sınırlamalar sizi, içinizde uyanan bilgiyle harekete geçmekten
alıkoyuyor. Bilgi, ruhsal yükselişin bir parçasıdır. Ruh alemiyle daha büyük
bir uyum içinde olmanız için gerçekliğin çeşitli katmanları ortadan
kaldırılıyor. Ruhsal ilerleme budur. Sınırlamalardan vazgeçmenizi, ve
yaşamanızın her bir yönünü belirleyip korumayı bir yana bırakmanızı istiyoruz.
Işık taşımak müthiş bir görevdir. Işığa bir kez bedeninize girme izni
verdiğinizde değişim sürecine başlaşmış olursunuz -kiminizin keşfettiği gibi bu
süreç her zaman da sevinç dolu, yükseltici ve eğlenceli değildir. Değişim
süreci eğlenceli bir halde değilken yeltenebileceğiniz ilk şey kendinizi
gelişmekten alıkoymaktır, değişim duygusal olaylara korkuyla karşılık vermeye
dönüşür. Başka birisini suçlayabilir, sızlanıp yakınabilir, birisinin size bir
şey yaptığına inanabilirsiniz.
Gezegenin geri kalanı buna inanır ama Işık Ailesi’nin üyeleri değildir
onlar. Işık Ailesi’nin milyonlarca üyesi var elbette ve ışık, Kara
Fanilalıların çok uzun bir zaman başta olduğu bu gezegene geri dönüyor. Kara
Fanilalılar sizin korku, olumsuzluk, savaş ve hırs duygularınızla beslendi,
bütün bunlara izin vardı. İlk Yaratıcı, karanlık takım kadar Işık Ailesidir de.
İlk Yaratıcı her şeydir.
Size öykülerle öğretiyoruz. Belki günün birinde anlattığımız öykülerin
ötesini göreceksiniz. Onlara ihtiyacınız kalmayacak, paradigmaları parçalayıp
gerçekliklerin daha geniş bilgisine ulaşacaksınız. O güne dek ilginizi canlı
tutup korktuğunuz -ruhunuzun en derin kısmında yolculuğa çıkmaya söz
verdiğiniz- alanlara girmeye ikna etmek için size öykülerle sesleneceğiz.
Kısa bir süre içinde kimlerin gerçekten Frekans Bekçisi olduğunu,
kimlerinse sadece sözünü ettiğini ayırt etmek önemli bir ihtiyaç haline
gelecek. Gerçekliklerini yarattıkları zamanı yüzde yüz bildikleri için Frekans
Bekçileri gezegende belli bir istikrar oluşturmaya çağrılacak. Farkındalıkların
bilinçli yönlendirilmesi ve enerjileriyle insanlık yasalarına nasıl karşı
koyacaklarını öğreniyorlar. Sözünü ettiğimiz kusursuzluk ve adanmışlığın
derinliği burada yatıyor.
Sizinle söz düellosuna girmeyeceğiz ya da kendinizi iyi hissetmenizi
sağlamayacağız. Kim olduğunuzu, ne yapmayı kabul ettiğinizi, bu gezegene neyi
gerçekleştirmek üzere geldiğinizi size hatırlatmak için buradayız. Size
amigoluk yapmak, anımsamaya yüreklendirmek, insan bedeninde bekleyen mucizeyi
keşfetmenize biraz rehberlik ve yardım etmek için buradayız.
Bu zamanda yapabileceğiniz en iyi şey, ortalara düşüp başka herkesi
“kurtarmak” değil, kendi frekansınızın koruyucusu olmaktır. Olanlar karşısında
farkındalık ve anlayışınızı tutarlı bir şekilde sürdürmek için elinizden gelen
her şeyi yapın. Size bilgi getiren ışık enerjisi ve yaratılışın frekansı olan
sevgi frekansıyla tutarlı olun.
Yaratıcı tanrıların ellerinden besin kaynakları alınıp frekans engeli
delindiğinde Dünya ağı değişecek. Aslında Dünya bir inisiyasyondan geçiyor.
Üzerinde yaşayanlar Dünya için önemli. Üzerinde yaşayanlar evrimleştikçe o da
daha büyük olanakların gündelik olaylar haline geleceği, erişilebilir olacak
olan frekansın içinde yer alacakları için mucizelerin yaşama biçimi olacağı bir
varoluşa doğru evrimleşiyor. Işığa ve bildiğinize göre yaşayarak her biriniz bu
frekansın gezegen üzerinde yaşar hale gelmesine yardım ediyorsunuz. Bireysel
nitelikli bir iş bu. Gruplar halinde çalışabilirsiniz, belli liderleriniz
olabilir ama birey olarak kendinizi geliştirmek zorundasınız. Evrimleşip belli
bir şekilde yaşamak üzere ışık size yol gösterdikçe coşku duymaya
başlayacaksınız.
Bilgi toplamak için bizimle ya da herhangi biriyle sürekli birlikte
çalışmanız gerekmiyor. Size gereken tek şey süreklilik, kendinizle çalışmak ve
bizim yüce benlik dediğimiz şeyin anlamını aramaktır. Yüce benliğin ne anlama
geldiğini hissedin -elde etmede tutkulu, özgürleşmiş, sevinç dolu olan,
başarıda ise en yüce olandır o.
Bu gezegen umutsuzca yüce benliğin arayışında olan adanmış varlıklara
gereksiniyor. Sözünü ettiğimiz -yaşamlarınıza getirmeniz gereken- süreklilik,
varlıklarınızın içinde an be an bu yücelmeyi keşfetmeye söz verdiğinizi
bilmenizi gerektiriyor. Bu yüceliş, frekans, his dalgası ya da titreşim olarak
sözcüklere çevrilebilir. Titreşimi hepiniz ışık ve ses olarak anlıyorsunuz.
Titreşimler süreklidir, zeka biçimlerini taşır ve iletirler. Kendinize
baktığınızda ve bu yolda olduğunuzu unutmadığınızda -ve sürekli olarak ışığı
bedeninize çektiğinizi, fiziksel bedeninizin frekansını yükseltmeye
çalıştığınızı, insanlık yasalarına meydan okuduğunuzu, gezegen frekansını
değiştirdiğinizi kendinize anımsattığınızda- dünyadaki bütün kitap ve
kasetlerden daha fazlasını yapabilecek bir süreklilik üretiyorsunuz demektir.
Yüce benliğe bağlılıktan daha güçlü birşey yoktur. Bir kez ışık enerjisinden,
yüceliş enerjisinden ve yücelmiş enerjiden yana tavır aldıktan sonra
işaretlenirsiniz. O zaman, göreviniz için hızlandırılmayı istediğinizde bu
enerjilerin önünüze koyduğu şeye uygun bir şekilde yaşamak zorunda olursunuz.
Birincisi ve en önemlisi, ışığınızı yaşayın. İçinizdeki bu ışığı cesaretle
yaşayın. Kapalı kapılar ardında değil -yaşayın onu. Pembe dizi haline
getirmeden ya da bir fanatik gibi elinizi kolunuzu sallamaksızın bildiğinizi
anlatın. Sadece şöyle ifade edin: “İşte buna inanıyorum. Bunun için yaşıyorum.”
Sözgelimi size birisi “Dikkat et” diyebilir, “soğuk alabilirsin.” Siz de şöyle
karşılık verebilirsiniz: “Soğuk almaya inanmıyorum. Bedenimi hastalık için
kullanmıyorum.” Böyle şeyler söyleyerek başkalarını uyandırabilirsiniz. Aileniz
ve arkadaşlarınızla sohbetlerinizde bildiklerinizi söyleyin.
Nerede olursanız olun ışık sütununu kullanın. Hepinizin taç çakranızı
açarak başınızdan gelen ve bedeninizi ışıkla dolduran bir ışık sütununu
görselleştirmeesini öneririz. Kozmosun yüksek boyutlarından gelerek içinizi
dolduran ve güneş sinir ağınızdan çıkarak parlak bir eterik yumurta içinde
varolmanız için bedeninizin çevresinde bir ışık topu oluşturan bu kozmik ışık
sütununu canlandırın.
Kendinizi ve Dünyayı sevdiğinizde, yeniden tanımlamak, yeniden tasarlamak
ve insanlığın sınırlarını ortadan kaldırmak için burada olduğunuzu bildiğinizde
bunu yayarsınız. Hayatınızı buna adanmış olarak yaşarsınız. Bize bunun için ne
kadar zaman ayırmanız gerektiğini soracak olursanız yanıtımız; “Çok basit; bütün
zamanınızı” olur. Bütününü. Hakkında endişelendiğiniz bir şey değil bu, sadece
olduğunuz bir şey. Bunu yaşarsınız, kutsallığınızdır bu sizin. Işığınızı
yaşadığınızda yaşamlarını aynı biçimde yaşamaya büyük bir ilgi duyanları
kendinize çekeceksiniz ve sayınız arttıkça artacak.
“Ruh, beni çalıştırmanı istiyorum. Beni işe koy ve ne yapabileceğimi
göster. Işığımı yaşama, gerçeğimi söyleme ve bu ışığı dünyanın her yerine
taşıma fırsatı tanı” demeye karar verdiğinizde Ruh sizi işe koyacaktır. Ne
yapabileceğiniz konusunda açık olun ve Ruh’la bir sözleşme yapın. Ruh’a,
karşılık olarak ne istediğinizi söyleyin. Görüşme yapmanıza izin verecektir
Ruh. Titreşiminizi yükseltmek için kendinize hizmet göreviyle çalışırken
istediğiniz sözleşmeyi yazabilirsiniz. Kendi hizmetinizde ve kendinizi kişisel
gelişim ve değişime vermişken çevrenizdeki herkesi yükseltirsiniz. Hizmet
budur. Hizmet, gidip kendini kurban ederek, “Sizi kurtaracağım”, demek
değildir. Hizmet, işi kendinizin yapıp size dokunan herkesin yolculuğunuzdan etkileneceği
biçimde yaşamaktır.
Ruh ile biraz kanlı canlı bir ilişki kurup, “Dinleyin çocuklar, ben
yaptım. Sordum ve istedim yapmayı. Hızlandırılmak istiyorum, lütfen, dedim”
demenin yanlış bir tarafı yoktur. Hızlandırılmak istiyorsanız açık olun,
harekete geçmeye çok hazır olun, size geldikçe simgeleri okumaya açık olun.
Raftan bir kitap düştüğünde okuyun. Bir yere gitme fırsatı çıkarsa, “Kusura
bakmayın, yapamam” demeyin, gidin. Yolunuza birisi çıktığında ve bir ilişki
istediğinizi söylemişseniz ama o kişin donanımı uygun değilse yine de girin
ilişkiye. Anlamsızlık içinde çalışırsınız ama belki de bütün bunlar Ruh’un
kalıpları kırmak için getirdiği yollardır. Açık olur, her durumda iletişim
içinde kalırsanız ilerleme kaydedebilirsiniz.
Hepiniz olayların nasıl oluşacağı ve nasıl bir ambalaj içinde geleceği
konusunda endişeleniyorsunuz. Bunun farkına varmak önemli. Hızlandırılma
istediğinizde mantıklı zihnin korkabileceği riskleri göz almaya hazır olun.
Korkacağı için mantıklı zihin bunların kimisine karşı çıkıp sorun çıkarabilir.
“Yapamam” ya da “Hiçbir anlamı yok bunun” dediğiniz anda kulak verin. Bunlar
anahtar sözcüklerdir. Sadece şunu söyleyin: “İlahi bir şekilde rehberlik
ediliyor bana. Hızlandırılmaya niyet ediyorum. Yükseltici bir görevde çalışmaya
niyet ediyorum ve bu şansımı deneyeceğim. Anlamı olmasa da doğru olduğunu
hissediyorum, onun için bu yolda yürüyeceğim.” Ama eğer iyi olduğunu
hissetmiyorsanız anlamı da yoksa yapmayın. Hislerinize güvenin.
Devam eden bir toplanma var, seçilmişlerin toplanması. “Seçilmiş” olmanın
anlamı nedir? Biz konuştuğumuzda anlayanlar ve içsel şarkılarını işitenler
seçilmişlerdir. Tek başına seçilmiş olmak, sizin doğrudan saflardan öne çıkıp
yapılması gereken görevi yerine getirmeniz anlamına gelmez. Sizi kim seçiyor? Siz
kendinizi seçiyorsunuz. Seçkin bir kulübün üyeleri değilsiniz -öte yandan yine
de öylesiniz. Bu kulübün üyeliği gönüllü ve hepiniz kim olacağınıza ve neden
buraya geleceğine karar verdiniz. Cesaretin her birinizin adı olacağını ne
kadar söylesek azdır.
Çoğunuzun kapalı kapılar ardında geçen bir yaşamı var. Derinlerdeki
inançlarınızı herkese bildirmek istemiyorsunuz. Bir odada kimi çok uzağınızda
olan çeşitli konularda tartışmayı son derece güvenli bulabilirsiniz ama
işyerinizde, aileniz vb ile ağzınıza bir fermuar çekiyor, gerçeğinizi konuşma
iznini vermiyorsunuz kendinize.
angelo-luce.it
Şifreleri, sesinizi duymayı bekleyen çok sayıda insan var. Böylece siz
seçilmişler toplanıyorsunuz bu zamanda. Cesaretiniz nedeniyle seçildiniz.
Cesaretinizi şimdi toplamazsanız gelecekte toplayabileceğinizden emin değiliz.
Siz hepiniz gezegene bir görev için geldiniz, bu görev elinizde. Şimdi.
Değişimin on yılı içindesiniz ve değişimin anlamını ayrımsayıp bütünlüğünüze
kattıkça, bu, yaşamlarınızın her birini değiştirecektir. Değişim pek çok şeyden
vazgeçmek, ayrılmak ve güvendiğiniz için başka şeylerle bir araya gelmek
demektir. Güven, her birinizin ikinci isminiz olmasını isteyeceğimiz bir şey
olsa da, sahip olmadığınızı hepinizin söylediği bir şeydir.
Güvenmek ne demektir? Düşüncelerinizin dünyanızı yarattığını içsel olarak
bilmek, ilahi soğukkanlılık ve iç bilgiyle bir şeyi düşünürseniz onun
olduğundan emin olmak demektir. İşte bu, günün birinde kavrayabilmeniz için
ifadenin bütün olanaklarıyla size döne döne sunmaya çalıştığımız konudur. Bir
kez kavrayıp yaşamaya başladıktan sonra yaşamlarınızı değiştirir olacaksınız.
Altını çizmeye devam ediyoruz; harekete geçme zamanı şimdidir. Bu sizin
için mutlaka zamanın daralması anlamına gelmiyor. Zaman azalıyor ve eğer
harekete geçmezseniz rahatsız edici şeyler olabilir. Dediğimiz gibi,
seçilmişler bir araya geliyor. Kendinizi siz seçiyorsunuz; onun için, kendiniz
için yaptığınız plana göre çalışmazsanız zamanınız bir ölçüde azalacak. Her şey
alt üst olup gönüllü olduğunuz gibi hayatınızı ışığın gerçek ışık düzeyinde
yaşamayışınızın telaşı ortalığı sarmadan birkaç yıl daha var önünüzde, sonra
çok geç olabilir. Başka bir deyişle, harekete geçmeyi erteler durursanız
geldiğinde -belki de gerçek anlamda- deprem dalgasının altında kalacaksınız.
Katılmanız için size yolunun gösterildiği çaba ne olursa olsun, bu sizin
tasarınızın, planınızın parçası olduğu için ilerleyebilirsiniz. Gelişirken de
gezegenin evrimini etkilersiniz. Yaptığınız her şey evriminiz içindir. İnsanların
kim, burasının ne olduğu anlayışına kavuştukça başkaları için yeni yollar
açmaya başlarsınız. Asla hayal etmediğiniz olayların bir şekilde önünüzde
oluştuğunu göreceksiniz. Kavrayışınızı aşan şeyler, hiç aklınıza gelmemiş,
bizim deyimimizle “ayarlar” ya da fırsatlar olacak bunlar. Bu, ışığınızı
cesaretle yaşadığınızı bildiğiniz zaman gerçekleşecek.
Işık taşıyıcıların önümüzdeki birkaç yıl içinde gündemde olma olasılığı
yüksek. Bunun planın bir parçası olduğunu anlayın. Hepinizin, gerçekliğinizin nasıl
tasarlanmasını istediğiniz konusunda açık bir niyeti olmak zorunda. Bu sizin
esnek olmayacağınız anlamına gelmiyor; “Rehberlerim ve Dünyadaki evrim
yolculuğumda bana eşlik edenlerin tümü; Niyetim, başarılı olmak. Niyetim,
yaptığım her şeyde güvenlikte olmak. Niyetim, yaptığım her şeyde sevgi almak,
sevgi vermek. Niyetim, iyi vakit geçirmek ve gereksinimlerime göre geçimimin
bollukla sağlanması. Niyetim, maddi dünyaya aşırı düşkün olmamak.”
Evrimleşmek için kendi işinizi kendiniz görmek zorunda olmakla birlikte
sizinle birlikte çalışmaya hazır birçok gezegen dışı ve bedensiz varlık var.
Bütün yapmanız gereken, onları yardım için çağırmak. Çağırdığınızda her zaman
bütün yardımın ışıktan gelmesini açıkça belirtin. Bütünlüğünüz içinde kalın ve
uyanıklığınızı koruyun. Bu gezegende zeki birisinin ruhsal olarak farkında
olduğu varsayılıyor. Kesinlikle yalan bu! Birisi parlak olabilir, insan
yasalarını aşmayı öğrenebilir ama ışık ya da sevgi frekansıyla hareket etmiyor
olabilir. Bunun farkında olun ve kendinize çektiğiniz yardımın doğası hakkında
açık bir görüşünüz olsun.
Işık frekansının bilgi getirdiğini birçok kez belirttik. Sevgi frekansı,
yaratıcılık ve yaratılışın bütününe karşı saygı ve bağlılık getirir. Işık
frekansı olmaksızın sevgi frekansı çok eksik kalır. Işık frekansının içinizden
değil, dışınızda bir şeyden geldiğini düşünürseniz bu gezegende durmadan
yapılan bir şeyi yapar, sevgi frekansı propagandası yapan birine bir azizmiş
gibi tapınırsınız.
İdeal, bilginin ışık frekansını taşımak -bilgi sahibi haline gelmek- ve
bunu sevgi frekansı ile birleştirmektir. Bu, sizin kendinizi yaratılışın bir
parçası olarak hissetmenizi, onu yargılamak ya da ondan korkmak yerine,
içindeki her bilince kendisini öğretmeye doğru evrimleşen yaratılıştaki
tanrısallığı ve kusursuzluğu görmektir.
(13)
SİZLER
KİMİN AMACISINIZ?
Bir amaç için varolduğunuzu söylemiştik. Kimin amacı için? Hiç düşündünüz
mü? Siz kimin amacısınız?
Amacınız var çünkü bilincin bütün yönleri birbirine bağlıdır. Hiçbir şey
sistemin dışında varolmaz; hepsi bütünün parçalarıdır. Kullandığınız araç
(bedeniniz) ve ürettiğiniz enerjinin özü, yaşamdaki kişisel arayışınız için bir
amacı olduğunu söyleyebileceğiniz gelişimsel bir sürekliliğin parçalarıdır. Ama
bütüne ne gibi bir amaç katabilirsiniz? Sizin amacınızı kullanıp onunla büyüyen
başka birisini düşünebiliyor musunuz? Varolduğunu bilmediğiniz bir enerjiyi?
Evren, domino sistemini temel alan bir şekilde birbirine bağlıdır. Bu
belirli sistemde bilincin kendisini deneyimleyebilmesinin yegane yolu bu olduğu
için bilincin bütün yönleri bu evrende etkileşim içinde olmak üzere bir araya
gelmiştir. Başka bir sistem ya da evrensel yapıda bilincin her bir türü
bütünüyle özgür olabilir. Başka bir deyişle, kendi başınıza olabilir, başka hiç
kimsenin amacına hizmet etmeyebilirsiniz. Bu evrende bu doğru değildir.
Pek çok evren ve konu var. Yüz peninin bir dolar etmesi gibi bazı evren
toplamları da enerji koleksiyonu olan bir şey oluşturur. Sizin çalıştığınız
varoluşla hiç ilgisi olmayan pek çok varoluş sistemleri olduğunu er geç
anlayacak, farkına varacaksınız. Bu sistem, içinde her şeyin birbiri ve her
şeyle bağlantılı olduğu bir özgür irade sistemi olarak tasarlandı.
Belki özgür irade bölgeleri olarak adlandırabileceğiniz, her şeyin her
şeye bağlı olduğu başka türlü alanlar da var. Burada, Dünyada her şey her şeye
bağlantılı. Her şeyin bağımsız olduğu bir sistemde çok daha fazla alan vardır
ya da daha fazla alandan çok, alan farkındalığı. Bu tür bir evren, gerçekten bu
evrenden çok daha küçük olabilir ama yoğunluktan hareket edilmeyeceği için alan
farkındalığı daha büyük olacaktır.
Amacınız bilgi taşımaktır ve taşıyarak bilgiyi frekans yoluyla başkaları
için erişilir kılarsınız. Sizinle bir öykü paylaştığımızda bilgi taşıma
görevini yerine getirirsiniz. Bilgi ışık, ışık bilgidir. Ne kadar bilgi sahibi
olursanız frekansınızı o kadar değiştirirsiniz. Sizler elektromanyetik
yaratıklarsınız, olduğunuz her şeyi başkalarına yayarsınız. Tıpkı birisinin
korku içinde olduğunu ayrımsamanız gibi, bedeninizi bu tür bir farkındalığa
nasıl ayarlayacağınızı öğrenmeye başlarsanız o kişinin coşku içinde olduğunu da
ayrımsarsınız.
Göreviniz bilgi taşımak ve kendinizi insan biçimi içinde olabilecek en
yüksek kapasiteye ulaştırmak. Bunu yaptığınızda kalabalıkları etkilememek elinizde
değildir. İşinizin önemli olmadığını hissedebilirsiniz. Sözgelişimi garsonsunuz
diyelim; hatırlayın, bir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir; sizinle teması
olan herkes titreşiminizden etkilenir. Kimileriniz bir süre ayak işi ya da
sıradan bir iş yapabilir ya da sadece ana baba olup çocuklarınızın bakıcılığını
yaparsınız veya büyük zafere ulaştıracak yolun üzerinde olmadığını
hissettiğiniz bir işiniz olabilir. Yine de, gerçekten radikal olan bütün bu
bilgiyi sindirmek zorunda olduğunuz belli bir zaman geçireceksiniz. Bilgiyi
yaşamınıza uyarlamak, yaşayarak, kavrayıp alışarak kendinizi dünyanızın
tarihine uydurmak zorundasınız. Kim olduğunuzu bilmediğiniz için alçalıp
yükselen duygularınızın atlıkarıncasına binmek yerine, bir bilgi frekansını
tutarlı bir şekilde koruduktan sonra size bir görev verilecek. Görev önünüze
getirilecek ve planınızın bir parçası olacak. Planınız, ayrıntılı kişisel
tasarı ya da bu yaşam için geçerli olan hareket taslağınızdır.
Çoğunuz planın ne olduğunu ve size hangi yolda rehberlik edildiğini
şimdiden biliyor. Planın ne olduğunu hepiniz varlığınızın en derin yerinde
biliyorsunuz. Bilginizin önündeki engel, mantıklı olarak planınız için gerekli
yeteneğe sahip olmadığınızı ya da yapamayacağınızı düşünmektir. Meditasyon durumuna
geçecek olursanız kimliğiniz, gerçekliğiniz ve gün be gün görevinizdeki bir
sonraki adımın ne olacağına ilişkin bir görüntü alırsınız. Meditasyon bir
iletişim yoludur. Kaybolacağınız bir yerlere gitmek değildir. Meditasyon bilgi
edinmenin ve sizi besleyen bir yere gitmenin yoludur.
Hedefinize doğru ilerleyeceksiniz, göreviniz büyük olasılıkla frekansın
kolaylaştırılması olacak; uyarlamak, başkaları için indirgemek, açıklamak,
başkalarını iyileştirmek için kullanmak ve insan ırkı için kararlı bir hale getirmek.
Eğer hepiniz bir bilgi frekansını korkmaksızın korur ve sürekliliğiniz
konusunda güvenilir olursanız, frekansı dünyaya yerleştirmiş olursunuz. Bu
frekansın farkına varılmıştır. Sınırları tam olarak çizilemez ama tanınabilir
ve şu anda da ayrımsanıyor. Bu nedenle de frekansı değiştirmek için çılgın bir
hareket oldu. Baktığınız her yerde daha fazla frekans kontrolü göreceksiniz,
ancak şimdi bunun neden olduğunu görebilecek durumda olacaksınız.
Yaşamınızda her şeyin sizi adım adım yapacağınız şeye hazırladığını
göreceksiniz. Belki bir zamanlar oymak başıydınız, genç çocuklarla nasıl
çalışılacağını öğrendiniz. Belki başka bir zaman bir restoranda çalışıyordunuz,
besinlerin kullanımını, servisin nasıl yapıldığını öğrendiniz. Yaptığınız işler
aracılığıyla, daha sonraları, kendini aşma sistemlerini öğretmek durumunda
olduğunuzda, bu insanlar nereden geldiğine ilişkin bir fikriniz olacak şekilde
gerçekliğin çeşitli yönlerini yarattınız.
Sizinle insan değilmişsiniz gibi konuşuyoruz çünkü bizim için değilsiniz.
Bizim için Işık Ailesi’nin üyelerisiniz ve biz sizin çok boyutlu benliklerinizi
tanıyoruz. Size insanlarla nasıl hareket edileceğinden söz ediyoruz, çünkü
onları bütüne dahil etmek, yatıştırmak ve hepsinin yok olmaması, böylece
burasının yeni türler ve yeni bir etkinlik alanı barındırması için içlerinde
bir ışık kıvılcımı uyandırmak sizin göreviniz.
DNA’nın evriminde, insan ırkını ve onunla yapılan deneyi denetim altında,
yönlendirilebilir bir halde tutan frekans değişikliğinden birçok kez söz ettik.
İşe alındınız; gelecekte bu yana bu varoluş döngüsüne geri gelmek, insanları
kontrol altında tutmanın ne olduğunu anlamak için birçok kez bedenlenme
görevinde bulunuyorsunuz. Bu şekilde içeriden çalışabilir ve sistemi
değiştirebilirsiniz. Mantıklı zihninizle savaş halinde olduğunuzda, öyküyü
yutan insan yanınızla, öyküye inanmayan ve daha büyük bir bakış açısını öğrenen
Işık Ailesi’ni temsil eden yanınız arasında bir çelişki deneyimlersiniz.
Mantık ötesi yanınızın size bir şey öğrettiğini anlamaya başlayın. Bu
yanınız size, insanların çoğunun nasıl hareket ettiğinin ilk elden deneyimi
ile, başkalarına ulaşmak için nasıl çalışmanız gerektiğinin ilk elden bilgisini
veriyor. Eğer sezgiye geçiş ve sezgi alanında güvensiz bir şekilde hareket
etmek sizin için çok kolay bir deneyim olsaydı ve mantıklı zihninizde
sezginizden kaynaklanan bu kavrayış ikileminiz olmasaydı, uzunvadede insanlığın
geri kalanına karşı çok sabırsız, anlayışsız olurdunuz. Sizin için kolay
olsaydı başkaları için ne kadar güç olduğunu nasıl anlayabilirdiniz?
İnsanlar uzun zamandır frekans tarafından kontrol ediliyor. Frekans
kontrolüne öylesine alıştılar ve yakın zamanlarda mantıklı zihin öyle aşırı bir
şekilde gelişti ki, çok fazla kuşku ve korku oluştu -benliğin öylesine kontrol
altında tutulan karanlık bir yeri var ki, insanlar oraya gidip bilgiyi
kendilerinin alabileceğine inanmaya bile korkuyorlar. İnsanların yaptığı
yayını, DNA’larını yeniden düzenleyip gezegende çeşitli senaryo ve olaylar
yaratarak -sonra da kendilerince nedenlerden ötürü, bu psişik enerjinin
sonuçlarını çeşitli kapılardan uzaya hortumlayarak- değiştirmiş olan varlıkları
düşündüğünüzde neyle savaştığınızı görebilirsiniz.
Sizin ve bütün gezegenin yalnızca mantık -son derece korku dolu bir
mantık- kanalıyla düşünmenizi isteyenler var. Size şu sıra verebileceğimiz en
iyi öğüt, bu mantığı kullanmak. Kendinize, “Burada bir süre mantık sınırları
içinde kalacak ve mantıklı zihnimin ne yaptığını göreceğim. Egemen olmak
istiyor. Bunun nasıl olduğu ona söylendi. Bana da işin diğer yönünün de gerçek
olduğu söylendi. Yalnızca birini bırakıp diğerlerine nasıl gittiğimi
gözlemleyeceğim. Kızgın mıyım? Güvensiz miyim? Yücelmenin bana getirdiği nedir?
Güvenlik bana ne getirir? Düşünce yollarımın her birinin benim için taşıdığı
anlam nedir? Kendimi nasıl algılıyorum, nasıl hissediyorum?”
Bütün bunları gözlemleyin ve kabul edin. Sonra, “Her birine sahneye çıkma
iznini verdim; peki ben ne istiyorum?” deyin. İstediğiniz şeyi bir kez daha
onaylayın, evrimleşmek istediğinizi biliyorsunuz. Kuşku yoluyla döngüyü geriye
doğru izlemenin nasıl da Tanrısal Planın parçası olduğunu görüyor musunuz? Bu,
sizi izleyecek olanların nereden geçeceğini anlamanın yoludur. Şefkat ya da
yürek merkezinizi açmayı öğrenmek zorundasınız, bu da yapılacak en zor işlerden
biridir. Hayatı akmaya bırakma ve hissetme cesareti gösterirken kendiniz ve
başkaları için şefkat duyun.
Olayları nasıl karşıladığınızı gözlemlemek çok önemlidir.
Gözlemleyebilmeniz için karşınıza çeşitli olaylar çıkarıldı. Davranışınızı
gözlemlemeyi ve -sizin için kimi zaman güç de olsa ve kendinizi yalnız da
hissetseniz- kendinizle çok daha fazla zaman geçirmeyi öğrenin. Uzun vadede,
sizi kendinizle daha anlamlı bir yüzleşmeye yönlendirdiğimiz için bize teşekkür
edeceksiniz. Sizi daha büyük bir anlayışa ulaştırabilecek olan zenginlik ve
olgunluğu elinizde tutuyorsunuz.
İçinde bulunduğunuz, benliğinizin bir bölümünün göremediği bir düzen var.
Benliğinizin bir bölümünün anlamlı bir bakış açısından yoksun bir şekilde
davrandığı, kimi zaman sizi yolunuza geri getirecek olaylar gerçekleşir. Bu
yeni bilinç kaosunda, karmaşa ve belirsizliğe geçişte tanrısal bir düzen
bulunduğunun farkında olun.
Kek pişirmeye benzetilebilir bu. Tarifteki her malzeme kendi içinde bir
bütündür ve kendi yapı anlayışına sahiptir; yumurta, un, yağ, şeker. Hepsini
bir araya getirdiğinizde bir kaos yaratıyormuşsunuz gibi görünür. “Her şeyi
mahvediyorsun!” diyebilir birisi, “Yumurtayı mahvettin. Şeker nereye gitti?
Bütün temel malzemeyi mahvettin.” Herhalde böyle söyleyenler, ısının sihirli
katalizör etkisini anlamayanlardır.
Bu zamanda gezegende bütün bireysel yapılar kaos gibi görünecek şekilde
erirken ve yaratmak için birleşirken katalizör enerjisini görüyoruz. Tıpkı
belirli malzemelerin karışımının kaosundan kekin doğması gibi bundan da yeni
bir şey doğacak. Kek hamurunu karıştırdıktan sonra pişmesi için fırına
koyacağınızı anlamayan birisi yapışkan hamura bakıp bundan hiçbir şeyin
çıkmayacağını düşünebilir. Gezegendeki çoğu insan kaosun ötesinde daha yüksek
bir düzenin olduğunun, bir tarifin izlendiğinin farkında değil.
Bu tarih içinde her birinizin özel bir görevi var. Tarifi nasıl
gerçekleştireceğinize, onun nasıl bir parçası olacağınıza elbette özgür
iradenizle karar verirsiniz. Özgür irade ana planı izlemek zorunda olmakla
birlikte sizin yaşamak istediğiniz hayatın özelliklerini tasarlamanızı sağlar.
Bunu ister güç, ister kolay, ister yoksulluk, ister zenginlik içinde yapın,
seçiminiz size bağlıdır. Her şey, sınırlarınızı nereye çizmeye
inandırıldığınıza bağlıdır.
Sizi bütün sınırlarınızı kaldırmaya -kendinizi, size ait olduğuna
inandığınız sınırlarla kısıtlamaya son vermeye- ikna etmek için ne
söyleyebiliriz? Başarmak istediğimiz bir şey varsa o da her düşüncenizin bir
şekilde deneyiminizi belirlediğini bilmenizi sağlayarak hepinizi sınırsız ve
özgür kılmaktır. Eğer sizi istediğiniz şeye göre zamanınızı yüzde yüz yaşar
hale getirebilirsek bunun son derece başarılı bir yıl olduğunu hissini
deneyimlerdik.
Sizden hepinizin bu sözü vermesini ve daha temiz, daha az kusurlu bir
hayat yaşamasını isteyeceğiz. Sorumluluk almayı aklınıza bile getirmediğiniz
anlarda sorumluluğunuzu kabul etmenizi istiyoruz. Her birinizin olanları
biliyormuşçasına hareket etmesini istiyoruz. Yaptığınız her seçimde size
tanrısal bir şekilde yol gösteriliyormuş gibi hareket edin ve her zaman doğru
zamanda doğru yerde bulunduğunuza inanmaya başlayın. Kendinize, “Yolumu
gösteren tanrısal rehberlik. Hep doğru zamanda doğru yerdeyim. Yaptığım her şey
daha da büyümem, bilincimin, evrimimin daha yüksek düzeylere ulaşması için
düzenleniyor” deyin. Sizin artık her zaman böyle davranmanızı istiyoruz.
Yaşayan Frekans Bekçileri olun. Işık bedeninize girdiğinde ışık şifreli
iplikçiklerinizi ateşler ve bir frekans değişimi yaratarak DNA’nın yeniden
düzenlenmesine yardım eder. Frekans bildiğiniz şeydir. Frekans sizin
kimliğinizdir.
Gezegende birçok farklı boyutun aynı anda yaşadığı zamanlar oldu. Son bin
yılda insanların arasında büyük bir kaos ve karanlık egemen olduğunda pek çok
farklı boyut geri çekildi. Varoluş yasalarının biraz farklı olduğu bu boyutlar
ya da başka gerçeklikler veya yerler şimdi geri dönüyor. Boyutları gezegene
çekip boyutsal birleşim denilen şeyi yaratarak dönüşlerinde yardımcı
oluyorsunuz onlara.
Kimi zaman bu boyutlara gider ve içlerinde olduğunuzu bilmezsiniz.
Özellikle Dünyadaki kutsal bir yere gittiğiniz zaman farklı bir bilinç duruma
girersiniz. Farklı bir boyutsal frekansa girersiniz ve her şey değişir.
Kendinizi yücelmiş ve enerji dolu hisseder ya da midenizden rahatsızlanırsınız.
Farklı bir bilinç durumuna geçtiğinizde devam eden bir şey vardır.
Farklı bir bilinç durumunda olduğunuz için içinde olduğunuz durumu her
zaman bilmezsiniz. Bu, boyutsal bileşimin başlangıcıdır. Kutsal bir yerden eve
dönüşte geriye bakar, “Vay canına! Ne oldu orada?” diyebilirsiniz. Bu, farkı
boyutları deneyimleme duygusudur.
Boyutsal çarpışma ise ayrı bir fasıldır. Bu zamanda, bu gezegende oluş
amaçları değişim olsa da korkunun avucunda olup değişmeyi reddedenler,
boyutları çarpışmalar olarak deneyimleyecek. Onlar için boyutsal bileşim,
sağlam bir çimento duvarın başka bir sağlam çimento duvarla çarpışması gibi
olacak. Büyük bir rahatsızlık olacak bu gezegende birçoğu için. Sinir
sistemindeki çok küçük ölçekli rahatsızlıklar olarak şimdiden olmakta da.
Gelişmeyi, kendileri ve gerçeklikleri karşısındaki tavırlarını değiştirmeyi
reddetmeleri nedeniyle insanlar sinir sistemi rahatsızlığı geliştirebilir. Tıp
alanında, bedeniyle çalışanlar olsun, öğretmenler, müzisyenler ya da diğerleri
olsun, benlik ve gerçeklik tanımını değiştirme gereğinin insanlığın açmazı
olduğunu anlamalı.
Gerçekliğin kendi kendisini ne şekilde oluşturmasını istediğinize karar
vermek için iradenizi ve aklınızı kullanın. Bu sırada er geç daha yüksek bir
irade ve daha yüksek bir plan olduğunu keşfedecek, bilincinizle bunu kullanacak
ve tanrısal yolu ortaya çıkaracaksınız. Tanrısal yolun amacı bilincin
evrimidir. İnsan ırkı olarak siz, çağlar boyunca kendiniz hakkında başkalarının
size söylediklerine inandınız. Söylediğimiz gibi bunun bir amacı vardı; başkaları
sizi kontrol etmek istiyordu. Başarmak için istediğiniz kadar çabalayın, bu
gezegende güçtü bu, çünkü DNA dağıtılmış ve kapatılmıştı, böylece istediğiniz
ne olursa olsun titreşimsel bağlantılar yoktu. Titreşimsel bağlantıların
gezegene geldiği şimdi -bir ağ ya da plan olarak düşünebileceğiniz- Tanrısal
Plan Dünyaya yaklaşıyor, boyutlar da er geç bir araya gelecek. Ne zaman
karşılaşacakları size bağlı. Tanrısal Plan buraya belli bir zamanda gelmek
üzere planlanmadı; gelişi, insanların gereksinimleri ve kendileri konusunda ne
kadar hızlı ustalaşabileceklerine bağlı.
Kendiniz üzerinde ustalık kazanmak ne demek? Tanrısal Planı anlamak ve
plana doğru hareket etmek için kendinize bakmak zorundasınız. Kim olduğunuz
konusunda ustalık kazanmak zorundasınız. Toplumunuzda, “Evet. Ben gereken
nitelikleri taşıyorum. Bu kurallar konusunda ustalaştım, onları iradem
doğrultusuna kullanıyorum” diyebilmeniz için sınav vermeniz gereken pek çok şey
vardır. Sözgelimi sürücü belgesi almak için araba kullanmada ustalaşmak zorundasınızdır.
Kaçınız bedeni konusunda ustalaşıp iradesi doğrultusunda kullanabilir onu. Pek
azınız. Neden? Çünkü size kimse bunun mümkün olduğunu söylememiştir. Size bir
dizi şeyi anımsatmak üzere buradayız.
Gezegene değişimi getirmek üzere şifrelenmiş olanlar kendi kendilerine
öğrenmeye kodlandığı için, Dünya bu zamanda varolmanın çok zor olduğu bir
yerdir. Görüyorsunuz, gezegendeki sorun, sürekli olarak tanrılardı. Birbiri
ardına gelen tanrılar. Kimdi bu tanrılar? Tanrılar sizi yarattı. Siz onların
tasarısısınız. Sevgili varlıklarısınız onların. Bununla birlikte, hisleri
anlamadıklarından bazıları için sevgili varlıklar değilsiniz. Bazılarıysa
farklı gerçekliklere sizin kadar tutkun.
Bilince kendini ifade izni verilmiştir, size de sizi yönetenler tarafından
sınırlı bir şekilde kendini ifade izni verilmiştir. Sizin bakış açınızdan,
hiçbir zaman yönetmeleri için kendinizi onlara bırakmadınız, varlıklarından
haberiniz bile yoktu. Sizin din, önderlik ya da kimi zaman esin olarak
adlandırdığınız kılıklarda dramalar getirdiler gezegene. Belli şeylerin elde
edilmesi için düzenlenmiş olsalar da kimi zaman olaylar, onlara tutunanları bir
araya getirir ve asıl amaçlarından başka pek çok olasılık çıkarır ortaya.
Size, temelden bir değişim olduğunu iletmek istiyoruz. Bunun üzerinde ne
kadar dursak azdır. Dünya büyük bir sarsıntı içinde. Sarsıntı, insanlığın
şimdiki paradigmasının bütünüyle, dışındaki bilgi işlem ve kavrayışına ilişkin.
Bu, sinir sisteminin veri saldırısına uğrayacağı ve gerçekliği nasıl kontrol
ettiği ya da algıladığıyla ilgili inancından kurtulmak zorunda olması demek.
Bu bilgiyi içine almayı arzu eden siz Işık Ailesi üyelerinin görevi, yeni
bir frekansı kusursuz bir şekilde bedenlerinize yapılandırarak gezegende
yerleştirmektir. Kolay değil. Kolay olmak değildi amacı. Buraya basit bir görev
için gelmediniz. Sizler özgür ruhlarsınız, geçmişte de öyleydiniz. Size bir
dakikalığına çok boyutlu anılarınızı verebilseydik neden söz ettiğimizi
anlardınız. Defalarca, farklı kılık ve biçimlerde değişimin nerede
temellendirilmesi gerekiyorsa oraya gittiğinizi benliğinizin en derin
noktasında bilirdiniz. Pek çok kez gittiniz, paradigmaları yok ettiniz,
kendinizi özgürleştirdiniz ve kimliğinizin, olduğunu düşündüğünüz yerin ötesine
geçtiniz. Tanrısal Plan budur; benliğin birleşmesi.
Tanrısal Planın pek çok dalı vardır ve birçok güç türünü bir araya
getirir. Bizim ışık güçleri ve karanlık güçlerinden söz ettiğimizi duydunuz.
Durumu yansız bir hale getirmek ve bunun bir oyun olduğunu bilmeniz için onlara
“Beyaz Fanilalılar” ve “Kara Fanilalılar” lakaplarını taktık. Oyun konusunda
ağır bir ciddiyetin olduğunu ve oyunun içi, çevresi ve üzerinde Tanrısal Planın
bulunduğunu da bilmenizi istiyoruz. Tanrısal Plan, bunun için kodlanmış olan ve
buraya bu frekansı taşımak üzere gelen belirli insan bedenlerine bir titreşim
olarak yerleştirilebilir. O zaman da kendi kurusuzluk planınıza
ulaşabilirsiniz.
Kendi yaşamınız, bunun sizin hayatınız olduğunu bile fark etmediğiniz bir
konuma yükseldiğinde, fiziksel olmayan alemlerin enerjisinin sizi -boyutları
birleştirmek ve bilinci yeni bir algı yoluna doğru özgürleştirmek için- bir
kanal olarak kullanmasına izin verirsiniz. Dünyanıza ölüm ve yıkım gelse de,
ölüm ve yıkımın bu gezegene her sonbaharda geldiğini anımsayın. Don, çiçekleri
ve ağaçlardaki yaprakları öldürür, bitkiler solup ölür. Her zaman yalnız yaz
olduğu bir yerde yaşayan birisi sonbaharı gördüğünde belki çok
endişelenecektir. “Aman Tanrım!” Dünya mahvoluyor burada. Bütün güzellik yok
oldu” diye düşünecektir. Dünyada sürüp gidenin de bu olduğunu anlayın.
Yenilerinin doğabilmesi için eskilerinin öldüğü bir mevsim bu. Bunların tümü
Tanrısal Planın parçaları.
(14)
ZAMAN
TARİHİNDEKİ GİZ: DUYGULAR
Bu evrende yaşayıp da henüz insan duygusunu keşfetmemiş olanlar var.
Dünya’nın en eski ülkelerini ziyaret edip başka zaman ve mekanların
yaratılarına baktığınızda bu yerlere özgü frekans ve titreşimleri
hissedebilirsiniz. Orada anahtarlar olduğunu bilirsiniz, orada mesajlar
olduğunu -bir zamanlar varolmuş olanın içinde yüzeye çıkacak bir şeyin saklı
olduğunu bilirsiniz. Aynı şekilde, insanlar da içinde evrenin evrimi için çok
değerli olan bir şey gizlidir. Bu veriyi şifreler ve temel sayılar olarak
adlandırıyoruz. Bunlar, bu evrende yaşam biçimlerinin yeniden yaratılışı ve
üretiminin parçaları olan ışık formülleridir.
Bilgiler, zamanın çok gerilerinde DNA’ları yeniden düzenlendiğinden beri
insanlardan gizlendi, unutturuldu. Tarihin uzak bir geçmişinde insan türü
canlıydı ve çok farklı bir biçimde titreşiyordu. Bu dönem unutuldu ya da
kimileri tarafından rafa kaldırıldı. Dediğimiz gibi, karantina altındaydınız,
yeni çağlar geldiğinde sizin burada olduğunuzu neredeyse unutacakları kadar
uzun bir süre zamanın zindanlarında kaldınız.
Ancak unutmayanlar da var. Sizi, bütün bunları değiştirmek, hafızayı
geliştirmek ve insan varlığının değerini yeniden yaratılışın ön planına
getirmek üzere göreve yolladılar. Size ihtiyaç var çünkü pek çok başka türün
hiçbir fikrinin olmadığı bir şey taşıyorsunuz: duygu. Tıpkı sizin kendi
benliklerinizi çok boyutlu bir varlığın bütünlüğü ve zenginliğine getirmek için
birlikte çalışmanız gerektiği gibi bütün evreni yeni bir oktava -ileriye uzanış
ve yeni bir alanın yaratılmasına- fırlatmak için çalışanlar var.
Zaman Bekçileri bilginin nerede saklı olduğunu biliyor. Siz bulundunuz,
onu ışığa çıkarmak üzere siz seçildiniz. İnsan DNA’sının tarihinin üzerindeki
kilidi açmakla görevli olanlarınıza yardımcı olmak için zamanınıza ilerledik
-ya da bizim zaman periyodumuza göre geriledik. DNA’yı kendi varoluşunuzda yeniden
düzenlenmek ve sonra da Yaşayan Kitaplığın bir parçası olmanıza yardım etmek
için buradayız.
Söylediğimiz gibi, Dünyada olanlar pek çok yeri etkileyecek. Düzene
girmeleri ve bu evreni kimliğinin anlıksal farkındalığına ulaştırmaları için
bazı evrensel güçleri yeniden yönlendirmek üzere bu zamanda buraya enerji
gönderiliyor. Dünyada gerçekleşen zaman tarihinden çıkarılmış bir giz gibidir
ve duyguyla ilgilidir bu. Bu duygu armağanında bolluk ve zenginlik vardır.
İçinde, çok çeşitli gerçekliği aşarak çok çeşitli farkındalık durumlarından
geçme, bu durumları deneyimlemeye ilişkin inanılmaz bir yetenek barındırır.
Duygu, belirli enerjilerin kendilerini gerçekleştirirken bir araya gelmesini,
birbirine bağlanmasını sağlar. Duygu olmaksızın bu bağ olamazdı.
Bu evrende çok eski varlıklar var; buranın taşıdığı anlamı kavramış olan
varlıklar. Çağlar boyunca çalıştılar. Bizim sistemimize göre bile daha yaşlılar
ve erkek ya da kadın olmasalar da, sizin kavramlarınızla büyük bilge erkek ve
kadınlar olarak onurlandırılıyorlar. Bu sistemde Varoluş Bekçileri olarak
düşünülüyorlar. Kaptanın gemiyi kullanması gibi gereken hareketleri yerine
getirerek sistemi idare eden onlar. Bu evreni yörüngesinde tutuyorlar, işleri
bu. Tıpkı sizin de bir işinizin olması gibi onların işi, evreni keşif
yörüngesinde yönlendirmek. Başka evrenlerle bağ kurmak zorunda olduklarını
kendi öğrendikleriyle keşfettiler ve yola çıktılar.
Enerjiyi yeni deneyime fırlatmak ve göndermek için bir plan var. Bu
zamanda Dünya ve onunla eşzamanlı olarak varolduğunuz bir dizi diğer sistem,
yoğunlaştırılmış bütün kimliklerin tek bir tanesinde anlaşılması amacıyla
duygunun yeniden ortaya çıkışına aracı oluyor. Tıpkı sizin ne olabileceğinizi
keşfetmeniz gibi evrenler de bir araya gelip birlikte çalışarak neler yapabileceklerini
keşfediyor. Neyin olacağına ilişkin hiçbir önyargı yok. Bu, yeni alan.
Bütün bunların anahtarı duygudur. İnsan olarak sizi ruhsal benliğinize
bağlaması için duygularınıza ihtiyacınız var. Duygu, maneviyatı anlamada
esastır çünkü duygu hissetmeye hayat verir. Duygusal bedenle ruhsal beden gibi
zihinsel bedenle fiziksel beden de birbirlerine sıkı bağlarla bağlıdır. Elbette
ruhsal beden, fiziksel sınırlamaların ötesinde varolur. Fiziksel olmayanı
anlamak için duygulara ihtiyacınız var, bu gezegende duyguların böylesine
kontrol altında tutulmasının nedeni de bu. Kendinize duygusal olarak pek dar
bir alan tanıdınız ve güçsüzlük ya da korku duygularınız teşvik edildi.
Çoğunuz acı verici olabileceği için bu duygusal engellerin ötesine geçmek,
kişisel engellerinizin arasından ilerlemek istemiyorsunuz. Elinizde olsa
“hokuspokus” deyip uzaklaştırmak isterdiniz. Acı, hissetmenize yol açar. Eğer
başka bir yoldan hissedemiyorsanız, kimi zaman dik başlı bir insan olarak kendi
dikkatinizi çekmek, yeteneklerinizin ölçüsünü kendinize göstermek ve hayatı
deneyimlemek için acı yaratırsınız. Bu şekilde hayatta olmanın zenginliğini
hissedebilirsiniz.
Çoğu insan duygusal ya da his merkezinden korkuyor, hissetmekten korkuyor.
Ne olurlarsa olsunlar duygularınıza güvenin. Sizi belli bir yere götürdüklerine
inanın. Hissetme biçiminiz size farkındalığın kapısını açıyor. Hepiniz yaşamın
içinde olmak, aynı zamanda da ondan çekilip alınmak istiyorsunuz. “Bırak sadece
burada ve güçlü bir kişi olayım ama hissetmek, işin içine fazla girmek
istemiyorum çünkü çok acı veriyor. Tükenip gidebilirim. Hayata güvenmiyorum”
diyorsunuz.
Hissetmekten korkmayıp geçmiş yargınızı aşarak kendinize her yoldan
hissetme izni verdiğinizde duygu aracılığıyla başka gerçekliklere
gidebileceğiniz için muazzam bir atılım gerçekleştireceksiniz. Bırakın başka
gerçekliklere geçmeyi, kiminiz, duygularına güvenmediği için hissetmekten, bu
gerçekliğe katılmaktan bile korkuyor. Hız kazanmak istiyorsanız duyguları
ortaya çıkaracak bir şeyin içine dalın. Kontrolün elinizde olduğunu
düşünebilmek için konunun etrafından dolanmaya bir son verin. Ortalık yerine
dalın ve görün bakalım kontrol elinizde miymiş.
Nasıl hissedileceğini bilmiyor değilsiniz, duygularınızdan korkuyorsunuz.
İçinizi kapladıklarında onlarla ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Güçsüzlük
duygusu uyandırıyorlar, böylece duygularınızı bir “Allah kahretsin,
beceremedim!” algısıyla birleştiriyorsunuz. İnanç sisteminizde, yüzeye çıkan
bir şey duyguya ilişkinse ve acı ya da öfke yaratıyorsa iyi olmadığına dair bir
sınırlama var. Duyguların çevresinde ayaklarınızın ucuna basarak dolaşmaya,
duygularınızdan kaçmaya son vermenin zamanı.
Öfke bir amaca hizmet eder. Hepiniz ilişkinizin kesilmesini istersiniz
onunla, iyi bir şey değilmiş gibi halının altına süpürmek istersiniz. Çürük
sebzeymiş gibi davranır, kaldırıp atar, hiç bir amacı yokmuşçasına arka
bahçenize gömersiniz. Korkunun bir amacı olduğunu, öfkenin bir amacı olduğunu
vurguluyoruz. Kendinize, öfkenizin ifadesine yol açabilecek olan korkularınızı
ifade etme ve deneyimleme izni verecek olursanız bir şey öğrenirsiniz. Korku ve
öfkeden umutsuzca kaçmak isteyenlerinizin, bu duygulardan gerçekten
korkanlarınızın hislerinden alacağı büyük bir ders vardır. Onlar sizi kişisel
kimlik ve davranış sınırlarınızın ötesine geçirecek tekniklerdir. Korktuğunuz,
bunu deneyimlemek.
Çoğu zaman bütün istediğiniz, kabul edilmek. Belirli şeyleri yapmanız ya
da belli biçimlerde hissetmeniz halinde kimsenin sizi sevmeyeceğini hissediyor,
kendinize bu belirli duyguları yaşama iznini vermiyorsunuz. Öfke işte buradan
kaynaklanıyor. Öfkelisiniz çünkü neyi yapabilip neyi yapamayacağınıza ilişkin
yargılarda bulunuyorsunuz. Eğer kendinize hissetme izni vermezseniz
öğrenemezsiniz. Duygular sizi yaşama bağlar.
İnsanlarda bir dizi amaca hizmet eder duygular. Hepinizi duygularınıza
güvenmeye, duygularınızı geliştirip onlara inanmaya çağırıyoruz. Eğer bu oyunu
ciddi bir şekilde oynuyorsanız, duygularınızın, gitmeniz gereken çok boyutlu
gerçekliklere yolculuk biletiniz olduğunu anlayın. Çok boyutlu gerçekliklerde
kendinizin birçok çeşitlemesini bir arada tutup onlara odaklanmayı
öğrenirsiniz. Duygular, özellikle de güvendiğiniz duygular sizi buralara kadar
götürebilir. Duygularınıza karşı çoğunuz kuşku dolu ve buyurgansınız. Bazı
duygulara öne çıkma izni vermiyor ya da ortaya çıktıklarında sizi nereye
götürdüklerini, size ne sunduklarını gözlemlemiyor, sadece yargılıyorsunuz.
Bir şeyden korktuğunuz için kendinizi onu deneyimlemekten alıkoyuyorsunuz,
“Oraya gidersem kötü olur”, diyen bir duvar çekiyorsunuz. Frene basıyorsunuz.
Gerçekte, korkunuz deneyimi er geç sizin gelişim alanınıza çekecektir çünkü her
düşünce, arkasındaki duygusal etkiye göre biçim almaya eğilimlidir. Onun için
kimi zaman yapılacak en iyi şey sadece, “Allah kahretsin, gideceğim işte oraya.
Teslim oluyorum” demektir. Sonra olduğunuz yerle ilgilenin ve hissetme
merkezinizde bulundukça merkezlenme konusunda tasalanmayın. Eğer, hissetme
merkezini sürekli olarak kontrol altında tutmaya niyetlenirseniz, sınırları ve
inanç sistemlerini yıkacak olan duygularla davranmak için gereken hareket
serbestisini tanımamış olursunuz kendinize.
Öfkenin amacı vardır. Öfke amaçsız değildir, acı amaçsız değildir. Hepsi
de sizi bir şeye doğru götürür. Hissetme merkezinize gidip olanakları araştırırken
orada merkezlenmeyi öğrenmek için niyette bulunabilirsiniz. “Burada
merkezleneceğim” derseniz, hiçbir harekete izin vermeyecekmişsiniz gibi olur.
Bunun yerine sadece merkezlenmişlik isteyin. Merkezlenmişlik, hiçbirşeyin
kıpırdamaması demek değil, şeylere hareket etme izni vermeniz demektir.
Teknenin devrilmeye hazır mı olacağına yoksa sakin sularda mı bulunacağına siz
karar verirsiniz. Biner ve olaydan sert ya da yumuşak bir sürüşle çıkarsınız.
Duygularınız başkalarının besini değil, kendi benliğinizin besinleridir.
Kendinizi böyle besler, kimliğinizi yaratırsınız. Bu, sizin duygulardan geçen
frekans şeklindeki kimliğinizdir. Duygular, sizi ve varoluşa çağrı
mektuplarınızı besler.
Sınırlarınızın her biriyle uğraşmanız gerekecek çünkü yapmak istediğiniz
bu. “İyilik perisi, beni sınırlayan her şeyi puf diye ortadan kaldır!” demek
isterdiniz. Ne kadar kolay olurdu böylesi. Bu, hissetme merkezinin çevresinden
dolanmayı istemenin klasik örneğidir. Kendinize bu sınırları koyarken, size
yardımcı olan çeşitli duygusal inançlarınız ya da hisleriniz vardır. Onun için,
bir sınırı ortadan kaldırırken önce onu oraya koyan duyguyla yüzleşmeniz
gerekir. Duygusal bedeniniz kanalıyla ruhsal bedeninize bağlanırsınız. Güç olan
bir şeyin çevresinden dolanmak isteyebilirsiniz, ancak içinden geçen yolunuzu
hissetmeniz gerekir.
Zor şeyleri halının altına süpürmek isteyebilir, zorluklar sizin için
değerli taşlar gibiyken, “Bu işe girişmek istemiyorum”, diyebilirsiniz. On
binlerce sınırınız bile olsa düş kırıklığına uğramayın. Sadece, “İlginç”,
deyin. Koyduğunuz sınırlara bakın, sövüp saymak yerine nasıl geldiklerini
ortaya çıkarıp çıkaramayacağınızı araştırın. Hangi amaca hizmet ettiklerini
görün -bu malları hangi bakkaldan aldığınızı.
Bir şeyin varlığını kabul edip tanıdığınız ve bırakmaya razı olduğunuzda,
o şey yerinden hareket eder. Asıldığınızda, korktuğunuzda ya da “Bu sınırlamayı
seviyorum; bana çok iyi hizmet ediyor” diye düşündüğünüzde kendinizi
engellersiniz. angely-sveta.ru
Duygularınızı sevmeyi öğrenmek zorundasınız. Bir şeyi zor olarak
nitelendirdikçe onu siz zor kılarsınız. Başka birisi değil. Gerçekleşen
değişimlere siz direnir, siz yargılarsınız onları. Neler olduğunu bilmediğinizi
hisseder, denetimin elinizde olmasını istersiniz. Kontrol son derece uygun,
pratik bir şeydir. Süper yapıştırıcı gibi doğru yere, doğru zamanda uygulanmak
zorundadır. Yanlış yerdeki süper yapıştırıcının pek yararı olmaz. Hiç elleriniz
ya da dudaklarınızı yapıştırmak için kullandınız mı? Denetimi süper
yapıştırıcıyı kullanır gibi uygulamayı öğrenmek zorundasınız. Süper
yapıştırıcıyı elinize yüzünüze bulaştırırsanız gömülü kalır, hiçbir şey
yapamazsınız. Kontrol da böyledir; yapışmanızın gerekmediği bir şeye saplanır
kalırsınız. Neyi kontrol edeceğiniz ya da etmeyeceğinize karar verirken son
derece seçici olmak zorundasınız. Eski insan davranışı kalıbı ya da mevcut
paradigma, “Kendine hakim ol!” der.
Işık Ailesi’nin üyeleri olarak sizler bir uyanış yaşıyorsunuz.
Duygularınıza ihtiyacınız var. Duygularınızla dost olmak zorundasınız çünkü
duygular yoluyla çok boyutlu benlik ve on iki çakra sisteminin basamaklarını
tırmanabilir, ortaya çıkardıklarınızı araştırabilirsiniz. Duygular yoluyla bir
şeyin sürüp sürmediğini söyleyebilirsiniz. Eğer beden duyguyla bağlantıda
değilse, mantıklı zihin içinde bulunduğu süreçten kopacaktır. Duygu frekans
değişikliğini algılar. Mantıklı zihin ise frekans değişikliğini algılamaz.
Frekans değişikliğinde bir uyanış bekliyorsunuz. Yaşamınızın birçok yönünü
değiştirmeye, çoğu şeyden vazgeçmeye yönlendiriliyorsunuz. Değişimlere
direnmeyin ve kendinizi kontrol dışı hissedin çünkü neyin geleceğini
bilmiyorsunuz ve duygularınız sizi avucuna almış görünüyor. Duygularınız sadece
bir şey göstermek istiyor size. Duygularınızın araya girdiğini ya da sizi zor durumda
bıraktığını düşündüğünüz için de bundan hoşlanmıyorsunuz.
Aklınızı kullanın. Bu duygusal durumlardan birine gireceğiniz anda
kendinize hemen şunları söyleyin: “Tamam. Neler olduğunu biliyorum; bu kez
tuzağa düşmeyeceğim. Öğreneceğim, değiştireceğim bir şey var burada. Bana yol
gösterildiğinde, bir planı izlediğime inanıyorum. Onun için yargılamayarak ve
kendimi akışa bırakarak yaşadığım şeyde benim için ne olduğuna bakacağım. Bütün
değişimlerimin sevinç, güvenlik ve uyumla sonuçlanmasını diliyorum. Kararım
budur. Niyet ettiğim evrimimdeki her şey bununla karşılansın; sevinç, güvenlik
ve uyum deneyimleyeyim. Bu enerjiyi ele alıyor, benim için neyin değiştiğine,
neyi bırakmam gerektiğine bakıyorum.”
Anılarınız eksiksiz değilse ve kendinize karşı güven geliştirmemişseniz,
değişme hazır hale getirildiğinizde neler olduğunu anlamadığınız için kendinizi
kapatırsınız. İnsanlar için hissetme merkezine güvenmek ve onunla çalışmak
şarttır. Eğer birtakım şeyler hissetme merkezini harekete geçirir, sizi de tedirgin
ederse, hoşlanmadığınız duygularla yüzleşin. Sizin özünüz bu. Duygular,
onlardan kimliğiniz konusunda çok şey öğrenebileceğiniz mücevherleriniz,
hazineleriniz, değerli taşlarınızdır. Atlama tahtanızdır ve onlarla işiniz hiç
bitmez. Onları bir kenara itip, “İğrenç! Böyle olduğum zamanki kendimi
sevmiyorum!” diyemezsiniz. Ancak, gerçekliği bu şekilde algılayan “siz”i
değiştirebilirsiniz. Uyanışınız sürdükçe ve kim olduğunuza ilişkin geniş bir
anlayış kazandıkça geriye, oradaki varlığa bakabilir ve o zamanlar kim olmuş
olduğunuz konusunda yepyeni bir algılayışa sahip olabilirsiniz. Devam eden bir
süreçtir bu. Bunu karşılıklı birbirinizde görmeye başlayacaksınız.
Kendi “malzemelerini” yaşayan dostlarınızı onurlandırın ama süreçlerinin
bir parçası olmayın. Eğer burada öğrenmeniz gereken bir şey varsa olun ama
başkalarının dramalarını uzatmalarına yardımcı olmayın. “Malzemeyi” yaşamanın
zamanı, ondan 365 gün sahnelenen bir oyun yaratmanın değil. Öykülerinizi bir
kez, iki ya da üç kez anlatmanızı ve orada bırakmanızı öneririz. Herkese
herşeyi anlatmanız gerekmez çünkü başkalarının da tezgahta kendi “malzemesi”
vardır. Anlıyor musunuz? Sürekli kendi “malzemenizden” söz ederseniz,
söylediğiniz şeyi yapmak ve görmek yerine konuştuğunuz için bu noktayı gözden
kaçırırsınız. Sizinle ilgili olan her şey üzerine herkesle konuşmak, dikkat
çekme isteğinizden kaynaklanır, buna ise ihtiyacınız yok.
Olaylar sürer gider, işiniz tam anlamıyla hiçbir zaman bitmez onlarla
çünkü “malzemenizdirler” sizin. Herhangi bir şey sizin için yaşandığı anda acı
vericiyse gelecekte benzeri bir durumla karşılaşacağınızı ve daha önce hiç
olmadığı gibi bir şefkat duygusu kazanmış olacağınızı garanti ederiz. Durumu
bütünüyle yeni bir bakış açısından göreceksiniz.
Gündeme gelmekte olan şeyler, sizi başlangıçta gerçekliği algılamaktan
alıkoyan şeylerdir. Bunlar, içinde otoyol sisteminin ağır hasar gördüğü,
bilginin akmadığı, bundan ötürü acı duyduğunuz ve duygusal acıyı fiziksel beden
diline çevirdiğiniz duygusal bedeninizin parçalarıdır. Hepinize beden çalışması
öneririz. Beden çalışmasının konusu enerjiyi dışarıdan, kozmostan bedeninize
getirmek, diğer -zihinsel, fiziksel, duygusal ve ruhsal- bedenlerinize akıtmak
ve enerji ağına uygun hale sokmaktır. Enerji ağı gerektiği gibi olduğunda,
hücre hafızasını tıkamadığınız, enerjiye bedeninize girme izni verdiğinizde,
enerji çakralarınızdan geçerek bedeninizi bilgisiyle besler. Korktuğunuzda,
kapalı olduğunuz, başka birisini suçladığınız ya da yadsıma içinde olduğunuzda
saplanır kalırsınız. O zaman ışık bedeninizde aksa bile enerji ağına uymaz.
Böylece kaos içinde olursunuz, herkes sizden uzak durmak ister çünkü kaosu
yansıtırsınız. Kaos içinde olmakta sakınca yoktur. Sürekli içinde kalmadıkça
kaosun yanlış hiçbir yanı yoktur.
Duyguyu yadsıdığınızda psişenizde büyük Yeryüzü değişikliklerinin olmasını
istersiniz. Orda bir hortum, burada bir tayfun, şurada burada küçük bir
yanardağ püskürmesine izin verdiğinizde duygularınıza kendini ifade özgürlüğü
tanırsınız. Böylece duygularınız kişisel çevrenizde gemi azıya almazlar.
Hissetmek sizi insanlığınıza bağlayan şeydir. Hissetmek, sizi
duygularınıza bağlayan şeydir. Bu varoluş alanında duygular sizi ruhsal
bedeninize bağlar. Söylediğimiz, duygular ya da hislerin bu gerçeklikte canlı
olmanın anahtarları olduğudur. Pek çok başka gerçeklik, duygular olmaksızın
varolur ama bu gerçeklikte onlar sizin en büyük armağanınız. Eğer bu
yaşamınızda duygusal benliğinizi yadsırsanız şunu anlamanız gerekir ki
şansınızı kullanamadınız. Eğer duygusal benliğinizin parçası haline gelmezseniz
sözünü ettiğimiz oyunu asla oynayamazsınız. Bütün olacağınız, televizyonun
karşısına geçmiş kendisini durmaksızın kurban gibi hisseden kalabalıktan biri
olmaktır. Duygusal bedeninizde bir acı hissettiğinizde kendinize orada acının
olduğuna neden inandığınızı, acının hangi amaca hizmet ettiğini ve duygularınız
yoluyla acı yaratmayı neden seçtiğinizi sorun. Seçiminiz neden sevinç yaratmak
değil? Her şey seçimdir. Bunu size anımsatma gereksinimi duyuyoruz.
(15)
BÜTÜNLÜK
YOLUYLA DÜNYANIN İNİSİYASYONU
Bu güzel dünya öyle derin, öyle yüce bir hazine ki, uzayın uzak
köşelerinden varlıkları güzelliğini esirgemeleri için kendine çekiyor.
Güzelliğini içinizde hissetmenizi, kendi varlıklarınızda yaşatmanızı istiyoruz.
Bu güzelliğe varlığınıza dokunma izni verdiğinizde derinden etkileyecek sizi ve
insan ırkı olarak Dünyanın güzelleştirilmesinin, öncelikler arasında ilk sırayı
almasını istemeye başlayacaksınız. Dünyaya karşı sorumluluğunuzu uyandırmak
için bu düşünceyi içinize ekmek istiyoruz. İçinizde kendinize karşı
sorumluluğunuzu uyandırdık, olabileceğinizin en iyisi olma yolundasınız;
kutluyoruz sizi. Ya şimdi? Dünya için neyi nasıl yapacaksınız?
Size mümkün olan her an kendiniz için en iyi olanı talep etmeyi öğrettik.
Dünya sizin yuvanız olduğuna göre, bu enerjiyi şimdi Dünyaya nasıl
yönlendirecek ve bildiklerinizle bu gezegen üzerinde nasıl bir etki
uyandıracaksınız?
Kaçınız onu kutsal bir yer olarak görüp, kendi mülkü olarak algılayıp
üzerinde yürüdü ve Dünyaya üzerine titrediğini bildirdi? Bu tür bir iletişim
sizi Dünya ile ilişkiye sokacaktır. Onunla ilişkiye bu şekilde girin. Çöpünüze
bakın, kaldırıp attığınıza bakın, bilincinde olmadığınıza bakın. Bu, sizden
kendiniz için yapmanızı istediğimiz şeyin harika bir yansımasıdır.
Düşüncelerinize bakın, psişenizi darmadağın eden çöplere bakın. Size
öğrettiğimiz her şeyi Dünya için genelleştirebilirsiniz. Nereye giderseniz
gidin, Dünyayla iletişim kurun ve uyanmakta olduğunuzu bildirin. Kendinizi ışık
ipi olarak düşünmelisiniz; nerede yürür, araba kullanır, uçar, nereyi ziyaret
ederseniz edin, ışık ipinizi taşıdığınızı unutmayın. Gezegenin çevresine örülen
iplikler çoğaldıkça er geç olağanüstü kozmik bir ışık dalgası olacaktır.
Çılgınlığa yuvarlanmadan önce yavaşlamanın kıyısında bulunan bir dünyadayız.
Dünyaya daha bilinçli bir dikkat yönelterek bu yavaşlamayı başlatabilirsiniz.
Bu zamanda Dünya, özellikle Birleşik Devletler’deki egemen bilinç, bir statü
simgesi olarak en güzel çimenlere sahip olmayı isteyen bilinçtir. En güzel
çimenlere sahip olmak için çimenler oturma odanıza serebileceğiniz bir halı
görünümünü alana dek olabildiğince çok ilaç ve kimyasal gübre kullanıyorsunuz.
Bu değer sistemi nereden geliyor, anlamı nedir? Değer sisteminin anlamı,
birisinin bir üründen para kazanması, ürüne meşruluk kazandıran bir pazarlama
kampanyası yaratması ve birisinin de bunu satın almasıdır.
Dünyayla iletişim kurun, kulak verin ona, bırakın bu güzel gezegen size
uyum içinde yaşamayı öğretsin. Bu yavaş ilerleyen bir süreçtir, bir günde
öğrenmeyeceksiniz. “Dinleyin beni, hanginiz teninize böcek ilacı dökülmesini
ister?” diyen Dünyaya kulak kabartın. Dünyayı ilaçladığınızda olan budur. Dünya
duyarlı bir varlık ya da varlıklar toplamıdır. Dünyayı yaratan duyarlı
varlıklar, bu bilincin birliğine duydukları sevgi ve bilinç için bir yuva
olmayı deneyimleme arzusu ile hareket ederek geldiler buraya. Bu, sizin deriniz
ve içinizde yaşayan bütün bakterilerin yuvası olmanıza benzer. Onlarla
çalışırsınız. Dünya, iyi bir ana olmak için çocukları derslerini kendi başlarına
almaya bırakmak gerektiğini bilir. Sizin dersiniz de kuşkusuz sorumluluk. Bir
şey istediğinizde hedefinize ulaşmak için yapmanız gereken şeyler, almanız
gereken sorumluluklar vardır. Dünya, yüzeyine ve içine hasar vermenize izin
vererek insanlara sorumluluğu öğretiyor.
İnsanlık fazla ileri gittiğinde, tehlike içinde olan Dünya sakinleri olan
sizlerin daha büyük bir ders almanız için yuvalarına nasıl bakmaları
gerektiğini öğretmek üzere ne gerekiyorsa onu yapar. İnsanlığa karşı beslediği
tanrısal sevgi ve öğretmen rolünün tanrısal kabulüyle Dünya, saygısızca değil,
onunla işbirliği ve sevgi içinde nasıl yürüyeceğinizi anlayabilmeniz için size
gizlerini öğretecektir.
Bu, kaçınılmaz bir şekilde Dünyanın insanlık bilincini yakalamak,
insanların neyi gözden kaçırdıklarını vurgulamak için bazı büyük değişimler
geçirmesi gibi büyük bir olasılığa yol açıyor. Bir öğleden sonra bir Dünya
değişimi nedeniyle yirmi milyon insan yok oluverirse belki diğer insanlar
uyanır. Belki!
Dünya değişimleri üzerine kehanetler duyup durdunuz. Bazılarınız bunu zor
tarafından yaşadı. Bunların başkalarının başına gelebileceğini, dünyanın
yarısına yayılan gazetelerde yer alabileceğini düşünmüş olmakla birlikte, sizin
başınıza geleceğini aklınıza getirmediniz. Peki değişim ya kapınızın önünde ya
da komşu kentte cereyan ederse? Birleşik Devletler’in büyük kentleri çökmeye
başlarsa? Günün birinde uyanıp da Dünyada New York ile Washington arasında bir
uçurumun açıldığını gördüğünüzde ne hissedeceğinizi düşünüyorsunuz? Bu sizi
biraz sarsmak için yeterli olur muydu? Yaşamlarınızı yeniden yapılandırmak için
ve gözden geçirmenize yeterli olur muydu?
Şimdi artık gazeteleriniz öyküleri dört bir yana taşıdığı için olanların
biraz daha farkındasınız. Oysa bu öyküler bir süredir buradaydı. Yirmi yıldır
çevresel değişimlerden söz eden çevreciler ve korumacılar vardı ama insanların
sorunların kendiliğinden çözüleceğini sandı. Üstelik çevre konuları gazete
satışlarını artırmaz, bir ölçüye kadar insanlar da sorumluluk öğrenmeye ilgi
duymuyordu. Bu tavır geri tepecek; cehalet içindeki çoğu insan sorunların
yoktan varolduğunu düşünüyor. Sorunlar ciddileşecek; otomobil kullanımını
yasaklayacak ülkeler olacağını öngörüyoruz.
Dünyanın bu zamandaki öğreti ya da dersleri pek çok şeyle ilintili.
Frekanslar değiştiğinde her şey değişir. Frekanslar değiştiğinde evinizden
çıkıyormuş gibi olursunuz; bütün çevre değişir. Bu değişim herkesin yaşamını
yüceltmek için tasarlanmıştır. Herkesi daha büyük bir olaylık ve anlayış
noktasına getirmek için tasarlanmışlardır. İnsanları dünyanızı katı olarak ve
çok sınırlı bir şekilde tanımlayan paradigmadan kurtarmak için
tasarlanmışlardır.
İnsanlar Dünyanın niteliklerini onurlandırarak yaşamlarının öncelikler
sıralamasının başına yaşam kalitesini getirirlerse bu gezegende çok az Dünya
değişimi olacaktır. Ancak, özellikle Batı dünyasında çoğu insan çok farklı bir
yaşam kalitesi ile ilgileniyor; ne kadar elektronik gerece sahip oldukları,
dolaplarında kaç giysi bulunduğu, garajlarında kaç arabanın durduğu
ilgilendiriyor onları. Bütün bu malzemenin üretiminin, sizin ebeveynleriniz
olan duyarlı varlık üzerindeki etkisi onları hiç mi hiç ilgilendirmiyor.
Eğer insanlar değişmezse -değerlerini değiştirmez, Dünya olmaksızın burada
olamayacaklarının farkına varmazlarsa- Dünya, kendi inisiyasyonu ve daha yüksek
bir frekansa erişime karşı beslediği sevgi ile onu yeniden dengeye getirecek
bir temizliğe girişecektir. Pek çok insan için bir öğleden sonra bu gezegeni
terk etme olasılığı vardır. Belki bu şekilde kalanlar uyanır ve neler olduğunu
anlarlar. Başından beri sizi harekete geçirecek, yüreklendirici ve küresel bir
değişimin olması gerektiği konusunda uyarıcı olaylar oldu. Temelden başlayıp
olağanüstü bir şekilde büyüyecek olan hareketler vardır. Dünyaya ne olacağı
herkesin değişime ne kadar gönüllü olduğuna bağlıdır.
Bunda sizin sorumluluğunuz nedir? Siz ne kadar isteklisiniz değişmeye?
Artık bu konuda sadece konuşmanın değil, eyleme geçmenin zamanı geldi. Kendi
yaşamınızda değişmeyi vaat ederseniz, değişimi gezegen için de kendiliğinden olası
kılarsınız.
Dünya, bütünlüğü için çabalıyor. Bu zamanda gezegen kendisini bütünlüğü
elinden alınmış, onuru lekelenmiş ve sevilmekten uzak hissediyor. Dünya sizi
seviyor ve çalışmanız için bir yer veriyor; yaşayan bir organizma o. Dünya
bütünlüğünü yeniden oluşturmak ve size Dünyayı severek kendinizi sevmenin
önemini anlatmak üzere. Kendinizi sevin, Dünyayı sevin çünkü bu ikisi aynı şey.
Dünya değişimleri, sistemi alaşağı etmede önemli bir rol oynayabilir.
Değişimler sigorta şirketlerinin, sigorta şirketleri ise pek çok başka sistemin
çöküşüne yol açacak. Bankacılık sektöründeki çoğu kuruluş ipoteklerini sigorta
şirketlerine satıyor, sigorta şirketleri de ağırlık olarak naylon hisse
sanayine yaptırım yapıyor. Hugo kasırgası ya da San Francisco depremi gibi
birkaç büyük değişim yanında savaş ve yeraltı ekonomisi de olsa, varolmaya daha
ne kadar devam edebileceklerini düşünüyorsunuz? Kağıt üzerinde bundan henüz
kimse etkilenmedi. Her şey hala, bankalar arasında mekik dokuyan ve her şeyi su
üstünde tutan çeklerin çevresinde dönüyor. Onun için büyük olasılıkla Dünya
değişimleri bir şekilde bu çöküşü oluşturmak için kullanılacak. Dünya
değişimleri, insan ruhunun bir araya gelişi ve zaferini de getirecek
beraberinde çünkü felaketler sırasında erkek ve kadınlar diğer erkek ve
kadınlara yardıma koşar. Bu insanları birbirine bağlar.
Plan eğer bu olmuş olsaydı burayı çok çabuk temizleyebilecek teknolojiler
var. Ancak, insan ırkı bugün Dünyanın sorumluluğunu üstlenmediği için bunun
hiçbir anlamı yoktur. Mevcut ırk, yuvasını onurlandırmayı öğrenmek zorundadır.
Hepiniz bedenlerinizi onurlandırmayı öğrenmek zorundasınız çünkü bedenleriniz
olmaksızın burada varolamazdınız, Dünya olmadan burada olamazsınız. Bedeniniz
ve gezegen en büyük iki armağan ve sahip olduğunuz en değerli şeylerdir. İdeal,
Dünyanız ve fiziksel bedeninizi onurlandırıp koruyup severek bir kutsallığı
ifade etmenizdir. Bu, evinizde, mülkünüzde, bağlı olduğunuz ülke ve bedeninizin
ülkesinde yankısını bulacaktır.
Dünya tahmin edebileceğinizden daha esnektir. Sizi besleyip desteklemek
üzerede burada o. Hayvanlar da sizinle işbirliği için çalışmak üzere burada.
Sevgiyle yapıldığında her şeyin arkasında Yaratıcının gücü vardır. Sevgiyle
yapıldığında ortada ne acı olur, ne de zarar. Davranışlarınız hakkında karar
verirken bir rehbere gereksinirseniz sorun kendinize, “Bütünlüğümün en yüksek
düzeyinden mi hareket ediyorum? Sevgiyle mi hareket ediyorum? Dünya, hayvanlar,
karşılaştığım herkes ve her şeyde sevgi mi benim niyetim?”
Eğer süreç içinde sevilir ve onurlandırılırsa Dünyaya ait her şey
kullanılabilir. Bir grup petrol işçisini delgiyi toprağa yerleştirmeden önce
ellerini havaya kaldırıp Dünyayı delmede yol göstericilik ve izin isterken
canlandırmak güç olabilir. Ama bu yapılacak olsa her şey çok daha uyum içinde
olur. Gülüyorsunuz çünkü size cevap vermeyen bir şeyle konuşmayı aptallık
sayıyorsunuz. Ama eğer sanayi, eğitimciler ve herkes önce durup ilgili herkes
için en yüksek bütünlük ve sevgi sözü verecek ve Dünya ya da insanlara hiçbir
zarar gelmemesini isteyecek olsalar seslenişleri olağanüstü bir şekilde kabul
görürdü. İleri bir uygarlık için yapılan planı harekete geçirirdi bu. Böyle bir
farkındalık gelmek üzere; bu zamanda birçok kişi bu tür bilgiler alıyor.
Çoğu insan hizaya girmek ve bütünlüğü desteklemek istemiyor. Başlarının
belaya girmesinden korkuyorlar. “Bütün istediğim, işimi ve güvencemi korumak,
lanet olsun”, diyorlar. Herhangi bir toplumda olabilecek en inanılmaz şey,
güvence herkesin elinden alındığında gerçekleşir. Yitirilecek hiçbir şey olmadığı
için cesaret, yeni kurulmuş bir bahçe gibi çiçek açmaya başlar. İnsanlar
ayaklanmaya başlar.
Asla çabalarınızın boşuna olduğu duygusuna kapılmayın. İstediğinizde
açıkça niyetlenmek için zihin gücünüzü kullanın. Fizik ötesi alemlerden yardım
isteyin ve elde etmek istediğiniz sonucu gözünüzde canlandırın. Gerçekliğinizi
yarattığınızı, herkesin gerçekliğini yarattığını anlayın. Herkesin her an
uyanma şansı var. Yaklaşımınız geniş açılı olsun.
Yeterince insan kendi gerçekliğini -bilinçli bir şekilde- yarattığında
yeni bir gezegen yaratacaksınız. Bu, gerçek anlamda dünyaların bölünmesi
olacak. Bu bölünmenin gerçekleşmesi büyük olasılıkla yirmi yıldan uzun zaman
almayacak. Bu sırada Dünya muhtemelen birkaç kez savaşlarla kasılıp kavrulacak.
Kim olduklarını herkesin önünde ortaya koymaya gereksinen uzaylı kuzenlerinizle
çok şaşırtıcı ve karmaşa yaratan bir uzay draması yaşayacaksınız.
Dünya bir boyutsal çarpışmaya doğru ilerliyor. Bu on yılın içinde birçok
boyut ya da olasılık kesişecek. Bu gerçekliklerden kimi, herkesin bilincin
başka bir paradigmaya tekmelenmesi için gereksindiği şok düzeyine bağlı olarak
şok yaratacak. Şok mutlaka yıkım anlamına gelmez. Sadece gerçekliği görüş
tarzınızı değiştiren bir yöntem olabilir. Herhangi bir şey sizi şoke ettiğinde
gerçekliğe artık daha önce tutunduğunuz gibi asılmazsınız. Midenize ani bir
tekme yemişsinizdir, her şey değişir. Dünya yalnızca ulusal düzeyde olmayan
birçok şokla yüz yüze. Yalnızca gerçekliklerinin çökmesine gereksinenler için
gerçekliklerin yıkılıyormuş gibi görüneceği küresel bir boyutlar kesişmesinden
söz ediyoruz.
Olasılık anlayışı tek bir gerçeklik olmadığı görüşünü savunuyor, sizler de
düşüncelerinizle sürekli olarak başka gerçekliklere ayrılıyorsunuz. Dünyayı
değiştirmiyorsunuz, hangi dünyada yaşıyorsanız değiştirdiğiniz o. Bu da bizi
dünyanın katı olmadığı fikrine geri götürüyor. Dünya enerjiden oluşuyor, enerji
ise dünyanın içinden ona katılanların düşünceleriyle biçimleniyor.
Olası Dünyalar ve olası deneyimler her zaman vardır ve olmuştur. Şimdiki
sizden oldukça farklı yaşamlar süren olası “siz”ler vardır. Siz enerji ve
frekanssınız. Sizin şarkınızı varoluşa doğru söyleyen enerji telinin ritmine
göre atıyor nabzınız ve bu tirim sizin için öylesine tanıdık ki, sürekli olarak
varoluşunuzun tek bir yönüne odaklanıyorsunuz. Deneyim birçok bakış açısından
kazanılır; frekansı değiştirerek doğal olarak fark etmediklerinizi fark
edebilecek ritme nasıl geçeceğinizi öğreniyorsunuz.
Bedenlerinizde nörolojik değişimler gerçekleştikçe sürekli olarak gözlemleniyorsunuz.
Bu yeniden kablolama ya da yapılanma, sinir sisteminizin iki şeritli bir otoyol
sisteminden on iki şeritli bir otoyol sistemine geçmesi gibi bir şey. Bu
gerçekleştiğinde anılar diğer olaylara koşut bir şekilde akan olaylar olacak.
Önceleri bunları neye bağlayacağınızı bilmediğiniz için biraz korkabilirsiniz.
Sözgelimi yolun diyelim iki yıl gerisinde, 1989 ya da 1990’daki bir Şükran
Günü yemeğini hatırlarsınız. Sonra birden, daha önce hiç hatırlamadığınız bir
olayın anısı gelir ve hatırladığınız Şükran Günü yemeğinin yanında, ona koşut
yer alır. Sinir sitemi yeni bir tempoya geçtiğinde ve beden kitaplığını yeniden
bir araya getirdiğinde olacak olan budur. Işık şifreli iplikçikler kendilerini
yeniden biçimlendirdiğinde ve ellerindekini yayınladıklarında sinir sisteminin
bunu taşıyacak ve yorumlayacak durumda olması gerekir.
Birçok katılımcı ve gözlemcinin olduğu büyük bir enerji kutuplaşması
gerçekleşiyor. Gözlemlemeye gelenlerin çoğu aynı zamanda süreci kesintiye
uğratmak için de geliyor; bu zamana, onlar da kendi “malzemelerini” öğrenmek
için geliyorlar. Muhteşem bir dünya yaratmaya son derece kararlı olan
katılımcılar da var. Gördüğümüz kadarıyla, olası dünyalar oluşmaya başladığında
bu gezegende insanlık arasında büyük değişimler gerçekleşecek. Büyük bir kaos
ve kargaşa varmış gibi görünecek, uluslar birbirlerine karşı savaş açacak, daha
sık depremler olacak. Her şey ayrılıyor, bir araya getirilemiyor gibi
görünecek. Tıpkı kimi zaman sizin yaşamınızda eski kalıplarınızı değiştirip
yeni enerjilere doğru ilerlerken her şeyin gümbürdeyip sarsılması gibi Dünya da
özgürleşmek için silkiniyor. Belli bir yeniden düzenlenme dönemi bekleniyor.
Hayvanlar ve balıklar da Dünyayı terk ediyor gibi görünüyor. Bu hayvanlar şimdi
kurulmakta olan yeni dünyaya geçiyor. Varoluşlarının sonuna gelmediler,
yalnızca onları katılmanızı beklemek üzere yeni dünyaya doğru süzülüyorlar.
Açıklamak bir ölçüde güç çünkü bir üçüncü boyut deneyiminin ötesinde bu.
Temel olarak, dördüncü boyuta doğru ilerliyorsunuz. Süreç tamamlandığında tam
anlamıyla yeni bir Dünya oluşturacaksınız. Bir düşten saf ve güzel bir dünyaya
uyanmış gibi olacaksınız. Gökleriniz, izleyen ve sizin bunu nasıl yapacağınızı
görmek için bekleyen, yardımlarını sunan gözlemcilerle dolu. Birçok insan için
bu geçiş bütün olanakların ötesinde görünüyor. Ama bu enerjiyi simyager ve
tapınak yaşamındaki eski Atlantisliler olarak incelemiş olan sizler için öyle
değil. Başka zamanlarda aldığınız eğitim sizi bu geçiş dönemine hazırlamak
üzere varlıklarınıza şifrelenmiş durumda.
Dünya değişimleri zamanında gezegeni terk edenler artık buraya uymayan ve
Dünyanın uyumunu durduranlardır. Bir anda belki yirmi milyon insanın gezegeni
terk ettiği zaman geldiğinde kalanlar için muazzam bir bilinç sıçraması olacak.
Büyük bir grup birlikte göçtüğünde kalanların bilinci üzerinde bir etki
yaratır.
Geliştirin kendinizi. İş, uyku ve yemek gerçekliğinin dışındaki
gerçeklilerle de olmaya başlayın. Uyanık olduğunuzda zihninizi olasılıklara
doğru genişletin, bırakın düşünceler size gelsin. Düşünceler özgürdür, her
yerdedirler ve yayınları sürekli olarak gelir gezegene.
Dünya değişimini gerçekleştirdiğinde herkes aynı şeyi deneyimlemeyecek.
Yeni frekansa uymayacakları için, yıkım deneyimlemeye gereksinenler, yıkım
içeren bir Dünya değişimi ya da döngüsü deneyimleyecek. Daha yüksek bir
titreşimi almaya hazır olanlar bir frekans değişimi deneyimleyecek. Böylece,
birisi için, bildiği şekliyle yaşamın sonu ve korkunç bir yıkım olabilirken,
başka birisi için vecd hali olacak. Bütün potansiyeller var. Hatırlayın,
düşüncelerinizin sonucu olan simgesel bir dünyada yaşıyorsunuz. Dış dünya size
içinizde olanları yansıtıyor. Öyleyse dünyanın parçalarına ayrılması neyi
temsil eder? Yeni bir sistem ve yeni bir enerjinin doğuşunu yaratmak üzere
içeride olanın parçalarına ayrılması ya da çöküşünü.
Toplumdaki değişimleri sevip kutsamanız ve kendini ortaya koyan karşısında
korku ya da endişeye kapılmamanız şarttır. Hiçbir anlamı olmasa da her anın,
Ruh’un işini yapması ve sizi yüceltmesi için bir fırsat olduğunu bilme
titreşiminde kalmak sizin görevinizdir. Olağanüstü tembel bir ırksınız.
Patronunuz, karınız ya da kocanıza, her şeyi sizin için yapacak birisine bütün
gücünüzü armağan ediyorsunuz. Durmadan armağan ediyorsunuz gücünüzü. Sizi
kendinize doğru yönlendirmek için hayatlarınızın sorumluluğunu üstlenmenizi
sağlayacak olaylara ihtiyacınız var. Dünyada olacak değişiklikleri ve olayları
kutsayın, açıklıkla istediğinizin gerçekleşeceğine güvenin. Sınandığınızı
göreceksiniz. Kendinize, “Kurban mıyım ben burada? Dünya etrafıma çöküyor mu?
Yoksa her şey görünüşte çöküşün tam ortasındayken çevremde kendisini mi
yüceltiyor?” diyeceksiniz.
Doğru yerde, doğru zamanda, doğru şeyi yapıyor olacağınız inancı, sizin
için temel önemde bir ihtiyaçtır. Doğru yerde, doğru zamanda olmaya niyetlenmek
–niyetlenmeden de öte bunu bilmek- sizi rehberliğe açacaktır. Belki siz daha
aramaksızın birisiyle bağlantılı olarak bir arsa ya da fırsat önünüze
konacaktır. Bunu görecek ve “Benim için geldi. Almalıyım” diyeceksiniz.
İster inanın ister inanmayın, çoğunuzun yaşamlarında kapıyı şimdi
bildiğiniz şekliyle yaşamın üzerine kapayacağınız bir zaman gelecek -ya da
gelebilir diyelim. Sahip olduğunuz evi gerçek anlamda bırakıp elinizde pek az
eşya ile çıkıp gidebilirsiniz. Pek olası görünmüyor şimdi, değil mi? İçinizde
bir şey, “Tanrım” diyecek, “çıldırdı mı dünya? Benim değerlerim neler? Hayatta
kalmam için en önemli şey ne şimdi?” Ve Ruh gelip hatta kalmanız için en önemli
şeyin ne olduğunu söylemenizde rehberlik edecek. Bu belki sadece pek az bir
eşya taşımak olacak. Belki bazılarınız bu yaşamda tam anlamıyla evlerinin
eşiğinde durup içeri bakacak ve her şey anlamsız görünecek onlara, çünkü en
önemli şeyler manevi değerleriniz ve yaşamınız olacak. Dönüştüğünüz şeyin
ışığında bütün bu maddi varlık ve şeyler toplamının hiçbir anlamı yoktur. Sizi
bu eyleme götürecek olayları hayal edebilir musunuz? Küçük olaylar olmayacak
bunlar.
Anımsayın, insanlığın kaderi evrimleşmektir. Size, bildiğiniz yaşamın
bundan on yıl sonra artık olmayacağını garanti ederiz. Bildiğiniz dünya,
bildiğiniz gerçeklik, konfor, tasarılar, tatiller ve yaptığınız hiçbir şey
bundan on yıl sonra burada olmayacak. Kendi kişisel evriminiz için burada
bulunuyorsunuz. Evrimin dünya çapında nasıl geleceği de ilginç olacak. Birkaç
düzine insanın evriminden söz etmiyoruz. Türün evriminden söz ediyoruz.
İnsanları uyandırmak için bazı olaylara gerek olacak. İşte bunun için
yaşamınızı yüreklilikle yaşamak ve ışığınızı yaşamak için cesaret sahibi olmak
gereği ile karşı karşıya kalacaksınız.
Hepinize yerli Amerikan öğretilerinin karşınıza çıkmasını öneririz.
Kızılderililerin ter dökme töreni, davul çalma, dans vb öğretileri araştırmaya
başlayın. İçinizde pek çok şey uyandıracak ve Dünya hakkında çok şey
öğretecektir. Ritüel için şifrelendiniz. Ritüel uygularken bedeniniz kim
olduğunuzu ve ne bildiğinizi anımsamaya başlar.
1990’larda topluluklar çok etkin olacak. Yirmi-kırk dönümden birkaç yüz
dönüm kadar büyüklükte ya da belki on dönümlük arazi parçaları üzerinde
kurulacak ve otuz ile yüz kişi arasında barındıracak yerler olacak. Üyeleri bir
iç bilgiye cevap verdiği için bir araya gelecek bu gruplar. Gelecek topluluklar
tarafından kullanılacak olan yeni teknolojiler sevgi üzerinde temellenecek.
Teknolojinin yanlış bir tarafı yoktur. Bu gezegende şimdi kullanılan
teknolojinin en büyük engeli, insanları yükseltmekten çok ayırmak, manipüle
etmek, kontrol etmek için kullanılmasıdır. Anahtar, sevgi taşıyan teknolojidir.
Çoğu insana hiçten varoluş gibi görünen büyük miktarlarda teknoloji verilecek.
Size bir buluş fikri verilebilir ve ortaya koyduğunuz icadın ne olduğu üzerine
hiçbir fikriniz olmaz. Gerçekleştirmesi için başka birisine devretmek zorunda
kalabilirsiniz. İnsanlar bu yeni teknolojiyi geliştirmek için birlikte
çalışacak.
Bilinç evriminin bir bölümü de bir bilinci diğer bir bilince bağlamak,
kendinizi ayrı tutmamaktır. Bir kişi belki bir fikirle gelir, başka birisi
düşünceyi alır uygulamaya geçirir, bir diğeri de satar. Gördüğümüz kadarıyla,
icatlar için olağanüstü bir yeraltı pazarı olacak. Bu icatlar geleneksel
pazarlarda asla görünmeyecek çünkü böyle becerileriniz olduğu anlaşılırsa yok
edilirsiniz. Topluluklar arasında sizin için her şeyi yapacak olan bu yeraltı
teknolojileri büyük bir ticaret konusu olacak.
Sizin için bu yaşamdaki en ödüllendirici deneyimlerden birisi de toprağı
seven ve kendisine karşılık verecek toprağı -Dünya- olan insanların grubuyla
işbirliği içinde yaşamaktır. Toprağı sevip Dünyaya neyin arayışında olduğunuzu
bildirirseniz Dünya sizi besler ve bakar size. Anahtar budur.
(16)
ZAMANIN
ÖNCÜLERİ
60’lı yıllar bir hazırlık zamanıydı. Uyanışınız o zaman başladı. Bu, yeni
paradigmaların doğabileceğini gösteren bir zamandı. O on yıl boyunca önceki
kuşakların değerlerinden birden uzaklaştınız. 60’lı yıllar, barış hareketi,
bedene bakmayı ve kabul etmeyi, cinselliği bütün bir bilinçle -bir önceki
kuşağın yaptığı gibi kumaş katmanlarının ardına gizlenmiş beden parçalarını
bulmaktansa giysileri çıkararak- paylaşmayı destekleyen bedenin ifade edilmesi
hareketi gibi olaylarla dolu geçti. Bilinç doğdu, barış ve özgürlük düşüncesi
uyandı. Çocuk bahçesiydi.
90’lı yıllar, küçük köşelere değil, bütün gezegene manevi (spiritüel)
hareket getirildiği yıllardır. Bütün gezegeni dolaşıyoruz, size dünyanın her
köşesinde benzerleriniz olduğunu söyleyebiliriz. Temsil ettiğiniz ışık ekibi,
ışık işçileri her yerde olduğu için bütün üsleri doldurmayı güvence altına
aldı. Kendinize geliyorsunuz.
Maneviyata yönelik hareket, maddecilikten uzaklaşma hareketidir. Son
yıllarda çoğu insan bedenlerine yöneldi, bedenlerini canlandırdı, çalıştırdı,
güzelleştirdi. Bu, Ruh’a doğru ilerlemenin hazırlığıydı. Ruh dünyası çok
heyecan verici bir yerdir. Daha esnektir; yolculuk edilecek yerler, atılacak
büyük serüvenler vardır, hiçbir sınırlama yoktur.
Fiziksel dünyanın sizin için böylesine bir düş kırıklığı kaynağı olmasının
neden, onun sınırlayıcı çenge, ip ve safra öykülerini yutmuş olmanızdandır.
Işık üzerine hiçbir fikri olmayanlarla, bütün varoluşları boyunca sınırlama
hikayelerini yutanlarla ilişki kurmanız için planın bir parçasıydı bu. Başka
varlıkların bir kez daha bağlantı kurması için gezegeni elektromanyetik olarak
değiştireceksiniz -deyim yerindeyse yeniden kablo döşeyeceksiniz. Bunu ancak
bulundukları yerle bağ kurabilirseniz yapabiliriniz.
Eğer buraya hafıza bankalarınız açık olarak gelseydiniz ya kalmak istemez
ya da başkalarını henüz anlayamazdınız. Böylece ışığı olmayan bir toplumun
içine daldınız ve bu dünyayla ilişki kurabilmek için ışığınızı unuttunuz (ya da
büyüdükçe hayal meyal anımsadınız). Şimdi, gezegenin değer ve tasarımlarının
bütünüyle değişmeye başlaması için, bu toplum dünyasını, temsil ettiğiniz ışık
ve Ruhun çok boyutlu dünyasıyla bütünleştirmenin zamanı.
Öncüler zamanlarının ötesindedir. Gezegene gelen ayrı düşüncelerin
taşıdığı cevher her zaman daha sonra anlaşılmıştır. Onun için cesaret; Bu yeni
düşüncelerle sadece alay ediliyormuş gibi görünüyor. Fiziksel olmayan alemlerde
sizin için büyük bir yardım hareketi olduğunu hatırlamalısınız, hepinizin kendi
şablonu, evriminde izleyeceği planı olsa da siz küresel bir şablonun ve küresel
bir bilincin parçalarısınız. Bu küresel şablonu harekete geçiriyor ve
diğerlerini uyandırıyorsunuz.
Her biriniz bilgi taşımayı ve yayınlamayı öğrendikçe dalgalar halinde
uyanıyorsunuz. Herkesin bir anda uyanması son derece büyük bir kaos yaratırdı.
Uyanma, siz onunla baş edebildikçe gerçekleşmek zorunda çünkü bir elemana
taşıyamayacağı kadar ışık koyarsanız sigorta atar. Elektrik akımları uyum
içinde olmazsa beden yok olabilir. Bunu göreceksiniz. İnsanlar enerjiyi
kullanamadıkları için sinir sistemi ve hafızaya bağlı bir rahatsızlığın
gezegene yayıldığını göreceksiniz. Enerjiden korkacaklar. Kendilerinin çok
boyutlu bir bölümünü ortaya çıkarıp deli olduklarını düşünebilirler. Sonra
deliliklerini kocalarından, karılarından ya da çocuklarından saklamak
saplantıları haline gelecek. İnsanlar anlamayacakları bu enerjiyle çılgınlığa
sürükleyecekler kendilerini.
Sinir sisteminin eski gözlerinizi açmanın ve kim olduğunuzu, nereden
geldiğinizi, nereye gittiğinizi anımsamanın anahtarı olduğunu ne kadar söylesek
azdır. Sinir sistemi elektrik akımını bedene alabilecek, yüksek enerjiyi
ölçecek, bedenin içine yerleştirecek ve bedenin, bilinç olan bu yüksek
enerjiyle evrimleşip beslenmesini sağlayabilecek durumda olmalıdır. Tam
anlamıyla olan da budur.
Bu sanki, yeni doğmuş bir bebeği alıp onu bir yıl içinde bir günlük
bebeklikten otuz yaşındaki bir yetişkin haline gelmeye zorlayacak bir formülle
beslemek gibidir. Sizin gelecek yirmi yıl içinde geçireceğiniz şey böyledir
işte. Yeni doğmuş çocuğun bir yılda otuz yaşına gelmesi gibi. Böyle bir şekilde
büyümeyi sindirebilmesi için çocuğun ne yapması, bedenin neleri bütünlemesi
gerektiğini düşünün. Organları, fonksiyonları ve hormonları düşünün.
Siz varlığını buna adamış ışık taşıyıcıları olduğunuz için aura alanınızda
belli bir açılım var. Koruyucuların inip ne kadar enerji işleyebileceğinizi
kontrol eden kapı bekçileri gibi hareket edebilmeleri için ışık sütununun
getirdiği bir açıklık var. Entelektiniz egonuz ne kadar “Daha, daha, daha” da
dese kapı bekçileri, ışık taşıyıcısı olduğunuzu, belirli bir göreve bağlı
olduğunuzu ve yitirilemeyeceğinizi bilir. Kendi kendinizi yok etmeyi aklınıza
koymamışsanız ve en yüksek iradeyi kendi iradenize katıp geçmiyorsanız bu
böyledir.
Bedendeki otoyol olan sinir sistemi, ancak sizin onun üzerinden hücrelere
akan bilgiyi işleme süreciniz ölçüsünde hareket edebilir. Çoğunuz hala varlık
bölümlerinizin içindeki karanlıkla dolu mağaraları temizliyorsunuz. Bu
mağaralar bu yaşamda oluşmuş -çocukluğunuza geri giden- mağaralar olabileceği
gibi, kimileri başka hayatlardan da gelebilir. Çoğunuzun bu yolculuğu yirmi
beş-otuz yıldır sürmekteyken, kimileriniz yola yeni çıktı. Yolculuk herkeste
aynı uzunlukta sürmeyecek. Otuz yıldır ağır adımlarla ilerleyenleriniz yol
göstericilerdir. Yeni katılanlarınızın hissedebileceği bir titreşimsel frekans
ayarlaması yapıyorsunuz. Yeni katılan sizlerin yeni frekansı arayıp ortaya
çıkarmanıza gerek yok; haritalama yapıldı ve haritalama bedeninizde karşılığını
buluyor.
Hepinizin birbirinize ihtiyacı var. Uyum içinde çalışmanız şart. Uyum
içinde çalışmazsanız Atlantis ve bütün diğer yıkımları yeniden ve yeniden
yaratırsınız. Uyum şart.
Çoğunuzun frekansı yayınlamak ve başkalarının olanları anlamasını sağlamak
için Ruh ile birlikte çalışacağı bir zaman geliyor. Uyanış dalgaları sürecek ve
Ruh bu gezegende bir yaşama biçimi haline gelecek. Gezegen için yapılan plan bu
ve İlk Yaratıcıdan gelen yaratıcı kozmik ışınlar -önce burayı etkileyerek-
galaktik sisteminizin sınırlarına isabet ediyor. Büyük enerji topluluklarının
buraya geliş nedeni bu. Bu enerjiler, dönüşüm kendi galaktik alanları ve
evrensel varoluşlarına ulaştığı zaman hazırlıklı olmak üzere buradaki dönüşüme
katılmak istiyor.
Muazzam bir dönüşüm olmakta ama elbette onunla ne yapacağınız size bağlı.
Dünyanızın iki dünyaya ayrılacağını, ışıkla hareket edenlerin ışık dünyasında
olacağını söylemiştik. Bu bölünme başladı bile. Işığı temsil eden daha yüksek
titreşimsel alanlarla çalışmayı arzu edenlerle, korku, karanlık, kaos ve
karmaşayı temsil eden daha düşük titreşimsel alanlarla çalışmayı arzu edenler
arasındaki kutuplaşma ve saf seçimi başladı.
Daha düşük titreşimsel alanlarla çalışanlar, anlamadıkları bir şeyi temsil
ettiğiniz için size cadı ya da şeytan olduğunuzu söyleyeceklerdir.
Siz değişimi temsil ediyorsunuz, çoğu insanın değişimden ölümüne
korktuğunu unutmamanız gerekir. İnsan bilincinin tuhaf şeylerinden biri de
istikrar düşkünü olmasıdır. İstikrarın arzu edilecek bir kanca, ip ve safra olduğu
anlayışına kandınız. Bundan dolayı da istikrar için çabalıyorsunuz. İstikrar ve
güvence olmayacaksa kim olacağınızı düşünüyorsunuz. Onlar olmadan
varolmayabilirsiniz, yok olabilirsiniz.
Kiminin belki de aile üyeleriniz olabileceği çoğunu tanıdığınız insanlardan
söz ediyoruz. Bu enerjiyi hissedip de yararlanabilecekleri şekilde cevap vermek
istemeyenlere karşı müthiş boyutlarda sabır ve şefkat geliştirmeniz gerekecek.
Başkalarına karşı, onların yaşamın değerini öğrenebilmeleri için kendilerini
yok etmelerine bile izin verecek ölçüde her şeye izin verir hale geleceksiniz.
İnsanlar bunun bilinçli olarak farkında olmasa varlığınızın
derinliklerinde, ruhunuzun tek gerçeği anlayabilip size bir bakış sunmak üzere
veriyi işleyebilmesi için bir varoluştan diğerine ilerlediğinizi ve deneyim
topladığınızı biliyorsunuz. Günün birinde ruhunuzun yaşamları ve varoluşlarını
tarayabilecek ve bu ruhun enerjisini alacak, elinizde bir kristal tutar da
çeşitli fasetalarına, pırıltılarına bakarmışsınız gibi bu kimliği hissedip
bileceksiniz. Ruhunuzla bunu yapabilecek duruma geldiğinizde, ruhunuz bir
parçası olduğu ama henüz anlamadığı diğer zeka formlarıyla da bağlantıya
geçecek.
Sizi gererek esnetiyoruz. Enerji kazanabilmeniz için karmakarışık bir hale
gelmenizi istiyoruz. O zaman merakınız sizi hiç düşünmemiş olmakla kalmayıp
varolduğunu bile bilmediğiniz alanlara götürecek. Niyetimiz bu -cesaret, mizah
ve güvenle yeni bir kimlik düzeni yaratabileceğiniz daha yüksek bir düzleme
gelmeniz.
Her şey frekanstır. Ne kadar hızla evrimleşmekte olduğunuzu bilseniz
iskemleye oturup başınızı ellerinizle örterek, “Yapamam. Bu benim için çok
fazla” derdiniz. Perdeyi çekili bırakıyor ve sizi daha yüksek boyutlara
yaklaştıracak değişiklikler kesintisiz sürerken hiçbir şey olmuyormuşçasına
yaşamaya devam ettiğinizi iddia ediyorsunuz. Tek bir yaşam içinde başaracağınız
şeyi düşünün ve hissedin. Gelecek on ya da yirmi yıl içinde yoğun fiziksel
yaratıklar olmaktan çıkıp Işık Çağında ışık yaratıkları olacaksınız. Bunu
kavrayabiliyor musunuz?
Pizza yemek de dahil, yaptığınız her şey sizi tanrısal bir şekilde
kusursuz bir yolla bu yere getiriyor. Bir noktaya ulaştığınızda katıldığınız
her olayın önemini ve her şeyin bütünlüğünü anlayacaksınız.
The Karate Kid filminde çocuk karate öğrenirken çok sabırsızdır. Bir usta
bulur ama bir usta bulduğunu düşünmez bile. Ona verilen ödevleri zaman kaybı
olarak görür. Öğrendiği her parçanın daha büyük bütünü oluşturduğunu anlamaz. O
çocuk gibisiniz. Bütün parçalar bir araya geliyor ama egonuzun bakışı yüzünden
bu zamanda parçaların büyük bütünü oluşturduğunu anlamıyorsunuz. Görev size
verilecek ve aradığınız her şeyin sizin olduğunu göreceksiniz. Bu iyi haber.
Uyanıklığınızı koruyun ve iradenizin tanrısal iradeyi ve Tanrısal Planı ne
zaman gasbettiğini -sağduyulu davranmadığınız için kendinizi ne zaman
fazlasıyla zorladığınızı- ayrımsamayı öğrenin. Aynanın karşısına geçin ve nasıl
göründüğünüze bakın. Gözlerinizin içine bakın, gözleriniz bütün fiziksel
bedeninizin göstergesidir. Berrak mı? Kendinize açıklıkla bakabiliyor musunuz?
Çizgileri çoğalmış mı, bitkin mi, sakin mi? Bedeninizi nasıl hissediyorsunuz?
Dingin bir konumda oturabiliyor musunuz? Bedeninizi dik tutabiliyor musunuz
yoksa çuval gibi bırakma ihtiyacı mı hissediyorsunuz? Enerjiyi bedeninizde tutamadığınız
için kıpır kıpır mısınız -böylece de ne yapacağınızı bilmeyen bedeniniz sürekli
dans edip kıpırdıyor mu? Parmaklarınızla hep trampet çalıyor ya da etlerini
kemiriyor musunuz? Bakılacak çok gösterge vardır. Araştırıp enerjiyi kimin
bütünleyemediğini görebilirsiniz.
Bir kez bu enerjiyi bedeninize getirip orada tuttuğunuzda bedeniniz
hafiflik hissetmeye başlayacaktır. Teniniz ya da saçınızda bir canlılık
olacaktır. Saçınız sağlığınızın çok iyi bir göstergesidir. Sağduyu elbette en
iyi dostlarınızdan biridir. Sağduyu size neyin doğru olduğunu, neyin olmadığını
gösterir. Kimi zaman enerjinin çok fazla geldiğini, sakin ve merkezlenmiş
olmadığınızı fark edeceksiniz. Bu şu ya da bu zamanda hepinizin başına gelecek.
Bir şekilde çok fazla şeyin olmakta olduğunu hissedeceksiniz; işlenecek çok
fazla veri, konuşulacak çok fazla insan ya da çok fazla olay. Böyle zamanlarda
kendinizi bir aygıt gibi düşünüp fişten çekmeniz gerekir. Tıpkı bir tost
makinası gibi devre dışı kalmak için sadece fişinizi çekin. Böyle zamanlarda
her şeyden çok yapmanız gereken dinlenmektir. Bazılarınız çeşitli zamanlarda
aşırı uyku ihtiyacı hissedecek. Tembelleştiğinizi düşünüp hırpalamayın
kendinizi, sadece kabul edin. Bazılarınızın on sekiz saat uyumak istediği
zamanlar olacak. Uyuyun. Gereklidir bu. Uyuduğunuzda yolculuk ettiğiniz ülkeler
ve fiziksel bedeninizde yapılan iş hakkında hiçbir fikriniz yok. Uyku, bu
gerçeklikle bağınızı koparıp, yeniden güç toplayarak başka gerçekliklerde
öğrendiğiniz zamandır. Köprüler ve gözleriniz gerçeklikler arasına açılacak ve
bu anıları görüp taşımaya başlayacaksınız.
Çin lokantasına gittiğinizde Çin yemeği yersiniz, hamburger
ısmarlamazsınız. İtalyan lokantasına gittiğinizde lazanya yersiniz. Dünya
adındaki bu lokantanın fiziksel bir bedeni vardır, burada nasıl -fiziksel bir
beden içinde- hareket edeceğinizi belirler.
Söylemek istediğimizi anlamanız için çok basit terimlerle konuşuyoruz.
Benzetmemizin ne kadar gülünç olduğunun hiçbir önemi yok, biz sadece anlamanızı
istiyoruz. Demek ki Dünya restoranında bu bulunduğu için fiziksel bir beden
içindesiniz. Bu lokantada başka şey çıkmıyor. Siz Dünya restoranına yeni
tarifler getireceksiniz -belirli aralarla sınanan ve gerçekliği yalnızca şurada
burada belirli yerlerde kanıtlanan tarifler.
Hatırlayın, Dünya çağlar önce mühürlenmişti. Bir şey için yaratıldı Dünya,
ama milyonlarca yıllık varoluşundan sonra bütünüyle yoldan çıktı. Buraya
defalarca bedenlendiniz ve gerçekten de düş kırıklığı yaşadınız çünkü
bedenlendiğiniz her sefer bir şeyler yapmaya niyetleniyor ama yarı yolda bunun
ne olduğunu unutuyordunuz.
Kimileriniz bu gezegendeki ustalığı tamamladı ve yükseliş süreciyle
kendini kurtardı. Diğerleriniz, bu karantina ya da kozmik toplumun geri
kalanından inzivaya çekilişin sona ereceği bir zaman istediklerini haykırdı.
Siz ve bu gezegendeki ve çevresindeki pek çoğu nedeniyle şimdiki zaman periyodu
doğdu.
Yardım, size yaşamın bütün yollarından geliyor, yine de sizin işinizi
başkaları yapamaz, çünkü yaşamı, güçlenebilmesi için insan ırkının kendi
kendini güdüleyeceği ve evrimleşeceği bir şekilde tasarımladınız. Muazzam bilgi
sahibi olanlarınız, insan ırkını güçlendirmek için, ırkın bunu kendisi için
yapamayan geri kalanına bir örnek olmak üzere bu biçimde bedenlenmeye karar
verdi. Kim olduğunuzu yayınladıkça varoluş için yeni yollar açıyorsunuz. Kanal
çalışması için odalarda toplandığınızda hatırlamanızı sağlayan muazzam
miktarlarda şey istiyorsunuz. Ve yürüdüğünüz yolda cesaret verilmesini
istiyorsunuz. Bazılarınız bu işi cesaretlendirilmeksizin başaramayacağını
düşünüyor. Bunu anladık. İşte bunun için çoğu zaman sizin için muazzam bir
sabırla buradayız. Kim olduğunuza sahip çıkmanız için size bir fırsat vermeyi
arzu ediyoruz.
Bu gezegendeki tür olarak anlamanız gereken en önemli gerçeklik ve
yüzleştiğiniz en büyük meydan okuma da ölüme ilişkin olandır. Sizi pek çok şeye
inandırabiliriz ama ölmeyeceğinize inandıramayız. Bu zamanda, burada, bu
gezegende bedeninizi fiziksel olarak terk etmenize gerek yok. Moleküler
yapınızı yeniden düzenleyeceğiniz için sadece fiziksel varlığınızın titreşimsel
değerini değiştirip bedeninizi birlikte götüreceğiniz fikrini kavrayabiliyor
musunuz?
Yükseliş sıçramasını gerçekleştirip buradaki yolculuğu tamamlamak
gezegendeki pek çok tür için mümkündür. Bazılarınız gezegenden göğe yükseldi ve
bunu yeniden yaparak yol göstermek için yeniden geldiniz. Buradan yükseliş
süreciyle gitmek büyük bir yolculuktu. Kendinizi bu işe adayabilmeniz için
birbiri ardına yaşamlar boyu eğitim gördünüz. Bu, maddi dünyada değil, aslında
doğaya çok yakın yaşamayı gerektirir.
Bunu yapan ve sürece tanıdık olanlar şimdi geri geliyor. Gezegenden
yükselmek ve tam anlamıyla daha yüksek kozmoloji ya da ana gemilere alınmak
sizin göreviniz. Işık kentlerine yükselerek çevrenizi saran ve sadece üçüncü
boyut gözlerinize görme izni vermediğiniz için görmediğiniz başka gerçeklikler
de yaşayabileceksiniz. Dünya üzerindeki görevinizi tamamlamış olacaksınız,
Dünya ise geçişini gerçekleştirecek. Güzel bir mücevher olacak evrende. Bu yeni
Dünyanın yeniden yapılandırılması ve inşasına yardımcı olmak üzere birkaç yıl
kalmak isteyebilirsiniz. Ama bir süre sonra başka dünyaları dönüştürmek üzere
yeni görevlere gitmeyi isteyeceksiniz. Hatırlayın, sizler özgür ruhlarsınız ve
çok heyecan verici bir zamandan hoşlanıyorsunuz. Onun için büyük olasılıkla
tadını çıkarmaları için bu güzel gezegeni başkalarına bırakıp yeni bir göreve
doğru gideceksiniz.
Yükseliş bu gezegendeki görevdir. Bu gezegende yaşayanların buradan tek
ayrılış yolunun yükseliş olduğu bir zaman gelecek. Bir kez bu gezegenden
çıktığınızda birçok başka yere gideceksiniz. Bunca katı ve denetlenemez görünen
bedenin gerçekte tanrısal bir düzenin sonucu olduğunu ve sizin, bilincinizde
onunla istediğiniz her şeyi yapabileceğinizi kendinize ve ırkın geri kalanına
göstereceksiniz.
(17)
IŞIK DİLİ
Avatarlar (İnsan ya da başka bir canlı biçiminde bedenlenerek dünyaya
gelen tanrı. Ç.N. Korhan Kaya’nın Hint Mitolojisi Sözlüğünden) ve ustalar
öğreti için kendi gereçlerini de yanlarında getirerek dünyanın ağzına nüfuz
ettiler şimdi. Bu gezegende kullanılacak gereçler sizin boyutunuzdan olmayan
ender örnekler, tam anlamıyla kendilerine özgü bir yaşamları bulunan simgesel
biçimlerdir. Işık Dili olarak bilinen şeyi oluştururlar.
Size içinizde belli bir bilgiyi harekete geçiren bir yapı geometrik bir
form aşılandı. Bu, sizinle birlikte çalışanların bilgiyi doğrudan sizin
varlığınıza göndermelerini de kolaylaştırıyor. Büyük bir çoğunluğunuz aşılandı,
aşılanmayanlarınız da açılmayı ve katılmayı seçerse kısa sürede aşılanacak.
Bunu seçmeyen hiç kimse aşılanmadı. Bu, Işık Dili yapısı gelişiminizi
kolaylaştırmak için bilgi ve enerji almanın bir yoludur. Kitaplar ya da
entelektin aracılığı olmaksızın öğrenme yöntemidir. Bu metot, anlayışınızın çok
ötesinde bir hiyerarşinin gerçekten de ta başından beri insanlıkla birlikte
çalıştığına duyulan inanca açılmayı gerektirir.
Sevgiyle çalışır bu hiyerarşi, sizin gerçek kimliğinizi korur ve bilincin
evrimsel sıçramaya hazır olduğunu anlamak için gezegene ayarlanan zaman
mekanizmalarından bakabilme yeteneğine sahiptir. Bu anda gezegen ağına sızmış
144 bin ruhsal hiyerarşi üyesi vardır. Her ustanın kendi Işık Dili bölümünü
temsil eden bir mührü bulunur, bu sizin için er geç varlığınıza nüfuz edecek
144 bin enerji mührü olduğu anlamına gelir.
Başlangıçta bedenin kaldırabileceği on iki form ile çalışacaksınız. Çok
sonra, dönüşüm bir kez gerçekleştiğinde 144 bin simgesel dil yapısının bütünü
varlığınızdan geçecek. Sadece açıklanmasının bile bu yaşam süresine sığmayacağı
bir açılım olacaktır bu.
Bu mutasyon, sizin başka bir varlık alemine gitmenizi sağlayacak bir
açılım sürecidir. Gezegendeki herkes bu dönüşümden geçme potansiyeli taşır.
Çoğu kişi daha yüksek bilince ayarlanmayı arzu etmediği için süreci durduracak.
Kim olduğunuzun ayırdındaysanız sizin için farklı bir durum söz konusudur. Bu
gezegenin tohumunu atan tanrısal bilincin –engin, sevgi dolu ve sizinle çalışan
bir zihnin- ayırdına varır hale geldiğinizde ve bu bilinçten onun bir parçası
olmayı istediğiniz zaman, geometrik formlarla aşılandığınız zamandır.
Aşılanan formlar piramit gibi çeşitli biçimlerde gelir. Piramit neden bu
kadar önemlidir? Bu gezegen ve kozmos boyunca piramit, bilincin büyük birliğini
simgelemek için kullanılır. Bütün o çoklu yüzeyleriyle yaratılması en güç olan
yapıdır ama yine de bir kusursuzluk yapısıdır. Enerjiyi Dünyadan toplayıp
dışarıya gönderen bir yapıdır.
Küre ve sarmal yapıları da aşılanacaktır size. Sarmal birçoğunuz için çok
sevilen bir yapıdır çünkü sarmalın pek çok düşüncenin iletiminde kullanıldığı
kültürlerde konakladınız. Paralel çizgiler, küp ve elbette beş yüzlü figür olan
Merkabah aracı da aşılanacaktır.
Beş yüzlü figür insan varlığını en sınırsız halinde simgeler -bütünüyle
özgür olan insanı. Bazılarınız onu simgesel bir yapı olan Merkabah aracı olarak
tanıyor. Bu, hiçbir sınırı olmayan insan tasarımıdır. Pek çoğunuzun
yapabileceğinizi düşünmediği şekilde uçabilen insandır. Bu aşılama, daha önce
mümkün olmayana kendinizi gerçek anlamda adadığınızda gelir.
İçinize herhangi aktarım ya da geometrik formun aşılanacağı her şeyden
önce sizin katılım isteğinize bağlıdır. Siz bu varlıklar için erişilebilir
olmayı seçerseniz, bu varlıkların da sizin için erişilebilir olmayı seçeceğine
olan inancınıza bağlıdır. Açılmaya ve mucize ya da olağanüstü olaylar olarak adlandırılan
şeylerin yaşamınızda belirmesine izin vermeye başladığınızda süreç başlayacak.
Çoğunuz için Tanrı formu, birlik ve tamlığı simgelediği için dairenin
aşılanmasıyla başlayacak. Kiminiz, birçok yaşamında ortaya çıkarılmış ya da
çıkarılmamış piramitlerle birlikte yaşadığı için, aşılanmak üzere piramit
yapısını seçecek. Coğrafyanızın tanıdık olduğunu sanıyorsunuz ama bir
gerçeklikten diğerine kaydıkları için hala keşfedilmemiş pek çok şey var. Balta
girmemiş ormanların derinliklerinde, çoğu höyüklerin altında kalmış, toprağa
gömülü birçok piramit bulunuyor. Hala ortaya çıkarılacak birçok harika var.
Gerçekten de hiçbir sınırlama olmadığına inanmaya rıza gösterenleriniz
Merkabah yapısını alarak, daha gezegende yaşarken, bu yapıyla gezegenden
çıkabilir duruma gelecek. Eğer Merkabah ile aşılanmak istiyorsanız, bunu yapma
arzunuzun olması zorunludur. Bazılarınız şimdiden onunla yolculuk etmeye
çalıştı ve bunun -sizde- nasıl kullanılabileceğini biliyor. Merkabah’ı
gerçekten kendinize çağırıp ne anlama geldiği -bedeninizle ve bedeniniz
olmaksızın gezegeni terk eden sınırsız bilinç olma- duygusunu algılamaya hazır
olduğunuzda aşılama gerçekleşecektir. En yüksek ve en aşağı aşılamalar olmadığı
gibi, Merkabah da en yüksek aşılama değildir. Aşılama, kişisel gelişiminize en
uygun olacağı zaman gelir. Bir kez aşılandığınızda varlığınıza gelecek sonsuz
yeni formlar süreci vardır.
Size aşılanacak olan formu bilinçli bir şekilde seçmezsiniz. Bununla
birlikte, sizi Işık Dili yapılarına açan yaşamı seçersiniz. Hergün sizin için
önemli olanın ne olduğunu seçersiniz. Bu, sizin bu formlara erişiminizdir. Bu
enerji evliliğiyle er geç hepiniz içinizde ışık alfabesine sahip olacaksınız ve
ışık alfabesi size öğretecek. Düşünüzde geometrik formlar görmüşseniz formların
sizinle birlikte çalıştığının göstergesidir bu. Ya da belki okuldayken
geometriyi seviyordunuz. Eğer neyle aşılandığınızı bilmek isterseniz hangi
formların öne çıktığına bakın. İsmi bile olmayan pek çok biçim vardır.
Bildiğiniz, tanıdığınız ama daha sonra bilincinizin yorumlayamadığı yeni
formlar alan şekiller olacaktır.
Işık Dili geometrisinin temel formlarından biri sarmaldır. Bir köprüdür,
kendi kendisi üzerine bir öğretidir. Formu bilgi şifrelidir ve sarmalı
kullandığınızda sonu yokmuş gibi görünür. Bu size, kendi içinize ve dışınıza
yapacağınız yolculuğun sonsuz olduğunu gösterir. Tür olarak siz, bilincinizi
bölebilecek ve bilincin bağlantı kurması için her iki yöne de gidebileceksiniz.
İçerideki ve dışarıdaki sonsuz yolculuğa çıkarak içinde evrensel gerçeği
barındıran bilinçle ilişki kurarsınız.
Bedeninizdeki hücrelerin bu evrenin bütün tarihini içerdiğini söylemiştik.
En iyi durumda, bu altın kitaplığın kendi içinizdeki varlığını bu yaşamda
keşfedecek ve orada olanı nasıl okuyacağınızı öğreneceksiniz. Sarmalı içe almak
yolculuğun bir bölümüdür. Buradaki oyun, hem içeriye, hem de dışarıya gitmek ve
bunların aynı olduğunu görmektir.
Sarmal birçok gerçeklikte mevcuttur. Sarmalı gözünüzde canlandırdığınızda
onu tanıdığınızı hissedersiniz, oysa bildiğiniz bir yüzüdür onun. Sarmalla
birlikte büyümeye başladığınızdaysa -sizin deyiminizle- sonsuzluğun geri
kalanını incelemekle geçirebileceğiniz kadar çok boyutu olduğunun farkına
varırsınız. Durmaksızın gelişir. Sarmal, içinizdekiyle bağlantı kurmanın
anahtarıdır. DNA’nız sarmal biçimindedir. Sarmal çevrenizde her yerdedir ve
Işık Dili, onların da sarmal formundan geldiğini ışık şifreli iplikçiklerin
üzerinde ilerler. Deneysel bir şeydir bu ve sizin için gelişecektir.
Meditasyon yaparken bir tayfun üzerinde ilerler gibi sarmalı
kullandığınızı canlandırın. Kendinizi, tayfun gibi yaklaşan bir sarmalı
görürken hayal edin. Sonra, ondan kaçmak yerine durun ve dönerek içine
çekildiğinizi hissedin. Binin üzerine, başka gerçekliklere açılan bir kapı
aralığıdır o.
Işık Dili geometrik biçim ve formları, bu gezegene bedenlenmiş, insan
yasalarına karşı çıkmış, kendilerini yüksek yeteneklere uyandırmış ve sonra da
dil ve geometrik unsurlar olarak ifade etmiş bireylerin bir deneyimler
toplamıdır. Bir zamanlar bu enerjiler gezegende erkekler ve kadınlar olarak
yaşıyordu. Kendilerini geometrik simgelere evrimleştirdiler ve tıpkı sizin
bedeniniz içinde varolmanız gibi kendi etkinlik alanlarında varoldular. Bu
varlıklar bir dil sistemi ya da geometrik sistem içinde yaşarlar.
Bu sistemlere kurulu evrenler ve bu evrenlerden kendi evreninize bu
zamanda yapılan ziyaretler vardır. Gezegende buğday tarlalarına kondurulmuş
daireler ve başka biçimler vardır, sizin için bunlar açıklanamaz şeylerdir.
Dünya yüzeyine dil sembolleriyle aşılanmış uzun bir öykü ya da dil vardır. Bu
simgeler belli bir frekansı yapılandırırlar ve çoğalacaklardır.
Er geç bazılarınız kare ya da dikdörtgenden ibaret olmayan geometrik
biçimlerde evler inşa edeceksiniz. Pleiades’deki yerleşimlerin çoğu sizin
bildiğiniz biçimlerde değildir. Astrolojide bazı açıların güç noktaları olduğu
ve bazı şeylerin bazı açılarla gerçekleştiği anlaşılmıştır. Aynı şey biçimler
için de geçerlidir. Büyük piramit bütünüyle açı ve biçimlerin kullanımına
ilişkindir. Enerji açılarda, biçimlerde ve formlarda toplanır. Bu biçimleri
yaratmayı ve onların içiyle çevresinde yaşamayı öğrenebilirsiniz. Enerjiler bu
şekilde biçimlenir ve iletilirler. Kimi derecelerin kimi güçleri olduğunu ve
bazı açıların içinde bulunmanın sizin için çok rahatsız edici olduğunu da
keşfedeceksiniz. Bazen bir odanın ortasında uyumak, doksan derecelik bir açıya
sıkışmış bir yatağınız olmasından daha iyidir çünkü doksan derecelik açı bir
enerji kilidi yaratır. Odanın ortasındaysa enerji çevrenizde akar.
Üç boyutlu gerçeklikte Dünyaya evrimi getirmek üzere bir çok kapı açılıyor
şimdi. Bir zamanlar burada savaşan güçler yüzünden gezegen mühürlenmiş ve
karantinaya alınmıştı. İnanılmaz savaşlar oldu. Bu savaşların izleri bugün hala
kıraç ve verimsiz bölgeler olarak görülüyor gezegenin üzerinde. Yaratıcı
tanrıların yaratıcı tanrılarla çarpıştığı bir kaos ve karmaşa zamanıydı bu.
On-oniki bin yıl önce, son savaş dalgası sırasında, ışıkla savaşanlar savaşı
kaybettiği için gezegen mühürlendi. Işık her zaman galip gelmez, biliyorsunuz. Benliğinin
bütün bölümlerini bütünleştirmeyi öğrenmek zorunda olduğu için ışık sizin
anladığınız anlamda zafer kazanmaz her zaman. İlk Yaratıcı her şeydedir, ışık
ve karanlık Yaratıcının parçalarıdır. Bu nedenle ışığın, benliğinin karanlık
kısmıyla birleşmesi gerekir.
Zaman olayları düzenler ve bir araya getirir. Son savaşlardan bu yana bir
dizi döngü yaşanmak üzere ayarlandı. Bu zamandan sonra ışığın girebilmesi için
kapılar yeniden açılacaktı. İşte bu, yaşadığınız dönemdir. Işık gezegene
yeniden girmek için ayarlandı ve her gün çoğalıyor. Enerjinizin sizin
bilinciniz kanalıyla yolunu açmaya çalışması için gezegende barınabilmesi
zorunludur. Zeka, Dünyaya geometrik biçimler oluşturan dalgalar biçiminde
girer. Bu, aşağı inen, gece vakti tarlalara daireler çizerek kalkıp giden bir
uzay gemisi değildir. Kimi dairelere inen uzay gemileri neden oluyorsa da zeka
istediği her şeyin biçimine girebilir ve çoğu zaman dalga şeklinde gelir. Bir
ışık dalgasının dünyayı kaplamayacağı bir zaman gelecek.
Kimi zaman geometrik biçimler halinde geldiği için zeka, konuşulan
sözcüğün de, yazılan sözcün de ötesindedir. Pisagor bunu anlamaya başlamıştı
ama geometrisi başkaları tarafından anlaşılmadı. Geometri muazzam miktarlarda
bilgi iletebilen evrimleşmiş bir zeka, bir deneyim birikimidir. Gerçekte,
gezegenin her yerindeki tarlalardaki daireler, bu dil biçimlerinin aşılanması
için insan frekansının üzerindeki sesler tarafından yerleştirildi. Başlangıçta,
bu şekiller çoğu zaman dairedir. Üçgenlere, doğrulara ve pek çok başka şeye
evrimleşecekler.
Tarlalardaki dairelerin en uygun olduğu yer İngiltere ve Avrupa’dır.
Bununla birlikte, eskiden Sovyetler Birliği olarak anılan bölge ile Güney
Amerika’da da bulunurlar. Bazı kişiler olmadığını iddia etse de Birleşik
Devletler’de bile var.
Geometrik biçimler hiyeroglifler gibidir. Bu gezegende mağaralara oyulan
hiyeroglif ve resim-yazılar da benzer bir zeka kuşağındandır. Başka bir
anlatımla, eğer birisi Rosetta Taşına dayanarak hiyeroglifleri okuyabilseydi
hiyeroglifler bir anlama gelirdi. Eğer birisi rahiplerin gizli dilini
anımsayabilse hiyeroglifler başka bir öykü anlatırdı. Eğer birisi yaratıcı
tanrıların dilini anlayabilseydi ortama bambaşka bir şey çıkardı.
Dünyaya yerleştirilen daire ve biçimler sizin frekansınızı tutup yönetme
ve ışığınızı yaşama cesaretine sahip olmanıza yardımcı olmak için buradalar.
Frekans bilgisini çok ince bir şekilde erişilir kılıyorlar, kimse onları
çözemiyor henüz. Bu biçimlerin her biri bir diğerine bağlı. Bir kıtadan
diğerine uzanıyorlar ve gezegen çevresinde Dünya ağının harekete geçmesine
yardımcı olacak bir dalga boyunu yayıyorlar. Sizin bildiklerinizle kendinizi
tuhaf hissetmenizi, gerçekleşen frekans değişimlerini daha rahat algılamanızı
sağlıyorlar.
Bu, tarlalardaki dairelerin yol açtığı şeylerin küçük bir bölümü sadece.
Oldukça ilginç oluşumlar bunlar. Çoğu, kimilerinin Yükselen Ustalar
dediklerince tasarlandı ve üretildi. Arkalarında bir de şaka gizli. Bazı
varlıkların evrimleştikçe muazzam bir mizah duygusu geliştirdiğini
anlamalısınız.
Söylediğimiz gibi, geometrik biçim ve formlar zeka taşıyıcılarıdır.
Değiştirilebilen frekans dalgalarıdır. Dünyaya gelen biçimler enerji kapıları
ya da enerji sembolleri gibidir. Zeka barındırırlar ve er geç bağlanarak
gezegenin çevresinde zeki bir ağ oluşturacak şekilde ayarlanmışlardır. Bu ağın,
insanlığın evriminde kullanabileceği bir frekans olacaktır.
Dilin bütünü bu zamanda gezegende bulunmuyor. Semboller Dünyaya belli bir
bilinç evriminin sonucu olarak geliyor. Girdap merkezleri olan ve şimdi onları
kendilerine çeken yerlerle çalışıyorlar. Dünyanın yörüngede olduğu milyarlarca
yıl boyunca bu merkezlerin üzeri örtülü ya da gömülüydü. Kimi uykuya daldı,
çoğuysa gezegenin çevresindeki mühre girildiği için uyandırıldı.
Tarlalardaki daireler bilincin ifadeleridir. Size, mantıklı zihninizin ne
kadar isterse de bütün bilgiyi denetimi altında tutamadığını göstermek için
-gerçekliğinize- gelirler. Bu olaylar bütün insanların bilinç şifreleriyle
kesişmek üzere gerçekleşir. Gerçeğin açıklanamadığı her zaman bilinçte belli
bir oyuk açılır. Tarlalardaki daireler bütünüyle mantıklı zihnin dışındadır.
Bunun için, bir uzlaşma sonucu olan gerçeklik açısını genişlemeye zorlarlar,
çünkü önceden tasarlanan gerçeklik bu olayları bir olasılık olarak barındırmaz.
Tarlalardaki daireler tetik görevi görür. Gerçekliği kendi sınırlarının ötesine
geçmeye zorlar.
Tarlalardaki dairelerin birçok varlık nedeni vardır. Temel neden
gerçekliği harekete geçirmek -sizin düşünmekten çok hissetmenizi sağlamaktır.
Bu daireleri araştıranların çoğu nasıl ilerleyeceklerini hissetmekten çok
düşünür. Onların yüzünden Büyük Britanya kurdeşen döküyor çünkü İngilizler
genellikle mantığın çok ağır bastığı bir bilinçtir. Ancak Britanya Adaları
ülkesi yaşayanların sezgisel yeteneklerinde yoğun bir şekilde iz bırakan
megalitik (dikme) sarmal taş biçimlerle damgalanmıştır.
Bu olgunun hiçbir mantığı yoktur. Mantığa göre yönlenen bir toplumu,
anlamsız bir şeyin varlığını kabul etmeye zorlar ve bunu kimsenin gerçeklik
görüşünü tehdit etmeksizin büyük bir oyun havası ve açıklıkla yapar. Eğer her
yere gemiler inecek olsa insanlar altüst olurdu. Ekinler iç içe geçmiş daireler
şeklinde bastırılıyor ve bu şekilde ne kırılıyor, ne ölüyorsa kimse gerçekten
çok fazla altüst olmaz. Enerjilerin sizinle nasıl oyun oynadığını anlıyor
musunuz? Devreleriniz aşırı yüklenmeden anlayıp çözebilmeniz için bazı şeyler
yapmak gerekir.
Gezegene bu dil, bir öykü -size kendi frekansınızı barındırmanızda
yardımcı olacak bir frekans içeren bilgi sembolü- olarak getirildi.
Uyandığınızda başkalarının sizi okuyup tanıması kolaydır. Sürekli gözlendiniz
çünkü evrimi ve bilincin yerini gösteren yöntemler vardır. Bilinç belli bir
yere erişti mi bu frekansın diğer alemlerini yerleştirmek üzere dışarıdan
yardım getirilir.
Başka bir anlatımla, diyelim bir restoran açıyorsunuz, çok tutuluyor.
İşletiyor, bakıyor ve gerçekten iyi yiyecek satıyorsunuz. Derken birisi geliyor
ve “İsmini vermeye ne dersin? Bu şekilde her yere yayılırsın” diyor. Geometrik
biçimler de gezegenin her tarafına bayilikler vermenizi sağlar. Sizi yeni bir
başarı düzeyine ulaştırırlar.
(18)
BİLİNÇ
SENFONİLERİ
Işık sizi bilgilendirir. Bir kez bilgi sahibi olunca kendinizi daha güçlü
hissedeceğiniz için yükselmenizi sağlar. Bilgi sahibi olmadığınızda kendinizi
güçsüz hissedersiniz.
Işığın parçası olduğu için bilgi taşımanın bir yolu da sestir. Kendi görüş
açısından ışığı gözleriniz, sesi kulaklarınızla algıladığınız için ses ve ışık
size iki ayrı şeymiş gibi görünür. Bedeninizdeki iki ayrı algı alanını
kullandığınız için ses ve ışık da ayrıymış gibi görünür. Gerçekte birbirlerine
çok bağlıdırlar. Birbirlerinin çevresinde dönerler çünkü her ikisi de bilgi
taşır.
Bu gezegene inşa edilmiş birçok yapı, özellikle de eski kutsal yerler
taşta gizlenen bilgiye sahiptir. Aynı şekilde sizde de bilgi, iskelet
biçiminizin kemiklerinde saklıdır. Sese içinizden geçme izni verdiğinizde bir
kapıyı açar ve bilginin bedeninize akmasını sağlar. Dünyanın titreşimlerini
etkileyip bilginin moleküler düzeyde yeniden düzenlenmesini gerçekleştiriyor ve
bilginin içeriği akacağı bir açıklık yaratıyor. Bu tür bir çalışma gittikçe
derinlik kazanacak.
Tibet’te, gerçeklikleri aşabilen bir usta bu dünyadan göçtüğünde iskelet
frekanslara karşı duyarlı olduğu için bedeni saklanır ve kendi doğal çözünümüne
bırakılırdı. Bilgi taş ve kemikte saklıdır. Tibet’te mezhep ve rahiplerin
geçmişinin binler ve binlerce yıl öncesine kadar izlenebildiği belli yerlerde
insanlar çeşitli ustaların kafataslarını sakladılar. Bu kafataslarıyla dolu çok
gizli kripta ve odalar vardı. Birisi bu yerlere girdiğinde ses yoluyla
zamanında bu kafataslarının içinde bulunan insanların zeka unsurlarına erişir.
Kristal kafataslarının neden tasarlandığını anlıyor musunuz? Kristal
yapılar holografik bilgisayarlar gibidir; evrimleşmiş ya da kaynakla bağlantıya
girmiş insana muazzam miktarlarda bilgi iletir. Kendi kafatasınız ve
bedeninizdeki kemiğin çok değerli olduğunu anlamanızı sağlamak üzere bir kod
olarak hareket etmeleri için kafatasına benzer bir şekilde tasarlanırlar.
Ses bir dönüşüm aracıdır. Sizi onlar gibi olmanız için yüreklendirdiğimiz
Frekans Bekçileri, barındırdıkları frekansın ses yoluyla nasıl
değiştirileceğini öğrenirler. Ses herhangi bir maddeye girip molekülleri
harekete geçirerek gerçeklikleri yeniden düzenleyebilir.
Eski Mısır’da Ank ya da yaşamı temsil eden simge gerçekte bir frekans
modülatörüydü. Frekansları koruyup onlarla pek çok şey yapabilen kişilerce
kullanılırdı. Ank diapozona benzer ve sesi yönlendirebilir. Çok uzun zaman önce
böyle kullanılıyordu. Sesi eski Mısırlılar gibi kullanabilecek hale gelmeden
önce bütünlük sergilemeniz gerekecek. Bu tür bir gücü kullanabilecek durumda
olup olmadığınızın görülmesi için bir inisiyasyon ya da sınavdan geçmeniz
gerekecek. Bu gezegen böyle bir enerjinin herhangi birinin eline tutuşturulacağı
olgunluk düzeyine gelmedi. Bu tür bir çalışmayı bu zamanda yapabilecek durumda
olsaydınız yaşamınız güvenlikte olmazdı çünkü armağanınızı kötüye kullanacak
çok fazla insan olurdu. Yetenekler, onların gerektirdiği olgunluğa ulaştıkça
size verilir.
Sesle çalışmaya, bedeninizi bir saz gibi “çalmasına” izin vererek
başlayabilirsiniz. Merkezlenin, zihninizi boşaltın ve seslerin size gelmesine
izin verin. Eski gizli öğreti okulları sesle bu şekilde çalışırlardı. Grup
içinde uygulandığında çok güçlü bir tekniktir. Bu yolda çok zaman harcanmıştır
ama içinde bulunduğumuz on yıl içinde kendi kendilerini seslendiren bilinç ses
ya da senfonilerinin işbirliğinin sonuçları olarak neler algıladığınızı görüp
hayret edeceksiniz. Birlikte ses çıkardığınız zaman, siz bunu yapabildiğinizi
bile bilmeksizin ne yapabileceğiniz gösterilecektir. Çocuklar için oyun hamuru
aldığınızda çocuk önce bununla ne çok şey yapabileceğini bilmez, hamurdaki
potansiyeli görmesi için siz alır, küçük toplar, makarnalar yaparsınız. Çocuk
bir süre oynadıktan sonra kendi biçim yaratma yeteneğini keşfeder.
Sesin yaratıcı biçimi size önce potansiyel olarak gösterilir. Sesin
kullanımında yolunuz gösterilir, gerekli uyum sağlanır. Er geç, sesin
başarabildiği şeylerin bir kısmını siz kendi başınıza keşfedeceksiniz.
Cesaretiniz giderek artacak ve sesin yaratabileceklerini öğreneceksiniz. Kötüye
kullanılmadıklarından ve kendinize coşku içinde aşırı yüklenmediğinizden emin
olmak üzere böyle sunulur enerjiler.
Bununla bir süre çalıştıktan sonra ses kullanımında çok ileri
gideceksiniz. Bu bir bebeğe verilen çok güçlü bir araç gibidir. Gerekli
farkındalık olmaksızın çok şey yapabilir, yaptıklarınızın yansımalarının da
farkında olmayabilirsiniz. Sesin stadyum ve konser salonlarında ne yaptığını
düşünün. Kalabalığın tezahüratı ya da yuhalaması bir atmosfer yaratır.
Gruplarınız birlikte ses çıkardığında kendiniz için bir atmosfer yaratmış
olursunuz. Belli enerjilerin bedenlerinizi bir müzik aleti gibi çalmasını
sağlarsınız. Önyargılı görüşleri bir yana bırakır ve çeşitli melodilerle
enerjilerin fiziksel bedenlerinizi, kendilerini gezegene sunan olanaklar olarak
kullanmasına izin verirsiniz. Gerçekte deneyimlediğiniz, kendi benlikleriniz
aracılığıyla kendisini ifade etmesine izin verdiğiniz enerjilerin yaşam
gücüdür. Kanal haline gelirsiniz. Tıpkı aracınızın sizin gerçekliğinize onun
bedeniyle gelmenize izin vermesi gibi, olanca görkemiyle bir titreşimin
bedenleriniz ve işbirliğiniz aracılığıyla gezegene gelmesine izin veriyorsunuz.
Bir şey doğuruyorsunuz. Bir fırsat yaratıyorsunuz ve bu enerji bu fırsattan
yararlanıyor.
Duygu, hissediş getirdiği ve sizin hissetmeyle bağınızı kurduğu için
bilincin farklı durumlarını algılamanızı sağlar. Mantıklı zihin, kendi
kimliğine dayandığı için bilinç durumlarını algılamanızı sağlamaz. Egonun
sınırları içinde hapsolmuştur, başka alanların bilincine varmak istemez. Ama
hissetmek, farklılığın ayırdına vardığı için başka alanları her zaman algılar.
Hissetmek adını verdiğiniz enerjiyle işaretleri ve tanımları okuyabilirsiniz.
Gerçekte hissetmek bir titreşimdir. Sesler duygusal hissediş durumlarına yol
açar. Ses armonileri yarattığınızda bedeninize bir şey hatırlatır bunlar.
Işığı, derin kozmik sesi ve başka dünyaları anımsatır. Coşku durumuna geçer
bedeniniz, bazen de her şeyi örten üzüntüye. Beden, arayışında olduğu ve sesin
kendisine hatırlattığı bir frekansı hedefler ve erişir ona. Sese bedeninizi bir
saz gibi çalma izni verdiğinizde aramış olduğunuz bir frekansı keşfedersiniz.
Bu frekans, bedeninizdeki sarmalların evrimiyle bağlantılıdır. Ses, sizi
mantıkla ulaşamayacağınız beden dışı daha yüksek çakralara bağlayan bir araç ya
da kanaldır. Bütün frekanslar ve çakra merkezlerine hissederek ulaşmak
zorundasınız; ses sizin bilgiyi anlamanızı sağlayan hissedişle bağlantınızı kuracaktır.
Sesin resmi çizilebilse kimileriniz bu resme bakarken transa geçerdi.
Sesin kendi kendinin resmini yaptığı gerçeklikler vardır. Sallanıp ellerinizi
hareket ettirdiğinizde sesin devinimi ve dilini hissedersiniz. Sesin kendisini
ifade edişini hissederek bu iletişim biçiminin zenginliğini ve her şeyin nasıl
çok boyutlu olduğunu deneyimlersiniz. Kendi dili ve kendi biçimi vardır.
Ses belli bir frekans taşır, beden de bu frekansı ayırt eder. Beden,
frekansın erişilebilirliğine ayarlanmıştır. Beethoven, Mozart gibi büyük
müzisyenler, gezegene büyük bir karanlığın olduğu zamanda ses armonileri
algıladıkları için istikrarlı bir şekilde bilgi getirmek üzere
şifrelenmişlerdi. İnsan ırkının zihninde belirli bir hatırlayışı açık tutmak
için düşük ses değerleri bu ustaların zihinlerinde yorumlanmıştı. cennetin-melekleri.web.tr
Ses evrimleşecek. Seslendirme yoluyla insanlar şimdi sesin araçları haline
gelebilirler. İnsanlar flüte, piyano, arp, obua ve tubaya dönüşüyor. Yayılımını
belirlemedikleri ya da kontrol etmeye yeltenmedikleri ses çeşitlemeleri yapmak
üzere insanlar, enerjilerinin fiziksel bedenlerini kullanmalarına izin veriyor.
Ruh çalıyor, insanlarsa sadece onların ve bütün diğerlerinin seslendirdiği
senfoninin sunuluşunu izliyor. Oldukça derin bir olgu.
Armoniler pek çok şey geliştirebildiği için onlardan inanılmaz biçimlerde
yararlanılabilir. Armonilerin kullanımında önemli olan şeylerden biri de
tamamlandıklarında çok sessiz olmaktır. Armoniler bir şeyi değiştirir, kapıyı
açarlar. İnsan bedeni kanalıyla çalınan kimi sesler, zekanın bilgi ve
frekanslarının kilidini açar. Armonilerin ardından uzun bir süre sessiz olmak,
insanların bedenlerini frekansların alıcısı ve özümseyicisi olarak
kullanmalarını ve kendilerini bir esrime haline taşıması için nefes aracından
yararlanmalarını sağlar.
Başkalarıyla birlikte ses çıkardığınızda ses yapmadan önce erişiminizin
olmadığı grup zihnine ulaşabilirsiniz. Bu, bilinçte dev bir sıçramadır. Anahtar
sözcük armonidir. Armonik bir düşünce yaratabildiğinde bütün gezegen olduğu
gibi değişir. Yapmaya çalıştığınız şey de bu. Bir frekans yayınlayacaksınız ve
bu ses her yeri dolaşacak. İnsan ırkı içinde armoniler -grup zihni ve aynı anda
da bireyin güçlendirilmesine dönüş- umutsuz bir acı ve özleme dönüşecek.
Sesle yapmaya niyetlendiğiniz şey son derece önemlidir. Eğer niyetleriniz
açık değilse ses, kendisini kapatıp özgün kapasitesinin ötesine büyüyüp
gelişmenin bir yolunu bulabilir. Kendi etkisiyle kendisini iki, dört katına
çıkarabilir. Sesle ne yapmayı tasarlandığınız konusundaki açıklık çok
önemlidir. En önemlisi budur.
Ses bundan başka enerjiyi harekete geçirir. Frekans üstüne frekans kurarak
bir kemer dalgası yaratır. Bu enerji herhangi bir şeye yönlendirilebilir.
Jericho kentinin çevresinde yürüyenleri duymuşsunuzdur. Dört gün boyunca
Jericho’nun çevresinde yürüyüp sürekli bir dalga yarattılar. Dalga sonunda öyle
bir enerji oluşturdu ki kent surları çöktü.
Yerli dansı, daireler halinde ayağı yere vuruş, sallanma ve hareket bu
dalganın enerjisini yaratır. Daire halinde ya da ışık sütununun çevresinde ses
yaptığınızda düşünebileceğinizin çok ötesinde şeyler yapabilecek bir dizi
yaratırsınız. Ortaya çıkan enerji, patlamalar ve pek çok gerçekliğin yok edilip
yaratılmasını başaracak güçtedir.
Savaşçı kabilelerde savaşmaya gidenler savaş çemberine başvururlardı.
Birleşik ve niyetlenilmiş çağrı ile bedensiz güçlerden kendilerine eşlik
etmeleri istenirdi. Savaşçılar, enerjinin bir kapıdan geçerek dikey bir sütun
oluşturmasını sağlayarak bu tür sesi düşmanlarıyla çarpışmada kullanırlardı.
Savaş çemberine benzer bir ses oluşturduğunuzda sesin rahatsız edici biçimlerde
kullanılmış olduğunu anımsarsınız çünkü çok güçlüdür. Sesin sorumluluğunu
hatırlattığı için başkalarını rahatsız eder. Bazılarının sesten ödü kopar;
tercihinizin ne olduğunu açıklıkla dile getiren kendi sesinizden korkarsınız.
Sesin neler başarabileceği hücre belleğinizde bulunmaktadır, sesi kullanarak
yapabileceklerinizin etkisi ya da olanakları bazılarınız için daha çok
yıkıcıdır. Ses sizi entelektinizle bağlantı kuramadığınız yerlere bağlar.
Entelektiniz sınıflandırmaya çalışır ama sesi sınıflandıramazsınız; yalnızca
deneyimlemek durumundasınızdır onu.
Kötüye kullanımı maksatlıdır. Sesin gücünü keşfeder ve başkalarını
manipüle etmek amacıyla kötüye kullanırsınız. Kentte yaşayıp da sirenleri
duyduğunuzda ne deneyimlersiniz? Korku. Sesin kötüye kullanımıdır bu ve
frekanslarınızı değiştirir. Bunu yapmanın çok alçakça bir yoludur. Ses yapanlar
bunun insan psişesi üzerindeki sonuçlarını bilirler. Kulak tırmalar bu ses,
rahatsız eder ve dikkatinizi başka bir yere çevirmenizi engeller. Kilit gibidir
bu frekans; ipnotize edicidir, bilinç ve zekanızı tutsak eder. Zekanız başka
hiçbir yere odaklanamaz gibidir. Neredeyse hapiste olmaya benzer çünkü ses farkındalığınızı
öyle bir tutsak eder ki farkındalığınız belli bir titreşim değerine bağımlı ya
da kilitli hale gelir ve başka hiçbir şey anlamaz olur. Kontrol altındadır.
Televizyon ya da diğer elektrikli gereçlerden gelen sesleri de düşünün.
Frekans kontrolünün farklı biçimlerine bakıp ses gibi güçlü müttefiklerin
nasıl sizi kontrol etmede kullanıldığını görmek üzücü. Gizli gerçeklerin bilinç
manipülasyonunda kullanıldığını duyan çoğu insanda bu büyük bir öfke,
huzursuzluk, zarar ve heyecan yaratıyor. Bunları sizinle paylaşmamızın birçok
nedeni var. En önemli nedeni sizi kendinizi güçlendirmede daha ileri bir
aşamaya götürmek. Hiçbir durumda güçsüz olmadığınızın ve yaratıcılığınızda
zihninizin temel olduğunun farkına varmak zorundasınız. Hangi teknoloji yöntemi
kullanılırsa kullanılsın zihniniz ve düşünceleriniz deneyiminizi tasarlar.
Kendi gerçekliklerinde kurusuz bir yol göstericilik, uyum ve ışığa
bağlılıkla hareket edenler aynı şeyi yapan boyutsal karşılıkları olanlarla bir
araya gelirler. Işık köprüleri oluşturur, ışık şifreli iplikçikleri sütunlar
olarak tutar, kapıları açarsınız. Sesi işlerinin bir parçası olarak kullanmaya
çağrıldıkları anlayışıyla ödüllendirilmiş olanlar, bu çağrıyı kabul edip ona
uyanlar hızla evrimleşeceklerdir. Bu hızla evrimleşenleriniz günün birinde
birçok insanı temsil etmeye, dünyanın bilinç toplantılarını temsil etmeye ve
erişilir frekansı sesinizle değiştirmeye çağrılacak.
(19)
İÇ ALEVİ
TUTUŞTURMAK
Gezegen kendi içinde bir denge arayışında. Benlik her şeyin bileşimi olduğu
için sizin bütün dünya dışı benliklerinizi, çok boyutlu benliklerinizi, erkek
ve kadın benliklerinizi dengeleyen de bir armonidir.
Sizler, ayrımına varmaya başladığınız inanılmaz ölçüde bütün
varlıklarsınız. Kendinizi gelişmeye ve bu tamlığa ulaşmaya bırakın. Sizi tek
engelleyen kendinizsiniz. Eğer bu bütünlenmeye izin verecek olursanız sizi
hayallerinizin ötesinde olanaklar bekliyor. Duygusal bedeninizde ve hem
dişiliğinize, hem de erkekliğinize gereksindiğinizi keşfediyorsunuz. Hayatta
kalmak ve gezegende olanları anlamak için hepinize olanaklar sunulduğunu
anlamanız gerekiyor. Lütfen yaşadığınız zamanların ciddiyetinin farkına varın.
Biz her birinize zaman verirken siz de buna karşılık sınavdan geçirilecek ve
zamanı geldiğinde birçok insana öğretmek üzere alınacaksınız.
Bir şeyi çözmeye ve kendi içinizde bütün hale getirmeye çalıştığınız için
hissetme yoluyla çok daha fazlasını keşfedeceksiniz. Kendinize tamlıktan ne
kadar uzak olduğunuzu göstermek için dışınızdaymış gibi görünen muazzam bir
ayrılık yarattınız. Dramanız, güçlü bir kadının karşısındaki güçlü bir erkekle
ilintili gibi görünüyor. Kurban hangisi olacak? Kim haklı, kim haksız? Bu iç
dramanın gerçekte anlattığı ne? İçinizde olanı yansıtan bu dış ayna nedir?
Çok boyutluluğa eriştiğinizde erkek ve dişiyi birleştirmek zorundasınız.
Ayrım ya da binlerce yıl sürmüş olan kadın erkek savaşında kalmayacaksınız.
Erkekler ve kadınlar arasındaki ayrımı kim yaratıyor? Paradigmayı sizin için
oluşturan ve bu frekansları başka açılardan teşvik eden yaratıcı tanrılar.
Yarattığı zarar nedeniyle ayrılık hikayesi çok işlerine yaradı onların.
Erkek titreşimleri yakın zamanlarda, beş bin yıl kadar önce iktidar oldu.
Kim olduklarını yavaşça keşfetmek için kendilerini daha önce iktidarda olan her
şeyden -anaerkil hareket ve dişiler- bütünüyle ve tamamen ayırdılar. Dişiler
geleneksel olarak sezgi ve hissediş alanlarından hareket eder. Erkekler de
birçok zamanda sezgi ve duyguyu taşımışlardır ama yakın zamandaki bu ayrıma
duyguları da beraberlerinde getirmediler. Dev bir ayrım oldu ve gezegendeki
erkek ve dişiler büyük bir çatışma içine girdiler. Neden oldu bu? Öyle
ayarlanmıştı. Gezegeni ele geçirip gerçekliği talan eden -kendilerini doyuran,
canlı ve işler halde tutan, duygusal kargaşa ile beslenen- yaratıcı tanrılar
tarafından ayarlandı.
Bu gezegen giderek büyüyen bir duygusal kargaşanın yaratılması için her
türlü plan ve etkinliğe konu oldu. Bu etkinliklere ne kadar insan katılırsa
duygusal karmaşa potansiyeli de o kadar büyüyordu. Yaratıcı tanrılar bu
etkinlikleri körükledi ve sizi birbirinize karşı hale getirdiler. Hepinizin
görevi olduğu şekilde bu paradigmayı yıkmak için, kurulan birçok ayrılık
yapısını değiştirmek zorundasınız. Ayrım ne olursa olsun -erkekle kadın,
beyazla siyah ya da Doğulu ve Batılı arasında- değiştirmek zorundasınız.
Gezegene arketipal olaylara Işık Ailesi üyeleri olarak katılmak amacıyla
geldiniz. Dediğimiz gibi, bunu kitleleri anlayabilmek ve enerjiyi kendi
içinizde dönüştürecek duruma gelerek kitleler için de dönüştürmek üzere
yapıyorsunuz. Bir iyileştirme ya da katılımı gerçekleştirdiğinizde bunu
benimsersiniz ve iyileştirdiğiniz yalnızca kendiniz değil insan ırkı ve kitle
psişesi de olur.
Kişisel dramanızdan çıkın ve bütün bunların simgesel olduğunun ayırdına
varın. Kendinizi kimlik arayışında bir dişi varlık olarak görün ve bir erkek
kimliğinin nasıl size sürekli karşıymış gibi göründüğünü fark edin. Bu
kimlikleri kendi içinizde nasıl bir araya getirebileceğinizi keşfetmek
zorundasınız. Bu birleşme içinizde gerçekleştiğinde kendiliğinden dışınızda da
gerçekleşecektir. Bu gezegene yolculuk ettiğinizde iyileştirmeye geldiğiniz
şeylerden biri de dişi üzerindeki erkek egemenliğiydi. Yaptığınız şeyi
üzerinize alınmanıza ya da size ait kişisel bir yükmüş gibi taşımanıza gerek
yok. Sizin yükünüz değil bu; evrensel bir yük.
Hepiniz kolektif deneyiminiz içinde çözümlenmek üzere enerjiler
taşıyorsunuz. Işık Ailesi üyeleri olarak sizi en iyi temsil edecek,
canlandırıcı bulduğunuz alanlarda hepinizin kendi tekrar doğum çerezleri -kendi
“malzemeniz”- var. İşte bunun için hepiniz bu kadar farklısınız. Işık Ailesi
üyeleri olarak dikkatinizi insan varlığının nasıl çalıştığına açmanız
gerekiyor. Dönüşüm gereksinimi, güçsüzlük duygusunun hangi derinliklere kadar
uzandığınızı ve ırkın belleğinden Tanrıça enerjisinin ne kadar yitmiş olduğunu
hücresel bir düzeyde anlayabilmeniz için bütün bir deneyim yelpazesini
yaşamanız gerekiyor.
Gelişimleri frekans yoluyla kilitlenmiş yaratıklar olduğunuzu unutmayın.
Göreviniz, insanları insan evrimini bilinçle hızlandıracak şekilde
dengelenecekleri bir noktaya getirmek. Evriminiz frekans ve DNA
manipülasyonuyla engellendiğinde yayınlanabilir sadece belli bir frekans türü
kalır geriye: İnsanın kendi kendisiyle savaşı; her şey böylece birbirinden daha
da ayrıymış gibi görünür. Daha bütün hale geldikçe şeyleri birbirinden bu
şekilde ayırmaz olursunuz. Her şeyin deneyimin parçaları olduğunu görürsünüz.
Kimi zaman insan olma deneyiminde öylesine kayboluyorsunuz ki, burada ne
yaptığınızı unutursunuz.
Işık Ailesi üyeleri olarak buraya insan ırkı için dönüşmek üzere geldiniz.
Dramalara daha az bağlı hale gelir gelmez kendinizi onların bu kadar avcunda ve
kurbanı olarak hissetmeyeceksiniz. Yüzleştiğinizin kolektif bir enerji olduğunu
anlayacaksınız. Onun için, bunun farkına hep birlikte varabilirseniz kadınlara
ve erkeklere uyum içinde olacakları yeni bir titreşim yayınlayabilirsiniz.
Kendinizi yol almış gibi hissettiğiniz her zaman yol almışsınızdır.
Attığınız adımları hesaptan düşmeyin. Davranışınıza bakıp kendinizi ya da başkalarını
kötü olarak yargıladığınızda güvenilirliğinizi sarsarsınız. Her şeyden ne elde
ettiğinize bakın.
Gerçekte süren çatışma içinizdeki erkek ve dişi arasında. Erkek ve dişiyi
nasıl birleştireceğinizi anlamadıysanız, aynı çatışmayı yaşayan milyonlarca başkaları
var. Kendinize karşı nazik ve verici olun. Kendi içinizdeki erkek ve dişi
yanlar arasında işbirliği kurduğunuzda gezegende birbirinizle ve uzaydan gelen
varlıklarla da işbirliği yapar hale geleceksiniz. Bunların hepsi de sizsiniz.
Bütün gereksindiğiniz kendi egemenliğinizi kazanmak. Değiştikçe, kimseye
zorunlu olmaksızın içinde hareket edebileceğiniz bir alana gereksinirsiniz.
Aynı zamanda da, aynı hakkı tanımaksızın başka birisinden isteklerde
bulunamazsınız. İlişki ve işbirliği anlayışlarını birçok açılardan yeniden
tanımlıyorsunuz. İlişki işbirliğidir. Frekansların işbirliği ya da frekans
değişimi bileşimi kararlaştırılmıştır. Bir özgürlük frekansını keşfetmekte
olduğunuzdan, eski ilişki kurma yollarınızın çoğu çok rahatsızlık uyandırıcı
hale geliyor. Göreviniz bu özgürlük frekansını gezegene çekmek. Elbette onu
önce kendi yaşamınıza, aileniz ve ilişkilerinize yerleştireceksiniz. İdeal
durumda karmaşık sayıda ilişki, bağlantı ve yaşam aktarımı içindeyken özgür
olmayı öğreneceksiniz.
Bu gezegendeki ilişkiler ne yazık ki sahiplenme çağrıştırıyor. Bir erkekle
kadın evlendiklerinde geleneksel olarak kadının babası onu verme rolünü
üstlenir. Başka bir deyişle kadını bir erkek devralmalıdır. Karşınızdakinin
davranışına ilişkin inanılmaz bir beklenti var ilişkilerde. İlişki fikrinizin
ne olduğu konusuna açıklık getirin, bu sizin için uzun vadede her şeyi
kolaylaştıracaktır. Ana babalıkta nasıl sahiplenme yoksa ilişkide de yoktur.
Birbirinizle nasıl ilişki kuruyorsanız ileri, geri enerjilerle de öyle ilişki
kurarsınız. İdeal durumda, bütün bu ileti ve ilişki kurmada iletişim vardır.
Dişiler kadar erkek titreşimler de güçlerini sunar. “Hadi bakalım, git
hayatını tehlikeye at. Bir görüş benimse ve silahını bizim için çek. Bedenin
biçilecek olursa bir hastanede bakımını yapar sana bir parça para veririz. Hadi
bakalım kahrolası, koyul yola.” diyen bir hükümete armağan ederler güçlerini ve
öylece boyun eğerler. Boyun eğme ve bireyin gücünü başkasına verme zinciri bu
şekilde tamamlanır.
Hissetme merkezlerini açıyorsunuz. Erkeklerin hissetme merkezlerinde
kadınlardan daha büyük engeller taşıma eğilimi vardır. Enerji, erkekte sıkışıp
kaldı çünkü birinci çakradan çıktı, ikincisinde durdu. Erkek titreşimin
hissediş merkezi harekete geçirilmedi. Bu, son dört-beş bin yıldır sürmüş bir
deneyin parçasıdır. Hisseden ve gezegene yaşamı getiren, yaratıcılığı temsil
eden dişi enerji, erkek titreşime dünyayı hissetmeksizin yönetme fırsatı vermek
için boyun eğdiği bir duruma geçti.
Geniş açıdan bakmanızı istiyoruz. Bilinç hareketlerine bakıyoruz. Maji ve
sezgiselliği taşıyan dişi bunlardan vazgeçmeyi kabul etti -dişi yalnız fiziksel
olarak dişi varlık değil, dişi olan bilinçler anlamına gelir. Dünya ile
birlikte yaşayan ve hayatın ne olduğunu bilen pek çok yerli kültür son derece
dişiydi. Hatırlayın, hayat dişi bedenden doğduğu için dişi, gezegene gerçek
anlamda yaşam getirir. Dişi bundan ötürü hislerin taşıyıcısıdır çünkü gezegene
hayat getirip de -sizi hissetmekten alıkoyan uyuşturucuları yaratan ataerkil
harekete katılmadıkça- hissedemezlik edemezsiniz. Hayatı hissedemediğinizde
hayatın değerini de bilemezsiniz. Yaşamı hissedip hayatın yaradılışına, doğuşa
katıldığınızda ne demek olduğunu bildiğiniz için yaşamı çok daha iyi
değerlendirirsiniz.
Son beş bin yıl boyunca ataerkil hareket, savaş ve insanların sürekli yok
edilişi deneylerini gerçekleştirebilmek için kendisini doğum sürecinden
çıkardı. Enerji erkekte kasıtlı olarak engellendi. Değindiğimiz gibi, erek
enerjisi son derece çıkmazdadır. İşaret parmağımızı uyaran bir hareketle
sallamıyoruz. Bununla birlikte, genel olarak gezegendeki erkek cinsinin
enerjisinin ikinci çakraya, penise saplandığını söylüyoruz. Dişiler, siz de
gırtlak çakrasına saplandınız çünkü dört beş bin yıl önce, temsil ettiğiniz ve
ikiz alevinizin parçası olarak bildiğiniz şeyin maji ve sezgisi konusunda
sessiz kalmayı kabul ettiniz. İkiz alev, fiziksel olarak ister erkek, ister
dişi olun, tek bir bedende varolan erkek ve dişidir.
Ataerkil toplum, benliğin hepinizin olmuş olduğu erkek yönü tarafından yönetildi.
Alevlerin bedeninizde birlikte tutuşturulacağı bu zamana hazırlanarak neyin en
iyi sonuç verdiğini hepiniz bilinçli bir şekilde deneyimleyip öğrendiniz. Bu
zamanda ikiz alev benliğin dışında bir eş olarak aranmıyor, erkek ve dişi
benliklerin bütünlüğü ve bütün bu benliğin yaptıklarının olgunluğu olarak
anlaşılıyor. Erkek ve dişiyi kendi içinizde bütünleştirdikten ve ikiz alevinizi
harekete geçirdikten sonra, ancak o zaman, bir eş aradığınızda varlığını kabul
etmediğiniz ya da kendinizin karşılamadığı bir gereksiniminizi yerine getirecek
birisini değil, bütün birisini ararsınız.
Bu değişim zamanlarına kadınlar gırtlak çakralarını açıp kendilerine
konuşma izni vermeye gereksinecek. Zamanı geldi. Siz erkeklerinse kadınları ve
diğer erkekleri anlamadaki sınavınız, hissetmek ve hissedişin ilişkilerinizdeki
cinsel ifadeye girmesine izin vermek. Çoğu erkek kadınlarla çok zor bir zaman
geçirecek. Kadınlar erkekleri çıldırtıyor. Gerçek bu.
Erkek titreşime -ve benliğin erkek yanıyla çalışan dişiye de- önerimiz,
cinselliği paylaşırken hissedişe geçmeniz. Yalnızca cinsellik ve bedensel
tahrikten çok, şeylerin duygusallığına girin. Duygusal bağlılık ve güven
gerektiren duygusal bir uyarım vardır. Bu duygusal uyarım, elektromanyetik
olarak içinizde bir frekans açar. Cinselliğin temsil ettiği bu frekans
iyiliğinizin anımsatıcısıdır.
Gezegen ev sahipliğini deneyimlemek için, erkek hissetme merkezini kapadı.
Savaşlar çıkarıp öldürmeyi, gezegene egemen olmayı başardı çünkü hissetme
merkezini kapamıştı. Erkeğin bu sistemin sorumluluğunu üstlenmeyi deneyimleme
fırsatının olması için kadın konuşma merkezini kapamayı kabul etti.
Şimdi bütün bunlar istikrar ya da eşitlenme noktasına geliyor. Kadın otuz
yıl önce gırtlak çakrasını açmaya başlayarak zamana uygun bir şekilde konuşma
fırsatını yarattı. Sorun, çoğu kadının konuşma merkezlerini açarken hissetme
merkezlerini kapamasıdır. Erkeklere çok benzemeye başladılar. Dengeye ihtiyaç
var. Şimdi kadın, içindeki dişi ilkeyi uyandırma gereksinimi duyuyor. Bir dişi
beden içinde yaşıyor ve içindeki erkek titreşimi kullanmada ustalaşmış. Dünyaya
açılıyor, güçlü hissediyor kendisini. Sokaklarda yüzüne bir tül olmaksızın
dolaşabiliyor, evlenmek isteyip istemediğine karar verebiliyor. Kendi
kendisinin sahibi. Bu ülkede kendi kararlarının sorumluluğunu taşıyor.
Kendisini beslemiş ve yaşam getirmiş parçasını yumuşatmaya ve uyandırmaya
başlıyor. Erkek ve dişi yanlarıyla bir bütün haline gelip evrimleşmiş DNA’yı
deneyimleme iznini kendisine verdiğinde bu frekansı yayınlar. Bu frekans gezegende
çok yaygın bir hale gelecek.
Erkeklerin hissetme merkezlerini açmaları kaçınılmazdır. Dişiyle arada
denge kurmak için atmaları gereken sonraki adım budur. Erkekler için bu çok
çabuk gerçekleşecek. Kitle olarak erkekler bir karmaşaya doğru ilerlediklerinden
otuz yıllık bir süreç olmayacak bu. Erkekler varolandan hoşlanmadıklarını fark
ediyor ve otoriteyi sorguluyorlar.
Bir noktada frekanslar ağır basacak. O zaman da, sözgelimi birisi,
hissetme merkezi aniden ve temelden açıldığında laboratuarda bir hayvan
üzerinde çalışıyor olabilir. Kişi hayvanın hissettiği acıyı hisseder ve yapmış
oldukları tiksinti uyandıran bir hale gelir. O kadar sarsılmıştır ki döner
dolaşır, çıkar laboratuardan ve bir daha da geri dönmez. Erkek titreşim için
olacak olan budur.
Erkek titreşimin çok kısa bir süre sonra dönüşeceğini söylemiştik.
Bazılarınız bunu son derece uğursuz bulacağı için size neden ve nasıl olacağını
söylemiyoruz. Bununla birlikte, dalgalar gelmeye devam ettikçe insanlar
arasında tek yanlı bir bilinç yükselişi olacak. Belli bir noktada, erkekler
egemenlik duygusunun en derin savaşındayken hissetme merkezi harekete
geçirilecek. Bu ya nazik bir biçimde gerçekleşecek ya da bir vuruşla ardına dek
açılacak.
Bu sırada kadınlar, erkeklerini hissederken seyrederken şefkat
duyabilmeleri için kalp çakrasının açılışıyla sarsılacak, aşılanıp
sarmalanacak. İnsanları ışık dalgalarıyla harekete geçiren kitle olaylarından
söz ediyoruz.
Hisseden ve yaşamı yaşama bağlayan dişi enerjisi herkeste uyanıyor.
Kadınlar dişilik ve gücü yeniden tanımlamak zorunda. Erkeklerin erkek olarak
yaralanabilir olmanın ne olduğunu anlaması gibi dişilerin de dişi olarak güçlü
olmanın ne olduğunu anlaması gerekiyor. Yaralanabilir olduğunda erkeğin sevimli
yanı nedir? Güçlenen dişinin -bu güçlenmenin erkekçe değil, kadınca bir
çeşidiyse- sevimli yanı nedir?
angeli-raja.eu
Kadınlar enerji alanlarının çevresine kalın bir kabuk örmüşlerdi,
kendilerini böyle koruyorlardı. Şimdiyse gerçek bir duygusal güç
geliştirecekler. Sert dış kabuk belirsizleşecek, ışık beden kalpten ışıyacak.
Tanrıça ve tanrılar bu enerjiyi kabul edip onunla çalışıyor. Dramanın bu
şekilde açılması kararlaştırıldı.
Dişinin, yaratıcının, doğurabilenin, kanın -yaşam gücünün- sırrını elinde
tutanın ve yaşam gücünü Dünyaya geri getirenin büyüsünü anlatan eski öyküler
gömüldü ve üzeri kapatıldı. Tanrıçanın -seven, besleyen ve doyuranın- öyküleri
nerede? Erkek cinsinin de içinde Tanrıça enerjisi vardı ve Tanrıçaya o da
ihtiyaç hissetti.
Son birkaç bin yıldır gezegeni daha iyi kontrol altında tutmak üzere dünya
dışı varlıklar tarafından size gereken bütün mitler verildi. Bütün dinsel
kurumlarınızın tohumlarını attılar. Sizin bir deney olduğunuzu söyledik. Deney
kimi zaman yüceltici ve sevgi doluydu ama yakın zamanlarda inanılmaz bir
bozulmaya uğradı. Işık Ailesi üyeleri olarak sizler gezegeni ele geçirmeye,
ayrılık ve savaş saçmalığına inanılmasına asla gerek duyulmaması için ışığı
yeniden gezegene çekmeye geldiniz. Erkek ve kadın birbirlerini bütünlemeyi
amaçlamışlardır, birbirlerine karşı çıkmayı değil.
Hatırlayın, hissetmek duymaktır. Hissetmek bu gezegeni kurtarmak, çok
boyutlu benliği anlamanın anahtarı, onu iyileştirmek ve onunla bir olmaktır.
Aynı zamanda Dünyayı sevgi dolu bir şekilde Yaşayan Kitaplık olarak harekete geçirmenin,
varoluşu yok olmaktan değerli bir alana geri getirmenin anahtarıdır. Erkekler
ve son birkaç bin yıldır bu gezegenin sorumluluğunu taşıyan ataerkil toplum ile
-arka koltukta bile değil- yeraltında bir konum edinen kadınlar nedeniyle
ayrılık ana konu haline geldi, duygu bir kenara itildi, kötü bir isim verildi
ve uygunsuz bulundu. Sizi ayrı tutmak için verilen rolleri canlandıran robotlar
haline geldiniz.
Güçlü dişinin yaratıcı imgelerinden oluşan bir tanrılar birliğiniz
(pantheon) yok. Güçlü dişinin olumlu imgesini biçimlendirebileceğiniz hiçbir
şeyiniz yok. Böylece erkekler erkek olmaya çabalıyor, kadınlar da erkek
titreşimiyle güçlenmeye çalışıyor çünkü güçlenmiş dişiye ilişkin açık bir
fikriniz yok. Bunu yaratmak zorundasınız. Benliğin sezgi, alıcılık,
yaratıcılık, şefkat, beslenme olan kadın biçimindeki enerji bolluğunu fark
etmeye başlayın. Uzun zaman boyunca değer verilmemiş bir varlıktaki kimlik
zenginliğini keşfediyorsunuz. Dişiyseniz, elbette bu özün yaşayan bir
biçimisiniz. Erkekler, Tanrıçanın tanrıyla birleştiği içlerindeki Tanrıça
biçimlerini ortaya çıkarmak zorundalar.
Aynı şekilde, erkeğe bakış da çarpıtılmıştır. Güçlü, hisseden bir erkek
örneğiniz yok. Toplum hisseden erkekleri “yumuşak”, erkeklikten yoksun sayar.
Erkekler duygularına bakıp, “Bunu hissediyorum” deyip erkekliklerini de
kaybetmediklerini görmeye başladılar. Böylece erkekler de kadınlar da erkek ve
dişinin güç kazandırılmış, bütünlenmiş biçimleri için rol modelleri
yaratıyorlar. Bu modeller hızla geliyorlar. Ayrılık zamanı sona erdi.
Değindiğimiz gibi, ikiz alev eşinizi dışınızda aramıyorsunuz. Dişi ve
erkek özün bütünlenmesini içinizde arıyorsunuz. İkisi bir bütün ediyor.
Bütünlenmiş insanlar, güven, arzu ve seçime dayalı ilişkilerle bağlanmak için
bütünlenmiş insanlar arar. İlişki, “Sana yaşamımda beni tamamlaman ve
değerlendirmen için gereksiniyorum” temeline dayalı değildir. Siz kendi
içinizde tamamlanır, kendi içinde tamamlanmış ve keşfedilecek yepyeni bir alan
sunan başka birisiyle birlikte çalışırsınız.
İçinizdeki ikiz alevle birleştiğinizde benliğinizin sezgisel, Tanrıça,
yaşam getiren, duyarlı yanı kadar güçlü, akılcı ve entelektüel yanının da
bilincine varırsınız. Birisi son derece Dünya düzleminde, diğeri son derece
ruhsal düzlemdedir. Bu enerjileri içinizde birleştirdiğinizde aynı niteliklere
sahip birisini bulmanız zorunlu hale gelecektir. Bütünlenmemiş ve tam olmayan
birisiyle uyuşamazsınız.
Kendinize bütün insanları kendiliğinden, çabasızca çekeceksiniz.
Birbirinize arzu ve kabul edişle bağlanabileceksiniz, ihtiyaç duyarak değil.
Daha önce hiçbir ilişkide bir olasılık olarak kabul etmediğiniz bir şeyi
başaracak ve ilişkiye yepyeni bir kişilik, yeni bir sınır, yeni bir tanım
getireceksiniz. Bu yeni tür ilişki için kendi rol modeliniz kendiniz
olacaksınız. Çoğunuz evlilik kurumunu anlamsız bulacak. Bu kurum,
bildiklerinize ve nasıl yaşamak istediğinize uymayacak ve barındırmayacak
bunları.
Hepiniz içinizdeki kutuplaşmaları bütünleştirme yolunda olduğunuzdan zor
konular durmadan karşınıza çıkacak. Zor zamanları hoşlukla karşılayın, en büyük
öğretmenler olabilir onlar sizin için. Dikkatinizi kendi büyümeniz, kendi
yolunuz, kendi benliğiniz üzerinde tutun, başkalarının ne yaptığında değil.
İçinizdeki erkek ve dişiye seslenin ve birlikte, uyum içinde çalışmaya başlayabilmeleri
için aralarında bir diyalog oluşturun. Kendinize bol sevgi ve cesaret verin.
Kendinizle buluşun ve “Seni seviyorum benliğim. Sen harika bir benliksin. Bir
numarasın, en iyi benliksin” deyin.
İnsanların hürmetini kabul eden bir soyluymuşçasına kendinize kendi
sevginizin saygınlığını sunarsanız her şey değişir. Kim olduğunuza inanıp onu
sevdiğiniz için güç ve bütünlenme sizin olur. Kendinize inanır ve severseniz
her şey sizin yolunuzda gitmeye başlar. Çoğunuz için en zor şey, sevgiyi hak
ettiğinize karar vermektir. Başka hiç kimsenin sizi sevmesi gerekmez. Ortalarda
dolaşıp kendinizi bunu hak ettiğinize inandırmak üzere sevgiyi başkalarından
toplamak için burada değilsiniz.
Karanlık, gerçek öykü hakkında çok az veri, uyarım ya da bilgi veren bir
sistemde çok zor bir görevin üstesinden gelmek üzere buradasınız. Olanaksızı
başarmak için buradasınız. Kendinizi sevme kararı alarak, bu kararlılığı her
günkü yaşamınızın ilk adımı kılarak her şeyin yerini bulmasını sağlarsınız.
Bütün ve tamam hale gelirsiniz. İşte o zaman bütün bir insanla bir bağlılık
ilişkisi için hazırsınızdır ve bu ilişki sizi keşfedilmemiş dünyalara
götürebilir.
(20)
DAHA
YÜKSEK BİLİNCE GİDEN KÖPRÜ:
CİNSELLİK
Kitaplığınız raflardan indirilip dağıtıldığında ve DNA geriye yalnızca pek
az bilgi ve hafıza içeren iki sarmal bırakılacak şekilde bölündüğünde cinsellik
yara almamış bir halde bırakıldı bedende. Elbette bir çoğalma biçimi olarak
bırakıldı -türün kendi özüyle bağını koparmaması ve doğurabilmesinin bir biçimi
olarak. Cinsellik doğasının çok derinlerinde, ulaşılabilir, çoğu insan
tarafından peşinden koşulan ve yanlış anlaşılmış bir frekans vardır. Adına
orgazm denir.
Orgazm asıl hedefinden saptırılmıştır. Bedeniniz, ulaşabilecek durumda
olduğu kozmik orgazmı unuttu çünkü toplum size binlerce yıl boyunca cinselliğin
kötü olduğunu öğretti. Kontrol altında tutulmanız ve sizi cinsellik yoluyla
elde edilebilir özgürlüğü aramaktan alıkoyulmanız için bu öğretildi. Cinsellik
sizi esriklik (vecd) frekansına bağlar, esriklikse tanrısal kaynağınıza ve
bilgiye geri götürür.
Cinselliğe bu gezegende kötü bir isim verildi ve bu kötü isim hücresel
hafızanıza kaydedildi. Kaynağı sadece bu yaşamınız değil; binlerce yıllık
yanlış ve kötü kullanıma dayanıyor. Cinselliği bu yaşamınızda çevrelendiği
negativiteden arındırmanız ve çok boyutlu benliklerinizde cinsel enerji ve
ifadeyi nasıl kullandığınızı incelemeniz gerekiyor.
Bedeninizin cinsel kısımları, zevkle bağlanan ana caddelerdir. Zevkse
bedeni iyileştirip uyaran ve daha yüksek ruhsal benliğe ulaşma potansiyeli
sunan frekanslar yaratır. Cinsellik bu gezegende öylesine yanlış anlaşılmıştır
ki, iki insan arasında paylaşıldığında ruhsallıkla ilişki kurma niyeti son
derece az görülür. Cinsellik, özgür ve kendisine yaratıcı olarak bakan bir ruhsallığı
çeker. Ancak cinsellik çok ender sizi bilincin daha yüksek düzeylerine
ulaştıran bir köprü olarak kullanılır.
Işığı kullanan bir dizi kişiyle konuştuk. Doğru eşle tekeşlilik içinde
bulduklarından varlığın çok yüksek düzeylerine çıkmayı başarabilmişlerdi.
Titreşimsel olarak bulunduğunuz yer nedeniyle tekeşlilik çoğunuz için gayet iyi
olma eğilimindedir. Birçok eşiniz olduğunda daha az dürüst olma ve kim
olduğunuzu saklama eğilimindesinizdir; tohumunuzu saçarak biraz burada, biraz
şurada, derken her yerde paylaşırsınız kendinizi. En iyisi bir kişiyle birlikte
olmaktır ama bu sonsuza dek bir kişiyle anlamına gelmez. Birlikte çalıştığınız
insanla dürüst, açık olun, paylaşın, gidebildiğiniz kadar uzağa gidin. Eğer
ömür boyu sürerse ne ala. Sürmezse, aranızda iletişimin kalmadığı, birbirinize
hizmet etmediğiniz bir yere geldiğinizde ve ilişkinin bir sıçrama
yaratamayacağını hissettiğinizde ilişkiye son verin ve sizin titreşiminizle
çalışacak başka birisini bulun.
Birebir yakınlıkta çalıştığınızda güven geliştirirsiniz. Güven modeli
olmadığı için çoğunuzun kendine güven konusunda güçlüğü var. Bir ilişki, size
kendi bakış açınızdan göremeyeceklerinizi gösteren ayna görevi göreceği için
güveni ilişki içinde öğrenebilirsiniz. Cinsellik ve derin yakınlık içinde
iletişime açılmışsanız ve cinselliği yakınlaşma amaçlı bir eğlence kaynağı
olarak kullanmıyorsanız bir ilişki size kendinizi kendi dışınızda gösterir.
Çoğunuz cinselliği eğlence kaynağı olarak ve yakınlığa erişmekten çok
yakınlıktan kaçmak için kullanıyor. Enerjiyi almaya, birbirinizin gözlerine
bakmaya, sıcaklık ve heyecanı hissetmeye başlıyorsunuz. Sonra, birbirinizi
yakından ve ruhsal olarak keşfetmek yerine hissetme merkezlerinizi kapatıyor,
zırhınızı kuşanıyor ve cinsel organlarla sınırlı sığ bir şekilde sevişiyorsunuz
çünkü bütün bir bedensel ve ruhsal bağlantı kurmanın daha derindeki yolunu
izlemek fazla korkutucu ve yoğundur. Kimi zaman ateşli seks harika olur. Biz
sadece bundan ötesinin olduğunu söylüyoruz. Çok daha fazlası var ve
kendinizden, inançlarınızdan, sınırlarınızla duvarlarınızı indirme korkunuzdan
başka hiçbir şey sizi bundan alıkoymuyor.
Korkularınızın çoğu, cinsel yaşamınızda kendiniz için yarattıklarınız ve
başkalarına yapmış olduklarınızdan kaynaklanıyor. Cinsel geçmişiniz ruhunuzun
bütün diğer kısımlarını da etkiliyor, böylece ruhunuza ilişkin konuların hepsi
bedeniniz yoluyla yüksek sesli ve açık seçim yayınlanıyor. Fazla acı verici
olduğu için buna bakmak istemiyorsunuz kimi zaman ve kötü olduğunu düşünüp
yargılıyorsunuz. Yargılamaya son verin, yaptığınız konusunda yansız olun
-ortaya çıkardığınız ne olursa olsun, ne denli tiksindirici ve zor görünürse
görünsün, ne kadar tecavüz içerirse içersin. Amacınızın bilgi toplamak ve
benliğinizi anlamak olduğunu bilin.
Cinsellik bir frekanstır. Geçmişiniz, anılarınız ve kimliğiniz alınıp
dağıtılmış olsa bile cinsellik elinizden alınmamış olanı temsil eder. Kim
olduğunuzu keşfetmenin zarar verilmeden size bırakılmış olan yolu cinsel
deneyimden geçiyordu. Elbette size hiçbir zaman öğretilmedi bu. Sözümüz
kiliselere dokunacak biraz. Kilise üyeleri için üzgünüz. Kiliseler örgütler
olarak meydana geldi -din ve ruhsal gelişimi kontrol etmek, iş yaratmak,
hiyerarşi yaratmak ve bir kulüp yaratmak için. Çok az kilise insanlara bilgi
verme düşüncesiyle oluştu. Genel olarak dini sizi bilgilendiren bir şey olarak
düşünmüyorsunuz, değil mi? Bilgi getiren herhangi bir din, gerçeğin titreşimi
ile yaşayan bir dindir.
Ruhsal alemler, insan bedeninin uzak tutulduğu varoluş alanlarıdır.
Cinselliğin insanların hafızalarını yeniden kazanmaları ya da ruhsal benlikleri
ve ruhsal yaratıcı ile bağlantı kurmaları veya size kapalı tutulan ruhsal aleme
ulaştıran bir yol bulmaları için bir olanak olması nedeniyle kiliseler oluştu
ve cinselliğin propagandasını üreme için yaptılar. Size cinselliğe sahip
olmanızın tek nedeninin küçük insanlar üretmek olduğunu öğrettiler.
Cinsellik kötü bir şey olarak tanıtıldı. Kadınlara, cinselliğin erkeklere
hizmet etmek için katlanmaları gereken bir şey olduğu ve doğum süreci üzerinde hiçbir
kontrollerinin bulunmadığı söylendi. Kadınlar buna inandı; bu nedenle, o günden
beri genel olarak bedeninizin bu kısmı üzerinde hiçbir söz hakkınızın
olmadığına inanıyorsunuz. Bir çocuğu dünyaya getirip getirmeme kararını
yalnızca sizin verdiğinizin bilincine varmak zorundasınız. Bu size söylendiği
kadar karmaşık bir şey değildir. Kararlılık ve niyettir deneyimi varlığınıza
getiren. Bir bebeğinizin olup olmaması sizin denetiminizdedir. Eğer kadın son
birkaç bin yıldır bu yeteneğe sahip olsaydı ve cinsel benliğini çocuk sahibi
olma korkusu olmaksızın keşfedebilseydi belki erkekler ve kadınlar kendilerine
söylenenden çok daha özgür olduklarını ortaya çıkarabilirlerdi.
En yüksek cinsel frekansın keşfi sevgi deneyiminden kaynaklanır.
İlişkilerin, aynı cins ya da karşı cinsle oluşuyla hiçbir ilgisi yoktur. İki
insanın birbirlerine bilinç frekanslarını açacak şekilde zevk vermesiyle
ilişkisi vardır. Cinsel ifadede neyin uygun olup neyin olmadığına ilişkin
birçok fikir benimsediniz.
Sevgi her ilişkide yaratılacak özdür. Birisini seviyor ve
onurlandırıyorsanız sizin yoğunluk oluşumunuzun önemi yoktur. Önemli olan,
sevgi titreşimi ve bu sevgiyi nasıl keşfettiğinizdir -ideal durumda bu keşif
erkek ve dişi tarafların ikiz alevi oluşturan bütünlüğüyle ödüllendirilmiş ve
birleştirilmiştir.
Cinsellik en iyi durumda duygularla keşfedilir. Üçüncü ve dördüncü
çakralar sizi duygusal ve şefkatli benliklerinize, bu benlikleriniz de ruhsal
benliğinize bağlar. Ruhsal benlik sizin -onun aracılığıyla aynı anda pek çok
biçimde varolduğunuz- çok boyutlu kısmınızdır. Sizin göreviniz, anlaşmanız ve
işiniz, kimliğinizde bütün bu gerçekliklerin ayırdında olmaktır. Farkında
olduğunuzda kendinizi çeşitli frekanslara ayarlayabilir ve bu evrenin
titreşimsel değerini değiştirebilirsiniz.
Bu gezegende böylesine gizemli olduğu için cinsellikten söz etmeyi
seviyoruz. Bazı gizli öğreti okulları cinselliğin gizlilik içinde kullanımının
barındırdığı potansiyele ilişkin bilgilerin bir kısmını elinde tutuyordu.
Sizler elektromanyetik varlıklarsınız, başka bir insanla bir araya geldiğinizde
elektromanyetik frekanslarınızı birbirine bağlarsınız. Frekanslarınız sevgi
frekansına ayarlanır ve yanına sevgi frekansını alırsa inanılmaz şeyler
gerçekleşebilir.
Binlerce yıl önce, gezegenin toplumun daha çok anaerkil bakışı benimsediği
belli bölgelerinde Tanrıça enerjisi bazı kişilerle birlikte çalışıyordu. Dişi,
gücünü, sezgisini, hissediş merkezini, bağını ve yaşam yaratma arzusunu
anlamıştı. Eğer niyeti bu değilse, hamile kalmasının asla gerekmeyeceğini de
anlamıştı.
Ataerkil toplumun daireyi tamamlayıp Dünyayı bilinç sıçramasına
hazırlaması için dişi enerji arka plana geçmeye gereksindi. Böylece dişi güç,
enerji ve cinsellik anlayışı bastırıldı. Modern zamanlarda -son iki bin yıldır-
kadınlar ne zaman çocuk sahibi olmayı istediklerinin kontrolleri dışında
olduğuna inanır oldu; gezegende, cinsellik kötü ve tiksindirici sayıldı, seksin
ancak evlilik hakları içinde uygulanması öğretildi vb. Bütün bunlar bir
pazarlama programıydı.
Bugünün cinsellik ve ifadesine karşı daha da büyük bir korku yaratma
amaçlı pazarlama programlarından bazıları AIDS, herpes ve benzeri bütün diğer
şeylerdir. Bunları gazetelerinizde okuyor, kendi ifadenizden, sezginizden,
kendi sevincinizden korkuyorsunuz. Anlıyor musunuz?
DNA yeniden düzenlenmeden önce çoğu insanın daha yüksek boyutlara ulaşma,
kendi merdiveninin basamaklarını tırmanma ve dünya dışı frekanslara erişme yolu
sevgi kanalıyla elektromanyetik olarak bağlanmaydı. Kendilerini başka gerçeklik
sistemlerine fırlatacak rokete benzer bir deneyim yaratırlardı.
Konuştuğumuz çoğu insanın kesinlikle derin cinsel deneyimleri olmuştu. Bir
ilişkide kime bağlanmak istediğiniz konusunda ayrım yapmadığımızı, yargıda
bulunmadığımızı bir kez daha vurgulamak istiyoruz ve size de yargılamayı bir
yana bırakmanızı öneriyoruz. Eski programlamadır bu. Bağlandığınız kişinin
karşı cinsten mi, kendi cinsinizden mi olduğu önemli değildir. Bir araya gelip
kendilerine göre uygun olan bir şekilde fiziksel olarak birleşerek
paylaştıkları için sevgiyi yaratan iki insandan söz ediyoruz. Deneyimleri
hakkında iyi şeyler düşünmediklerinde insan bedenlerinin birleşmesinde bütünlük
ve sevgi eksik olur. Bu, fiziksel bedende her türlü zarar verici sonuca yol
açabilir.
Daha yüksek kimliğinizi anımsayabilmeniz için cinsellikteki orgazm
deneyiminin frekansı elinizden alınmadı. Benliğinizin enerjisi ya da tarihi
ortaya çıkarıldığında ve kim olduğunuzu keşfettiğinizde, kişisel çok boyutlu
kimliğinizin pek çok bedenini fiziksel biçiminiz içinde birleştireceksiniz. Kimlik
ağınızın bütün etkisini almak için on iki sarmalın bedeninize uyum sağlamasına
ve ışık şifreli iplikçiklerin kendi kendilerini düzene sokmalarına izin verin.
Bu sürecin elbette fiziksel bedene bağlı olan zihin bedenle ilgisi vardır.
Ruhsal bedene bağlı olan duygusal beden, sırasını herkesin savmak istediği
bedendir. “Gelişmek istiyorum” dersiniz, “hızla ivme kazanmak istiyorum ama
bunun için hissetme merkezinden geçmek istemiyorum.”
Çok boyutlu benliklerinize duygularınız kanalıyla bağlısınız ve öncelikle
saplanıp kaldığınız şey de duygularınız. “Malzemenizin” herhangi bir nedenle
yüzeye çıkmasını kabul edin. Çoğunuz, “malzemesini” gömmek, çirkin, siz olmayan
bir şeymiş gibi çöpe fırlatmak ister. Bu “malzeme” kimliğinizin yüzleşmek ya da
kabul etmek istemediğiniz gölge yanıdır.
Kimi zaman bir şey yüzeye çıktığında etiketi yapıştırıp, “Bu yanımdan
nefret ediyorum. Bütün istediğim bitirmek, halının altına süpürmek ve unutmak.
İşim bitti bununla” demenizi anlıyoruz. Bilin bakalım aslı nedir. “Malzemeniz” -meseleleriniz-
yaşamınızın hazineleridir. Nasıl öğrendiğinizdir onlar.
Dönüşüm geçirmeyi, ışığı bedenlerinize çekmeyi ve bu gezegene Işık
Ailesi’ni doğurmayı kabul ettiniz. Işık bilgi olduğu için kendinizden
gizlediğiniz her şeyle yüzleşmek zorundasınız. Cinsellik bu konuların ilki
çünkü gizli benliğiniz o sizin -kendisinden saklandığınız benliğiniz. Toplum
size, “Bu iyi, dedi, şu kötü. Şunu yapmalısın, bunu yapmamalısın.” Kim verdi
size bu yasaları? Başlangıçtaki yasaları size veren kim?
Takılıp kaldınız çünkü kendi kendinizle konuştuğunuz dilin simgelerini
okuyamıyorsunuz. Böylece orada kalıyorsunuz. Çoğunuz hikayelerini seviyor çünkü
bu yolla dikkat çekiyor. Bir hikayeniz olmasa kim konuşur ki sizinle?
Bedeninizi gözlemleyin ve onun ne öğrettiğini görün. İdeal durumda, fiziksel
bedeninizde daha çok yaşamayı ve cinselliğinizin yeni bir kimliğine sahip
olmayı öğrendikçe yarayı iyileştirecek ve daha büyük bir rahatlık ve sevinç
duyduğunuz bir yer yaratacaksınız.
Cinsellik bir anahtardır. Bilincin daha yüksek boyutlarına açılan bir
kapıdır. Kendinizi yeniden tanımladıkça ve ışık şifreli iplikçikler size
benliğinizin yeni bir tanımını verdikçe cinsel olarak kim olduğunuz konusunda
da değişeceksiniz. Cinsellikle hepiniz karşılaşmak zorundasınız ve deneyimimize
dayanarak size bunun şu sıra en korktuğunuz alan olduğunu söyleyeceğiz. Daha
sonraları daha korkutucu alanlar olacağı konusunda güvence veriyoruz.
Eğer sevgi fikrinde takılıp kalmışsanız ve neler olduğunu anlamıyorsanız,
sizin güçlüğünüz sevgiyi dışınızda aramanızdır. Yaşamınıza anlam katması, size
değer vermesi için başka birini arıyorsunuz. Bu insan yoksa öfkeleniyor,
kendinizi değersiz hissediyorsunuz. Birlikte büyüdüğünüz, size toplumunuzun
gösterdiği bir davranış kalıbı bu. En önemli şeyin kendinizi sevip Dünyayı
onurlandırmanız olduğunu size defalarca söyledik. Ama bunu unutmaya devam
ediyor, sizi bütün ya da tamam yapması için bir sonraki ilişkiyi bekliyorsunuz.
Bir ilişkiniz olmaksızın belki de pek kabul edilebilir bir vatandaş
olmadığınızı düşünüyorsunuz. O zaman da yalnız hissediyorsunuz kendinizi. Tek
başınıza olmayı öğrenmek zorundasınız. Yalnızlık sadece bir zihin durumudur.
Asla, asla yalnız değilsiniz. Çevrenizde pek çok varlık var. Kendiniz için
üzülmeyi bir yana bırakırsanız, teması rahatça sağlayabilmek için yalnız olmayı
isteyeceğiniz kadar büyük bir veri patlamasının sürekli üzerinize geldiğini
fark edersiniz.
Kendinizi sevdiğinizde ve sizi sevecek başka birine ihtiyaç duymaktan
kıvranmayı bir yana bıraktığınızda birisinin sunduğunu alabilir durumda
olursunuz. Aşk kılığına girmiş bir şeyi kabul etmemeniz için kendinize değer
vermeniz şarttır. Bir eş bulmaya ya da birisiyle birlikte titreşmeye karar
verdiğinizde, ama istediğinizi elde edemediğinizde, o kişiyi sizin
gereksinimlerinize göre değiştirmek için sızlanmayın, söylenmeyin, surat
asmayın. Eğer kendinize bir değer biçmişseniz ve bunu yaratmıyorsanız sadece
gerçekliğinizi değiştirin ve sizin değerinizi yansıtan birisiyle karşılaşana
dek yolunuza yalnız başınıza devam edin. Bütün bu zaman boyunca benlik
sevgisiyle titreşin, benliğinizi onurlandırın ve buraya yaptığınız yolculuğun
hedefinin başkalarıyla ilişki içinde bir öz keşif olduğunu anlayın. Yalnızca
kocalara ya da karılara ilişkin bir yolculuk değil bu. Buraya yolculuk, birçok
insanın yaşamına dokunurken fiziksel bedeninizi ve benliğin eşsizliğini
deneyimleme yolculuğudur. Kendinize her zaman benlikle birlikte çalışma izni
verin ve bırakın evrimleşsin benliğiniz.
Kendinize yakın olmaktan -kendinizle yalnız olmaktan- hepiniz korkuyorsunuz.
Bir kez bir yakınlık, sessizlik, benlik sevgisi ve enerjinize egemenlik
geliştirdikten sonra yakınlığın bu yönünü başka birisiyle yakınlığın ölçüsü
haline getirmek isteyeceksiniz.
Yükseldiğiniz ve frekanslarınızı incelediğiniz için şu sıra cinsellik son
derece karmaşa yaratıcı olabilir. Bedenlerinizi bir araya getirdiğinizde,
birbirinize sarıldığınızda bile frekans alışverişinde bulunuyorsunuz. Cinsel
bir deneyim yaşarken bedende hormonlar salgılanır. Hormonlar hücrelerin
içindeki bazı enerjileri uyandırır ve bir kişinin özü diğerine aktarılır.
Bundan dolayı, birisiyle cinsel deneyim yaşadığınız zamanlar enerjisini
üzerinizden atamazsınız. O kişiyle birlikte olmak istemeseniz bile
elektromanyetik bir alışveriş yaşamış olduğunuz için cinsel deneyim sizinle
birlikte kalır.
Frekans değişiminden geçiyor ve frekansınızı nasıl sürekli bir bilgi, öz
sevgi ve öz yakınlık noktasına yükselteceğinizi öğreniyorsunuz. Bundan dolayı,
kendiniz hakkında öğrendiğiniz bu hassas konuyu alıp barındırmak ve bir başkasıyla
birleşmek çok akıl karıştırıcı ve kimi zaman korkutucu görünebilir.
Farkındalığınız arttıkça bedeninizi nasıl kullandığınız, bağlantısını neyle
sağladığınız, onu nereye oturttuğunuz ve elbette cinsel olarak kiminle
birleştiğiniz konusunda daha fazla sorumluluk üstlenirsiniz.
Eğer kendinizi cinsel olarak ifade etmek şimdi en büyük gelişiminizde sizi
destekliyorsa hazır olacağınız için bu deneyimi kendiliğinden yaratırsınız
kendiniz için. Benliğin gelişim süreci içinde cinsel etkinlikte sıklıkla bir
uyku döneminin yaşandığını anlayın. Cinsel frekans içinde başkasıyla değişimde
bulunursunuz. Eğer benzeriniz olmayan birine bağlanır ve onunla kimyasal değiş
tokuşa girerseniz, oldukça derin bir düzeyde enerji alışverişinde bulunduğunuz
için onun atıklarını alırsınız.
Kimi zaman bu tür bir alışverişten uzak tutulacaksınız. “Tanrım, neler
oluyor? Yaşlanıyor muyum? Kuruyor muyum? Neler oluyor?” diye düşünebilirsiniz.
Olan bu değildir. Sizi cinsel olarak uyaran enerjiyi başkasına vermeden
kullanmayı öğrenebilirsiniz. Karmaşa içinde yuvarlanıp aklınızı kaçırmak yerine
bunun son derece meşru ve iyi bir şey olduğunu bilerek mastürbasyon sanatını
uygulayarak enerjiyi keşfedebilirsiniz. Ya da cinsel uyarım yaşadığınızı
yalnızca gözlemlemek ve bununla ne yapacağınıza karar vermek isteyebilirsiniz.
“Pekala, şimdi buna göre hareket etmeyeceğim. Enerjinin nereye gittiğini
görelim bakalım” diyebilirsiniz. Enerjiyi alın, bedeninizde yükselmeye bırakın
ve başka alanlarda kullanın.
Kendinize kollarınızda tuttuğunuz yeni doğmuş bir bebek gibi yaklaşıp
kendiniz için en iyi şeyi yapacağınızı bilerek hayranlık duyduğunuzda,
destekleyip sevdiğinizde belli bir noktaya kadar ilerlemiş olacaksınız. Çoğunuz
dikkatini kendisinden uzak tutuyor. Yanıtlara ulaşacağınız dinginlik ve sessizlik
yerini bulun. Yanıtları bütün günü telefonun başında geçirip başkalarından
isteyerek elde edemezsiniz. Buna yeltenirseniz size dışınızda aradığınız
gösterilir. Yanıtları bulmak için içe nasıl dönüleceğini öğrenirseniz
benliğiniz konuşacaktır. Normal olarak duyamıyorsunuz çünkü değiştirmek
gerektiğini bildiğiniz ama o zaman kim olacağınızı bilmediğiniz için
değiştirmek istemediğiniz davranış kalıplarının elinde tutsaksınız.
Açıkçası siz kendinizden korkuyorsunuz. Çok yaygın bir şey bu. Bütün
olmayacağınızdan korkuyor, bütün olmayı çok istiyorsunuz. Böylece, “Bütünüm.
Kendi kendimin efendisiyim. Başka birisine ihtiyacım var. Birisi beni kendine
çekiyor. Aman tanrım, bakamıyorum. Çok korkuyorum. Kimseye ihtiyacım yok benim.
Birisine ihtiyacım var” diyorsunuz. Bir ileri, bir geri gidiyorsunuz. Zihninizi
sakinleştirmeyi öğrenin. Bu ne anlama geliyor? Nerede olursanız olun, kendinizi
gözlemlemeniz anlamına geliyor -bedeniniz nasıl konumlanmış, ellerinizi nasıl
kullanıyorsunuz, kendinizi durmadan yineliyor musunuz, konuşuyor musunuz,
sessiz misiniz. Kendinizi yargılamadan seyretmeyi öğrenin. Nasıl olduğunuza
karşılık nasıl olmak isteyeceğinizi belirleyerek seyretmeyi ve kendinizi
düzeltmeyi öğrenin. Zihninizi sessizleştirmeyi öğrenin.
Frekans özellikle arada bir sevgi bağı varsa sizden başka bir insana
taşınır. Sevgi bağı sonsuza kadar birbirinize bağlı kalacaksınız anlamına
gelmez. Bu sadece, sizin birbirinizi onurlandırmanıza, enerji alış verişinize
ve açık bir devreden geçermişçesine enerjilerinizi akıtmanıza uygun olduğuna
karar verdiğiniz sürece bir ilişkide olmanız demektir. Karşınızdakini
sevmediğinizde ve aranızda bağ olmadığında akım olmaz, devre açık değildir.
Nitelikli bir seks yaşamınız olmayacağı anlamına gelmez bu. Sadece devrenin
açık olmadığı anlamına gelir.
Elektrik akımı yükseldikçe insan bedeninin algılayabileceği daha yüksek
orgazm deneyimi dorukları vardır çünkü sinir sistemi daha yüksek esrime
frekanslarını kullanabilir. Sinir sistemi sizin kendinizi nasıl ifade
ettiğinizi ve nasıl hissettiğinizi belirleyecektir. Eğer az gelişmiş bir sinir
sistemine sahipseniz elektrik akımını sinir sistemi ilettiği için cinsel
deneyiminiz çok sınırlı olacaktır. Orgazm deneyimi fiziksel bedenin
iyileşmesini ve yeniden düzene girmesini sağlar.
Er geç, sizinle aynı voltajdan olmayan birisine yaklaşamayacak ya da
birlikte olamayacağınız bir zaman gelecektir. Uyuşmuyorsunuzdur. Kırk numara
bir ayağı yirmi sekiz numara bir ayakkabıya zorlamaya benzer. Olmaz.
Uyuşmuyorsunuzdur çünkü titreşimsel olarak birleşecek durumda değilsinizdir.
Cinsel olarak bağ kurmaya başladığınızda titreşimsel beslenmenin önemini
sonunda anlayacaksınız. Cinsel olarak bağ kurma, aynı ya da uygun voltajlarda
seyreden insanlar arasındaki birleşme yollarından yalnızca bir tanesidir.
Uyanıklık aleminizde bu kadar çok ipucu bulunduğu için sizin gerçekliğiniz bize
çok ilginç geliyor. Yabancı bir ülkeye gittiğinizde elektrikli aletleriniz
oraya uymaz. Bir adaptöre ihtiyacınız olur. Cinsel ilişkide yakın bir ilişki
içindeyken bir titreşime sürekli uyum sağlamaya çalışmak gerginlik
yaratacaktır. Çok fazla çaba harcamak anlamına gelecektir. Bütün enerjinizi
uyum mekanizmaları yaratmaya harcardınız böyle bir durumda. Çıtayı indirdiğiniz
için yadsıma içinde olur, kendinize daha ileri gitme izni vermezdiniz.
Altmışlı yıllar cinsel keşfin başlangıcına damgasını vurdu. O zamanlar
gezegendeki enerjinin büyük bir kısmı, çeşitli bilinç değiştirici maddelerin
deneysel özümsenmesiyle birlikte hemen yeni bir paradigma yarattı ve sizi bir
önceki kuşaktan ayırdı. Sınırlar anında değişti. Savaşa inanan ve hissetmeyen
-cinsel ifadesi karanlıkta, belki kat kat giysinin altında gerçekleşen- bir
kuşaktan ayrıldınız. Birçok yoldan paradigmayı ardına kadar açtınız, yeni
eğilimler belirlediniz, yeni varoluş yolları yarattınız. Olağanüstüydü. “Aman
Tanrım, özgür seks, aşk ve gösterilen bedenler!” dediniz.
Şimdi bir insana titreşimsel olarak takılacağınız yeni bir devrimin
zamanı. Cinsellik eğlencelik olmaktan çıkacak, takıntılarınız yokmuş -şu ya da
bu konumda olabildiğiniz, şunu söyleyebilip bunu yapabildiğiniz için cinsel
açıdan özgürleşmişsiniz- gibi davranmak olmayacak. Bu, cinsel alanda bedensel
egzersizden ibarettir sadece. Biz sizi ruhun egzersiz alanına getirmek
istiyoruz, titreşime. Bu alanda bir araya gelip bağlanan iki insanın
derinliğine duyduğunuz açlık hepinizin çektiği. Bundan korkuyorsanız nedeni,
bunun için bir temelinizin ya da rol modelinizin bulunmaması. Oluşturmak
zorundasınız. Kozmik şablonda kendinizi anlamanın bu yeni adımı için duyulan
arzu temelinde, enerjinin bir şekilde, anında yeni bir hareket oluşturacağına
inanmanız gerekiyor. himmelens-anglar.se
Gerçeklik yoluyla -hem erkek hem kadınken ve cinselliği her yönüyle
keşfettiğinizde- yaşadığınız farklı yönlenmelerinizdeki cinsel ifadelerinizi
büyük bir açıklıkla hatırlayacaksınız. Bunu yapmak cesaret ister. Kendinizi
gerçekten yargıladığınız, gezegenin büyük bir yargıda bulunduğu bir alan varsa
o da sekstir. Cinsel açıdan neyin uygun olup neyin olmadığına ilişkin kesin
fikirleriniz var. Cinselliğinizle ne yapmış olduğunuzu hatırlamak çoğunuzu
derinden sarsabilir.
Cinselliğin bu gezegende bedenin her zaman daha yüksek frekansıyla
arasında kurmuş olduğu bağ olduğunu anlayın. Beden bilginin çoğu dağıtılıp
bütünden ayrılmış da olsa, varlığınızın temelinde, özünüzde kim olduğunuzu
bütünüyle anlamanız için yaşam yaratmanın bu potansiyeli size bırakılmıştır.
Cinsel titreşim sizin kozmik kimliğinizle bağlantınız olmuştur ama bütün bu
kavram olduğu gibi yanlış anlaşılıp yitirildi. Biz sadece daha büyük bir öykü
olduğunu ve onun da inanmaya yeltenebileceğinizden çok daha heyecan verici
olduğunu söylüyoruz.
Cinsel frekanslar sizi her şeyi anlamaya başlayabileceğiniz bir özgürlüğe
taşıyabileceği için bu frekanslarla uyum içinde olmanızı istemeyenler vardı.
Cinsellik size sinir sistemini kullanacağınız ve bedeninizin dışına çıkıp daha
yüksek zekayla bağ kuracağınız bir frekans olarak bırakıldı. Bunun yoldan
çıkmak olduğu söylendiyse sizi kim kontrol ya da manipüle etmiş olabilir?
İnsanlar cinsel deneyiminize çağlar boyunca rengini vermiş olan olumsuz
çağrışımlardan ve yargılardan arınmak zorunda. Frekanslar ve kimliği
bütünleştirmek için seksle barışmanız gerekiyor. Cinselliğin sizden uzak
tutulması için her şey manipüle edilip sınırlandı. Size bu yolla üreyip orgazm
yaşayabileceğiniz söylendi ama onunla frekanslar açabileceğiniz söylenmedi. Kim
olduğunuzu anımsamada ve bedeninizin titreşimsel frekansını değiştirmede
cinsellikle bağlantı kurup onu bir yöntem olarak kullanabilirsiniz.
Gelecek birkaç yıl içinde cinsellik ifadeniz yepyeni bir boyut kazanacak.
Aynı yola koyulmak ve bu kadar açık olmak isteyen bir eşiniz olması koşuluyla
evrimleşecek ve büyüyeceksiniz. Ama eğer kaçınma ve yadsıma oyununu oynamak
isteyen birisiyle birlikteyseniz, o noktaya ulaşamayacaksınız.
(21)
ÜÇ
BOYUTTA EVRİMLEŞME SÖZÜNÜZ
Bizim bakış açımızdan hepiniz bilgi sahibisiniz ve bütün gereksindiğiniz,
varlığınızda saklı hafızayı harekete geçirmek. Sizin deneyim alanınızdan
kimilerinin yana yakıla, “Ara sıra yardım ve desteğe gereksiniyoruz”
dediklerini gördük. Onun için bırakın size kesinlikle yürüyebileceğiniz bir
yol, işe yarar bir formül önerelim.
Formül oldukça basit: Sizin için bu, yaşadığınız anda ve sürekli her gün
ne deneyimlemek istediğinizi açıklıkla belirlemek. İstediğiniz şey belki başka
birinin sınırlarına ya da sınırlamasına bağlı olarak gerçekleşmesi olanaksız
sınıfına girer. Hak ettiğiniz duygusu ve incelikle içinizde sizi neyin mutlu
edeceğini ortaya çıkarın. Size kendinizi hafif, yaşama bağlı ve canlı
hissettirecek olan nedir? Siz kendi varlığınızda yaşarken gezegene barışı neyin
getirmesini arzu edersiniz?
İstekleriniz nelerse istemeye başlayın. Şöyle söyleyerek çağırın onları;
“Niyetim, uyumlu bir yaşama biçimi deneyimlemek. Niyetim, beni yaratıcı serüvenlere
götürecek sağlık ve enerjiyi deneyimlemek. Niyetim, ihtiyaçlarımın
karşılanması, barınak, yiyecek ve yaşamı deneyimlemek için gereksindiğim her
şeyin bana büyük bolluk içinde verilmesi ve bu büyük bolluğu başkalarına
iletmek, onlarla paylaşmak.” Bunlar, düşünmek için eğitilmediğiniz fikirlerdir.
Günde iki ya da üç kez zamanınızın küçük bir bölümünü ne istediğiniz
konusunu açıklığa kavuşturmaya ayırın. Her gün ışık frekansına seslenerek
bedeninizdeki ve bedeninizin üstünde yer alan enerji merkezlerinizi açın. Işık
frekansına biz ışık sütunu diyoruz. Yedisi bedeninizde, beşi bedeninizin
dışında bulunan on iki çakra merkezinize gelen bir ışık ışını canlandırın. Bu
çakralar bir kez harekete geçirildiğinde dönmeye başlayan bilgi merkezleri ya
da girdaplarıdır. Döndüklerinde, bedeniniz içinde ışık şifreli iplikçiklerin
birlikte çalışmasını sağlamak, birbirlerine bağlanmak ve bedende on iki
evrimleşen sarmal oluşturmak üzere bir hareket yaratırlar.
Fiziksel varlığıyla kusursuz bir denge içinde olmak isteyen herkes için
düzenli olarak bir çeşit derin nefes programı uygulamak çok önemlidir. Bu,
nefesin büyük önem taşıdığı, bedene oksijen getirilmesi için oksijenlenme
uygulamasının yapıldığı bir programdır.
Geniş çapta bir enerji hızlandırmasına geçmek isteyenlerinize önerdiğimiz
başka bir hareket de dönmektir. Soldan sağa, gözünüz başparmağınızda olacak
şekilde sayarak kendi çevrenizde dönün. Günde en az otuz üç kez dönmenizi
öneririz. Çok yavaş başlayabilirsiniz. Günde üç kez otuz üç kez dönüşten doksan
dokuz dönüşe kadar çalışabilecek durumda olursanız, işte o zaman gezegende -ya
da en azından bu boyutta- ne kadar uzun süre kalacağınızı görürüz. Kaç kez
yapıyorsanız dönmeyi tamamladıktan sonra avuçlarınızı göğüs hizasında bir araya
getirin, gözlerinizi açık tutarken birbirine bastırın ve aynı zamanda hem yere
bastığınızı hem de dönmeye devam ettiğinizi hissedeceğiniz şekilde omuzlarınız
kadar açık tuttuğunuz ayaklarınızla dengelenin. Bu, bedeninizdeki çakra
sistemlerini olağanüstü şekilde hızlandırır ki o da sizin bilgi alış ve
yorumlama hızınızı muazzam bir değere yükseltecektir.
Kullanılacak yöntemler, niyet, nefes egzersizi, ışık sütununu kullanma ve
dönmedir. Bunlara bir not düşeceğiz. Frekansını çok hızlı bir şekilde
değiştiren elektronik varlıklar olduğunuz için olağanüstü miktarlarda su
içmenizi öneriyoruz; taze su, arınmış su ya da kaynak suyu içmenizi. Su bir
iletken gibi hareket eder. Sisteminizi açık ve akıcı bir halde tutar.
Yapabileceğiniz birçok başka şey daha var. Farklı bilinç durumu deneyimleri
yaşamayı ve kendinizi kontrolden çıkmış hissetmemeyi öğrenin. Bu bilinç
durumlarını geliştirin ve bilgi toplamak, olasılıkları değiştirmek, zaman
koridorunda ilerlemek ve kendi yaşamlarınızı değiştirmek için içlerine girin.
Sonra, bu farklı bilinç durumlarından nasıl yararlanacağınıza bağlı olarak
iradenizi bütünüyle kullanıp çıkın içlerinden. Bunu yapmayı öğrendiğinizde
hızlandırma kesinlikle olağanüstü bir şeye dönüşecek. Gezegende bu tür bir
beceri kaydeden birçok bilinç olduğunda insan bilincini düzenleyip izleyen
bütün bir ağ kendi kendisini değiştirecektir. Gezegene, böyle bir şeyi
barındıracak olanlar olduğu için daha çok enerji gelebilecektir.
Herkes bu enerjiyi barındırıp onurlandırmayı öğrenebilir çünkü
yerleştirilmesi gerekmektedir. Petrol kuyusu gibidir. Orada, burada, her yanda
açılmamış, petrolün fışkırmadığı kuyuların ne yararı vardır? Çok az; bütün
yaptıkları kargaşa yaratmak olur. Ama, Dünyanın petrol kuyuları, doğal gaz
kaynakları ya da çağlayanlar gibi enerji armağanlarını alıp iradenizle
birleştirdiğinizde enerjiyi yönlendireceğiniz bir hedef ya da yol
oluşturursunuz. O zaman da yönlendirdiğiniz insanlar için bu doğal kaynaklar
refah doğurur. Bütün bu enerjileri yönlendirme ve barındırma sürecinin en
önemli yönü Dünya ve deneyimlerine her şeyden önce değer vermektir. Şu sıra
size inanılmaz bir doğal kaynak sunuluyor, onu açıp yönlendirmelisiniz. O zaman
hepiniz, yararlık ve ustalık alanlarında çok varlıklı bireyler olacaksınız.
Çoğunuz görevinizin burada, Dünyada olduğunu unutup daha yüksek boyutlara
ulaşarak orada kalmak istiyorsunuz. Topraklanmış halde kalmayı öğrenmek
zorundasınız. Topraklanmanızın gerekliliği çoğunuzun anlamadığı bir şey.
Giderek artan bir hızlandırmaya doğru ilerleyip temellerden yoksun olursanız
sinir sisteminizle güçlük yaşayacağınızı yakında anlayacaksınız. Frekans
değişip bedene daha fazla ışık geldiğinde bu araç çok daha fazla veri almaya
başlar. Kimi zaman dünyanızda yaşamaktan çok sıkılıyor ve sadece alıcı durumda
olup dünyevi hayat dediğiniz şeyi unutmak istiyorsunuz. Topraklanmamışsanız
bilginin gerçekliğinize girip kullanılır hale getirilmesini
sağlayamayacaksınız. Bu durumda bilgi, sisteminiz için yalnızca aşırı yük
anlamına gelebilir ya da siz aldığınızı yorumlayamaz ve sakin kalamazsınız.
Aynı anda birçok dünyayı dengelemeniz gerekiyor. Nasıl yapacaksınız bunu?
Niyet, uygulama ve kararlılıkla. Topraklama dünyaların birleşmesini ve sizin
pek çok dünyaya erişiminizi sağlar. Enerji akımını hissetmenizi ve bu akımı
-üstün insan olmak için- gereksindiğiniz yer ve zamanda yönlendirmenizi sağlar.
Topraklanmanın iyi bir yolu dışarı çıkıp toprağa oturmaktır. Onun için
çıkın dışarı, doğada olun. Bir ağacın yakınında durun veya oturun bir süre.
İskemlenizi güneşe çıkarın ve güneş üzerinizde ışırken kitap okuyun. Yüzmeye
gidin ya da ayaklarınızı suya sarkıtın. Bunlar elementlerdir. Dünyayı
oluştururlar, onun için hissedebilirsiniz onları.
Siz evrimleştikçe ve bütün ırkınız boyutları birleştirmeye doğru
ilerledikçe sinir sisteminizin dünyanızı tanımlamanızı değiştirecek ola bütün
bu bilgiyi yorumlayabilir durumda olması zorunludur. Değişim yaklaşıyor. Geçen
yıl, sizin yıllardır biliyor olduğunuz bilgi daha geniş kitlelere açıldı. Dünya
dışı varlıklar ya da kişisel gelişimle ilgilenmeyen çok daha fazla insan ya bu
konularla ilgilenmeye ya da en azından bunların farkına varmaya başladı. Yalnız
Birleşik Devletlerde değil, bütün dünyada bir gelişim hareketi olduğunun, bir
şeylerin değiştiğinin farkındalar.
Şu sıra, çatışma ya da büyük savaşım olarak adlandırabileceğiniz bir
enerjiler çatışması yaşanıyor. Savaşım daha da büyüyecek çünkü bu gezegene
egemen olan, sizin frekansınıza sahip olup manipüle etmek ve eğitmek isteyen
frekansa karşı sürdürülüyor. İnsan kılığına girmiş frekans olarak kimsiniz siz
ve bu zamandaki görevinizin özelliği ne?
Kim olduğunuzu ve bir şeyi yapmaktayken ne yaptığınızı bilmek çok
önemlidir. Siz boyutlar arası ve çok boyutlu hale geldikçe, frekanslar değişip
enerjiler hızlandıkça bedeniniz, bilgi taşıyıcısı olan sinir sisteminizin
kaldırmak zorunda olduğu zorlayıcı hızda bir değişimden geçer.
Birçok gerçekliği aynı anda yaşamayı, yaptığınızı bu olduğunun farkına
varmayı ve bilgiyi aktaracağınız bir yeriniz -Dünya- olmasını öğrenmek
zorundasınız. Bilgi ve enerjiyi Dünyaya aktarmak sizin için önemli olmasa
burada olmazdınız. Onun için ne zaman elektriklendiğinizi ya da enerjinizin
arttığını hissetseniz farklı bir bilinç durumu içinde olduğunuzu bilin. Ne
kadar farklı bilinç durumu olduğunun ve kendinizi büyük bir boru hattı gibi bir
iletken haline getirmek için eğitmek zorunda olduğunuzun da ayırdına varın.
Farklı bir bilinç durumu içinde olduğunuzun, size bilgi, şifa enerjisi, coşku
verilmekte olduğunun, yükseltilmekte olduğunuzun farkına vardığınızda boru
hattı gibi hareket edin. Enerjiyi içinizden geçirin ve çok boyutlu bir ifade
içinde olduğunuzu bilin ve kabul edin. Algılayın ama analiz etmeyin. Sadece
bırakın enerji sizin kanalınızla Dünyaya süzülsün, olan daha sonra daha fazla
anlam kazanacaktır.
Duygulara güvenebileceği kararını vererek duygusal bedeninizi
keşfedebilirsiniz. Duyguların iyi, güvenli, sizi bir yere götürebilir, yararlı
olduğuna ve engel olmadıklarına ya da yanlış anlaşılmadıklarına karar
verebilirsiniz. Duyguların açığa çıktığı herhangi bir zaman sizin için neyi
gerçekleştirdiklerini görmek için bakın. Çocuğunuzla kavga ettiğinizde,
çocuğunuz size bağırdığında, bunun üzerine kendinizi kötü hissedip siz de ona
bağırdığınızda duygularınıza bakın. Duygu sizin için neyi yerine getiriyor?
Duygunun içinde olduğunuz her zaman birçok gerçeklikten bilgiye erişirsiniz. Bu
frekansı bulup tutun.
Duyguların kontrol edilemez oluşu neredeyse evrensel bir inanıştır. Öyle
değildir. Duyguyu kontrol edebilirsiniz, kontrolden çıkmanız gerekmez. Duygu
onun kanalıyla varlığınızın derinliğini ve özünü hissedebileceğiniz bir frekans
olabilir içinizde. Yine de o sırada size bakmakta olan birisi içinizde bir
şeylerin olmakta olduğunu hiç anlamayabilir. Bu sizin akışı engellediğiniz
anlamına gelmez; sadece duyguyu hissetmenin bir yolunu oluşturduğunuzu ve onun
ne kötü, ne iyi olarak, bilincine vararak hissettiğinizi gösterir. Bir duyguyla
neler yapabileceğinizi görün. Sizi nereye götürüyor? Bir sonraki adım ne?
Duyguyu sizde uyandıran olaydan kopun. Bu bazılarınıza yardımcı olacaktır.
Bedenin çalışmasının özgürleştirici bir etkisi vardır. Bedeninizin doku ve
kaslarını iskeletinizi kaplayan bir zırh gibi kullandınız. Bu doku sıkılaştı,
kendi kendini sakladı, iskelet biçiminin içinde olanı yüzeye çıkmaktan
alıkoydu. Kemik, öykünün saklandığı yer olduğu için dokuda engeller süre
giderken kemiğin içindeki bilgiye erişmek istiyorsunuz. Bedeninizin içindeki
gerçeğe ulaşmak için bütün bu katmanlardan geçmeniz gerekiyor.
Planınız ya da gezegene başarmak için geldiğiniz şey siz ona yaklaştıkça
coşku kazanmaya başlar. Tıpkı çocukken oynadığınız oyundaki gibidir bu; bir şey
saklarsınız, birisi sakladığınıza yaklaştığında “sıcak, sıcak” dersiniz.
Planınız belirginleşip siz mantıklı zihninizden deneyime geçtikçe bedeniniz
uyarılır. Hedefinizle uyum içine girdiğiniz içindir bu. Bilgiyi zihniniz değil
bedeniniz alır. Duygularınızın özgürce hüküm sürmesine izin verirseniz, onları
yargılayarak, neyin içinden geçmekte olduğunuzu anlamayarak, kontrol etmeye
yeltenerek edineceğiniz deneyime göre çok daha tatmin edici bir deneyim
yaşarsınız.
Duygularınıza ihtiyacınız var. Bunun üzerinde ne kadar dursak azdır.
Kimileriniz duygularının olmayışıyla övünüyor. Bu fazla uzun sürmeyecek çünkü
övündüğünüz şeyin yıkımınızı getirdiğini göreceksiniz.
Bazı şeyleri ana babalarınızla ele almış olduğunuzu hissedebilirsiniz.
Belli bir zamanda ancak mümkün olabilecek bakış açısına sahip olduğunuzu
söylemek daha uygun olacaktır. Bir çeşit beden çalışması ya da kristallerle
çalışmayı deneyimlediğinizde veya daha yüksek bir düzeye doğru bir hareket yarattığınızda
daha geniş bir bakış açısına kavuşursunuz.
Bilgi taşta saklı ve yazılıdır. Bilgi kemikte de saklı ve yazılıdır.
İskelet yapısıyla çalışmak bu nedenle önemlidir çünkü bu yaşamınız boyunca
edindiğiniz deneyimin çoğunu barındırır. Bırakın, birtakım şeyler ortaya
çıksın, bazı şeylerle işinizin bittiğini düşünüp kendinizi cezalandırmayın.
“Harika! Sandığımdan daha fazlası varmış. İşte bu hoşuma gitti!” deyin.
Deneyimden, bir altın madenini ortaya çıkarmışsınız -yeni doğmuş, varlıklı bir
kişi olduğunuzu keşfetmişsiniz- gibi yararlanın.
Geçirdiğiniz her şey, geçirmeye sizin karar vermiş olduğunuz şeydir. Ne
kadar çok şey arındırdığınızı bilmiyorsunuz. Sadece kendiniz için değil,
gezegen için bilinç caddeleri açıyorsunuz. İyi haber; şimdi arındırmakta
olduğunuz şey işin kolay kısmı. Son derece tuhaf şeylerden kimisi daha sonra,
sizin için artık fazla bir şey fark etmeyeceği kadar usanmış olduğunuzda
gelecek. Her şeyin bir zamanı vardır. Gerçekleşmekte olan dönüşüm, içsel
bilginin dışsal bilgiye bağlanışı ya da evrimidir. Gerçekleşmekte olan arınma
ise kullanmaktan korkmuş olduğunuz bütün duygusal bedenlere erişimdir. Ruhsal
bedeninizi anlamak için duygusal bedeninize ulaşmanız gerekir. Söylemiş
olduğumuz gibi, zihinsel bedenle fiziksel beden el ele giderken duygusal
bedenle de ruhsal beden ele ele gider. Ruhsal beden fiziksel olmadığı ve siz
fiziksel alemde tutsak olduğunuz için fiziksel olmayan dünyaya bütünüyle
duygularınız yoluyla ulaşmak zorundasınız.
İnsanlar dramalarını, deneyimin sindirim sürecinde onlardan kurtulamayacak
kadar çok severler. Deneyimi “sindirmek” bir yaşam biçimi haline gelebilir.
Bunun bir yararı olmaz. Sürekli sindirim halinde olup insanlara, “Beni arama,
yaşadıklarımı hazmetmekle meşgulüm. Öyle daldım ki derinliklerine, çözemiyorum”
demek yakışık almaz.” Kişisel dramalarınızın incelenmesi gerekir, evet. Evet,
kişisel dramalarınız sizin için beslenme şölenidir. Ama yiyeceğinizi yiyin ve
yaşamaya devam edip yeni bir şölen düzenleyin kendinize. Geçmişinizin
mücevherlerine tutunup bu konuları çözümleyecek olursanız yaşamlarınızda bir
daha hiç heyecan verici şeylerin olmayacağından korkmayı bırakın. Deneyimin
sindirim sürecini bütünlüğü içinde değerlendirmek iyidir.
İnsan bedeni evrimleşiyor ve değişiyor. Size bu öğretildiği için beden,
belli bir gıda bileşimine gereksindiğine inanabilir. Ancak bu noktada en iyisi
öğrendiklerinizi unutacak olmanız. Bedeninizi dinleyecek ve bırakacaksanız size
neye gereksindiğinizi söylesin. Tahmin ederiz çoğunuz geçen yıl yemek
istediklerini değiştirdi. Yemeye alışık olduğunuz şeyleri rahatça yiyemez
oldunuz çünkü bazı besinlerin içindeki titreşim öylesine yoğun ki size uygun
değil. Bildiğiniz gibi, et sanayinde sığırlar, domuzlar ve tavuklar gıdayla
beslenmiyor. Küçük bölmelerde yaşıyorlar, çoğu gün ışığı görmüyor. Katlar
halinde küçük metal kutularda yaşadıkları için birbirlerinin üzerine
dışkılıyorlar. İşte böyle yetiştiriliyorlar. Steroid ve antibiyotiklerle
-gıdadan başka şeylerle- besleniyorlar. Sevgiyle büyütülmüyorlar. Mezbahaya
götürüldüklerinde de sevgiyle öldürülmüyorlar. İşte bu titreşimi içinize
alıyorsunuz.
Her şeyin bir titreşim olarak varolduğunu anımsayın. Hayvanlar size
arkadaşlık etmek, toprakta yaşamak, sizi beslemek ve gerekirse korumak üzere bu
gezegene yerleştirildi. Sevgiyle yapılması gerekiyordu bunun. Çiftlikte
yaşıyorsanız, kendi tavuk ve domuzlarınızı yetiştiriyor, onları gıdayla
besliyor, kesilmeye götürmeniz gerektiğini bunu sevgi ve şefkatle yapıyorsanız
ne ala. Hayvanlara nitelikli bir yaşam sunarsanız, buna karşılık hayvanlar da
döngüyü tamamlar, size sevgi ve nitelikli bir yaşam verir. En iyisi budur. Bu
gezegenin gerçekliği uzun zaman boyunca buydu. Ama artık değil. Şeylerin
titreşimine karşı uyanık olun.
Bırakın bedeniniz ne istediğinizi söylesin. Değişmeye istekli olmaya
bırakın kendinizi. Çünkü titreşimini yükseltmeye ve bir ışık beden oluşturmaya
çalıştıkça bedeniniz kimi besinlerden uzaklaşmaya başlayacak. Beslenme
biçiminizi değiştirmeye ve şeylerin size gelmesine niyet edin. Döne döne
vurguluyoruz, sizler fiziksel varlıklar olmanın çok ötesindesiniz. Pek çok
gerçeklikte varoluyorsunuz ve birçok rehberiniz var. Onun için hepinizin
niyetlerinde daha açık olması gerekiyor. Ne istiyorsunuz? Belirtin;
“Evrimleşmek istiyorum. Beslenme biçimimi değiştirmek istiyorum. Daha derin bir
sezgi gücü istiyorum.” Niyetinizin ne olduğu konusunda açık olun. Niyet
ediyorum sözcüklerinin olağanüstü bir gücü vardır.
Gerçek sağlık, beynin tüm gücünü harekete geçirecek olan bedendeki on iki
bütünüyle dönüşmüş ve evrimleşmiş sarmaldan oluşacaktır. Kaynağa bağlanabilecek
olsalar da on iki sarmalın bütünüyle harekete geçirilmesi belli bir zaman
alacaktır. Bazılarınız onları bağlanmış ancak henüz harekete geçirilmemiş
olarak deneyimledi. Harekete geçtiklerinde bütün beyin çalışır ve sizler birer
deha olursunuz. Her şeyi bilirsiniz, telepatik iletişim kurarsınız ve Yaşayan
Kitaplığın ev sahipleri olduğunuz için her şeyi yapabilir durumdasınızdır.
Bütün bu gezegende saklanan herhangi bir bilgiye erişmenizi sağlayan kart
elinizdedir.
Eğer herhangi bir şeyi isteyebilecek durumdaysanız, sizden kusursuz birer
Frekans Bekçisi olmanızı isterdik. En yüksek düzeyin, sınırsız varlığın
bilgisini saklayın içinizde. Bu frekansı sadece yaşayarak, sokaklarınızda
yürüyüp, dükkanlarınızdan alışveriş ederek, akşamları yastıklarınıza uzanmış
dinlenir ve kim olduğunuzu bilerek çevrenizdeki herkes için erişilir kılın.
Bilgiyi dışınızda arama gereğinin kalmadığı bir zaman gelecek. Bu zamanda
bizler ve bizim gibiler sizin harekete geçirmeye, toplamaya, bir araya getirmeye
ve birbirinizi yansıtmanız ve elektromanyetik olarak güçlendirmeniz için
gruplaştırmaya geldik. Sizinle birlikte çalıştığımızda açılımlara yol açan ışık
kıvılcımları yaratıyoruz. İçinizde açılımlar gerçekleştiğinde çevrenizdeki
herkesi etkileyecek bir ölçüde titreşirsiniz. Bir şey sizlerden birisini
harekete geçirdiğinde bunu algıladığınıza ilişkin bir frekans gönderirsiniz ve
karşınızdaki bunu alır. Grup bilinci işte böyle gelişir. Bu, siz akıl yoluyla
anlamaksızın, kafanızda belirgin bir izlenim oluşturmaksızın gelişir çünkü oluş
alanı elektromanyetik olarak bedeninizdedir. Ne kadarını kaldırabileceğinize
bağlı olarak enerji artışı yaratırsınız.
Bireyler kendi kendilerini çok boyutluluğa doğru harekete geçirmek
zorundadır. Benliğin bir kısmı karar alır, “Pekala, çok boyutlu deneyimi
yaşamak istiyorum. Yapmak istediğim nedir?” der. Önce istek gelmelidir. Arzu,
sizi yaşadığınız ana yerleştiren bir algıdır sonra arzuyla ne yapacağınıza
karar vermeniz gerekir. Bunu ertesi gün unutabilirsiniz. Arzuyu yapılandırmak
ve bu konuda gerçekten ciddi olduğunuzu göstermek için bağlılığınızı ifade eden
olaylara, hareketlere, ritüel ve törenlere katılın. O zaman yaşamınızı
istediğinizi bu olduğu sinyalini gönderecek bir şekilde yapılandırmaya
girişirsiniz. Yaşayan ve yürüyen dua gibi olabilir bu. Kiliseler insanlara
istedikleri şeyler ya da bağışlanmak için belli tanrılara dua etmeyi öğretiyor.
Biz yaşayan bir dua öneriyoruz; günün her anının anlamlı olduğu ve hareket
şekliniz, odaklanmanız nedeniyle sizi dua ettiğiniz şeye ulaştıran bir süreç.
Yaşayan dua çevrenizdeki nesnelere ilişkin çok bilinçli bir niyetinizin
olmasını gerektirir. Gerçekliğinizde önemi olmayan hiçbir şeyin olmamasını
önermenin bazılarınızda depremler yaratacağını biliyoruz. Ama ne kadar çoğunuz hayatında
istemediği şeylerin turşusunu kuruyor, bu ister on beş yıldır üstünüzden
çıkarmadığınız, kol altlarında birkaç güve yeniği olan paltonuz olsun, isterse
otuz beş yıldır taşıdığınız ve biraz daha fazla güve yeniği bulunan eşiniz?
Yaşamınızdan sizin için anlamı olmayan şeyleri kaldırıp atmak zorlu iştir ama
çok önemlidir.
Bir sunak oluşturmak ritüeli harekete geçirmenin harika bir kılıfıdır.
Ritüel, hücre hafızasını canlandırır ve size içinizde saklı olan kadim
öğretileri anımsatır. Öğretileri çalışmakta olan hafızanıza yerleştirir.
Ritüeller sizi şimdi’ye, yaşanan an’a yerleştirir ve bir sonsuz şimdi’den
kişisel anlamı olan Toprak Ana’nın niteliklerini onurlandırarak diğer sonsuz
şimdi’ye götürür. Kendiniz için kişisel anlam yaratırsınız. Her şey, önce
birisi ona enerji kazandırmaya karar verdiği için varlık alanına gelir.
Herhangi bir şeye enerji kazandırılabilir. İradeyi harekete geçirmek ve
gerçekliği yeniden yapılandırmada kullanmak bireysel akla kalmıştır.
Bu zamanda Dünya düzleminde evrimleşmeye doğru güdülenmeyen kimse yok. Bu
güdüyü taşımayan kimse buraya gelmiş olamazdı. Bu zaman için açılan bütün
kapılar, oluşturulan bütün planlar kendi kendini harekete geçirmek,
hızlandırmak, hızlı evrim yönünde çalışmak üzere koşullandırılmıştır. Bu kitabın
kendisi bir süreçtir ve tetik görevi görür. Anahtarlar kitabın içinde gizlidir.
Sizi, kulaklarınıza, “Sen Işık Ailesi’nin üyesisin ve Dünya bir Yaşayan
Kitaplıktır” diye fısıldayan itkilerin yolunda gitmeye özendiriyoruz. Sizi
bekleyen pek çok ödül olduğunu söyleyerek inandıracak ve yardım edeceğiz size.
Zorlukların sona ereceğini asla garanti etmesek de başaracağınız bir ustalık
var.
Simgeleri okumayı ve etkileri en ileri noktalarına kadar izlemeyi öğrenin.
Çok boyutlu olmak demek kanalları açmak, düğmeleri çeşitli frekanslara
ayarlamak ve yayın ya da bilgileri almak demektir.
Mevcut dağarcık ya da sözlükte fizik ötesi alemin duygularını dile
getirecek yeterli sözcük yok. Söz ettiğimiz Ruh, birçok fikir içeriyor. Esas
olarak fiziksel olmayan ya da üç boyutlu bakışın dışında olana gönderme
yapıyor.
Tramboline atlayıp dev bir sıçrama gerçekleştirme çağrısı hoşunuza
gidebilir, bundan sonra tramboline bir daha asla dokunmazsınız. Sıçrar, sıçrar
ve sizi Ruh dünyasına götüren altını ararsınız. Bu sizin kaybolduğunuz, yok
edildiğiniz ya da moleküllerinizin dağıtıldığını anlamına gelmez. Yalnızca
Dünyadaki bütün eski Şamanların katıldığı ve bir olanak olarak koruduğu bir
sıçrayış, zeki formlarla bağ kurma ve insan ırkının evrimine eşlik etmektir bu.
Bizim için çok boyutluluk bir yaşama biçimidir. Öğretmenler olarak bizi
bekleyen güçlüğün kendi yaşama biçimimizin evrimleşmekte olan sistemlere
uyarlanması olduğunu görüyoruz. Ancak, sizi rahatlatmak için şunu da söyleyelim
ki, gezegenden ayrılmadıkça bu, ne şekilde karşılaşacağınız size bağlı olmakla
birlikte girmekte olduğunuz bir süreç.
Sizden uçurumun kıyısına gidebilmenizi, bir adım atıp havada durmanızı
istiyoruz. Orada olmanızı istiyoruz. İçinizdeki öncüyü (heretik) tanımanızı
istiyoruz. O, bilen, gerçekliği ardına kadar açacak olan ve yepyeni bir bilinç
paradigması kuracak olan yanınız sizin. Bu, tek bir dünya lideri tarafından
gerçekleştirilmeyecek, kitleler tarafından gerçekleştirilecek çünkü kitleler
buna hazır.
Bu zamanda gezegende milyonlarca Işık Bekçisi var. Bütün gereken,
kendinizi geliştirmeniz. Şu sıra işiniz çok yoğun bir şekilde benliğiniz,
kullanmakta olduğunuz fiziksel araçla ilgili. Bu zamanda bu oyunu oynamanızı
olanaklı kılan, benliğinizdir. Sevin onu, onurlandırın, koruyun, iyi bakın, hakkında
çok iyi söz edin ve kapasitesini en iyi şekilde değerlendirmesi için niyet
edin. Işık Ailenizle bağlantıya geçmek için bütün yapmanız gereken bu. Sonra
ışığın kiminle karşılaştığını, size kimi tanıştıracağını ve ışığın gerçekte kim
olduğunu öğrenmeye hazır olun.
Sevgi, ışığın ötesine geçtiğinizde deneyimleyeceğiniz şeydir. Sevgiye
ulaşmak için bilgi demek olan ışığa ihtiyacınız var. Bilgi taşıyıcı frekans
olmaksızın sevgi frekansı yanlış anlaşılır. Eğer ışık frekansı olmaksızın önce
sevgi frekansı gelirse, sevginin siz olduğunu anlamakta çok dışınızda olduğunu
sanırsınız. O zaman da gezegende insanlar çağlar boyunca yaptığını yapar, her
şeye tapıp tanrılaştırır ve sevginin içeride değil, dışarıda olduğunu
düşünürsünüz. Gezegene gelip ışıkla çalışarak önce sizi bilgilendirmek,
güçlendirmek ve bilgiye uygun bir şekilde planlarınızı ateşlemek üzere
buradayız.
Artık bilgilendiğiniz, kimliğinize çok boyutlu ışığın aşılandığı sırada
neyle karşı karşıya olduğunuzu anladığınıza göre, sevgiyi çok boyutlu benliğinizin
diğer yüzlerine yaymanızı ve birçok düzeyde yoğun bir iyileşme yaratmanızı
sağlayan sevgi frekansını deneyimlemeye başlayacaksınız. Etkinliğin bu alanında
yaşayacağınız deneyimler son derece güçlü olabilir. Sizi olağanüstü bir şekilde
değiştirecek bu deneyimler; ağzınız kulaklarınızda dolaşacaksınız ortalıkta,
insanlar ne çevirdiğinizi merak edecek. Kendinizi böyle taşıyacaksınız çünkü
esrime titreşimi içinde olacaksınız. Bağlılık titreşimi içinde olacaksınız ve
kendinize çektiğiniz herkes ve her şey bu titreşimin parçası olacak. Bu
frekansla titreşmeyen hiçbir şey yanınıza bile yaklaşamayacak. Gerçekte, yüksek
frekanslarda titreştiğinizde bu frekanslarda olmayan hiçbir şey sizi
göremeyecektir bile.
Yaradılış ve sevginin eşlik ettiği bilgi frekansıyla hareket ettiğinizde
bu frekansı yaygınlaştırma işine girişeceksiniz. Bunu başkaları için yaparak
değil, sizinle temas kurduklarında insanların frekansınızı hissetmelerini
sağlayarak yapacaksınız.
Hepiniz paha biçilmez varlıklarsınız, bunu biliyorsunuz. Bu konularda
ustalaşmış olanlarınız, ki hepinizin böyle olmaması için hiçbir neden yok, bu
günlerde çok revaçta olacak. Onlara üstün insan gözüyle bakacaksınız. Bununla
birlikte, kendinizi insanlardan ayırmak size göre değildir. Sizin konumunuz
insanlara aynı şeyi nasıl yapabileceklerini göstermektir. Herkesin kendisi için
ne yapabileceğini görmesi amacıyla frekansların verilmesi ve özgürce
paylaşılması gerekir. Gezegen bu şekilde evrimleşecektir.
(22)
IŞIK
DALGASININ GALAKTİK GELGİTİ
Gezegendeki kitleler arasında farkındalık uyanıyor. Hızlanıp ortaya
çıktıkça olayların toplamı herkesin gerçekliğine sızıyor. Bu olaylar ırk olarak
sizi toplu olarak ışığın ifadesinin bu yeni oktavına getirmek için düzenlendi.
Işık dalgasının galaktik gelgitin bu sızışı, gelecekten, sizlerle paylaştığımız
yolculuk ve öyküyü izleyip ona katıldıkça sizin Dünya planına açtığınız
kapılardan geliyor. Kitleler uyanıyor. Çevrenizde görüyorsunuz onları,
gerçekten bütün insanlık bir geçiş töreninin işareti olacak bir bilincin gümbürtüsünü,
içsel Dünya değişimlerini hissediyorsunuz.
Öğretmenlerimizin büyük yardımıyla bizler bu gezegene hedeflerimizle uyum
içinde olacağını ve enerjilerimizi birleştireceğini hissettiğimiz bilgiyi
sunduk. Bu zamanda bu gezegene belirgin bir esin mesajı -gerçek dalgalarını
içeren bir mesaj- verdiğimizi hissediyoruz. Dokunmak, benliğin gizlenmiş ve
uyur durumdaki bölümünü öne çıkmaya kandırmak için verilmiş bir mesaj bu.
Sizinle bu kitap boyunca paylaşmış olduğumuz bilginin içinizde bilmekte
olduğunuz şeyi uyandırmaya yönelik olduğunu hissediyoruz. Size yutturulduğu
şekilde gerçekliğinizin yanılsamasının farklı çeşitlemelerini ve bütün
bunlardaki rolünüzün ne olduğu ya da olabileceğini anlamaya yönelik bir mesaj
bu.
Her birinizi düşünmeye kışkırtan mesajlarla uyardık. Niyetimiz sizi
harekete geçirmek, belli bir yerde kalmaktan kurtarmaktı, rahatsızlık yaratmak
değil. Siz kendi kendinize rahatsızlık yaratabilirsiniz. Bizse sizi rahat
etmeye cesaretlendiriyoruz. İçinizdeki bir dizi bilinç sıradağına tırmanmaya da
yüreklendiriyoruz sizi; rahatlığın yeni yerlerine gitmeye, ebedi gençlik, ebedi
canlılık ve yaratıcılığın sürekli ifadesinin vadilerini bulmaya. Orada bilince
yeni bakışlar ve gelecekte gelen galaktik bir ışık dalgası bulacaksınız.
Niyetimiz, bu son mesajı asal bir sayı olan yirmi ikinci bölümde vermek.
Bu sayı, fiziksel gerçekliğin bu çeşitlemesine temel bir öğretinin damgasını
basmak ve sunmakla ilintilidir. Bu mesaj bir şifre içerir ve sözcüklerin bir
araya getirilişinde değildir; bu kitabın yöntemi ve ortaya konuluşunun ardından
bilgi katmanları gizlidir. Sizi her zaman bu son adanışa, kendinizi kendinizin
ilhamı olmaya adamaya yöneltirken fikirler sunuluyor, çatışmalar oluşuyor,
çözümler öneriliyor ve esin bunların arasından kendi yolunu buluyor.
Sahne arkasından etkilediğimiz bu düzenlemeden yararlanacağınızı
hissediyoruz. Bu kitabın temsil ettiği, bir anlayış sürecidir. Kaos ve karmaşa
varmış, her şey karışıyormuş gibi görünen yerde bu karmaşa kendi düzenini
yarattı. Düzen, yirmi iki damgasının altındaki bu son teslimatta özetleniyor.
Bu son mesajda hepinizin ruhu ve yüreğine sesleniyoruz. Sizden çağrıyı
duymanızı, tanımanızı ve Işık Ailesi üyesi olarak bir adım atmanızı istiyoruz.
Gezegende yürüdüğünüz bütün zamanda ışığı yaşama ve karşılaştığınız herkesle
paylaşma cesaretiniz olsun. Vaaz vermeniz ya da ışığı pazarlamanız anlamına
gelmiyor bu. Siz olduğunu bildiğiniz ışığı yaşamanız, varlığınızın yalınlığı
içinde varoluşunuzu hedefini keşfetmeniz, onunla birlikte gelişmeniz ve en
derin geçiş dönemini yaşayan Dünya Gezegeni olan bu yeri yeniden tohumlamanız
anlamına geliyor.
Bu daha yüksek anlayış düzlemine geçiş süreci -boyutların birleşimi ve
yeni bir alanın yaratılışı- herkesin daha geniş bir ölüm anlayışına ulaşmasına
yol açacak. Işığınıza gerek duyulacak. Işığınız bilginizi yansıtır. Kitabın,
size söz ettiğimiz ve içinizde olan her şeyi bildiğinizi bu son sayfalarda
anımsatma yolları vardır, bunu farkına varamadığınız tasarım ve şifreler
aracılığıyla gerçekleştirir. İçine sizin bildiğiniz şekliyle dünyanın ölümünü
alan bu değişim ve geçiş zamanlarında sizin için fiziksel aracın keşifleri ve
işleyiş mucizelerini paylaşma zamanı gelmiştir. Ölümün olduğu yerde her zaman
yeniden doğuş vardır; bir şey ölür, yeni birşey doğar.
Gezegen bu büyük değişim günlerine yaklaştıkça her biriniz ışık sütunları
olmaya çağrılacaksınız. Zamanı geldiğinde, insanlar eski yollar artık çözüm
sunmadığı, uymadığı ve uygulanamadığı için umutsuzluğa kapıldığında yol
göstereceksiniz. Bu kitapta size ışığın gezegendeki kaosun büyük bir bölümünü
oluşturduğunu ima ettik ya da böyle bir izlenim verdik. Onun için bu zamanlarda
elinizdeki armağana ihtiyaç duyulacak. Koşup saklanamazsınız çünkü topluluklar
arasında mekik dokuyarak alternatif oluş biçimleri getirmenize gerek var.
Düşüncelerinizle gerçekliği yaratma inancınızı paylaşmanıza ve başkalarına yeni
uygarlık ve işbirliği ideallerinin iyileştirilip yaratılmasında bunun nasıl
çalıştığını göstermenize ihtiyaç duyuluyor.
Günler ilerledikçe hayata geçen eski kehanetleri ortaya serecekler. Bu
eski kehanetler gezegene en büyük derslerini verirken çok daha renkli olacaklar
ve kendi yorumlarını yaratacaklar.
Evrimleştikçe bildiklerinizi ileri taşır, paylaşır ve yaşarsınız. Daha
büyük bir ışık kabı ya da ışığın daha büyük bir ifadesi haline gelirsiniz. Bu
süreçle gelecek birkaç yıl içinde bilginizle ışık hızının ötesine
fırlatıldığınızı göreceksiniz. Size gelecek beceri ve yeteneklerle bilgi
aslında sadece sizin içinizde.
Işık beden, türün dönüşümünü bütünüyle içine alan bedendir. Bir
televizyonun kanalları arasında gidip gelir gibi bilincin niyet yoluyla bir
açıdan diğerine geçişi ile ışık beden gerçekliklerle hokkabazın topları gibi
oynayacak durumda olacaktır. Işık beden, bütün şifreli bilgiyi alacak, istediği
gibi yorumlayabilecektir. Boyut içi ve boyutlar arası iletişim kuracaktır.
Anımsayın, madde sadece set çekilmiş ışıktır. Işık bedeninizi oluşturdukça
moleküler yapının yeniden düzenlenmesini -manevi anlayışınızın gündelik
yaşamınızla daha büyük bir uyum içinde olacağı şekilde maddeciliğin belli bir
yönüne fazla asılmamayı- sağlarsınız. Işık bedenin oluşturulması daha az
ketlenmiş maddenin ortaya çıkmasını ve kendini ifade ve kaynağını arayışta daha
özgür hale gelen ışığın sizin kimliğiniz haline gelmesini sağlar. Böylece artık
o kadar katı olmazsınız.
Titreşiminizi yükselttikçe ışık bedeniniz haline gelirsiniz. Bedeninizdeki
değişimi tam anlamıyla göreceksiniz. Bedeniniz daha canlı, daha genç, kendi
varlığıyla daha çok beslenir ve açıkça büyük ölçüde bilgi işlemcisi olacak.
Işık bedenin oluşumu olağanüstü bir varlığına dönüşmeyi içerir.
Gençleştirme yoluyla hücre bedenin ömrünün uzatılması ve hücresel yaşamın
uzatılması yeniden moda oluyor. Bu, ışık bedenin -o kadar yoğun olmayan,
kendine yönelik yıkıcılığı bulunmayan, kendi gücünü üreten ve kendisini
enerjiyle dolduran bir beden- oluşumunun bir parçasıdır. Hepinizin ulaşmaya
çalıştığı şeydir. Mantıklı zihniniz böyle bir şeyin olası olup olmadığı
konusunda tasalanmayacak olsa -toplum size bunun mümkün olduğunu söylemiyor- ışık
bedeniniz olmak, onu hissetmek isterdiniz.
Topluma kulak vermeyi bir yana bırakmak zorunda olduğunuzu size ne kadar
söylesek azdır. Bu başaracağınız en güç iş, duvarda açacağınız en büyük çatlak
olacaktır. Toplumsal ve ruhsal benlikleriniz var, kutsal olanın hangisi
olduğuna karar vermek zorundasınız. Sizin otorite kaynağınız hangisi? Bırakın
sezgisel benliğiniz olsun söz hakkını tanıdığınız. Sezgisel benliğinizin
deneyiminizin bayraktarı olmasına izin verin, sizin deneyiminiz, başka kimsenin
değer biçmeyeceği deneyimdir. Deneyiminiz, anımsamasanız da bildiğiniz
görevinizden kaynaklanıyor.
Bütün bildiklerinize ego yanınızla her an anlamaksızın tanrısal bir düzen
ve amaç olduğu tavrıyla yaklaşırsanız gerçeklikler arasında hızla yol
alırsınız. Galaktik ışık dalgası gelgitini yaşamanın çeşitli yolları olacaktır.
Kesinlikle herkesi, sunduğu en büyük fırsatın abartılı bir yorumuna
fırlatacaktır. Elbette bu da her bireyin kendi seçimidir.
Son sözlerimiz, kimliğinizin parçası olan ve sizi bu kitabı okumaya, benliğinizin
geçitleri boyunca altın sarmallarda yankılanan sessiz fısıltıları izlemeye iten
ışık kaynağını algılayan hepinize teşekkürlerimizi içeriyor. Sizi
onurlandırıyoruz, varlığınızı tanıyoruz ve size yardım etmek için buradayız.
Işık Ailesi olarak hepimiz evrimleşme seçeneği ve özgürlüğünü gezegene geri
getirmek için buradayız -Yaşayan Kitaplığın parçası, yeni bir yıldız, pek çok
duyarlı dünyanın ufkunda yeni bir ışık olarak parlayacağı bu yere getirmek
için.
Gelecekte durup geçmişinizin şimdiki zamanımızla kesişmesini ve bütün
varoluşu varlığın yen, en yüksek düzlemine fırlatmasını bekliyoruz. Bu süreçte
yanımızda olmanız bizim için büyük bir zevktir.
More than 7000
pages in Czech and 18000 pages in other languages
and 5000 pictures
about Cosmic people you can find on the internet:
www.universe-people.com
www.cosmic-people.com
www.angels-light.org
www.angels-heaven.org
www.ashtar-sheran.org
www.200-countries-download.org
www.all-the-world-downloads.org
www.we-arent-slaves.org
www.universe-people.cz
www.andele-nebe.cz
www.andelenebe.cz
www.vesmirni-lide.cz
www.vesmirnilide.cz
www.andele-svetla.cz
www.andelesvetla.cz
www.anjeli-neba.sk
www.anjeli-svetla.sk
www.stahuje-200-zemi.cz
www.stahuje-cely-svet.cz
www.nejsme-otroci.cz
www.himmels-engel.de
www.angeles-luz.es
www.angely-sveta.ru
www.anges-lumiere.eu
www.angelo-luce.it
www.anioly-nieba.pl
www.feny-angyalai.hu
www.andjeli-neba.com.hr
www.anjos-ceu.eu
www.angeli-raja.eu
www.engelen-hemel.nl
www.ingerii-cerului.ro
www.cennetin-melekleri.web.tr
www.himmelens-anglar.se
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder